Gönüllü asimilasyon had safhaya ulaştı

Dosya Haberleri —

Fevzi Özmen

Fevzi Özmen

KNK Dil, Kültür ve Eğitim Komisyonu Üyesi ve Bilimsel Kürt Enstitüsü Eşbaşkanı Fevzi Özmen ile diasporada anadil sorunlarını konuştuk: 

  • Türkçe bilmeyen anneler Kürtçe bilmeyen çocuklar yetiştirdiler' sözü bugün birçok Kürt annenin şahsında hayat bulmuştur. Gönüllü asimilasyon hat safhaya ulaşmış durumda.
  • Bir dilin yaşayabilmesi için kuşaklar arası bağ gerekiyor. Modern ve demokratik bir ulus inşa etmek istiyorsak dil konusunda çok ısrarcı olmalıyız. Dili kurtarmasak kültürü oluşturamayız.

ERKAN GÜLBAHÇE

Dil bir halkın varoluşu. Dil kendi başına gündelik yaşamda konuşulan sözcüklerden oluşmuyor. O sözcükler bin yılları bulan bir yaşam deneyiminden, kültürden oluşuyor. O yüzden dile yönelik saldırı doğrudan o halkın varlığına, kültürüne, yaşam deneyimine, hayat tecrübesine bir saldırı. Kürt halkına ve Kürtçeye yönelik saldırı ve inkar politikası, böyle bir saldırı. Bizzat varlığa yönelik. Kuzey Kurdistan'da devasa bir asimilasyon çarkı işlerken, Avrupa'ya göç etmek zorunda kalan milyonlarca Kürt için de hayati bir konu. Özellikle Avrupa ülkelerinde son zamanlarda resmi okullarda Kürtçe dil eğitimi seçmeli ders olarak verilmeye başlandı. Kürt dil kurumu Avrupa temsilcisi, Kurdistan Ulusal Kongresi (KNK) Dil, Kültür ve Eğitim Komisyonu Üyesi Bilimsel Kürt Enstitüsü Eşbaşkanı Fevzi Özmen ile Avrupa’da Kürtlerin dil eğitimi ve önündeki sorunları, Kürt halkının diasporada dil eğitimine ilgisini konuştuk.

Avrupa’da Kürtçe dil kursları ve eğitimi hangi ülkelerde veriliyor, yeterince rağbet var mı? Ne tür eksiklikler yaşanıyor?

Son göçlerle birlikte ve bazı kaynaklara göre Avrupa’da 2 milyon, bazılarına göre ise 3 milyon Kürt yaşamaktadır. Sadece Almanya’da 1,5 milyon Kürt'ün yaşadığı söyleniyor. Bu insanlar dillerinden dolayı ülkelerinde uzaklaştırılmış ya da ayrılmak zorunda bırakılmıştır. Avrupa’da üç milyonluk bir Kürt halkı yaşamakta ve kendi dilini burada kullanamamaktadır. Kürtlerin bir dil sorunu var. Bu sorun dil kurslarıyla çözülemeyecek kadar derin bir sorundur. Bizim kurumlarımız ve siyasi yapılarımız dil kurslarını ön plana alıyor. Bu bana göre yanlış bir politikadır. Doğru olan Kürtlerin yaşadığı ülkelerdeki okullarda çocuklar için anadil eğitimini sağlamalarıdır. Avrupa’da Almanya, Fransa, Danimarka ve İskandinavya gibi ülkelerde dil eğitimi birbirinden farklıdır. Her ülkenin kanunlarını göz önünde bulundurarak çocuklarımızın ilkokuldan Kürtçe dil eğitimi alabilmeleri için çalışma yürütmemiz, plan ve projeler hazırlamamız gerekiyor. Yoksa derneklerimizde, sağda solda, herhangi bir kurumda veya yüksek halk okullarında organize edeceğimiz kurslarla milyonları bulan bir halkın anadil sorununu çözemeyiz. Biz bu konuya çok dar yaklaşıyoruz. Asıl sorun çocukların gittikleri okullarda anadillerini resmi ders olarak öğrenmeleri. Biz çocuklarımıza o olanakları sağlamak için çabalamalıyız.

Almanya’da okullarda Kürtçe dil eğitimi için yeterince ilgi var mı, ne tür sorunlar yaşanıyor?

Almanya’yı bu noktada farklı bir kategoriye koymak gerekiyor. Almanya’da yaşayıp devleti olan halklar için okullarda seçmeli dil dersleri veriliyor. Avrupa’da özelde de Almanya’da istisnai bir kanun var. Devleti olmayan Romenler için anadil eğitimi için meclislerde onaylanmış kanun var. