Fransa’da solun yenilgisi ve faşizmin yükselişi

Forum Haberleri —

Fransa'da Cumhurbaşkanlığı seçimleri

Fransa'da Cumhurbaşkanlığı seçimleri

  • 24 Nisanda yapılacak finalde Le Pen’in Macron’u çok ciddi olarak zorlayacağı görülüyor. Zira solun bir kısmı Macron’a oy verin diye çağrı yapmadı. Ayrıca Macron beş yıl boyunca pozitif tek bir adım da atmadı. Verdiği vaatlerden hiçbirine bağlılık göstermedi.

ROBERT PEKÖZ
Fransa'daki son iki cumhurbaşkanlığı seçiminde, sol bir bütün olarak kaybetti. 2017 cumhurbaşkanlığı seçiminde, Fransız solu tarihin en büyük yenilgisini alarak, pratikte ve politikada işlevsiz kaldı. 2017-2022 arası solun sesini cılızda olsa duymak çok zordu. Solun total bir iflas yaşadığını söylersek abartmamış oluruz. Ekonomik ve sosyal krize rağmen, şayet sol hala etkisiz bir figür olarak kalmaya devam ediyorsa, ciddi bir problemin olduğunu düşünmek gerekir.
Fransız solu uzun zamandır kronik bir dağılma içinde bulunuyor ve bu dağılmaya engel olunamıyor. Ben 1983 de Fransa’ya geldiğimde, Fransa Komünist partisinin oyu % 20 üstündeydi. Komünist partinin şimdiki oy oranı % 2 civarında. Troçkistlerin oy oranı % 10-12 bandında bulunuyordu. Şimdi ise % 1 civarında dönüyor. Anarşistler etkili bir kalabalıktı. Sosyalist parti bazen birinci, bazen ikinci partisi olurdu. Sosyalist partinin şimdiki hali içler acısı. Jean Luc Melenchon rüzgarını önemli bir gelişme olarak düşünmek doğru olur. Nedense Fransa'da solun büyük bir bölümü Melechon'a çok sıcak bakmıyor.
2017 cumhurbaşkanlığı seçiminde, Emmanuel Macron ve Marine Le Pen ikinci tura kalmışlardı. Sol aday olarak biline Jean-Luc Melenchon üçüncü olarak bitirdi. 2022 Seçimin ilk turda aynı sonuç yaşandı. Yani finale kalanlar aynı şahıslar. Yine sol aday Jean Luc Melenchon üçüncü sırada kaldı. İki cumhurbaşkanlığı seçimin sonuçlarında inanılmaz bir analoji bulunuyor. Zira 2017 seçim sonuçları, olduğu gibi 10 Nisan 2022 seçimine taşınmış görünüyor. Fransa da sol-sağ arasında ciddi bir ideolojik ve politik mücadele yaşanmıyor. Çatışmanın olmaması solun etkili bir politik figür olmaktan çıkmasındandır. Sosyalistler tarihlerinin en büyük örgütsüzlüğünü yaşarken, kitle desteğinin minimum düzeyde olduğu seçim sonuçlarını da görmüş olduk. Sadece Melenchon anketlere göre, sürpriz bir sonuç aldı. Seçimin ilk turunun bir başka Kaybedeni sağın liberal muhafazakar kesimi oldu. Fransa’da bilinen klasik sağ tamamen dağılmış durumda.
Kendi dışındaki solla diyalog aramayan Melenchon’un birlik için de bir çabası olmadı. Tersine gelen önerilere kendi programını dayattı. Biraz esnek bir politika yürütmüş olsaydı, belki 24 Nisan’da yapılacak finalin temsilcisi olacaktı. Yine de Fransa halkı için ekonomik ve politik programı daha hümanist değerler taşıyan Jean-Luc Melenchon’u büyük bir şans olarak görüyorum. 
Fransa'da sağın çeşitli varyantları, cumhurbaşkanı seçiminde aday olacak kişileri tartışırken, solda sadece Jean Luc Melenchon’un ismi medyada yer aldı. Fakat çok düşük bir yüzdelikle gösteriyorlardı. Son günlerdeki anketlerde % 12 bandından üçüncü sıraya yükseldi. Eski sosyalist parti ise bir aday gösterecek durumda değildi. Farklı sesler çıkmasına rağmen, örgütsel olarak yaşadıkları dağınıklıktan bir aday belirlemede ortak bir konsensüs oluşturamadılar. Fransız sosyalist parti bir bütün olarak deforme oldu ve büyük oranda sosyalist kimliğini kaybetti. Bu problem başlı başına bir tartışma konusudur. 2017 Cumhurbaşkanlığı sürecinde sosyalist partinin milletvekilleri gruplar halinde Macron’un yanında yer aldı. Sağın belli bir bölümünün de Macron’a destek verdiğini not düşelim.
