Devlet 380 çocuğu katletti

.

.

  • ÖHD Çocuk Hakları Komisyonu'ndan avukat Veysel Demirkaya, 22 yılda 380 çocuğun "faili devlet" olan bir olayda yaşamını yitirdiğini söyledi.
  • İHD Amed Şubesi, son 5 yılda sadece Kuzey Kürdistan'da 132 çocuğun yaşam hakkının ihlal edildiğini açıkladı. 

 

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Çocuk Hakları Komisyonu üyesi Av. Veysel Demirkaya, 2000'den beri yaklaşık 380 çocuğun “faili devlet" olan bir olayda yaşamını yitirdiğini söyledi. Bu ölümlerin “güvenlik politikası” sebebiyle meydana gelen ölümler olduğunu söyleyen Demirkaya, 2017’den beri 20’den fazla çocuğun zırhlı araç çarpması sonucu yaşamını yitirdiğini aktardı. Demirkaya, “Bunların hepsi bu savaşın çocukların temel hakkı olan yaşam hakkını nasıl ihlal ettiğini göstermektedir” dedi.  İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi de 20 Eylül Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla hazırladığı "Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2017-2021 Yılları Arası Çocuk Haklarına Yönelik İhlalleri Raporu", dün düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. Şube binasındaki toplantıda konuşan İHD Amed Şube Başkanı Abdullah Zeytun, "Ağır bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu ihlallerin temel sebeplerinden olan Kürt meselesi bağlamındaki şiddet ve çatışma ortamının sonlandırılması, barışçıl hak odaklı çocuk haklarını özne kılan bir politikanın sergilenmesi gerekiyor" dedi. 

Sistematik çoklu ihlaller

İHD Çocuk Komisyonu Üyesi Eylül Özgültekin ise anadili Türkçe olmayan çocukların eğitim, ifade özgürlüğü ve kendi kültürünü yaşatma haklarının gasp edildiğini hatırlatarak, "Savaş ve şiddet ortamı nedeniyle çocukların başta yaşam hakkı olmak üzere en temel hakları ihlal edilmektedir. Kürt meselesinin çözümsüzlüğüne paralel olarak çoklu hak ihlallerinin sistematik bir biçimde gerçekleştiğini ve bu durumdan en fazla etkilenen gruplar arasında çocukların olduğunu ifade edebiliriz” diye konuştu. 

5 yıllık bilanço

Raporlarını, yapılan başvurular ve medya izleme/tarama verileri üzerinden oluşturduklarını aktaran Özgültekin, 2017 ile 2021 yılları arasında Kuzey Kurdistan'da toplam 132 çocuğun yaşam hakkının ihlal edildiğini, 385 çocuğun yaralandığını söyledi. Özgültekin, detayları şöyle sıraladı:

* Kuzey Kurdistan'daki silahlı çatışmalar sırasında iki çocuk yaşamını yitirdi, bir çocuk ise yaralandı. 

* Polis ve jandarma tarafından iki çocuk katledildi, 5 çocuk ağır  yaralandı. 

* Bombalı saldırılar sırasında dört çocuk yaşamını yitirdi.

* Mayın ve sahipsiz bırakılan patlayıcılar sonucu 13 çocuk yaşamını yitirdi, 26 çocuk ise ağır şekilde yaralandı. 

* İhmal sonucu 19 çocuk yaşamını yitirdi, 265 çocuk ise çeşitli şekillerde yaralandı.

* Zırhlı resmi sivil araçların karıştığı 20 olay sonucunda 12 çocuk katledildi, 12 çocuk ağır şekilde yaralandı.

* 26 çocuğun ölüm sebebi şüpheli.

* 30 çocuk intihar etti, 11 çocuk intihar teşebbüsünde bulundu. 

* Aile içi şiddet sonucu 16 çocuk yaşamını yitirdi, 50 çocuk ise yaralandı. 43 çocuk aile içinde cinsel istismara maruz kaldı.

* 6 çocuk kaçırılıldı. 

* Toplumsal alanda şiddet sonucu 20 çocuk yaşamını yitirdi, 27 çocuk ise yaralandı. 

* 613 çocuk toplumsal alanda cinsel istismara maruz kaldı.

* 5 çocuk fuhuş yapmaya zorlandı.

Gözaltı, tutuklama, işkence

Çocukların özgürlüğü ve güvenliğine yönelik ihlallere işaret eden Özgültekin, Kuzey Kurdistan'da 157 çocuğun gözaltına alındığına işaret ederek, şöyle devam etti:

* 14 çocuk tutuklandı. 

* Gözaltında 29, hapishanelerde 8 ve gözaltı yerleri dışında 34 olmak üzere en az 71 çocuk işkence ve kötü muameleye maruz kaldı. 

* Okullarda en az 6 çocuk şiddete maruz kaldı. 

* En az 176 işçi çocuk yaşamını yitirdi. 

Alınması gereken önlemler

Özgültekin, alınması gereken önlemleri ise şöyle sıraladı:

* Kara mayınları ve yerleşim yerlerine bırakılan patlayıcı maddelerin sebep olduğu ihlallerin tekrarlanmaması amacıyla OTTOWA sözleşmesinin yüklediği sorumlulukları yerine getirilmelidir. 

* Zırhlı araçların yerleşim yerlerinde kullanımının yasaklanması, bu araçların neden olduğu ihlallerin hukuki-idari denetiminin tüm boyutlarıyla sağlanarak etkin bir soruşturma evresi geçirmesi gerekmektedir. 

* Çocuk hak ihlali faillerinin taşıdıkları kimliklerden bağımsız olarak haklarında ivedi, etkin ve adil bir yargılama yapılmalı, çocuklar açısından onarıcı adaletin sağlanması ile yaşanacak benzer ihlallerin önüne geçilmelidir. 

