Faşist devlette ‘yeni normal’

Meral ÇİÇEK yazdı —

Bayram. Sokağa çıkma yasağı. Çorlu’da bir adam evinin önünde oturuyor. Binanın dış kapısıyla sokak arasında kaç metrelik mesafe var, arada bahçe var. Ama devriye gezen polis görüyor. Devletin gözü ya. Tam da üniformasına yakışan bir üslupla ‘Şerefsizler! İçeriye girsenize!’ diye bağırıyor. Adam bu üsluba tepki gösterince polis ‘Kes sesini lan’ diyerek hakaretlerine devam ediyor ve sokaktaki iki araçta bekleyen polisler de bahçeye dalıyor. Ortada büyük ihlal, dolayısıyla suç var zira! Devlet yasakladığı halde evinin kapısından bir adım dahi çıkanlar varsa derhal müdahale edilmeli, hem de en sert biçimde. En ağırından cezalandırılmalılar. Herkes devletin gücünü görecek! Kimse devlete karşı duramaz, kararlarını kimse çiğneyemez! (Rütbeliler ve onların eş-dostları hariç elbet.)

İki araçtaki polislerin sayısı yetmemiş olacak ki iki araç daha sirenler eşliğinde evin önüne geliyor. Ardından bir araç daha. 5 polis aracıyla bayram günü nefes almak için evinin kapısının önüne çıkan adama operasyon yürütülüyor. Çığlıklar eşliğinde kadın-erkek insanlar yumruklanıyor, yere yatırılıp ters kelepçeleniyor, zorla emniyete götürülüyor. Burada da kendilerine hak verileceğini beklerken dava yiyorlar, ‘polise mukavemetten’.

Bayramın ilk iki gününde buna benzer çok sayıda bekçi-polis terörü yaşandı; Cizre’de, Zeytinburnu’nda, Eyüp’te, Kadıköy’de ve kim bilir daha nerede. Kürtler, Aleviler ve sol için çoktan beri ‘olağanlaşmış’ olan bu durumlar AKP-MHP faşizmi altındaki Türkiye’nin ‘yeni normali’dir.

Seçim sonucu hükümet olmuş faşist rejimler, varlıklarını sürdürmenin açıktan diktatörlüğe bağlı olduğunu anladıkları anda maskelerini düşürürler. Çünkü bundan sonrası ölüm-kalım meselesidir artık. Varlığının devamı ise mutlak hakimiyet, mutlak iktidar, mutlak itaat gerektirir. Ve bir zamanların ‘devletin kucakladığı aziz millet’ birdenbire kendini, şimdiye kadar ‘teröristlerin’ durduğu tarafta bulur, oraya geçmediği halde! Kürt’üne, solcusuna, Alevisine uygulanan şiddetle bu kez kendisi yüz yüze kalır hiçbir politik faaliyeti olmadığı halde!

Özgürlük-serbestlik, hak-hukuk adım adım Çorlu’daki için de ortadan kaldırılır, neye uğradığını anlayamaz bile. Devlet ne derse o yapılacak! Devlet, ‘aziz millete’ küfreder. Tekme atar. Yumruklar. Yere yatırıp ters kelepçe takar. Üstüne bir de ceza keser. Devlettir. Islah etmesini bilir. Ya da öyle sanır. Elinden geleni yapar ama.

Şu slogan vardı ya; “Susma, sustukça sıra sana gelecek”. Bir de birkaç sene evvel sosyal medyada çok dolanırdı “Bir gün herkes Kürt olacak” sözü. Oraya doğru ilerliyoruz. Köprüden önce son çıkış önümüzde duruyor.

Faşizm, er ya da geç kendinden olmayan herkesi yutmaya çalışır. Doğası budur. Türk tipi faşizmi bundan ayrı değil. Ancak Türkiye toplumu nasıl bir rejim altında yaşadığını yeni yeni anlamaya başlıyor gibi. Bu farkındalık ortak bir mücadele ve direniş kararlılığına götürür mü? Şimdiden söylemek zor.

Ancak tam da böyle bir süreçte HDP’yi ‘Kürt partisi olmalı’ söylemi doğrultusunda Kürdistan’a hapsetme çabalarının bu kadar çoğalması dikkat çekici doğrusu.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.