Bakur uyuşturucuyla vuruluyor

Şiyar Be! Platforma Tekoşîna Li Dijî Tiryakê
- Bir önceki yıla oranla yüzde 54 oranında artış gösteren metamfetamin maddesinin en çok ele geçirildiği 13 ilden 8'i, yüzlerce asker-polis kontrol noktasının bulunduğu sınırdaki Bakurê Kurdistan kentleri.
Özellikle bir önceki 'diyalog süreci'nin bitirilmesinin ardından Bakurê Kurdistan'da bir özel savaş politikası olarak önü açılan uyuşturucu ticareti ve bağımlılığıyla ilgili tedavi merkezleri sınırlı, sivil kurumlar da yetersiz.
Afganistan, birçok uyuşturucu maddenin üretildiği bir merkez. ABD, 2021'de buradan tamamen çekildi. 2021'de opiyatlar (kişide bağımlılık oluşturan maddelerin bulunduğu sınıfa verilen ad) tedarikinin yaklaşık yüzde 80’i Afganistan'dan sağlanıyordu. Afganistan’da üretilen maddelerin önemli bir kısmı İran üzerinden geçiyor. Türkiye ise transit geçiş, depolama, işleme ve bazı durumlarda iç pazara sızma noktası. Maddeler, Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine taşınıyor. Türkiye, bu nedenle madde ticaretinde “Balkan Rotası”nın önemli bir parçası durumda. Türkiye'ye giren maddeler, Afganistan ile de sınırlı değil. Irak da bu ülkelerden birisi. Aynı zamanda özelikle sınır hattındaki kentlerde farklı maddeler üretiliyor.
Devletin resmi raporu
Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Başkanlığının 2025 Uyuşturucu Raporu, bu noktada önemli veriler sunuyor. Türkiye'de en çok yakalanan madde metamfetamin oldu. Şimdiye kadarki en yüksek metamfetamin yakalaması, 33,8 tonla 2024'te gerçekleşti. Bu sayı, 2023'te 22 tondu. 2024'te 81 ilin tamamında yakalanan metamfetamin, İran'ın yanı sıra son yıllarda Irak'tan da girmeye başladı. Meksika kaynaklı metamfetaminde Türkiye'nin transit bölge olmaya başladığını gösteren yeni yakalamalar da yapıldı. Uyuşturucu kaynaklı olay, esrardan sonra en çok metamfetamin nedeniyle yaşandı. Türkiye'de, sıvı metamfetaminin kristale dönüştürülmesi faaliyetlerinin başladığına yönelik uyarı yapıldı. 2024’te İstanbul Havalimanı'ndan Japonya'ya gönderilen kargo gibi örnekler ise Türkiye'den, farklı bölgelere hedefli metamfetamin kaçakçılığının başlamış olabileceğini gösterdi. İstanbul'daki metamfetamin dönüştürme laboratuvarları da yeni bir girişim olarak ortaya çıktı.
Nitazen ve fentanil
Taliban'ın 2022'de haşhaşı, 2023'te üretiminde kullanılan kimyasalları yasaklamasıyla Afganistan'ın büyük tedarikçiliğini yaptığı eroin miktarı genelin 10'da birinin altına düştü. Eroin pazarındaki dalgalanmalar, şebekeleri nitazen veya fentanil gibi daha ölümcül sentetiklere yöneltebilir. Türkiye'de ise 2024’te yakalanan eroin miktarı, bir önceki yıldan yüzde 31 artarak 4.3 tona çıksa da bu, 2022'de yakalanan 7,9 tonun altında.
Bonzaide patlama
Raporda, dünyada ve Türkiye'de yakalanması artan bonzaiye de değinildi. Emdirilmiş veya sıvı formları Türkiye'de yakalanmış bonzainin hammaddesi çoğunlukla Çin'den geliyor. Yakın gelecekte daha büyük tehdit oluşturabileceği belirtilen bonzai, farklı kimyasallar katılarak çoğaltılıyor. 2024'te bonzai kaynaklı olay sayısı, yüzde 95,6'lık artışla 55 bin 394'e çıktı, 70 bin 593 şüpheli yakalandı. 2023'te bin 994 kilo yakanan bonzai, 2024'te 2 bin 491 kilo yakalandı.
Türkiye’de de yetiştiriliyor
2024'te esrar ve kenevir yakalama oranı yüzde 38,1 azaldı, müdahale edilen esrar olayı ise yüzde 19,2 arttı. Skunk'ın Türkiye'de yetiştirilmeye başlanmış olabileceği yazıldı.
Kokain sevkiyatında emdirme
Limanlardaki kokain yakalamaları da arttı. Türkiye'den yapılan kokain sevkiyatlarında ise "emdirme" yöntemi yaygınlaştı. İstanbul ve Antalya'daki iki yakalamada toplamda bir ton kokain, kargolara emdirilmiş şekilde bulundu. Türkiye'de yakalanan toplam yakalama 2024'te yüzde 23.2 arttı. Yakalama oranı önceki yıllara kıyasla azalsa da 3 bin 82 kilo ile Türkiye'de bir yılda ele geçirilmiş en yüksek kokain yakalandı.
Mersin ve Ambarlı limanları
Sevkiyat, Mersin ve Ambarlı limanlarında yoğunlaştı. Uluslararası sulardaki tedbirlerin gevşekliğini ve okyanusun büyüklüğünü kullanan uyuşturucu kaçakçıları, sevkiyatı hızlandırmak için uyuşturucuları kolay bozulan gıdaların konteynerlerinde yolladı. Türkiye'de 2024'te 5 bin 750 kokain olayına müdahale edildi, 8 bin 498 şüpheli yakalandı.
Karaborsa eczacılık
Daha önce kaçağa kayan eczalar üzerinden piyasaya aktarılan eczacılık ürünlerinin de son dönemde doğrudan karaborsada üretimine başlandı. 10’dan fazla tabletleme merkezi tespit edilen İstanbul’daki operasyonlarda ilaçların üretiminde kullanılan hammaddeler ve ekipmanlar yakalandı. Toplamda 95 milyona yakın bulunan ilaçların 20 milyondan fazlası Galara, yaklaşık 19 milyonu Gerica ve 4.5 milyonu Lyrica oldu. Tramadol ise 2023’e kıyasla dört kata yakın artış göstererek 414 bin 276 adet yakalandı. Bu ilaçların eroin gibi maddelerin yoksunluk krizlerini gidermek için sıklıkla tercih edilmesi tehlikenin boyutunu arttırıyor.
AB ülkelerinden fazla
Türkiye'de, bir kez daha tüm AB ülkelerinde yakalanandan fazla MDMA (Ecstasy) yakalandı. Türkiye'de 2024'te MDMA kaynaklı 5 bin 831 olay gerçekleşti, 8 bin 874 şüpheli ve 5 milyondan fazla hap ele geçirildi.
Pregabalin patlaması
Raporda, ele geçirilen kırmızı reçeteye tabii ilaçlar arasında Pregabalin içerenlerin patlama yapması dikkat çekti. Önceki yıl bu haplardan 25 milyon yakalanırken 2024’te bu rakam 43 milyona çıktı. Yine 2024'te “diğer sentetik ecza” başlığı altında yer alan 36 milyon hap da dikkat çekiciydi.
En çok yakalanan iller
Bir önceki yıla oranla yüzde 54 oranında daha fazla ele geçirilen metamfetamin maddesine dair veriler, raporda dikkat çeken en önemli bilgilerden birisi. Nedeni ise yakalandığı kentlerin büyük bölümünün Kuzey Kürdistan kentleri olması. Söz konusu maddenin en çok ele geçirildiği 13 il şöyle: Colemêrg, Şirnex, Wan, Agirî, Îdir, Erzirom, Erzîngan, Dîlok, Adana, İzmir, Bursa, İstanbul ve Kocaeli.
24 saat izlenen kentler
Kürt sorununun çözümüne dair 2013-2015 yılları arasında yürütülen 'diyalog süreci'nin AKP iktidarı tarafından sonlandırılmasının ardından özellikle sınır kentlerinde yüzlerce asker-polis kontrol noktası kuruldu. İran ve Federe Kürdistan sınırında neredeyse her 100 metrede bir askeri kule ya da karakol inşa edildi. Sınır hattı beton duvarlarla kapatıldı, en üst düzey güvenlik kameralarıyla 24 saat gözetim altına alındı. Wan ve Colemêrg, uyuşturucu maddenin en çok yakalandığı kentlerden ikisi. İki kentin tüm noktaları güvenlik kameralarıyla sürekli izleniyor. Madde bağımlılığında son yıllarda artış yaşanan Amed ile söz konusu her iki kent arasında en az 8-9 asker-polis kontrol noktası bulunuyor. Madde kullanımı artışı ve kentler arasındaki uyuşturucu trafiğini önlenmemesi, ya bu duruma göz yumulduğu ya da asker, polis ve korucuların da bizzat bu ağın içerisinde olduğuna işaret ediyor.
