Çocuklukları çalınan çocuklar

.
Dünya Çocuk Hakları Günü, Türkiye ve Kuzey Kürdistan'daki çocuklar için vahim bir tabloyla karşılanıyor
- Cezaevlerinde tutulan, Çocuk Esirgeme Kurumları'nda yetişen, ucuz iş gücü olarak çalıştırılan, ana dillerinden koparılan, zırhlı araçlarla katledilen, istismar edilen çocuklar...
- Çocukların sağlık, barınma, eğitim ve yaşam hakkının gasp edildiğini belirten Amed Çocuk Hakları Ağı Eşsözcüsü Berfin Elçi, devletin ihlalleri derinleştirici politikalarına dikkat çekti.
Çocukların güvenli alanlarda olması gereken 20 Kasım Çocuk Hakları Günü’nde de 5 bin 383 çocuk cezaevinde. Dört çocuktan biri çalıştırılıyor. 20 bin çocuk cinsel suça maruz kaldı, 7 binine doğum yaptırıldı. 612 bin 651 çocuğa karakollara düştü.
Birleşmiş Milletler’in 20 Kasım 1989’da Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni kabul etmesiyle ilan edilen “Dünya Çocuk Hakları Günü”, 36 yıldır çocukların korunması ve yaşam koşullarının iyileştirilmesini hedefliyor. Bu yılki 20 Kasım’da da çocukların karşı karşıya olduğu tablo ağırlaşmaya devam ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2024 çocuk verilerine göre; Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçları doğrultusunda 2024’te nüfusun yüzde 25,5’ini 0-17 yaş grubundaki çocuklar oluşturuyor. TÜİK verilerine göre; 2024 yılı sonu itibarıyla 85 milyon 664 bin 944 olan nüfusun, 21 milyon 817 bin 61’ini çocuk.
4 bin 561 çocuk hapis
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Hapishane İstatistikleri verilerine göre: 1 Ekim itibarıyla cezaevlerinde 12-18 yaş arası 4 bin 561 çocuk tutuluyor. Cezaevlerinde tutulan 19 bin 290 kadın tutsağın yanında 0-3 yaş grubu çocuk sayısı 434 iken, 4-6 yaş grubu çocuk sayısı ise 388. Toplam 822 çocuk annesiyle beraber cezaevinde.
10 ayda 23 çocuk cinayeti
JINNEWS'in derlediği şiddet çetelesi verilerine göre; 2024'te 43 çocuk katledildi, 31 çocuk ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. 2025’in ilk 10 ayında 23 çocuk katledildi, 24 çocuk şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Son 10 gün içerisinde ise en az 6 çalıştırılan çocuğun hayatı çalındı.
20 bin cinsel suç
Adalet Bakanlığının verilerine göre; 2023-24 yılları arasındaki bir yıllık süreçte 20 bin “çocuğa istismar” davası açılırken, 7 bin çocuk ise doğum yapmak zorunda kaldı.
Dört çocuktan biri işte
TÜİK'in hane halkı iş gücü araştırması 2024 yılı sonuçlarına göre 2020’de yüzde 16,2 olan 15-17 yaş grubundaki çocukların çalıştırılma oranı oranı, yüzde 24,9’e yükseldi. Dört yılda yüzde 8’lik artışla 377 bin çocuk daha çalıştırılarak kayıtlara eklendi. Böylece dört çocuktan bir çalıştırılıyor. 2024’te 15-17 yaş grubunda 3 milyon 894 bin çocuk bulunurken, bunların 970 bini “kayıtlı işçi” olarak çalıştırılıyor. Buna ek olarak 504 bin çocuk da Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) kapsamında çalıştırılıyor. Böylece toplamda çalıştırılan çocuk sayısı 1 milyon 474 bine ulaşıyor.
