Ekonomide felaket uyarısı

Mustafa Durmuş

Mustafa Durmuş

  • Demokrasiyi yeniden inşa etmeden ekonomideki olumlu gelişmeleri sağlayabilmenin mümkün olmadığına işaret eden ekonomist Mustafa Durmuş, Erdoğan'ın kazanmasının ekonomide de felakete yol açacağını söyledi.

Türkiye’de kur şoku ve kredi krizinin yaşanacağını dile getiren ekonomistler, “Ekonomik depreme hazır olun” uyasında bulundu.

14 Mayıs seçimlerinin ardından ortaya çıkan siyasi belirsizlik, uluslararası piyasalarda Türkiye'ye ilişkin yakın gelecek endişelerini artırdı. Türkiye'nin borçlanma maliyetini gösteren kredi risk primi (CDS), seçim sonuçlarının netleşmesi ile hızla yükselişe geçerken, Merkez Bankası’nın brüt rezervleri son 21 yılın en düşük seviyesini gördü. Seçimden hemen önce Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçilme şansının arttığı algısı ile borsa yükselip risk primi düşerken, seçim sonrasında Erdoğan’ın yeniden kazanma ihtimalinin artması ile birlikte TL’deki değer kaybı hızlandı. Merkez Bankası döviz talebini azaltmaya yönelik bankaların döviz alım ve esnek hesap limitlerinde düşürme hamleleriyle piyasaya müdahalesini sürdürüyor. Bir gün sonra kredi kartından nakit avans limitine getirilen sınırlama kararından vazgeçildi. Borsa ve döviz kurlarında dalgalanmalar sürüyor.

Dolar/TL rekorla başladı

Dolar/TL, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tur oylamasının yapılacağı yeni haftaya rekorla başladı. Dün sabah 19.8250 ile yeni tarihi zirvesinde güne başlayan dolar/TL kuru, bankalararası piyasada da ilk kez 20 seviyesinin üzerini görerek rekor kırdı. Bu verilere göre, TL dolar karşısında seçim öncesine göre yüzde 1.24 değer kaybederken, depremden bugüne yüzde 5, yılbaşından bugüne ise yüzde 5.6 kayıp yaşadı. Euro/TL ise 22'yi test ederek, 21.50 civarında işlem gördü. Piyasalarda TL’nin daha çok değer kaybetmesi gerektiğine yönelik beklenti döviz talebini artırırken ekonomi yönetiminin istikrarlı TL olarak nitelediği bu sistemde rezerv kaybetmeye devam ediyor. Erdoğan, geçen hafta CNN International’a açıklamalarda bulunmuş ve yeniden seçilmesi halinde faizi düşürmeye devam edeceğini söylemişti.

5 bin 835 şirket kapandı

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Nisan 2023'e ilişkin kurulan ve kapanan şirket istatistiklerini açıkladı. Buna göre; Nisan'da bin 458 şirket daha kapandı ve yılın ilk dört ayında toplam 5 bin 835 şirket kapanmış oldu. Bir önceki aya göre kurulan şirket sayısı ise yüzde 19, kurulan gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 28,4, kurulan kooperatif sayısı yüzde 13,7 azaldı.

Fakirler daha da fakirleşti

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Gelir Dağılımı ve Yaşam Koşulları Araştırmasına göre; nüfusun 17 milyonunu oluşturan yüzde 20’lik kesimi, toplam gelirin yarısına sahip olurken, en altta bulunan ve 68 milyonu oluşturanların aldığı pay ise yüzde 6’yı geçemiyor.

CHP Genel Başkan Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, “Sosyal yardımlarla hayatını sürdürmeye çalışan, açlık ve yoksulluk sınırının da altında olan yüzde 80'lik kesim, iktidarın adeta sadakaya muhtaç hale getirdiği ailelerden oluşuyor” dedi. TÜİK'in bu verilerinin AKP iktidarının işçiyi, memuru, emekliyi enflasyona ezdirmediği iddiasını yalanladığını söyleyen Toprak, “Yıllık ortalama gelirlerde en düşük artış yüzde 21.5 ile ücretlilerde… İktidar, sosyal devleti ve sosyal adaleti yok ettiği gibi gelir dağılımı adaletsizliğini kat kat artırıyor” ifadelerini kullandı.