Cezaevlerindeki durum
Adalet Bakanlığına bağlı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 2025 yılı raporuna göre; cezaevlerinde hükümlü ve tutuklu sayısı bir önceki yıla göre yüzde 31,86 oranında arttı. Cezaevlerinde 1 Ekim itibarıyla 420 bin 904 hükümlü ve tutuklu bulunuyor. 2024 itibarıyla uyuşturucu madde bağlantılı suçlardan dolayı 149 bin 523 hükümlü ve tutuklu bulunuyor. Bu sayının 2025'te daha da arttığı tahmin ediliyor.
Toplam 309 bin vakada, 374 bin şüpheliye işlem yapıldı, bunların 293 bini TCK 191. Madde kapsamında kullanım amaçlı uyuşturucu alanlar, bulunduranlardı. Ancak bunların sadece 158 bini denetimli serbestlik kapsamında ayakta tedavi alabildi. 2024 yılında 191. Madde kapsamında Araştırma ve Değerlendirme Formu (ARDEF191) uygulanan yükümlü sayısı ise 88 binde kaldı.
Tedavi merkezleri
2024 yılı sonu itibarıyla Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da devlete bağlı 143 madde bağımlılığı tedavi merkezi bulunuyor. 64 merkezde hem ayakta hem yatarak, 79 merkezde ise sadece ayakta tedavi hizmeti veriliyor. Söz konusu merkezler şöyle: Yeşilay Danışmanlık Merkezi (YEDAM), Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi (AMATEM) ile Çocuk Ergen Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi (ÇEMATEM).
Başvurular artıyor
2024'te tedavi merkezlerinde ayakta tedavi için başvuranların sayısı, 349 bin 393'ten 390.778'e çıktı. Bu sayının yüzde 48'ini ilk kez tedavi görenler oluşturdu. Yatarak tedavi için yapılan tekil başvuru ise 13 bin 168'den 14 bin 53'e çıktı. Tedavi görenlerin yüzde 29,1'i metamfetamin, yüzde 17'si esrar, yüzde 14,6'sı eroin bağımlılığı sebebiyle başvurdu.
Ölüm sayısı
Madde kaynaklı ölüm sayısı, 2017-2022 arasında azaldıktan sonra 2023'te 300'e, 2024'te 427'ye çıktı. 427 ölümün 244'ü çoklu madde kullanımı sonucu yaşandı. 87 ölüm bonzaiden, 39 ölüm metamfetaminden, 34 ölüm ecstasyden kaynaklandı.
Kürt kentlerindeki durum
Kuzey Kürdistan'daki merkezlerin çoğu 2020 sonrasında kuruldu. Örneğin Amed’deki AMATEM 2021'de kuruldu. Buradaki "tedavi" süreci sadece 21 gün sürüyor. Sonrasında ise Yeşilay ile birlikte yatışlı hastaların koordinasyonu yapılıyor.
Kürdistan'daki AMATEM ve ÇEMATEM yetkilileriyle yaptığımız görüşmede, ailelerin ya da madde bağımlılarının büyük bölümü kendilerine "fişlenme" nedeniyle başvuruda bulunmuyor. Yetkililer, aynı zamanda merkezlere karşı bir güven sorununun yaşandığını aktardı.
Sivil toplum da yetersiz
Söz konusu kurumların dışında Kürdistan'da madde bağımlılığına karşı özerk çalışma yürüten kurum/örgüt/platform/derneklerin sayısı, bir elin parmak sayısını geçmiyor. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yönetimindeki Amed Büyükşehir Belediyesi, Ocak'ta Madde Bağımlılığı Danışmanlık ve Eğitim Merkezi açtı.
Şiyar be Platformu
Madde bağımlılığına karşı bir önemli adım ise 26 Nisan'da Amed'de kuruluşunu ilan eden “Şiyar Be! Platforma Tekoşîna Li Dijî Tiryakê (Farkına Var! Uyuşturucuyla Mücadele Platformu)" oldu. Platform, daha sonra Êlih ve Şirnex'te de oluşuma gitti. Diğer kentlerde ise bilinen ne bir platform ne de bir dernek var. MA/AMED
* * *
Kullanım yaşı 10'lara düştü, örgütlü mücadele yürütülmeli
Avukat Rojhat Özgökçe, Wan’daki asker-polis yoğunluğuna rağmen uyuşturucu ticaretinin yaygınlaştığını ve kullanım yaşının 10-12’lere kadar düştüğünü belirterek, örgütlenmenin önemini vurguladı.