Ölüm ve ölüm nedeni istatistiklerine göre; 2023’te 15-17 yaş grubunda çocuk ölümleri, en fazla dışsal yaralanma ve zehirlenmeler nedeniyle gerçekleşti. Hayatını kaybeden 15-17 yaş grubundaki çocuk sayısı, 2023’te 13 bin 43 oldu. Kaç çocuğun çalıştırılırken yaşamını yitirdiğine ilişkin veri paylaşılmadı.
Okullaşma oranı düştü
Okul öncesi eğitim seviyesinde 5 yaş net okullaşma oranı düştü. 2022-23 öğretim yılında yüzde 85 olan okullaşma oranı 2023-24 öğretim yılında yüzde 84,3 oldu. İlkokul seviyesinde net okullaşma yüzde 95, ortaokulda 91,5 ve ortaöğretimde ise yüzde 88 oldu. İlkokul tamamlama oranı 2023-24’te yüzde 98.7, ortaokulda yüzde 97.7, ortaöğretimde ise 81.2 oldu. Örgün eğitime devam eden öğrenci sayısı 18 milyon 710 bin 265 oldu.
Çocuklar beslenemiyor
Gelir ve yaşam koşulları araştırması sonuçlarına göre; 2024’te maddi yetersizlik nedeniyle çocukları yeni giysilere sahip olamayan hane halkı oranı yüzde 9,2; düzgün iki çift ayakkabı sahibi olamayan çocukların oranı ise yüzde 11,7 olarak açıklandı. Maddi yetersizlikten günde en az bir kez taze sebze ve meyve tüketimi yapamayan hane halkı oranı yüzde 10, çocukların yüzde 32,3’ü de günlük et, tavuk veya balık tüketemiyor.
Bebek ölüm hızı
Ölüm ve ölüm nedeni istatistiklerine göre; 2022’de binde 9,2 olan bebek ölüm hızı, 2023’te binde 10 oldu. Doğumdan sonraki 5 yıl içinde ölme olasılığını ifade eden 5 yaş altı ölüm hızı da 2022’de binde 11.2 iken 2023’te 14.5’e çıktı.
612 bin 651'i karakolluk
TÜİK'in 1 Ağustos verilerine göre; Emniyet ya da karakol birimlerine başvuran veya bu birimlere getirilen çocuk sayısı 612 bin 651 olarak kaydedildi. Bu çocukların 279 bin 620’si “mağdur” kategorisinde, 202 bin 785’i hakkında adli işlem yapılan ya da adli süreçteki çocuklar kapsamında; 96 bin 438’i bilgisine başvurulması amacıyla; 18 bin 561’i kayıp başvurusu nedeniyle; 8 bin 729’u “kabahat” isnadıyla; 6 bin 518’i ise bunların dışında kalan diğer nedenlerle emniyet birimlerinde işlem gördü.
Yüzde 40,4'ü yaralamadan
Karakol ve Emniyet birimlerine getirilen çocuklara ilişkin 202 bin 785 olay, çocukların adli sürece konu edilmesi kapsamında kaydedildi. Bu olaylarda çocuklara yöneltilen isnatlar; şiddet içeren eylemlerden mülkiyete yönelik fiillere, risk ve tehlike oluşturan durumlara kadar geniş bir yelpazede değerlendirildi. İsnatların önemli bir bölümü bu başlıklar altında toplanırken, kalan kısmı ise diğer adli nitelikteki eylemler kapsamında kaydedildi.
Yüzde 10,8'ine cinsel saldırı
Karakola başvuran çocukların yüzde 45,6’sı kendilerine yönelik şiddet ile çeşitli zarar verici eylemlere uğramaları nedeniyle işlem gördü. Başvuran 279 bin 620 çocuğun yüzde 86,1’i kendisine yönelen suç isnatları kapsamında; yüzde 13,8’i ise takibi gereken diğer olaylar nedeniyle kaydedildi. Kendisine yönelen eylemler nedeniyle başvuran 240 bin 872 çocuğun yüzde 55,3’ü yaralama fiillerine uğradı; yüzde 10,8’i çocuğa yönelik cinsel saldırıya maruz bırakıldı; yüzde 9,5’i göçmen kaçakçılığı süreçlerinde çeşitli eylemlere uğradı; yüzde 8’i aile düzenine yönelik ihlallere maruz bırakıldı ve yüzde 16,5’i ise bunların dışında kalan diğer zarar verici eylemler nedeniyle işlem gördü.