Yoksulluk sınırı 33 bin TL

Nisan'da dört kişilik bir ailenin yeterli beslenebilmesi için gerekli aylık gıda harcaması olan açlık sınırının 10 bin 135 TL olduğunu hatırlatan Erdoğan Toprak, gıdanın yanı sıra giyim, konut (kira, elektrik vs) ulaşım, eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçlar için yapılması zorunlu aylık harcamaları ifade eden yoksulluk sınırının 33 bin 14 TL olduğuna dikkat çekti.

Ekonomik depreme geri sayım

Merkez Bankası’nın aylardır bankalara müdahale ettiğini hatırlatan ekonomist Devrim Akyıl, “Ekonomide büyük depreme geri sayım. Üç iki bir boom. Maalesef bu doğrultuda giden bir hafta yaşadık. Perşembe günü kıyametin provasını gördük. MB’nin son müdahalesinde tüketiciye, halka, son kullanıcıya, KBH’lara, nakit avanslara, 10 bin lira, 15 bin liralara kadar müdahale hakkını kendinde buldu. İnsanların bir gecede o haklarını ellerinden aldı. Bu tabii bir depreme neden oldu. Cuma günü 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’ydı ve piyasalar tatildi, bir geri adım atma fırsatı buldu. Bu, aslında yaklaşan depremin bir provasıydı. İkinci tur seçim sonrasını göreceğiz” değerlendirmesinde bulundu.

Bedava paralar geri çağrıldı

Parasal bir sıkılaşmaya gidildiğini belirten ekonomist Elif Gökdemir de şunları söyledi: “Son bir yıldır ortalıkta dolaşan, hibe boyutuna gelen bedava paraların tamamen geri çağırıldığı, artık bunları rahat rahat bulamadığınız bir döneme giriyoruz. Kredi kartından bile nakit avans çekemediğiniz, tüketici kredilerinin faiz oranlarının 4,5 ya da 5’e vardığı bir sürece giriyoruz. Daha buraya varıldı. Paranın patron olduğu bir yer burası. Herkesin elindeki parayı tutması ve değerlendirmesi gereken yere geldik. Borsada ise bir kolerasyon var. Ortada çok para varsa para borsaya gider ve artar. Parasal sıkılaşma olursa da borsa düşer.”

Elde avuçta para yok

Cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci turunun ardından TL'de düşüş olacağını söyleyen ekonomist Selçuk Geçer, Merkez Bankası'nın bile tahmin edemediğini vurguladı. Geçer, şöyle konuştu: "Elde avuçta para yok. Özellikle MB tarafından para bitti. Para bitince piyasayı fonlamıyor, hatta piyasadan döviz çeker hale gelmiş durumdaydı. Hatırlayın en son altın rezervleri boşaltıldı ve Kapalıçarşı’dan döviz toplamaya başlandı. Bütün bunların ışığında bankalar da hem yurt dışından aldıkları sendikasyon kredilerini döndürmek ve yeni riskler alamamak adına yüksek faizlere rağmen kredi kullandırtmıyorlar. Hesaplarımızı açtık ve artı paraların hesapta olmadığını gördük. O paraya güvenerek harcama yapıyorsunuz ama para yok hesapta. Bu sermaye kontrollü mü diye soranlar var. Evet bir miktarda sermaye kontrollü diyebiliriz. Kredi vermeyelim, kredi musluklarını iyice kapatalım, döviz alımının önüne geçelim ve dövizi buralarda tutalım. Ne zamana kadar? Seçimlere kadar ondan sonrası döviz 30’da mı, 40’ta mı 45’te mi durur belli değil.”

Seçim sonrası tufan

Kur şoku ve kredi krizinin yaşanacağını ifade eden ekonomist Turhan Bozkurt, şunları ifade etti: “Sermaye kontrolleri gelecek. Bunun onlarca örneğini anlattım. Onlar resmiyet kazanacak. Ona rağmen biz bu konut krizini kaldıramayacağız. Bakın onaylanan ve ekspertize gönderilen krediler konut kredileri dahi iptal ediliyor. Ticari krediler tamamen durduruldu, geldi gelmekte olan. 29 Mayıs’tan sonra tufan.”

Krizin fragmanını gördük

MB’nin nakit avans konusunda aldığı kararı aynı gece geri çektiğini hatırlatan ekonomist Erdal Sağlam ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Piyasalar kitlendi. Perşembe günü yaşadığımız şey önümüzdeki dönemde yaşayacağımız filmin fragmanı. Perşembe günü piyasalar kitlendiği zaman bizim seçim sonrasında toslayacağımız duvarı gördük. Bu duvara kaçınılmaz olarak çarpacağız ama ne hızla çarpacağız ve bundan sonra ne kadar sürede ayağa kalkacağız meçhul. Bunun sonucu belirleyecek olan da ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçimleridir. Gelecek olanları gördük ama buna rağmen halk ne diyecek ona göre halk kendi çekeceği faturanın bedelinin ne kadar ağır olacağını kendisi belirleyecek seçimlerde.”

Piyasalar 28 Mayıs'ı bekliyor

MA'dan Enes Beyaz'a konuşan Prof. Mustafa Durmuş, seçimler öncesi piyasalarda beklentinin oluştuğunu ve buna bağlı olarak CDS’nin düştüğünü hatırlatarak, “Türkiye'nin döviz sistemi, borçlanma oranlarını, borçlanma faizini etkiliyor. Düşmüş olması piyasalar açısından da ekonomi açısından da sevindirici bir durumdu. Döviz kuru baskılandığı için onun üzerinde daha sert etkiler tersinden ortaya çıkabiliyor. 14 Mayıs seçimleri sonrasında CDS’nin 700’lere kadar çıkması, piyasadaki altüst oluşun da göstergesiydi. Beklentilerin gerçekleşmesinin bir sonucu olarak değerlendirebilir. Dolar ve euro yukarı yönde seyrediyor. Normal koşullarda o makro ihtiyati tedbirleri, hükümetin bankaları sıkıştırarak almış olduğu birtakım tedbirler olmazsa çok daha yukarı çıkacaktır. Piyasalar gergin biçimde bu 28 Mayıs'taki seçimlerin sonuçlarını bekliyorlar” dedi.

Erdoğan'ın kazanması halinde

İkinci tur seçimlerinde Erdoğan’ın kazanması halinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin devam edeceğini ve iktidarın ekonomi politikalarının da belli olduğuna dikkat çeken Durmuş, “Bir süredir yürütülen ekonomi politikalarını, özellikle faiz politikası uygulamalarının sonuçlarını gördük. Çok yüksek enflasyon, yüksek döviz kuru ve piyasadaki istikrarsızlık var. Döviz kurunu tutabilmek için bu kez de kur korumalı mevduat denen bir şey icat ettiler. Bu aslında zengini daha fazla zenginleştiren ve para sahiplerine servet aktarma biçimine dönüştü” şeklinde konuştu.

Erdoğan’ın seçimi kazanması durumunda enflasyonun daha çok artacağının altını çizen Durmuş, şöyle devam etti: “Çünkü bu politikaların açısından geçerli olduğunu, halk tarafından kabul edildiğini düşünecek ve bu politikaları sürdürecek. İkinci turda Erdoğan'ın kazanması halinde 2017'den beri uygulanan ekonomi politikaları devam edecek. Ekonomideki görülen olumsuz etkiler artarak, derinleşerek sürecek ve kurun daha da yukarı çıkması kaçınılmaz olacak. Bu arada kısa vadeli dış borçlar 203 milyar doları buluyor. Döviz rezervlerinin de gerçekte eksi 60 milyar doların üzerinde olması, rezervlerinin Türkiye'yi çok ciddi bir ödemeler dengesi krizi ile karşı karşıya bırakacak ya da döviz kriziyle karşı karşıya bırakacak gibi gözüküyor.”