* Çocukların eğitim, ifade özgürlüğü, kendi kültürünü yaşatma ve kendi dilini özgürce kullanma haklarını içeren Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair sözleşmenin 17-29-30. maddelerindeki çekinceleri bir an önce kaldırılmalı, çocukların kendi dillerinde gelişmesi için uluslararası standart yakalanmalıdır. 

* Cinsel istismarın önlenmesi için öncelikle Lanzarote Sözleşmesi'nin gereği yerine getirilmeli, okullarda cinsel eğitim ve cinsel istismardan korunma eğitimleri ders programlarına eklenmelidir. 

* Çocukların gözaltında, gözaltı yerleri dışında ve hapishanelerde maruz kaldığı işkence ve kötü muamele açısından idari ve adli soruşturmalar yürütülmelidir. AMED

5 yaşındaki ikizleri ‘delil’ gösterildi

Newroz’da Kürt ulusal kıyafetleri nedeniyle 5 yaşındaki ikizlerin, anne Zeynep A.B. aleyhine “delil” olarak kullanılmak üzere alıkonulduğu ortaya çıkarken, yürütülen soruşturma ise takipsizlikle sonuçlandı. 

Amed’in Bismil ilçesindeki Newroz kutlamaları sırasında giydikleri yöresel kıyafetlerinde sarı, kırmızı ve yeşil renkler bulunması nedeniyle polisler tarafından saatlerce “alıkonulan” 5 yaşındaki A.B. ve E.B. adlı ikizlerin, anne Zeynep A.B. aleyhine delil olarak kullanılmak üzere “alıkonulduğu” ortaya çıktı. Bismil Cumhuriyet Başsavcılığının anne hakkında yürüttüğü soruşturmada takipsizlik kararı verildi. Bu yıl 19 Mart’ta yaşanan olayda, anneyle birlikte Newroz kutlamasına götürülen ikiz çocuklar, yöresel kıyafet giydirildiği için gözaltında çıplak aramaya maruz kaldı. Skandal bununla da sınırlı kalmadı. 5 yaşındaki çocuklardan parmak izi alınıp fişlendi. Saatlerce “alıkonulan” çocukların durumunun gündeme gelmesinden sonra Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü uygulamayı reddetti. İkizlerin annesi Zeynep A. B. hakkında başlatılan soruşturma, olayın doğruluğunu teyit etti.

Bismil Cumhuriyet Başsavcılığı, çocukların kıyafetleri nedeniyle anne Zeynep A. B. hakkında “Örgüt propagandası yapmak”tan başlattığı soruşturmada takipsizlik kararı verdi. Takipsizlik kararında, Emniyet'in Zeynep A. B.’nin 13.30’da etkinlik alanına çocuklarıyla geldiği, çocuklarından E. B.’nin üzerinde PKK’nin bayrağını simgelediği öne sürülen sarı, kırmızı, yeşil renkli yıldız ambleminin görüldüğü yönünde yazı gönderdiği, anne hakkında “Örgüt propagandasından” soruşturma başlatıldığı belirtildi. Takipsizlik kararında, PKK bayrağı olduğu öne sürülen sarı, kırmızı ve yeşil renkli flama üzerinde inceleme yapıldığı belirtilerek, yapılan incelemede flama üzerinde PKK’yi simgeleyen herhangi bir amblem ve işaretin bulunmadığı vurgulandı. Bismil Cumhuriyet Savcılığı, Zeynep A. B.’nin üzerine atılı suçun yasal unsurları oluşmadığından hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildi.

Çocukların “alıkonulmasına” ilişkin Amed Barosu ve aile avukatlarının uygulamayı yapan yetkililer hakkında “hürriyetti tahdit” suçundan yaptıkları suç duyurusunda herhangi bir ilerlemenin yaşanmadığı öğrenildi.  

5 yaşındaki çocuk sorgulandı

Amed’in Peyas (Kayapınar) ilçesinde bir eve baskın düzenleyen polis, 17 yaşında B. Çelik'i gözaltına aldı, 5 yaşındaki bir çocuğa da sorguladı.

 Diclekent Mahallesi’inde ailesiyle birlikte ikamet eden B. Çelik’in evine, gece yarısı polis tarafından baskın düzenlendi. Çelik’in bir odaya konulup işkence uygulandığı ve tehdit edildiği belirtildi. Çelik’in, duvar yazılamaları yaptığı iddiasıyla gözaltına alındığı ve Çocuk Polis Karakolu’na götürüldüğü öğrenildi.

Polisin gece saat 01.00 sırlarında eve baskın düzenlediğini anlatan anne Necla Çelik, şunları paylaştı: “Onu oturma odasına bizi de mutfağa kapattılar. Oğluma vurdukları için bağırma sesi bize geliyordu. Babası onu korumak istedi, ancak onu da darp ettiler. Evimizi darmadağın ettiler. Bütün kitapları topladılar ve yasak dediler. Ancak yasak olmadığını söyledim ve Kürtçe Hinker’in (dil bilgisi) de olduğu tüm kitapların isimlerini tutanağa yazdılar. Sürekli oğlumu ‘bir kurşuna kurban gideceksin’ diye tehdit ettiler. Daha 5 yaşındaki oğluma ‘sizin evde silah var mı? Bizi seviyor musun’ diye sorular soruyordu. Elindeki silahı ona gösteriyordu. Bir polis de ‘beni bira masasından kaldırdınız, keyfimi bozdunuz’ diyordu. Yeter artık bu işkenceyi kabul etmiyoruz.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.