Faiz de TL’yi yükseltemedi

  • Türk Merkez Bankası’nın geçen hafta 200 baz puan faiz artışının ardından kısa bir süreliğine değer kazanan Türk Lirası, haftaya değer kaybıyla başladı.

Geçen hafta kısa bir süreliğine Merkez Bankası’nın 200 baz puan faiz artışının ardından değer kazanan Türk Lirası, dolar karşısında değer kaybı yaşamaya devam ediyor.

Piyasalar haftaya hareketli bir başlangıç yaptı. Dolar/TL gece yarısı işlemlerinde 7,82’yi aşarak rekor kırdı. Euro ise 9.1075 TL seviyesine kadar çıktı. Merkez Bankası’nın (TCMB) geçen haftaki sürpriz faiz artımı ardından dolar/TL 7.51’e kadar gerilemiş ardından BDDK’nın swap adımı da iyimserliğe destek olmuştu.

Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan çatışmalar ve Türk devletinin müdahil olması piyasalara da yansıdı ve TL cinsi varlıklarda satış baskısı arttı. Londra merkezli varlık yönetimi şirketi BlueBay Capital’dan Gelişen Piyasalar Stratejisti Tim Ash, yatırımcılara gönderdiği piyasa notunda, ”Türk Lirası şu ana kadar Azerbaycan - Ermenistan çatışmalarının en büyük kaybedeni oldu. Dolar/TL kuru 7,80 seviyesini zorluyor. Türkiye’nin yeni bir bölgesel çatışmanın içine çekilmesi endişeleri artırıyor” dedi.

BBC’ye göre; son faiz artırımına rağmen enflasyonun çift hanelerde kalmaya devam etmesi, TL üzerinde bası oluşturan bir diğer konu. Merkez Bankası’nın politika faizi yüzde 10,25’e yükselse de hâlâ yüzde 11’in üzerinde bulunan enflasyonun altında kalıyor. ABD merkezli yatırım bankası JP Morgan, Merkez Bankası’nın TL’yi tekrar cazip bir yatırım seçeneği haline getirmek için yılsonuna kadar en az 200 baz puan ilave faiz artırımı yapması gerektiği yorumunu yaptı.

Olası yeni faiz artırımlarının büyümeye olumsuz etkilerinin olacağını da hatırlatan JP Morgan, yine de Merkez Bankası’nın fiyat istikrarı konusunda ne kadar ciddi olduğunu gelecek aylarda göstereceğini ifade ediyor.

Bir diğer gerekçe ise Türk Merkez Bankası’nın azalan döviz rezervlerinin Türkiye’nin TL’yi destekleme kapasitesine olan güveni azaltması olarak dile getiriliyor.

TL’nin baskı altında olmasına yol açan bir diğer neden ise salgından dolayı döviz girişinde yaşanan düşüş olarak öne çıkıyor.

Reuters haber ajansı, para piyasası traderlarının yaptığı hesaplamalara göre Merkez Bankası ve kamu bankalarının 2019’un başından bu yana TL’yi desteklemek için piyasaya yaklaşık 110 milyar dolar sattığını aktarıyor.

Türkiye’deki gelişmelerden bağımsız olarak yatırımcıların genel olarak gelişen piyasalara olan ilgisini azaltan ve risk iştahını düşüren bir diğer konu da 3 Kasım’da gerçekleştirilecek olan ABD Başkanlık Seçimleri. Yaklaşan seçimler öncesinde riskli pozisyonlarını kapatmayı tercih eden uluslararası yatırım bankaları, portföylerindeki gelişen piyasa varlıklarının ağırlığını azaltıyor. Bu trend de genel olarak gelişen ülkelerin para birimlerinin ve varlıklarının zayıf performans sergilenmesine neden oluyor.

Dış ticaret açığı veren ve enerjide dışa bağımlı olan bir ülke olan Türkiye için TL’nin değer kaybetmesi, ithalat maliyetlerini artırıyor. Özellikle enerji ithalatı maliyetlerinin yükselmesi sonucu doğalgaz ve petrol fiyatlarındaki yükseliş, genel üretim maliyetlerini artırıyor. Üretim maliyetlerindeki artış işe TL’deki değer kaybının enflasyonu yükseltmesine yol açıyor. Türk Lirası’nın değer kaybetmesi, hem şirketlerin döviz borçlarını geri ödemesini hem de borçların çevrilmesini zorlaştırıyor. Merkez Bankası verilerine göre özel sektörün 12 ay içerisinde geri ödemesi gereken döviz borcu 162 milyar dolar seviyesinde.   İSTANBUL

 

 Hizmet Fonu’nu yutmuşlar

Ankara Milletvekili Murat Emir, Evrensel Hizmet Fonu’nda 2019 için 1.5 milyar TL toplandığını kaydederek, toplanan miktarın yaklaşık 1.4 milyar TL’sinin kayıp olduğunu söyledi. Emir, ”Toplanan paranın yüzde 95’inin izi yok, yüzde 5’ine yakınını da İstanbul’daki Çamlıca Televizyon Kulesi’ne harcamışlar” dedi.

Türk Telekom’un özelleştirilmesinin ardından 2005’te Evrensel Hizmet Fonu, köylerde ve kırsal bölgelerde yaşayan yurttaşlara sunulacak internet ve elektronik haberleşme hizmetlerinde kamu yatırımlarının devam ettirilebilmesi amacıyla kuruldu. Bu kapsamda GSM operatörlerinin her yıl gelirlerinin bir kısmını aktardığı fon için farklı gelir kalemleri de oluşturuldu. 2005’ten beri bu fonda biriken paranın 11 milyar TL’nin üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Ancak, son birkaç yıldır bazı kırsal bölgelerde kurulan baz istasyonları haricinde, bu paranın nereye harcandığına dair kamuoyuna net bir açıklama yapılmıyor.

CHP’li Murat Emir, verdiği sorun önergesinde, ”Son olarak geçen yıl GSM operatörlerinden Evrensel Hizmet Gelirleri adı altında toplanan paranın miktarı 1 milyar 562 milyon 747 bin TL’yi buldu. Bu gelirin yalnızca 76 milyon 169 bin 457 TL’si harcanırken geriye kalan 1 milyar 486 milyon 577 bin TL’nin nereye harcandığı bilinmiyor ve hiçbir yerde izine rastlanmıyor. Harcama kalemlerine bakıldığında da 76 milyon TL’lik harcamanın yalnızca 16.5 milyon TL’sinin mobil ve sabit haberleşme hizmetleri için harcandığı görülüyor. Harcamaların geriye kalan 59.6 milyon TL’si ise, sayısal yayıncılık faaliyetleri adı altında İstanbul’daki Küçük Çamlıca TV-Radyo Kulesi’ne aktarılmış. Yani, sadece bir yılda operatörlerden ‘eşit internet’ hizmet için 1.5 milyar TL toplamışlar ama paranın yalnızca yüzde 5’ini harcamışlar. O paranın büyük kısmı da Televizyon Kulesi’ne gitmiş, 1.5 milyar TL’nin yüzde 95’inin ise izi yok” dedi.

Emir, paranın nereye harcandığını sordu.  ANKARA

 

Uçan Saray’ın bakımına 13 milyon dolar

Katar Şeyhi el Sani’nin hediye ettiği ile birlikte toplam sayısının 16’ya yükseldiği tahmin edilen Cumhurbaşkanlığı’na ait uçaklar, 11 Mart’tan bugüne yalnızca altı kere havalandı. Uçakların bakım ve onarım maliyetinin ise 13 milyon dolar olduğu öğrenildi.

BirGün’den Mustafa M. Bildircin’in edindiği bilgiye göre, Türkiye’de ilk korona vakasının resmen açıklandığı 11 Mart’tan bugüne Cumhurbaşkanlığı’na ait uçaklar içeride 5, dışarıda ise bir kez olmak üzere toplam 6 kez havalandı. Uçaklar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Giresun programı, Muş’taki Malazgirt Zaferi Kutlamaları, Bitlis’teki Ahlat Programı, Kocaeli’ndeki TÜBİTAK açılış etkinliği, Bursa’daki TOGG Mühendislik Tesisleri’nin inşaat töreni ve 2 Temmuz’da gerçekleştirilen günübirlik Katar ziyareti için uçuruldu.

Yıllık bakım 800 bin dolar

Son 6 ayda yalnızca 6 kez havalanan uçakların bakım-onarım maliyetinin yaklaşık 13 milyon dolar olduğu bildirildi. Konuya ilişkin uzamanlarla konuşan CHP Milletvekili Mürsel Alban’ın aktardığı bilgiye göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kullanımına ait uçakların her birinin yıllık bakım masrafı asgari 800 bin dolar.

Konuyu Meclis gündemine de taşıyan Alban, “Vatandaşına IBAN gönderen AKP yönetimi, pandemi sürecinde birçok kişinin maaş alamadığı ortamda, yaptığı bu israfı nasıl açıklayacak göreceğiz. Bunun hesabını artık sandıkta millete verecekler” dedi.