Cari açık ve yabancı sermaye kaçışı

Yabancı yatırımcıların çıkış seyri içinde olduğunu belirten Prof. Durmuş, şunları söyledi: “Bir yandan cari açığın bileşenlerine bakıldığında, yabancı çıkışlarının arttığını ama döviz girişlerinin giderek azaldığını görüyoruz. Zaten başlı başına bir yıllık 55 milyar doları bulan bir cari açıktan söz ediyoruz. Bunu kapatmaya, döviz gelirleri, turizm gelirleri yetmiyor, yetmeyecek. İhracat gelirleri zaten geriden seyrediyor. Yabancı kaynak girişi lazım. Dışarıdan gelecek sıcak para gerekiyor ama sıcak paranın da frene bastığını ve Türkiye'deki gelişmeleri izlediğini, Erdoğan'ın kazanması durumunda da sıcak paranın bir müddet daha girmeyeceğini ya da çıkışların artabileceğini söylemek mümkün. Bu da aslında mevcut döviz krizinin daha da derinleştirecek.”

Kılıçdaroğlu güveni artırır

Seçimi Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanması durumunda piyasaların check balance (denge ve denetleme) olarak okunacağı öngörüsünde bulunan Durmuş, şöyle konuştu: “İşte Meclis’te mevcut iktidar ağırlıklı ve çoğunlukta, o da seçim sisteminde yapılan değişikliklerle bu hale geldi ama en azından Meclis’teki bu ağırlığı dengeleyecek bir cumhurbaşkanlığı değişikliği olacak. Cumhurbaşkanının etkisi çok daha fazla karar alma süreçleri ve hızla uygulama yetkisi açısından bunu bir denge unsuru olarak görecek, daha ılımlı bakabilecek. Yabancı yatırımcılar açısından ekonomiye olan güven süreç içerisinde artabilecek. Normalleşme, demokratikleşme, hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı gibi, ekonominin de demokrasinin de olmazsa olmazı haline gelen bu sürecin işlemesi halinde, önümüzdeki yabancı kaynak sorunu, dış kaynak sorunu, tasarruf, yatırım açığı ve döviz sorunu gibi sorunların çok daha rahat, ılımlı atlatılabilecek.”

Demokrasi olmadan olmaz

Cumhurbaşkanlığı değişikliği halinde piyasaların, yatırımcıların ve ekonominin siyasete güvenin artacağını, bunun da ekonomiye olumlu yansıyacağının altını çizen Durmuş, ekonomiyi demokrasi ile birlikte düşünülmesi gerektiğini ifade etti. Durmuş, ekonominin normalleşmesi, işsizliğin azaltılabilmesi, döviz kurunun belli bir düzeyde tutulabilmesi, enflasyonun düşürülebilmesi, uzun vadede faiz oranlarının düşürülebilmesi ve üretiminin yeniden canlandırılması için ilk değişikliğin demokrasi yönünde yapılmasının önemine vurgu yaptı. Durmuş, şunları ekledi: “Demokrasiyi bu ülkede yeniden inşa etmeden, barışı tesis etmeden, bu sözünü ettiğimiz ekonomideki olumlu gelişmeleri sağlayabilmek mümkün değildir. Bunu net bir şekilde gördük; ekonomi ile demokrasi bir madalyonun iki yüzü gibi. 28 Mayıs'ta bir değişiklik olmazsa cumhurbaşkanlığı seçiminde ekonomik kriz daha da derinleşecek. Hem ekonomi hem de demokrasi mücadelesi birlikte yürütülmek durumunda. Seçmenin de buna bakarak adımlarını atmasında çok büyük yarar var.” HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.