Çölün gerillaları

Toplum/Yaşam Haberleri —

İbrahim Ag Alhabib

İbrahim Ag Alhabib

  • Onlar çölde yaşıyorlar. Berberi bir kabile olan Tuareg kabilesindenler. Bir elinde silahları, bir elinde gitarları ile çölün gerillaları onlar... Tinariwen grubunu oluşturanların hepsi zaten gerilla... Sert müzik yapıyorlar. Açlık, kuraklık, vatansızlık, savaş ve göçü anlatıyorlar müziklerinde ve anadillerinden vazgeçmeyerek...

TİJDA YAĞMUR

İbrahim Ag Alhabib, bir gün gitar ile tanıştır. Ve sonra o gitarı bir daha hiç elinden bırakmaz. Aslında geleneğe göre bu Berberi kabilesine ait olmayan enstrümanları çalmak "uygunsuzluk" olarak görülüyordu, ancak İbrahim Ag Alhabib içindeki müzik tutkusundan dolayı buna pek kulak asmaz. Kuralları hiçe sayan Alhabib, müziğini harmanlamak üzere tutkusu olan gitara dört elle sarılır. Bu dönemde bir şekilde Sahra Çölü'ne ulaşan Bob Marley, Jimi Hendrix, James Brown ve John Lee Hooker gibi sanatçıların kasetlerini dinleyen Alhabib, kendisi gibi düşünen Japonais, Hassan, Inteyeden, Khedou gibi genç yerel sanatçılar ile bir topluluk oluşturur. Gitar çalan bu sanatçıları dinleyen genç topluluk, aynı zamanda Fas ve Cezayir’den gelen Magreb ezgilerini dinlemeye başlar. Berberi ezgileri ile birlikte tüm bu dinledikleri melodileri müzik havanında dövmeye başlayan genç grup, bir anda bölgelerinde hiç duyulmayan ezgiler üretmeye başlar. Yükselmekte olan bu farklı sesi algılayabilen kulaklar ise gruba ilgi gösterir.

Ezgiler sömürgecilere karşı

Devrimci bir yapıya sahip olan grubun ilk besteleri asimilasyon ve sömürgecilerin baskısı altında Berberilerin açlık, kuraklık ve göç sorunlarına değinen filozofik şairane şarkılardır. O anı, acıyı ve sorunları yansıtan bu müzik her ne kadar bir kültürel muhafazakarlık olarak gösterilmeye çalışılsa da halkın yüreğine dokunur, özellikle de ezilenlerin…

Tinariwen'in kuruluşu

Mali hükümetine karşı Tuareg ayaklanmasına katılan grup, Libya’daki askeri kampta yerini alır. Burada hem askeri eğitim alıp hem de müziklerini icra eden ekip, bünyesine aynı yolda ilerleyen Abdallah adlı bir gitaristi de dahil eder. Böylece 1985 yılında Sahra Çölü’nün bir köşesinde yer alan bir askeri kampta Tinariwen resmen kurulur. Berberi dilinde çölün çoğul halini ifade eden Tinariwen kelimesi, grubun geniş müzikal ovasını yansıtan en doğru kelime olarak ekibin adı olur.

Çöl melodileri

Abdallah grup arkadaşlarını, kendi çapında bir efsane mertebesine ulaşan Mali’li Blues ilahı Ali Farka Touré’nin müziği ile tanıştırır. Büyüleyici çöl blues melodilerini duyan ekip hemen bu tınıları kendi müzikleri ile birleştirme kararı alır ve böylece asıl ses sentezi ortaya çıkar. Bir süre sonra Sahra Çölü’nde yaşayan her genç Tuareg’in dinlediği bir grup haline gelen Tinariwen, böylece geleneksel ve modern kültürleri birleştiren bir köprü inşa eder. Beş yıl boyunca Tuareg kültürünün özünde olan göçebe yaşantısına benzer bir şekilde yol alan grup şehirden şehre gidip müziklerini halk ile buluşturur.