 

Vali Bey’e saray yavrusu

Yapımına 2018’de başlanan yüzme havuzlu Antep Valiliği Konutu için dört ayrı ihale düzenlenerek yaklaşık 7 milyon 300 bin TL harcandı. Son harcama, yüzme havuzuna katlanır cam sistemi kurulması için yapıldı.

BirGün’den İsmail Arı’nın Kamu İhale Bülteni’nden aktardığı bilgilere göre, Antep Valiliği Konutu biri belli istekliler arasında diğeri de pazarlık yöntemiyle dört ihale gerçekleştirildi. Valilik, 4 Nisan 2018’de ‘Vali konutu yapım işi’ adı altında bir ihale düzenleyerek toplam 4 milyon 435 bin TL harcadı. Milyonlarca liralık ihale Coşan Yapı Anonim Şirketi’ne verildi. 2 Kasım 2018’de de ‘Valilik Konutu çevre duvarı yapım işi’ adı altında bir ihale düzenlendi. Bu ihaleyle de toplam 635 bin 250 TL harcandı. 23 Ağustos 2019’de ise ‘Gaziantep Vali Konutu çevre düzenlemesi, kamera ve güvenlik sistemleri yapım işi’ adı altında 1 milyon 999 bin TL’lik yeni bir ihale yapıldı. Bu iki ihaleyi de yine Coşan Yapı Anonim Şirketi aldı.

400 metrekaresinde konut, 400 metrekaresinde ise misafirhanenin yer aldığı Valilik Konutu’nda bir de yüzme havuzu bulunuyor. 28 Ağustos’ta düzenlenen son ihaleyle de yüzme havuzunun katlanır cam sistemi için 296 bin 848 TL harcandı.

Şahinbey Belediyesi’nin CHP’li Meclis Üyesi Uğur Kalkan, Valilik Konutu için yapılan harcamayı eleştirerek, şunları söyledi: “Bu Valilik Konutu’nun hikâyesinin öncesi de var. İlk Valilik Konutu inşaatına şimdi İstanbul Valisi olan ve eski Gaziantep Valisi Ali Yerlikaya’nın döneminde başlandı. Daha sonra orası beğenilmediği için iptal edilerek üniversiteye verildi ve orası da şu an atıl durumda. Orası için harcanan paralar da çöpe gitti bir anlamda. Siz bu kadar parayı konut yapımı için harcıyorsunuz öte yandan şehrinizdeki çocuklar internete girmek için, EBA’ya girip ders dinlemek için telefon, bilgisayar veya internet bulamıyor” diye konuştu.

 

 

Yandaşın Zafer’i

CHP’li Deniz Yavuzyılmaz, Zafer Havalimanı için 8 ayda 852 bin yolcu garantisi verildiğini hatırlatarak, “Kullanan yolcu sayısı ise sadece 7 bin 233. 8 ayda havalimanında oluşan kamu zararı 39, 8 milyon TL” dedi.

Yap-İşlet-Devret modeliyle yapılan inşaatlar ve bunlara verilen garanti ödemeleriyle müteahhitlere peşkeş çekilirken yurttaş da geçemediği köprünün, kullanmadığı havalimanın ücretini ödemeye devam ediyor.  YİD, projelerinin en büyük çöküşlerinden biri Kütahya, Afyon ve Uşak illerine hizmet vermek üzere yapılan Zafer Havalimanı. CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, havalimanının araştırdıkları başlıca konunun şirketin bu ihaleyi nasıl aldığı, açılan bu ballı börekli ihaleye neden tek firmanın katıldığı, ihale sürecinde neler yaşandığı konusu olduğunu belirtti.

BirGün’e konuşan Yavuzyılmaz, “Şirket maliyeti olan 50 milyon euroyu 2021’e kadar hazine tarafından yapılacak olan garanti ödemesiyle çıkarmış oluyor. Havalimanının 2044’te kamuya devrine kadar şirkete ödenecek tutar 205 milyon euro. Bunun adı soygundur. Öngörüsüzlüğün, hesapsızlığın, liyakatsizliğin bir sonucudur. Geleceğin ipotek altına alınmasıdır” dedi.

Yavuzyılmaz, 2020’nin ilk 8 ayında verilen yolcu garantisinin 852 bin olduğunu hatırlatarak “CİMER’e yaptığım başvuruya Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü’nün gönderdiği yanıta göre bu sürenin içinde havalimanını kullanan yolcu sayısı 7 bin 233. Hata payı yüzde 99,16” dedi. Yavuzyılmaz sadece 8 ay için havalimanında oluşan kamu zararının 39 milyon 800 bin TL olduğunu vurguladı.

