Bozarslan: Kobanê bir tutanaktır

  • Kobanê defterinin, hem devlet hem de Kürtler açışından kapatılmasının mümkün olmadığını, çünkü Kobanê’nin bir tutanak, tarihsel bir kilometre taşı olduğunu söyleyen Prof. Hamit Bozarslan, ”Kobanê, Kürtlüğün, Türklüğün emrine girmediğini gösteren bir gelişmeydi. Nasıl ki Mahabad tarihsel bir kilometre taşı ise Kobanê’de öyledir” dedi.

 

Paris’teki Sosyal Bilimler İleri Araştırmalar Okulu (EHESS) Öğretim Üyesi tarihçi-siyaset bilimci Prof. Dr. Hamit Bozarslan, MA’dan Selman Güzelyüz’ün sorularını yanıtladı. MA’nın yayınladığı uzun söyleşiden bazı bölümler şöyle:

Kürt düşmanlığı ve Türk hakimiyeti

Kürtlüğün neredeyse biyolojik bir düşman olarak tanımlanması 1925’lere dayanan bir olgu. Artık ‘Kürt kartı’ dış politikada Türkiye’ye bir şey getirmiyor, çünkü ABD’de, Avrupa Birliği’nde ve Rusya’da Kürtler çok ciddi bir prestije sahip. 2013-14’ten bu yana yeni bir koalisyon kuruldu. Bu koalisyonun unsurları arasına ciddi şekilde MHP, Susurluk, Mehmet Ağar, Vatan Partisi, Süleyman Soylu ve bazı Kemalistler var. Bu koalisyonun harcının ilki Kürt düşmanlığı; ikincisi ise Türklerin bir tarihsel misyonuna sahip olduklarını düşünmesi oluşturuyor. Erdoğan, zaten bu tarihsel misyonunu hatırlatıyor ve işte ‘bizim anavatanımız 18 milyon kilometre kareydi’ diyor. Yine Erdoğan 2071’den bahsederken Türklüğün dünyaya hakim olma misyonunu dile getiriyor. 

Paramiliter radikalizm

Suriye, Libya, Irak ve Doğu Akdeniz derken şimdi de Karabağ. Bir yerden diğer yere sıçrayan bir paramiliter radikalizm söz konusu. Bunu Balkanlar ve Makedonya’da da görebiliyoruz. Hatta ve hatta bu cihadi güçler, yarın Avrupa’yı da kana bulayabilir. Buna karşı gördüğümüz şu;

* ABD kesinlikle bir stratejiye sahip değil. Bugün tümüyle serseri mayına dönüşmüş bir iktidar tarafından yönlendirilmekte. Eğer Trump önümüzdeki dönem için yeniden seçilirse bu serseri mayın olgusunun dört yıl daha devam etmesi demektir. 

* Rusya’nın stratejisi daha değişik. Rusya hiçbir ihtilafın çözülmesini istememekte. İhtilafların çözülmemesi aynı zamanda Rusya’nın hakem olarak bu ihtilaflara dahil olmasını mümkün kılabiliyor. Bu 19. yüzyıla dayanan bir olgu. 19. yüzyıldan itibaren Rusya’yı Rusya yapan ihtilaflarının tümününüm devam etmesi ve bu ihtilaflarda son tahlilde hakemliği sayesinde geçici çözümlerin bulunması. 

* AB’ye gelince maalesef var olmayan bir güç. Ekonomik olarak dünyanın birinci gücü ama siyasi ve ekonomik olarak nüfuzu olmayan bir birim. AB’de, Türkiye’ye karşı şu anda çok yoğun tepkiler var. Bu tepkiler Almanya’nın ılımlı çizgisi sayesinde nispeten dengelenmekte. Türkiye’nin yarın atacağı bazı adımlar, Almanya için de sessiz kalamayacağı sonuçlar yaratabilir. Fakat şu an o noktada değiliz.

Kobanê defteri kapatılmaz

Kobanê defterinin, hem devlet hem de Kürtler açışından kapatılması mümkün değil, çünkü Kobanê bir tutanak, tarihsel bir kilometre taşı. Erdoğanizmin yenildiği bir kilometre taşı, Kürt Hareketi’nin tamamen kendi direniş kapasitesinde yola çıkarak özerkleştiği bir andır. Kobanê, Kürtlüğün Ortadoğu’da cihadi hareketlere karşı bir kalkan olarak oluştuğu bir an. Hatırlayınız; Kobanê öncesi Erdoğan ‘Kürtler var, Kürtlerin varlığını kabul ediyoruz hatta Kürtlere zaman zaman haksızlık ettik’ şeklinde ifadeler kullanıyordu. Bunun altında ‘biz sizi tanıdık siz de artık Türklüğün emrine girin’ meselesi yatıyordu. İşte Kobanê Kürtlüğün, Türklüğün emrine girmediğini gösteren bir gelişmeydi. Kürtlüğün, özerkleşmeyi ve özneleşmeyi kabul ettiği, nesneleşmeyi ise reddettiği bir hamleydi. O yüzden devletin Kobanê’yi unutması mümkün değil. Nasıl ki Mahabad tarihsel bir kilometre taşı ise Kobanê’de öyledir.

2013-2015 ile 1914-1915

Diyalog sürecinin bitirilmesi ile Kobanê arasında ciddi bir ilişki var. 1915 koşullarında, soykırım koşullarında değiliz fakat 2013-2015 ile 1914-1915 arasında ciddi bir benzerlik ve devamlılık var. 1914’te İttihat ve Terraki’nin Ermenilere söylediği ‘Biz varlığınızı kabul ediyoruz, hatta size karşı haksız davrandık ama mademki bunu kabul ettik şimdi sizin de Türklüğün emrine girmeniz gerekiyor’ şeklindeydi. Hâlbuki ki o dönemin Ermeni hareketinin siyaseti, Osmanlı İmparatorluğu’nun yeni ve eşitlik temellerinde. 2013 ve 2014’te olan da buydu. Erdoğan, Kürtlere ‘biz sizi tanıyoruz’ diyor, hatta Kürdistan kelimesini kullanıyordu. Onun ötesinde ‘Dersim’de facia yaşandı’ diyordu. ‘Mademki artık sizi tanıdık, siz de Türklüğün emrine giriniz…’ diye dayatıyordu. 1915’te Ermeniler, Türklüğün emrine girmediği için soykırımı yaşadı. 2013-2015’te önce Kobanê’de sonra 2015 seçimlerinde Kürtlük, Türklüğün emrine girmediği için Suruç Katliamı ve diğer katliamlar yaşandı. Onun için Rojava, Türkiye’nin boğazında yutulamayacak bir lokma olarak kaldı.

Devletin çeteleşmesi var

Türkiye’de rasyonel anlamda bir devlet yok. Şu anda Türkiye’de bir kartel var. İsterseniz mafya karteli, ister siyasi kartel isterseniz de oligarşi deyiniz. Devletin çeteleşmesi, kendi içinde de çeteleşmesi ve çetelerin artması olgusuyla karşı karşıyayız. Bu çete bileşenlerinin özerkliği de var. Kararın ille de Ankara’dan, Erdoğan’dan, hatta Hulusi Akar’dan gelmesi gerekmiyor.  HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.