Efrîn suç merkezine dönüştü

Efrîn

Efrîn

  • Rojava devriminin tohumlarının atıldığı, doğası ve toplumsal dokusuyla cennet tabirini hak eden Efrin, Türk ordusu ve çetelerin elinde tam bir suç merkezine döndü.
  • Yılın başından bu yana en az 208 kişi kaçırıldı, 13 kişi katledildi, 17 bin ağaç kesildi. Çeteler demir raylarını bile söküp sattı, UNESCO listesinde yer alan tarihi mekanlar yerle bir edildi.

Ocak 2018’den bu yana Türk devleti ve çetelerinin işgali altında olan Efrîn’de tam bir soykırım yaşanıyor. Türk bayraklarının asılı olduğu yerleşim yerleri sokak ve meydan isimlerinin Türkçeleştirilmesinden tutalım, okullarda çocuklara zorunlu Türkçe eğitime kadar Kürtlük ve Kurdistan’a dair her şey silinmek isteniyor. Çete aileleri başta olmak üzere Suriye’nin başka bölgelerinden yerleştirmelerle de demografik değişim tamamlanmak isteniyor. İşgalden önce yüzde 98 olan Kürt nüfusu işgalden sonra yüzde 20’lere kadar düştü. Kentin tarihi dokusu da yok edildi. Tarihi mekanlar özel olarak bombalanarak içindeki eserler yağmalandı.

 

 

Haraç, yağma, tecavüz

Türk ordusu ve çeteleri hemen her gün insan kaçırma, tecavüz, işkence etme, zorla haraç alma, mallara el koyma gibi sayısız insanlık suçunu işliyor. Sadece Temmuz ayında 4’ü kadın 35 kişi kaçırıldı. 2 bin 36 ağaç kesti.

5 Ağustos’ta ANHA’nın geçtiği habere göre, Sultan Murad adı verilen Türk devletine bağlı çeteler Bilbilê ilçesinde 3 kadına tecavüz etti. Kaçırdıkları kişilerin ailelerinden fidye isteyen çeteler, evlerine zorla girdikleri Efrinlilerden haraç alıyor. 5 Ağustos’ta ANHA’nın geçtiği bir habere göre, El Hamza adını kullanan Türk devletine bağlı çete örgüt, Raco’da bir eve el koydu. Ardından da 800 dolar karşılığında Suriyelilere sattı.

Sadece Temmuz ayında 4’ü kadın 35 kişi kaçırıldı. 2 bin 36 ağaç kesti.

 

 

7 aylık bilanço ağır

Efrîn-Suriye İnsan Hakları Örgütü üyeleri, önceki gün de bir basın açıklamasıyla Türk devleti ve çetelerinin işlediği suçlara ilişkin son 7 aylık bilançoyu paylaştı. Basın açıklaması, Efrînlilerin göç etmek zorunda kaldığı Şehba’daki Serdem Kampı’nda yapıldı. Açıklamaya Efrîn ve Şehba kantonlarındaki avukatlar ile Serdem Kampı’nda yaşayan Efrînliler de katıldı.

Açıklamayı İnsan Hakları Örgütü Sözcüsü Mihemed Ebdo okudu. Türk devletinin Efrîn bölgesindeki demografik yapıyı değiştirme politikasını sürdürdüğünü belirten Ebdo, “İşgalci Türk devleti, bölgede katliam, insan kaçırma, şiddet, fidye, halkın mal ve mülküne el koymanın yanı sıra el koyduğu malzemelerin tekrar pazarda satılması ve doğa kırımı gibi işlediği suçlarla insan haklarını ihlal ediyor” dedi. Mihemed Ebdo, 2023 yılının başından bu yana yaşanan hak ihlalleri ve suçlara dair bilançoyu ise şöyle sıraladı:

*Aralarında 24 kadın ve tecavüze uğrayan bir çocuğun da bulunduğu 208 yurttaş kaçırıldı.

* 3’ü kadın olmak üzere 13 kişi katledildi.

* 16 binden fazla ağaç kesilirken, binden fazla ağaç kökünden söküldü ve 70 hektardan fazla arazi yakıldı.

 

 

UNESCO listesindeki Eyn Dara yerle bir

Ebdo, UNESCO dünya mirası listelerinde yer alan Eyn Dara, Nebî Horî, Şikefta Duderî, Gora Marmaron gibi tarihi mekanların ve sit alanlarının büyük bir kısmı yıkıldığını da aktardı. Açıklamaya göre tarihi eserler yağmalanarak dünya karaborsalarında satıldı.

 

 

Demiryolu raylarını bile sattılar

Demografik yapının değiştirilmesi ve işgal altındaki Efrîn’de sömürge evlerinin yapımı Türk, Körfez ve Filistin örgütlerinin finansman desteğiyle devam ediyor. İşgalci Türk devleti, Eyadî El Beyda, Kuwêt El Rehme ve Binyan El Qatari gibi Müslüman Kardeşler’e (İhvan) bağlı derneklerin desteği ve finansmanıyla 30 yakın sömürge sitesi inşa etti.

İşgalci Türk devleti, Şera ilçesine bağlı Kefer Cen ve Qitme'den geçen Raco ilçesindeki Mîdan Ekbes demiryolu raylarını kaldırarak Ezaz'daki tüccarlara sattı” dedi.

 

 

En tehlikelisi etnik temizlik

“Bu suç ve ihlallerin en tehlikelisi ise, artık kültürel soykırım düzeyine ulaşan demografik değişimdir” diyen Ebdo sözlerini şöyle sürdürdü:

“İşgalci Türk devleti, Efrîn’in merkezindeki ana meydanlarından biri olan Özgürlük Meydanı’nın ismini Atatürk Meydanı, Qestela Miqdad köyünün adını Selçuk Obası olarak değiştirdi. Ayrıca stratejik yerlerin Kürtçe isimleri Türkçe isimlerle değiştirildi. Köy, ilçe ve şehir merkezinde her yere ve her tabelaya Türk bayrağı ve Erdoğan'ın afişleri asıldı. Okullarda Türkçe materyaller kullanıldı. Öğrencilerin kıyafetlerine Türk bayrağı dikildi. Dükkanlardaki tabela isimleri Türkçe yazıldı. Bütün bu ırkçı uygulamaların yanı sıra işgalci Türk devleti Êzidî, Alevi ve Hristiyan dini mekân ve mabetlerini de yıktı. İşgal altındaki bölgelerde yaşayan halkı Türk kimliklerini çıkarmaya zorladı.”

 

 

Dünya kör sağır dilsiz

İşgalci Türk devlet güçleri ve Suriyeli silahlı çete gruplarının Şehba bölgesindeki köylere ve göçmen kamplarına her gün saldırdığına da dikkat çeken Ebdo, “Bütün bu saldırılar ve suçlar dünyanın gözü önünde yaşanıyor fakat bu insanlık dışı suçlara karşı kör sağır ve dilsiz kalınıyor. İşgalci Türk devletinin amacı, kamplardaki ve köylerdeki yurttaşlara baskı yaparak, bölgeyi terk etmeye zorlamak, Efrîn’deki evlerine ve topraklarına bir daha dönme umutlarını kırmaktır” tepkisinde bulundu.

Ebdo, BM başta olmak üzere tüm uluslararası örgütlere ve insani kuruluşlara da çağrıda bulunarak “Türk devletinin Suriye'nin kuzeyinde işgal altında tuttuğu tüm bölgelerden çekilmesini sağlamak için baskı uygulayın. Suçluları uluslararası mahkemelerde yargılayın, göçmenlerin güvenli bir şekilde geri dönmesini sağlayın” dedi. ŞEHBA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.