Geç gelen özgürlük de özgürlük değildir

Kadın Haberleri —

Mizgin Ronak (Aydın)

Mizgin Ronak (Aydın)

  • 30 yıllık esaretin ardından tahliye edilen yazar Mizgin Ronak (Aydın) “Geç gelen adalet, adalet değildir. Aynı şekilde geç gelen bir özgürlük de benim için özgürlük değildir” diyerek ‘isyana, mücadeleye devam’ mesajı verdi.

GÜLİSTAN DURSUN / JINNEWS-İSTANBUL

Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’nde 30 yıllık tutsaklığının ardından 30 Temmuz’da tahliye edilen Emine İpek’ten sonra 10 Ağustos günü Mizgin Ronak’da (Aydın) tahliye edildi. Cezaevi çıkışı ailesi, sevenleri ve halk tarafından alkış ve zılgıtlarla karşılanan Ronak memleketi olan Amed’te de kitlesel olarak karşılandı.

Henüz 19 yaşındakey 1992 yılında Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde (DGM) yargılanan Ronak’a müebbet hapis cezası verildi. Tutsaklığı sürecinde, sırasıyla Êlîh (Batman), Sêwaz (Sivas), Mêrdîn (Mardin,) Mereş’in Elbîstan, Çewlîk (Bingöl) ve son olarak Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’nde kalan Ronak’ın mücadeleci ruhu ve kimliği her daim sürdü. 30 yılda sayısız açlık grevine giren Ronak, yüksek tansiyon, böbrek rahatsızlığına yakalandı. Guatr hastalığı nedeniyle bir operasyon da geçiren Mizgin Ronak, şu an meme kanseri tedavisi görüyor.  

‘İsyansız ve direnişsiz kalamam’ dedi.

1973 yılında Amed’te doğan Mizgin Ronak (Aydın), henüz küçük yaşta iken Kürdistan özgürlük mücadelesi ile tanışır. O yılları ve mücadeleye katılışını Ronak şöyle anlattı: “Daha çocuk yaşımda ‘Li ser me ferman e’ şarkısı ve Halepçe Katliamı’nda katledilen şehit çocukların resimleri beni çok derinden etkiledi. Yüreğimde bir yangın gibiydi. O resimlere baktığımda kendi kendime durma, koş ve bir şeyler yap diyordum. O şarkıyı dinledikten sonra mücadeleye katılmaya karar verdim. Kendi kendime ‘öyleyse normal yaşayamam, tepkisiz duramam, isyansız ve direnişsiz kalamam' dedim.” 

Öykülerde, kitaplarda ve filmlerde mücadeleci ruhundan daima bir parça bulduğunu kaydeden Mizgin Ronak, “Fransız yapımı bir filmi izliyordum. Faşistlere karşı verilen mücadeleyi anlatıyordu. Ve birkaç ay sonra o insanlardan biri olduğumu ve filmin içerisinde olduğumu anladım. Ben de Kürdistan için isyan eden biri olduğumu gördüm”  diye belirtti.

Mazlum Doğan’ın direnişi devam ediyor

Edebiyata büyük ilgisi olan Mizgin Ronak, tutsaklığı boyunca hep üretti. Çok sayıda kitap kaleme aldı. “Dilavî”, “Em bûn baran”, “Gorçiya ne em”, “Nobedarê gulên Kobanê”, “Rojhat”, “Sev jî me dikujin” kitaplarını yazan Ronak’ın kalemi hem dili, hem yüreği, hem de sesi oldu. Ronak şöyle dedi: “Dört duvar arasında mücadeleme devam ettim ve kitaplarımı yazdım. Ama cezaevi tutuklular için bir tabut gibidir. Diri diri ölmek gibidir. Bu nedenle mücadele çok önemlidir. Direnişin simgesinin kim olduğunu hepimiz biliyoruz. Mazlum Doğan yoldaşın direnişi dünden bugüne kadar devam ediyor.”

‘Özgürlük fikirdedir fiziksel değil’

Özgürlüğün yalnızca fiziksel olmadığını dile getiren Mizgin Ronak, “En özgür hayaller ve insanlar cezaevlerindedir” diyerek şunları kaydetti: “Cezaevindekiler tutuklu, dışardakiler özgür mü? Hayır, öyle değil. Hapishanedekiler fiziki olarak her ne kadar özgür olmasa da dışarıdakiler hiç özgür değildir. İnsanlar kendilerini kandırmamalı ve bunu ortadan kaldırmalıdır. Özgürlük fikirdedir, fiziksel değil. Evet, fiziksel özgürlük önemlidir ancak sadece bu yeterli değildir. Öyle olsaydı, tüm dünya özgür olurdu. Hem Türkiye'nin durumu hem de dünyanın durumu ortada. Bir harabe haline gelmiş durumda. Kimse mutlu ve özgür değil. Bu nedenle fiziksel özgürlük, özgürlük değildir. Eğer ki böyle olsaydı, sadece cezaevlerindekiler özgürlüklerinden mahrum kalırdı, dışarıdakiler ise güllük gülistanlık içinde yaşardı. Ama öyle değil. İnsanlar özgürlük kavramı ve özgürlüğün olmayışı üzerine düşünmeli.”

‘Ateşe aşık olan kelebeklerdik’

Mücadeleye katılışını dört kelebeğin hikayesiyle dile getiren Ronak, “Büyük bir yangın vardı ve biz o ateşe katıldık. Biz de ateşe aşık olan kelebekler olduk. Ateşi sevenler her nerede olursa yaşayabilir. O ateşin sönmemesi için kendilerini ve canlarını ateşe atıyorlar” diye belirtti. 

‘Mevsimlerin kokusunu özledim’

Mevsimlere duyduğu hasreti dile getiren Mizgin Ronak, “Cezaevinde mevsimler yoktu, bundan dolayı dört mevsimin kokusunu özledim” dedi. Tabi bir de memleketi Amed’i özlediğini dile getiren Ronak şunları kaydetti: “Geç gelen adalet, adalet değildir. Aynı şekilde geç gelen bir özgürlük de benim için özgürlük değildir. ‘Ey Reqîp’ ile cezaevinden çıktım. Amed'e de öncüler yani Qazî Mihemed ve darağacında şehit olanlar için gideceğim. Şeyh Said'den başlayıp Mahabad'a kadar gidiyor. Bundan dolayı ben bu özgürlüğü onlara armağan ediyorum. Zaten benim için bu özgürlük onlara armağan edildiğinde bir anlama kavuşuyor. İşte o zaman kalbimde bunu hissediyorum. ‘Bu özgürlük onlar içindir, onların özgürlüğüdür’ diyorsun.” 

‘Onları hep hissedeceğim’

Amed’e bu duygularla gideceğini vurgulayan Ronak, “Yine ‘Ey Reqîb’i okuyarak gideceğim ve özgürlüğümü onlara armağan edeceğim. Onları selamlayacağım. Darağacına karşı yüce bir duruş sergilediler. Onları hep hissedeceğim” dedi.

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.