Bölge illerinin nüfusu kadar

Yavuzyılmaz, neredeyse bölge illerin nüfus toplamı kadar yıllık garanti yolcu sayısı verildiğine dikkat çekerek, ”Şirkete yapılan garanti ödemeleri vatandaşın elektrik, su, doğal gaz faturalarına zam olarak yansımaya devam ediyor. AK Parti Yap-İşlet-Devret projeleriyle yandaşa kar, vatandaşa yoksulluk garantisi veriyor” şeklinde konuştu.

 

 

Sultan’ın ihalecileri

CHP Mersin Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Ali Mahir Başarır, devletten en çok ihale alan Cengiz-Limak-Kalyon-Kolin-Makyol firmaları ve bunlara dayalı iddialarla ilgili kapsamlı bir rapor hazırladı.

Başarır, AKP’nin iktidara geldiğinden bugüne kadar Kamu İhale Kanunu’nda çıkarılan kanunlarla, kanun hükmünde kararnamelerle 2014 ayda toplam 195 kez madde değiştirildiğini ortaya koydu. Başarır, şunları söyledi: “Böylelikle AKP iktidarı yandaş şirketlere daha kolay bir şekilde kamu ihalelerini vermenin önünü açmıştır. AKP iktidarı, istisna başlıklı 3. maddeyi bu zamana kadar tam 30 kez değiştirerek yapmış olduğu eklemelerle, kanunu amacından saptırmıştır. Son beş yılda AKP İktidarı, 100 milyon lira üzeri yaklaşık 331 milyar liralık kamu ihalesi vermiştir. Bunun yüzde 50’sini 20 şirket almıştır. Cengiz-Limak-Makyol-Kolin-Kalyon’un payı ise yüzde 24’tür.”

Büyük ölçekli kamu ihalelerinin alınabilmesinin ön koşulunun ilgili firmaların hükümetle arasının iyi olmasına bağlı olduğunu öne süren Başarır, “Hükümetle özel bir yakınlığı bulunmayan firmalara hem arazi tahsisi konusunda hem de ihale şartnameleri konusunda zorluk çıkarılıyor” dedi.

 

Açılışta hızını alamadı

Antep’te açılışı yapılan 300 fabrikadan biri İyi Partili Can Tuğsuz’un 45 yıllık fabrikası oldu. Tuğsuz, “Görünce şaşkınlık yaşadım” dedi.

Antep’te açılışı yapılan 300 fabrikanın çoğunun AKP iktidarından önce kurulup halen faaliyette olduğu belirlendi. İyi Partili sanayici Can Tuğsuz, 300 fabrika arasında kendisine ait fabrikayı görünce şaşkınlık geçirdi. Sözcü’den Ali Ekber Ertürk ve Evren Demirdaş’ın haberine göre; Tuğsuz, “Fabrikamız 45 yıldır faaliyette. Yeni açılması söz konusu değil. Düğmeye basıp aç-kapa yaptılarsa onu bilemiyorum’’ dedi.

CHP İl Başkanı Hayri Sucu da fabrikaların birçoğunun iki yıldır faaliyette olduğunu anlattı. Sucu, “En az bir buçuk iki yıldan bu yana faaliyet gösteren ama ruhsatı olmayan, ruhsatı yenilenen veya 4. organizeden 5. organizeye taşınanları yeniymiş gibi açtılar. 300 fabrika bir günde düğmeye basılarak açılmış değil. 45 bin kişi istihdam edilmiş gibi bir algı yaratılıyor. Bu 45 bin kişi zaten orada çalışıyor, eğer 45 bin kişi istihdam edilseydi Gaziantep’te işsiz kalmazdı” dedi.

’Sehven listeye girmeş’

Valilik ise listede yer alan ancak yeni olmayan fabrikalar için “sehven listeye girmiş” savunması yaptı.

Geçen yıl da açılışı yapıldı

300 fabrika için yer alan Barem Ambalaj adlı firmanın ise Kasım 2019’da İçişleri Bakanı Soylu ve Adalet Bakanı Gül tarafından açıldığı ortaya çıktı. Kurdeleyi Soylu, Gül ve Belediye Başkanı Fatma Şahin kesmişti.

 

Gelir kaybı tavan yaptı

Salgınla birlikte yoksulluk da katlanarak büyüyor.