1990’da Tuareg ayaklanmasının resmen başlaması üzerine, grup çalışmalarına ara verip özgürlükleri için silah kuşanır. Bir omzunda silahı diğer omzunda gitarı ile dağlarda özgürlük mücadelesi verir. Grubun tüm eserleri yasaklanır. Evlerinde, arabalarında kasetleri olanlara 3 yıl hapisten başlayan cezalar verilir. Birkaç yıl sonra, Kuzey Mali’ye demokratik bir yönetim gelince, Tuareg'ler kaldıkları yerden müziğe devam eder.

Tinariwen’in ilk albümü

1999 yılından Mali’yi ziyaret eden, Fransa’dan çıkan en sofistiğe dünya müziği grubu Lo’jo bir şekilde Tinariwen ile tanışma fırsatına sahip olur ve böylece uzun yıllar sürecek olan dostluk tohumları atılır. Öncelikle Lo’jo bu kendi yağında kavrulmuş, el değmemiş grubu Fransa’da bir festivale davet eder. Bu fırsatı kaçırmayan Tinariwen bir anda kendisini ilk defa yabancı bir topluluk önünde konser verirken bulur. Seyirciden alınan tepkiler inanılmazdır. Yapımcılar hemen bir albüm yapma önerisinde bulunur, böyle bir teklif karşısında heyecanlarını gizleyemeyen Tuaregler hemen teklifi kabul eder.

Böylece Mali’nin Kidal şehrinde yer alan Tisdas radyo istasyonuna taşınan donanımlar sayesinde bir seyyar stüdyo kurulur ve Tinariwen’in ilk albümü “The Radio Tisdas Sessions” kaydedilir. Folklorik tutku, büyüleyici gitar ezgileri ve geniş bir ambiyansa sahip olan 10 parçadan oluşan albüm 2000 yılında Wayward Records tarafından piyasaya sürülür. Daha sonra aynı albümü geniş kitlelere ulaştırılmak üzere World Village etiketi ile 2002’de tekrar basılır.

İsyancı ruh

Çok farklı bir yapıya sahip olan Tinariwen’ın en büyük özelliği gel-git bir yapıya sahip olmasıdır. Örneğin grubun ilk başlarda kadın vokallerden oluşan bir arka korosu vardır. Sonra bu kadınlar bir anda görünmez oldu; yerine bir baterist gelir, daha sonra grup 6 kişilik bir ekip olarak sahnelere çıkar. Neredeyse her konserlerine yeni ve farklı bir kadro ile çıkar. Ancak icra edilen müzik her zaman aynı lezzette olur. Bu gel-gitin en büyük nedenlerinden birisi ise grubun isyancı Tuareg ruhuna sahip olmasıdır. Sürekli seyir halinde ve göçebe yaşantısına alışkın olan grup üyeleri, dönemsel olarak kendi yolculuklarına çıkar. Bu tür kayıtlardaki en önemli kurallardan biri ise parçanın bestecisinin her zaman lider gitarı çalmasıdır.

Müzik skalası genişler

2001 yılında Lo’jo öncülüğünde organize edilen “Festival In The Desert” (Çöldeki Festival) sayesinde artık Tinariwen dünyanın dört bir köşesine çöl onurunu taşıyan mesajlarını ve ham, işlenmemiş tınılarını ulaştırabilir. Avrupa’da sürekli ufak-tefek festivallere davet edilen ekip böylece zamanla büyüyen sadık bir hayran kitlesine ulaşır. Üç yıl sonra grup “Gezgin” anlamına gelen ikinci albümleri “Amassakoul”u Bamako’da kaydeder. Bu albüme daha geniş bir müzik skalası ekleyen grup, uzman oldukları gitarı çöl melodilerine, farklı vokal teknikleri ve enstrümanlar ekleyerek daha orijinal ve organik bir ses sentezine kavuşturur.