İhlaller devlet eliyle
Amed Çocuk Hakları Ağı Eşsözcüsü Berfin Elçi, özellikle Kürdistan'da uzun yıllardır devam eden güvenlikçi politikalar nedeniyle çocukların birçok hak ihlaline maruz kaldığına dikkat çekti. Çocukların 1990'lı yıllarda gözaltında zorla kaybettirilme suçlarının mağduru haline getirildiğini anımsatan Berfin Elçi, 2008 ile 2023 yılları arasında İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) tespit ettiği verilere göre zırhlı araç çarpması sonucu yaşamını yitiren 45 kişiden 21'inin çocuk olduğunu hatırlattı.
Cezasızlık suçu büyütüyor
Çatışmalı ortamdan kaynaklı yaşam hakkı ihlal edilen Helin Hasret Şen, Mehmet Uytun, Nihat Kazanhan, Cemile Çağırga, Ceylan Önkol gibi birçok çocuğun dosyasının cezasızlıkla sonuçlandığını hatırlatan Berfin Elçi, faillerin ya cezasızlıkla ya da göstermelik cezalarla ödüllendirildiğine dikkat çekti. Berfin Elçi, çocukların 2000'li yıllardan itibaren çatışmalı ortamın uzun bir süre devam etmesinden kaynaklı ortaya çıkan birçok hak ihlalinin mağduru haline geldiğini kaydetti. Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne dikkat çeken Berfin Elçi, çocuklara dönük ortaya çıkan bu hak ihlallerinde faillerin tespit edilmesi ve cezalandırılması gerektiğini vurguladı.
Devlet 'koruması'nda bile
Çocukların barınma, sağlık, eğitim gibi alanlarda da çokça ihlale maruz kaldığını belirten Berfin Elçi, yoksulluk nedeniyle rutubetli, kötü koşullardaki evlerde yaşayan çocukların, ruhsal ve fiziksel gelişim bakımından olumsuz etkilendiğini kaydetti. Depremler sonrası binlerce çocuğun hala konteyner kentlerde yaşadığını dile getiren Berfin Elçi, “Ekonomik nedenlerden aile içi şiddet sonucu sokağa itilen birçok çocuk var. Devletin aslında koruma altına aldığı yurtlarda çocukların birçok hak ihlaline maruz kaldığını biliyoruz” dedi.
Çocukların sağlık hakkına erişim noktasında da problemler yaşadığını belirten Berfin Elçi, bu noktadaki ihlallerin giderek derinleştiğine işaret etti. Berfin Elçi, “Çocukların sağlık hakkı için yalnızca tedavi değil; aynı zamanda koruyucu önlemlerin alınması, ruhsal gelişimlerini destekleyecek politikaların geliştirilmesiyle de doğrudan ilgili. Bu sağlık hakkından yararlanamayan çocuklar arasında özellikle mülteci çocuklar ve engelli çocuklara yer alıyor” şeklinde konuştu.