Türk-İş her ay bekâr bir çalışanın aylık yaşam maliyetini hesaplıyor. Ağustos’ta 2 bin 892 lira olan bir işçinin yaşayabilmesi için aylık olarak yapması gereken asgari harcama tutarı eylülde 3 bin 3 liraya çıktı. Ocak’ta bu rakam 2 bin 698 liraydı. Asgari ücret ise bu yıl için 2 bin 324 lira olarak belirlendi. Bugün bir işçinin yaşayabilmesi için yapması gereken asgari harcama ile asgari ücret arasında 679 lira fark bulunuyor. Türkiye’de toplam 14.2 milyon işçi var. Yaklaşık 7 milyon işçi asgari ücretle çalıştırılıyor.

Yaklaşık 2 milyona yakın işçi de ücretsiz izne çıkarılmış durumda. Bu işçilere aylık bin 168 lira veriliyor. Bir işçinin yaşama maliyeti ile ücretsiz izne gönderilen işçiye verilen ücret arasında tam bin 835 lira fark bulunuyor.

Birleşik Kamu-İş’e bağlı Büro-İş Sendikası Başkanı Alay Hamzaçebi ise farklı bir noktaya dikkat çekerek, TÜİK’in elektrik ve gaz fiyatlarını 3 ay geriden açıklamasının emekçiyi mağdur ettiğini söyledi.

Ocak-haziran döneminde konutlarda ortalama elektrik fiyatının bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 32.3, doğalgazın ise yüzde 34.7 arttığını belirten Hamzaçebi, “TÜİK’in bu verileri bilgi teknolojisi ve iletişim çağında elektronik ortamda günlük alabilecek durumdayken, posta yoluyla alıp 3 ay gibi bir süre sonra açıklaması aslında emekçilerin geliri içerisinde büyük bir orana sahip bu harcama kalemlerinden kaynaklanan gerçek enflasyonu rötarlı olarak itiraf etmektedir” dedi. Hamzaçebi, böylece asgari ücret başta olmak üzere milyonlarca işçi, memur ve emekliyi ilgilendiren toplu sözleşmelerin de TÜİK tarafından manipüle edildiğini dile getirdi.

 

13 aydır maaş yok, bir aydır eylemdeler

Facialarla hafızalara kazınan ve en son 2003’te 10, 2014’te 18 maden emekçisinin yaşamını yitirdiği Karaman’ın Ermenek ilçesindeki maden ocakları, son yıllarda alın terlerinin hakkını alamayan işçilerle anılıyor. İşçilerin 2016’da da ücretlerini alamadığı için kendilerini yeraltına kapattığı Cenne 1 maden ocağında çalışan bir grup işçi, Ağustos 2019’dan beri ödenmeyen maaş ve tazminat hakları için 30 gündür eylem yapıyor. Cumhuriyet’ten Mehmet Kızmaz’ın haberine göre; maden ocağının girişinde Bağımsız Maden İş öncülüğünde eylem yapan işçiler, 5 Ekim’e kadar haklarını almadıkları takdirde Ankara’ya yürüyecek.

 

Türk turizmi komada

Dünya Turizm Günü nedeniyle bir mesaj yayımlayan Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin, turizm sektörünün “entübe” olarak yaşam mücadelesi verdiğini belirtti.

Eresin, ciddi bir darbe alan turizm sektörünü ayağa kaldırmak için sektörün tüm bileşenlerinin güçlerini birleştirmeleri ve sorumluluk almaları gerektiğini söyledi. Eresin mesajında, “2020 Dünya Turizm Günü’nde turizm ve seyahat sektörü benzeri görülmemiş bir krizle tarihe derin biz iz bırakıyor. Turizm sektörü risk altındaki milyonlarca iş gücü ile en çok etkilenen sektör oldu” değerlendirmesinde bulundu.

Yaşam mücadelesi veren sektörün ayağa kaldırılması için güç birliğine ihtiyaç olduğunu belirten Eresin, “Hayatımıza yeni giren bir terim ile adeta ‘entübe’ sektör olarak yaşam mücadelesi veren turizm sektörünü yeniden ayağa kaldırabilmek için güçlerimizi birleştirirken, turizmin faydalarının herkes tarafından anlaşılmasını ve paylaşılmasını sağlamak için sorumluluğumuzu yerine getirmeliyiz” dedi.

Sağlık turizmi yüzde 70 azaldı

Sağlık Turizmi Geliştirme Konseyi Derneği ve Romatem Hastaneleri Yönetim Kurulu Başkanı Köksal Holoğlu ise şunları söyledi: “Pandeminin etkisi nedeniyle sağlık turizminde geçen yılla kıyasladığımızda bu yılın ilk 6 ayında yüzde 70 oranında bir düşüş yaşadık. Türkiye’nin elde ettiği 6 milyar dolarlık rakamın 2020’de daha yükseleceğini umuyorduk. Ancak Nisan’dan itibaren her şey durdu.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.