Eğitim Sen Genel Kurulunun düşündürdükleri

Forum Haberleri —

  • Eğitim Sen’de yaşanan bu kriz sadece Eğitim Sen üzerinden değerlendirilecek, okunacak dönemsel bir durum olmaktan öte tüm KESK yapısı üzerinden ve sistemin bu alanın bileşenlerinin sinerjisini dağıtmaya dönük refleksleri ile birlikte okumak gerekiyor. 

DEVRİM BARAN*

Türkiye sendikal hareketin eğitim alanındaki köklü bir direniş örgütlülüğü olan Eğitim Sen'in 28-29 Kasım 2020 tarihinde Ankara'da yapılan 11. Olağan Genel Kurulu bir taraftan kamuoyunda Yüksel direnişçileri olarak bilinen sendika üyelerinin iç disiplini ihlal ettikleri gerekçesiyle ihraç edilmeleri, bir taraftan da son üç yıllık süreçte Eğitim Sen Genel Başkanlık görevini ve Yüksek Öğrenim Sekreterliği görevlerini yürüten Devrimci Sendikal Dayanışma'nın (DSD) Genel Kurulun ilk günü temel ilkeleri olarak kabul ettiklerini ifade ettikleri kamusal anlayış, sınıf siyaseti, laik bilimsel eğitim, aydınlanma değerlerine yönelik eleştiriler ile pandemi sürecinde kongrenin ertelenmemesini gerekçe göstererek genel kuruldan çekilmesi yine Emek Partisi (EMEP) ise ikinci gün nispi temsil önerilerinin kabul edilmeyişi ve Demokratik Emek Platformu'nun (DEP) sınıf ve sınıf mücadelesi yöntemlerini reddettiğini bunun yerine Demokratik Toplumcu Sendikacılığı dayattığı iddiası ile genel kuruldan çekildiklerini deklere ettikleri gergin bir havada gerçekleşmiştir.

Yetmişli yılların hemen başında TÖB-DER (Tüm öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği) ile başlayıp 23 Ocak 1995 yılında bu iş kolunda örgütlü olan Eğitim İş ve Eğit Sen'in birleşmesi sonucu kurulan EĞİTİM SEN (Eğitim Bilim Emekçileri Sendikası) yarım asırlık mücadele pratiğinde demokratik, çoğulcu ve antifaşist yapısı ile Türkiye devrimci mücadelesi içinde önemli bir direniş kültürü ve deneyimi açığa çıkartmış olan devrimci eğitimcilerin önemli bir sendikası olmuştur.

1971 ve 12 Eylül 1980 darbesi sonrası daha geniş ve kararlı mücadele hattı oluşturarak kamuda daha güçlü ve köklü antifaşist bir direniş örgütlülüğü açığa çıkaran bu devrimci bilinç örgütlülüğü 15 Temmuz kurgulanmış Fethullahçı darbe sonrası ortak bir mücadele hattı oluşturmada ve karşı karşıya kalının orantısız ve yıkıcı baskıyı bertaraf etmede yetersiz kalmıştır. Bunun özeleştirisinin yapılacağı ve daha güçlü örgütsel bir çıkışın tartışmaları yapılacağı yerde yönetim de temsiliyeti bulunan tüm yapılar bir yandan enerjilerini iç tartışmalara ve kısır döngülere harcarken bir yandan da günü kurtarmaya ve popülist yaklaşımlar içine girerek kendi çeperlerinin vitrinine oynamayı tercih etmişlerdir.

Eğitim Sen yönetim kurulunun son üç yıllık pratiği ve genel kurulda yaşananlar birlikte değerlendirildiğinde mücadele birlikteliğinde ciddi aşınmaların yaşandığı, devrimci tarz ve yoldaşlıktan öte bürokratik tarzın hakim kılınmaya çalışıldığı yine açığa çıkan sorunların ve tıkanıkların oluruna bırakılıp biriktirilerek kimi anlayışların taleplerinin karşılanmaması sonucunda örgütlendirilmiş bir krize kapı aralanmaya çalışıldığı görülecektir. Kongreden çekilen anlayışların dile getirdikleri çekilme nedenleri ve bunlara benzer gerekçeler tüm kongreler öncesi konuşulan ve çoğu zamanda ortak akıl ve devrimci yaklaşımla çözülebilen talepler olmuşken bu süreçte böyle bir tutum ister istemez kimi kuşkuları da akla getirecektir.

Bu kurgudaki temel motivasyon Türk solunun ve Kemalist ideolojinin yüzyıllık hakim ulus olma heyecanını üzerlerinden atamamasından kaynaklı olsa gerek. Bu ruh halidir ki hiçbir platformda anadilde eğitim hakkı ile ilgili bir açıklama yapmadığı gibi bunun özeleştirisini verme gereksinimi bile duymuyor. Kürdistan'da yaşanılan hak gasplarına, siyasi soykırım operasyonlarına, tecavüzlere ve benzeri baskılara cepheden tutum takınamıyor ama laik bilimsel eğitim, kamusallık, sınıf sendikacılığı ve nispi temsil gibi gerekçeler üzerinden eleştiriler geliştirmede bir beis görülmüyor.

Eğitim Sen Genel Kurulunda hakim delege sayısını elinde bulunduran Demokratik Emek Platformu kendisine yöneltilen eleştirilerin birçoğunu hak etmemekle birlikte bu kongre sürecini örgütlemede, diğer anlayışlarla yapacağı ittifak politikalarının temel çerçevesini belirlemede, kongre öncesi beliren kimi sorunları gündemine almada çözme de ve çözüm üretmede eksik kaldığı gibi kongrede açığa çıkan krizin derinleşmesinin de önüne geçememiştir. Tüm bunların yanında ilkesel bir tutum olarak diyalog ve ikna yöntemini sonuna kadar kullanarak en geniş ittifakların inşacısı ve savunucusu siyasal bir gelenekten gelen bu yapı kongrede daha kapsayıcı olabilmeli ve tüm yoğunlaşmasını önümüzdeki dönemin mücadele hattının oluşturulmasına ve öncü kadrosunu açığa çıkarabilecek öneri ve planlamalara ayırabilmeliydi.

Eğitim Sen’de yaşanan bu kriz sadece Eğitim Sen üzerinden değerlendirilecek, okunacak dönemsel bir durum olmaktan öte tüm KESK yapısı üzerinden ve sistemin bu alanın bileşenlerinin sinerjisini dağıtmaya dönük refleksleri ile birlikte okumak gerekiyor. Bir diğer nokta da sistemin Kürt legal demokratik siyasetine yönelik topyekün imha ve bileşen hukukunda çatlaklar oluşturma konseptinin bir parçası olarak KESK içinde de Türkiyeli devrimci ve sosyalistlerle Kürt devrimcileri ayrıştırma ve cepheleştirme tehlikesi olarak da görmek gerekir.

Eğitim Sen kongresinde yaşanılanlar tüm yapıların yetkili organlarınca tekrardan tartışılmalı kendilerinden kaynaklı doğan kongre öncesi ve kongre sürecinde ki eksiklikleri görebilmeli. KESK genel kuruluna giderken yapılar arasındaki anlaşmazlık nedenleri ve çelişkileri devrimci bir yaklaşımla çözüme kavuşturularak en güçlü şekilde bir KESK kongresi süreci örgütlendirilmelidir.

* Amed Eğitim Sen aktivisti

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.