Erdoğan’a NATO hediyesi

Dünya Haberleri —

  •  Yunan hükümeti NATO toplantısı öncesi Türkiye’nin yıllardır hedef aldığı Lavrio Kampı’nı kapattı. Yıllardır dayanışmayla ayakta duran kamp, silahlı yüzlerce polis tarafından basıldı. Operasyonu kınayan Kürtler, kampın Türkiye ile pazarlık sonucu kapatıldığını söyledi. 

VEDAT YELER/ATİNA

Binlerce Kurdistanlı ve Türkiyeli devrimcinin on yıllardır ilk ayak bastığı, sürgün hikayelerinin sıfır noktasında “öz varlığı-örgütlülüğü” koruduğu, yaşattığı Lavrio Kampı yok edilme saldırısıyla karşı karşıya kaldı. 1947 yılında “Göçmenler Kampı” adı altında kurulan Lavrion Kampı, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Kurdistanlı ve Türkiyeli sürgünlerin ağırlıkta yaşadığı iki bloktan oluşan bir mekan oldu.

Tarihi mekân, hafıza ve dayanışma merkezi olan Lavrio Mülteci Kampı, 5 Temmuz 2023’te yüzlerce polisin katıldığı askeri bir operasyona maruz kaldı. Ağırlıkta Kürt mültecilerin yaşadığı kampın kapı ve pencerelerini kırarak kampa giren polis, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 50'den fazla Kürt mülteciyi kamptan zorla çıkardı ve başka kamplara nakledilmek üzere gözaltına aldı.

Kente 60 kilometre uzağa götürüldüler

Gözaltına alınan Kürt mültecilerin çoğunluğu Atina’ya 60 kilometre uzaklıktaki eski bir fabrika olan İnofiton (Oinofyta) kampına nakledildi. 2021’de Rojavalı Kürt mültecilerin “hapsedildiği” ve yaşam koşullarının asgari insani koşulların ötesinde kötü olduğu bu kampı gündeme getirmiştik. Eskiye nazaran görünüşte tadilattan geçirilen kampın yetkilileriyle yaptığımız görüşmelerde kampın sadece Kürt mültecilere tahsis edildiği bilgisini edindik.

Bir otoban kenarında kurulu olan bu kampın yerleşim yerlerinden ve toplu ulaşım araçlarından uzak olması, Yunan makamlarının mülteci politikalarına paralel olarak Lavrio’daki Kürt mültecileri de toplumdan izole etmeyi düşündüklerini gösteriyor. 

30-40 kişiye yüzlerce polis

Sabah saat 05:00‘e doğru polislerin içeri girdiğini ve ilk gördüğünde operasyonu şaka sandığını aktaran Leyla adlı mülteci, “200-300 polis sarmıştı. Odaya 10 ağır silahlı polis girdi. Silahları bize doğrulttular. İki kızım ve bir oğlum var. Kızlarım 4 ve 5 yaşlarındalar. Çocuklarım çok korktu. Kızımı silahlar için ‘oyuncak’ diye kandırmaya çalıştım ama çocuk bunu Türkiye’den biliyor. Bunları orada da yaşadık. Çocuklarım hiç hakketmedikleri şeyler gördüler. Yoldaşlarım ve arkadaşlarımla göz göze geldik. Elleri ters kelepçeliydi. Tamamen çaresiz bırakıldık. 30-40 insan için yüzlerce polis yığdılar” diye ekliyor. 

Amaçlarına ulaşamayacaklar

Konuşmasının devamında operasyonu bir “komplo” olarak değerlendiren Leyla, “Üstümüzü değiştirmeye bile izin vermediler. Üstümü değiştirmek için erkek polisin dışarı çıkmasını istedim ona bile izin vermediler. Onar içerideyken perdenin arkasına sığınarak üstümü değiştirdim. Türkiye’den kaçıp geldiğimiz yerde aynı muameleye maruz kaldık” dedi.

Operasyonun Lavrio’da örgütlü ve bir arada olan Kürt mültecileri dağıtmaya dönük bir çabanın ürünü olduğunu vurgulayan Leyla, “Bizi, yoldaşlığımızı böyle bitireceklerini sanıyorlar ama bu mümkün değil” sözlerini vurguluyor.

Türkiye’yle pazarlığın sonucu

Bakanlık ve belediye yetkililerinden, istihbarat, çevik, anti-terör, özel harekat, sivil polis birimlerine kadar bütün Yunan makamlarının operasyona dahil olduğunu söyleyen Kürt mülteci Welat ise operasyondan saatler önce kentin ablukaya alındığını ve sabah 5’te kampa girdiklerini kaydetti. Polisin ilk önce kamp nöbetçisini dışarı çıkarmak için köpek kullandığını, ardından nöbetçinin üstüne çullandıklarını ifade eden Welat, Yunan makamlarının “mültecilerin isteğiyle boşaltıldı” açıklamasını da yalanladı. 

Türkiye ve Yunanistan görüşmelerine dikkat çeken Welat, Yunan hükümetinin Türk devletinin talebi doğrultusunda hareket ettiğini ve bu operasyonun bu sebeple yapıldığını aktardı. Türkiye’nin AB ve Yunanistan mülteci-sınır politikalarında Kürtleri bir şantaj olarak kullandığını söyledi. 

Parlamentoya yürüdüler

Yunanistan Demokratik Kürt Kültür Merkezi (DKTM) de Yunanistan İltica ve Göç Bakanlığı’nın mültecilerin Lavrio’daki mülteci kampını gönüllü olarak boşalttıkları yönündeki açıklamasını yalanlayarak kampın çevik kuvvet eşliğinde zorla boşaltıldığını kaydetti. Öte yandan DKTM Lavrio kampına yönelik polis operasyonunu Atina merkezindeki bir eylemle protesto etti. Propylaea'da toplanan kitle Syntagma'da bulunan Yunanistan Parlamentosu’na yürüdü. 

11-12 Temmuz’da gerçekleşecek olan NATO Zirvesi’nden önce gerçekleşen bu operasyonun Türk devleti ve NATO ile yapılan pazarlıkların bir sonucu olduğu vurgusunun yapıldığı protestoda, “Lavro için ses ol” çağrısını taşıyan pankart taşındı. 

Ayrıca akşam saatlerinde İnofiton (Oinofyta) kampına nakledilen Kürt mülteciler de maruz kaldıkları saldırı ve operasyonu protesto etti.

Tahliye değil, askeri operasyon

Lavrio’ya yönelik baskınla kent dışındaki bu kampa getirilen Leyla, Yunan polisi ve makamlarının yaptıkları açıklamaların aksine insani tahliye 

operasyonu ile değil, askeri bir operasyona maruz kaldıklarını söyledi. 

Yaklaşık bir yıldır Türk devletinin baskılarından kaynaklı üç çocuğu ve eşiyle Yunanistan’a gelen Leyla, Lavrio Kampı için “Kendimi bugüne kadar orada mülteci hissetmedim. Hem kültürel hem de sosyal olarak yalnız kalmadım. Orası bir Kürt kampıydı. Biz orayı bir evimiz gibi sahiplenmiştik” diyor. 

 

Lavrio’nun kapatılması kınandı

 Almanya'nın Köln kentinde Dayanışma'nın Sesi Derneği (Stimmen der Solidarität) merkezi tren istasyonu önünde 110. Adalet Nöbeti’ni düzenlendi. Eylemde Lavrio Kampı’nın Yunan polisi tarafından boşaltılması protesto edildi. Yapılan konuşmada  Lavrio Kampı’nın yaklaşık 40 yıldır ülkelerini terk etmek zorunda kalan Türkiye ve Kurdistanlıların buluşma mekanı olduğu belirtilerek “Avrupa'ya göç etmek zorunda kalanların Lavrio Kampı ile bir hikayesi var. Lavrio’nun boşaltılmasının gelecek hafta Litvanya'nın Vilnius kentinde düzenlenecek NATO Zirvesi öncesi yapılması tesadüf değildir” denildi. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.