Wan’da son yıllarda özellikle gençler arasında uyuşturucu madde kullanımı artıyor. Uyuşturucuya erişimin kolaylaşması, rehabilitasyon ve önleme hizmetlerinin yetersizliği, bağımlılığı her geçen gün daha da artırıyor. Wan’da son dönemde yapılan araştırmalarda uyuşturucu madde kullanım yaşının 10-12’lere kadar düştüğünü gösteriyor. Kentte her geçen gün yayılan bağımlılığa ilişkin hukuki alanda çalışma yürüten Wan Barosu avukatlarından Rojhat Özgökçe, MA'ya konuştu. Avukat Özgökçe, "Bütün sivil toplum ve kesimlerin üzerinde durması gereken bir problemdir” dedi.
BM’nin verilerine göre Türkiye’deki uyuşturucu madde ticaret hacminin yüzde 15-20’si Wan ili üzerinden gerçekleştiğini kaydeden Özgökçe, mevcut teknik izleme sistemlerine (PTS, HTS) ve uygulama noktalarına rağmen Wan’da uyuşturucu ticaretinin yaygın biçimde sürdüğünü belirterek, devletin uyuşturucuyla mücadelesinin hem yetersiz hem de çelişkilerle dolu olduğunu ifade etti. Özgökçe, "Devlet içerisindeki bazı memurların bu işin bir parçası olduğu, yargılanan ve ceza alan memurlar olduğu bilinmektedir. Adli emanete alınan uyuşturucu maddelerin ticareti ve satışı da söz konusu olmuş, buna ilişkin yargılamalar yapılmış ve cezalar uygulanmıştır. Hukuki boyut açısından, kamu ya da devlet mekanizmasının uyuşturucu madde ticareti ve bağımlılığıyla etkin bir şekilde mücadele ettiğini söylemek doğru olmaz; bu alan eksik kalmaktadır" dedi.
Devlete bırakılamaz
Madde bağımlılığının özellikle genç nüfus arasında endişe verici boyutlara ulaştığını kaydeden Özgökçe, şunları söyledi: “Bağımlıların yaklaşık yüzde 40’ı çocuk ya da genç yaş grubunda. Bu, eğitim sisteminin ve toplumsal yapının gençleri nasıl dışarıda bıraktığının açık göstergesidir. Eğitim kurumları gençler için bir gelişim alanı olmaktan çıktı. Hapishane sistemiyle benzer bir yapıya dönüştü. Bu durum da gençleri boşluğa sürükledi ve uyuşturucuya yöneltti. Gençliğin bu hassas durumu yalnızca devletin sorumluluğuna bırakılamaz. Devlet yekpare bir yapı değil; içinde rant ve çıkar grupları var. Sivil toplum alanı, devlet vicdanına terk edilemeyecek kadar hassas bir alandır.”
Ortak mücadele
Özgökçe, madde bağımlılığıyla etkin bir mücadele için sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler, üniversiteler ve mahalle örgütlenmelerinin ortak bir seferberlik içinde hareket etmesi gerektiğini belirterek, mahallelerde toplumsal dayanışmanın güçlendirilmesi, gençlerin kendini var edebileceği sosyal, sanatsal ve kültürel alanların oluşturulması halinde mücadelenin daha etkili olacağını belirtti.
Bir savaş yöntemi
Bağımlılığın yalnızca bir sağlık ya da suç meselesi olmadığını, aynı zamanda uzun yıllardır bölgede özel savaş yöntemi olarak kullanıldığını ifade eden Özgökçe, “Bazı güçler, gençliğin politikleşmemesi, kimlik bilincine ulaşmaması ve toplumsal bir varlık inşa etmemesi için madde bağımlılığını bir mekanizma haline getirdi. Bu, gençliğin ajanlaştırılması, muhbirleştirilmesi ve karanlık yapılara hizmet ettirilmesi biçiminde de karşımıza çıkıyor” şeklinde konuştu.
Tabandan mücadele
Özgökçe, şunların altını çizdi: “Nasıl ki toplumsal kurtuluşun yolu komünlerden geçiyorsa, madde bağımlılığıyla mücadelede de aynı anlayış esas alınmalı. Her ilde, bölgede ve mahallede komünler kurularak tabandan bir mücadele yürütülmelidir. Gerçek çözüm, halkın örgütlü dayanışmasında yatıyor."