Artık bir fenomenler

Dünya müzik platformunda resmen bir fenomen statüsüne ulaşan Tinariwen yoğun konserler zincirinden sonra 2006 başlarında, kadrosunu beş erkek ve bir kadından oluşacak şekilde sabitler. Ve bu ekip daha bilinçli ve programlı olarak stüdyoya girer. Yine Justin Adams yönetiminde kaydedilen albüm, Şubat 2007’de “Aman Iman: Water Is Life (Su Hayattır)” adı altında piyasaya sürülür.

Anadilden vazgeçmezler

Albüm ilk dinleyişte hemen farklılığını hissettiriyor. Albümde epik bir ağırlık ve bütünlük vardır, müziklerin Sahra Çölü’nün genişliğini yansıtmasının yanı sıra, katı ve keskin ritimler dinleyeni bu coğrafyaya odaklıyor. Bu albümde belirgin bir şekilde ortaya çıkan kadın vokaller ise müziği kucaklayan bir bütünlük yaratmış.

Yavaş, iç yakan ‘Ahimana’ (Oh Benim Ruhum), Tuaregler’in sürgünü ele alan ‘Cler Achel’ (Günü Harcadım), 1995’te uçak kazasında hayata gözlerini yuman Tuaregler’in özgürlüğü için savaşan Nijeryalı Mano Dayak’a adanan ‘Mano Dayak’ ve çölün güzelliğini, gizemini müziksel olarak yansıtan ‘Izarharh Tenere’ (Ben Çölde Yaşadım) ilk dikkat çeken parçalar arasındadır. Albümde dünyadaki en eski alfabelerden biri olan ve halen kullanılan Tifinar dilinin kullanılmasıdır. Dijital dünyaya taşınması için uğraşılan bu dil albümün görselliğine gizemli bir hava getirir.

2017, Elwan

Sahra Çölü’nde grup temasını yaratan en mücbir geçmişe sahip olan Tinariwen, müziğini kuşanmış sağlam adımlarla kendi güzergahında ilerlemeye devam ediyor. Samimiyeti, içtenliği, ticari kaygısızlığı, teknolojiden ırak yapısı ile dünya müziğinde ayrıcalıklı bir yere sahiptir.

Grubun sıçradığı albümü ise 2017 tarihli “Elwan” albümü oldu. Önceki albümlerine göre bu albümde, daha kapsamlı bir perküsyon kullanımı, daha derin gitar tonları sunuyor. Müzikal olarak da Sahra çalgıları ile Amerikan Folk ve Blues’unu bir kez daha ustalıkla bir araya getiriyorlar.

Kürtlerin dağları, Berberilerin çölü

Berberiler, geçtiğimiz 50 yıl içerisinde bağlı oldukları yönetime karşı otonomi ve bağımsızlık talebiyle hep ayaklandılar. Berberilerin çok az dostu vardır. O az dostların içinde Kürtler vardır. Son yıllarda Kürtler ve Berberiler Avrupa'daki ortak toplantılar ve etkinlikler yaparken, dostlukları da her geçen gün büyüyor. Çöl, onları hem zenginleştiriyor hem de fakirleştiriyor. Çöl, onların anneleri ve ocakları ama aynı zamanda yok edicileri ve mezarları. Kürtlerin dağları gibi...

 

*****

Ve İbrahim'in sözleri

"*Çöl bizim için köklerimiz demek. Sahra’da yaşayan ve yolculuk eden insanlar bizleriz. Çöl vatanımızdır.

 

*Ben anaç toprağın oğluyum, ben ebedi acının çocuğuyum. Ben çölün efendisi değilim, çıplak ufukların kölesiyim

 

*Çöldeki yalnızlığın dehşeti, gece gökteki yıldızlar kadar ürkütücü. Tüm bunlar sana gerçeği hatırlatıyor: Evrende yapayalnızsın ve sevdiğin herkes ölecek.

 

*Benim de içinde bulunduğum Berberi nesil, bir kimsesizler neslidir.

 

*Ordu babamı buradan aldığında henüz gençtim. Onu aldılar ve öldürdüler. Sonra hayvanlarımızı öldürdüler."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.