Ana dilde eğitim hakkı
Eğitim hakkı ihlallerinde ise bölgesel eşitsizliğin göze çarptığını söyleyen Berfin Elçi, ekonomik nedenlerle birçok çocuğun eğitimine devam edemediğini kaydetti. Berfin Elçi, ana dilde eğitimin anayasal güvence altında olmadığını, Kürtçe ya da farklı dillerde seçmeli ders olsa da birçok yerde seçmeli dil olarak sunulmadığını ya da öğretmen atamasının yapılmadığını belirtti. “Türkiye’de çocukların karşı karşıya kaldığı hak ihlallerinin önemli bir bölümü, mevcut yasal düzenlemelerden ve uygulamadaki politik tercihlerden kaynaklanmaktadır” diyen Berfin Elçi, ana dilde eğitim hakkını engelleyen düzenlemelerin bunun en görünür örneklerinden biri olduğunu kaydetti. Eğitim dilinin yalnızca Türkçe olarak tanımlanmasının, çocukların hem kültürel kimlikleriyle bağını zayıflattığını hem de pedagojik gelişimlerini olumsuz etkilediğini vurgulayan Berfin Elçi, bu sebeple kanunda açıkça ana dilde eğitimin bir hak olarak tanınması gerektiğinin altını çizdi.
MESEM'ler kapatılmalı
Yoksulluktan kaynaklı çalışmak zorunda kalan çocuklara dikkat çeken Berfin Elçi, çocuk işçiliğine dair ise şunları söyledi: “İşverenler de çocukları ucuz iş gücü olarak gördükleri için onları çalıştırma eğiliminde. Kanunlar ve anayasayla çocuk işçiliği yasak ama burada da denetimin eksik yapıldığını ve çocuk işçiliğinin önüne geçilemediğini görüyoruz. Daha doğrusu Milli Eğitim Bakanlığına bağlı MESEM’lerde çocuk işçiliğinin özendirildiğini, çocukların denetimsiz bir şekilde işverenlerin sorumluluklarına verildiğini görüyoruz. MESEM’lerin kesinlikle kapatılması lazım ve MESEM’ler dışında oluşturulan çocuk işçilerinin de tespit edilip işverenlerin cezalandırılması ve bunun önlenmesi için koruyucu önleyici politikaların geliştirilmesi gerekmekte. İş Kanunu’nda ‘hafif işler’ ifadesiyle 14 yaşını doldurmuş çocukların çalışmasına izin verilmesi, belirsiz tanımı nedeniyle çeşitli sektörlerde kötüye kullanılmakta ve özellikle mevsimlik tarım işçiliği ile kayıt dışı üretim alanlarında çocuk emeğinin sömürülmesine yol açmaktadır.”
Devlet yükümlülükten kaçıyor
“Devlet çocukları her türlü istismardan, ihmalden, şiddetten korumakla yükümlüdür” diyen Berfin Elçi, buna karşın çocukların yaşam hakkının ihlal edildiğini, zorla evlendirildiğini, sağlık, eğitim ve barınma hakkının engellendiğini belirtti. Berfin Elçi, “Bunlar da gösteriyor ki devlet koruma yükümlülüğünü yerine getirmiyor” diyerek, devletin bunlarla doğrudan mücadele etmesi gerektiğini vurguladı.
Eşitlikçi, sosyal politikalar geliştirilmesinin önemine işaret eden Berfin Elçi, şunları sıraladı: “Ana dilde eğitim hakkı tanınmalı. Çocuk işliği ve çocuk evliliğine yönelik önleyici politikalar geliştirilmeli. Çatışma ortamından dolayı birçok çocuk yaşam hakkı ihlaline maruz kaldı, yaralandı, kalıcı hasarlar meydana geldi. Bu çatışmalı ortamı doğuran güvenlikçi politikalardan vazgeçmeli. Bunun zararlarını ortadan kaldırılması için gerekli önlemleri almalı ve ortaya çıkan zararları da tazmin etmeli.”
Komisyon'a rapor
Berfin Elçi, Amed Çocuk Hakları Ağı olarak Kürdistan'daki “Çocuk Hak İhlali” gözlemlerini oluşturarak, Meclis’te kurulan Dayanışma, Demokrasi ve Kardeşlik Komisyonu’na sunduklarını anımsattı. Çocuklara yönelik hak ihlallerinin giderilmesi noktasında birincil sorumluluğun devlete ait olduğuna dikkat çeken Berfin Elçi, şunları ekledi: “Devlet çocuk haklarına dair sözleşme ve anayasadaki kendi iç mevzuatındaki düzenlemelere göre çocukların birçok hakkını güvence altına almak zorunda. Devletin görevi çocuklara yardım etmek değil, çocukların haklarını teslim etmek.” WAN/AMED
* * *
Okullarda yemek verin
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, "15 milyon ilk, orta, lise öğrencisi var. Hepsine bir öğün vermek için 204 milyar lira paraya ihtiyaç var. Bu bütçenin yüzde 1,5’i. Bir yıl patronlara vergi affı uygulamasınlar, 20 yıl bu ülkede çocuklar ücretsiz yemek yerler" dedi.
Baş, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Plan ve Bütçe Komisyon'nda görüşülmekte olan 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2024 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifi'ni "dümenci bütçesi" olarak nitelendiren Baş, şunları söyledi: "Bütçede bir müsamere izliyoruz. Her sene benzer rakamlar, benzer hedefler, aynı yalanlar; sadece yıl değişiyor, bazı rakamlar üzerinde ufak tefek oynamalar yapılıyor. Bugün Türkiye’de belki de her şeyden çok konuşmamız gereken konu bütçedir. Kalemler aynı, faiz dağ tepe olmuş aynı duruyor. İşçinin, emekçinin, yoksulun, alın teriyle namuslu insanların cebinden alınıyor, bir grup para babasına veriliyor. Bütçede bizim sesimizin ulaştığı milyonlarca insanın hayrına tek bir kalem yok. Bu bütçe Saray'ın ve beyzadelerinin bütçesidir. Bir tarafta yoksullukta rekor kırıyoruz, öbür tarafta Türkiye dolar milyonerlerinde rekor kırıyor. Çocukların açlığını, geleceksizliğini dert ediyoruz, bunlar bütçe yaparken Saray'da perdeye asacakları kornişi bundan daha değerli görüyorlar. Bu bütçe, dümenci bütçesidir.
Bu sene 10 ayda 81 çocuk, yani her ay 8 çocuk, yani her hafta iki çocuk çalışırken hayatını kaybediyor bu ülkede. Bir ülkede bundan daha büyük bir felaket olabilir mi?
Tek bir tuşa basarak, tek bir imzayla, tek bir kararla bu ülkede bütün çocuklara okulda bir öğün yemek verilebilir. Yeter ki istensin. 15 milyon ilk, orta, lise öğrencisi var. 184 gün okula gidiyor bu çocuklar. Hepsine bir öğün vermek için 204 milyar lira paraya ihtiyaç var. Bu bütçenin yüzde 1,5’i. Bu memlekette okuyan her çocuğa yemek verebiliriz, okulda karnını doyurabiliriz. Bir yıl patronlara vergi affı uygulamasınlar, 20 yıl bu ülkede çocuklar ücretsiz yemek yerler."
* * *
Çocuk işçi kurtarılamadı
Urfa'nın Bozova ilçesinde bir marangoz atölyesinde Habib Aksoy tarafından makat bölgesine kompresörle yüksek basınçlı hava verildiği için iç organları parçalanan 15 yaşındaki işçi Muhammed Kendirci tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. İlçedeki atölyede çırak olarak çalışan 15 yaşındaki Muhammed Kendirci, 14 Kasım'da aynı işyerinde çalıştığı 20 yaşındaki Habib Aksoy tarafından yüksek basınçlı hava kompresörüyle işkenceye maruz bırakılmış, çocuk iç organları zarar gördüğü için tedavi altına alınmıştı. Daha önce mahkemece serbest bırakılan Habib Aksoy, Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla yeniden gözaltına alınarak tutuklanmıştı.
Yaşamını yitiren çocuk, bugün toprağa verildi.