2017 Cumhurbaşkanlığı seçimini Macron kazandı, Macron’a kazandırılması asıl olarak daha doğru bir tanımlama olur. Macron 2017 seçiminden önce çokça tanınan ya da bilinen bir politik özne değildi. Sadece eski cumhurbaşkanı (François Hollande) kabinesinde ekonomi bakanı olarak alt görev aldı. Macron ne solcu-nede sağcı olduğunu iddia ederek bir yeni söylem üretmeye çalıştı. Aslında Macron’un bu tezi tam da Fransa’daki ekonomik-politik konjonktüre son derece uygun bir tespiti. Politik hiçbir deneyimi ve ağırlığı olmayan biri, üç ay içinde bir parti kuruyor ve halk bu kişiyi cumhurbaşkanı seçiliyor. İki ay sonraki parlamento seçimini ezici çoğunlukla kazanıyor. Gerçekte bu durumu analiz etmek ve anlamak kolay olmasa gerek. Macron ideolojik ve politik olarak sağcı bir çizgide durdu her koşulda. Macron Fransa'nın en etkili sermayesi tarafından yaratıldı. Fransız derin devletinin kendi içinde kavgalı olduğunu, 2017 cumhurbaşkanlığı seçiminde gördük. Sermayenin iç çatışması pratiğe çok berbat bir şekilde yansıdı. Macron’a karşı kazanacak adaylar medya tarafında yıpratıldı. Bugün de büyük sermaye seçim sürecinde belirleyici güç olarak arka plandaki rolüne devam ediyor.
On beş yıl geriye gidersek Macron’un neden kazandığını kısmen anlayabiliriz. Nicolas Sarkozy ve François Hollande seçimde halka verdikleri hiçbir sözü yerine getirmedi. Bu ikisinden biri merkez sağ liberal, birazda faşist kanadı temsil ediyordu ( Nicolas Sarkozy ), diğeri ise (François Hollande ) sosyalist partinin muhafazakar ileri kanadına yakın politik çizgideydi. Bir anlamda bu ikiliye güvenen ve destekleyen sağ ve sol seçmen hayal kırıklığına uğradı. Fransız toplumu büyük bir moral çöküntüsü yaşadı ve yaşıyor. Sağ ve sol partiler karşı büyük bir güvensizlik gelişti. Halk ben ne sağcıyım-ne solcuyum diyen ve toplumda hiçbir politik değeri olmayan bir figürde umut aradı. 
Beş yıl sonra, cumhurbaşkanlığın ikinci turunda tarih tekrarlanıyor. 2017 seçim sonuçlarında yaşanan oy dağılımı ile 2022 Nisanın birinci tur seçimindeki oy dağılımı birbirine çok çok yakın çıktı. Finalde yarışan kişilerde aynı şahıslar. Macron 2017 seçimin ikinci turunda, Marine Le Pen’e göre çok şanslı ve avantajlı olara girdi. Çünkü sol ve sağ partiler Macron’na oy verin diye çağrı yaptı halka. 24 Nisanda yapılacak finalde Le Pen’in Macron’u çok ciddi olarak zorlayacağı görülüyor. Zira solun bir kısmı Macron’a oy verin diye çağrı yapmadı. Ayrıca Macron beş yıl boyunca pozitif tek bir adım da atmadı. Verdiği vaatlerden hiçbirine bağlılık göstermedi. Ve faşist bir parti Fransa'da etkili bir güç haline geldi. Büyük olasılıkla finali kayıp edecek olan Marine Le Pen olacaktır ancak iki ay sonra yapılacak Parlamento seçimlerinde, faşist parti büyük bir grup kurma şansı yakalayacaktır.
Marine Le Pen, eski radikal politik çizgisini esnek tutarak propaganda yapma yönünde bir gelişme gösterdi. Popülist ve pragmatik söylemlerle halkın bir bölümünü etkilediğini söylemek mümkün. Emeklilik konusunda daha anlamlı vaatlerde bulundu. Macron ise eski söylemlerinde direnmeye devam ediyor. Emekli yaşını 65-67 ye çıkarmak için laf salatası yapıyor. Fransa'nın geleceği daha büyük iç çatışmalara açıktır. İşsizlik, yoksulluk ve ekonomik kriz dibe vurmuş durumda. Macron’la yeni bir süreç olmayacaktır. Var olan kriz ağırlaşarak devam edecektir.Ayrıca Haziranda yapılacak parlamento seçiminde Macron’un tek başına çoğunluğu oluşturma şansı yok gibi. Fransa'da gelecek günler bir koalisyona açıktır, belkide kaçınılmazdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.