Duyarsızlık fermana kapı araladı
Kadın Haberleri —

Pakize Celal
- Ferman’a tanıklık eden Pakize Celal’e göre duyarsızlık, Êzîdî toplumunu büyük bir katliamla yüz yüze bıraktı: “Öcalan, DAİŞ saldırısından önce defalarca Êzîdîler üzerindeki büyük tehlike konusunda uyardı. Birçok kişi peşmergeye güvenerek, ciddiye almadı.”
DAİŞ’in Şengal’de gerçekleştirdiği soykırım, Êzîdî halkının yakın tarihindeki en yıkıcı soykırımlardan biri olarak kayıtlara geçti. Binlerce insanın katledildiği, kadın ve çocukların köleleştirildiği bu ferman, uluslararası toplum tarafından soykırım olarak tanındı. Saldırı öncesinde PKK’nin bölgedeki askeri varlığı sınırlıydı. Ancak fermanla birlikte KDP güçlerinin bölgeden çekilmesinin ardından hızla harekete geçen PKK gerillaları ile YPG ve YPJ savaşçıları Şengal’e ulaştı ve Êzîdîler için bir yaşam koridoru oluşturdu. Bu müdahale, daha büyük bir katliamın önüne geçerken, örgütlenmiş güçlerin zamanında refleks göstermesinin önemini ortaya koydu. Fermanın tanıklarından Pakize Celal, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ve PKK’nin saldırı öncesi uyarılarını, halkın duyarsızlığını ve gerillaların fedakar direnişini Rojnews’e anlattı.
Önder Apo defalarca uyardı
Ferman tanıklarından Pakîze Celal, 2014 fermanından önce Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yapmış olduğu değerlendirmelerle ilgili şunları belirtti: “Ferman öncesinde Öcalan’ın yoldaşları Êzîdî halkının korunması için büyük çaba sarf etti. Öcalan, DAİŞ saldırısından önce defalarca hem Êzîdî kurumlarını hem de KDP ve YNK’yi Êzîdîler üzerindeki büyük tehlike konusunda uyardı. Bu uyarılar özellikle Til Îzer ve Sîbayê’deki patlamalardan sonra yoğunlaştı.” Pakize Celal’e göre duyarsızlık, Êzidî toplumunun büyük bir katliamla yüz yüze kalmasına neden oldu.
Toplumu hazırlamaya çalıştılar
Pakize Celal, saldırıdan önce gerillaların Şengal’e ulaşarak köy köy, ev ev dolaşıp halkı uyardığını belirterek şöyle devam etti: “Halkı, yaklaşan tehlikeye karşı uyarıyorlardı. Fedakarca dolaşıp toplumu hazırlamaya çalıştılar. Büyük aileleri, muhtarları bilgilendirdiler. Ancak ne yazık ki çok az genç bu çağrılara kulak verdi ve eğitimlere katıldı.” Pakize Celal’in belirttiğine göre aynı zamanda halktan, yiyecek ve içecek stoklamaları, dağlara çıkmaya hazırlıklı olmaları istenmişti. Ancak birçok kişi, peşmergenin varlığına güvenerek evinde kaldı ve uyarıları yeterince ciddiye almadı.
Silahları alın, kendinizi savunun
Saldırı başladığında, Şengal’deki gerillaların elinde ağır silah yoktu çünkü onlar askeri değildi; toplumu örgütleme amacıyla bölgedeydiler. Yanlarında yalnızca birkaç hafif silah bulunuyordu. DAİŞ Duhola bölgesine ulaştığında, gerillalar halka “Silahları alın, kendinizi savunun” çağrısı yaptı. Pakize Celal’in eşi Xêro ve gerilla komutanlarından Dilşêr Herekol, 10 genci örgütleyip DAİŞ’in önünü kesmeye çalıştı. Ama ne yazık ki kimse buna yanaşmadı, kimse silah almadı ve DAİŞ hiçbir engelle karşılaşmadan Şengal’e girdi.
Canları pahasına halkı kordular
Pakize Celal, eğer halk gerillalara kulak verseydi, DAİŞ’in Şengal’i bu kadar kolay işgal edemeyeceğini söyledi: “DAİŞ’in silahları ilk başta sıradandı ama peşmergelerin çekilmesiyle birlikte onların ağır silahları DAİŞ’in eline geçti ve güçleri büyük oranda arttı.” Pakize Celal’in fermandan önce eğitim için gönderilen oğlu da DAİŞ saldırısı başladığında YPG ve YPJ’lilerle birlikte Şengal’e ulaştı. Pakize Celal, bu savaşçıların canları pahasına Êzîdî halkını soykırımdan kurtardığını şu sözlerle dile getirdi: “Eğer o şehitler olmasaydı, bir tek Êzîdî dahi hayatta kalamazdı. Rojhilat’tan Rojava’ya Bakur’dan Başûr’a kadar her yerden yoldaşlar gelip toprağımız için canlarını verdi. Bizim inancımız şudur: Êzîdîliği korumak için canını feda eden herkes şehittir. Bizden istenen tek şey, onların bu emanetine sahip çıkmak ve miraslarını yaşatmaktır.” ŞENGAL












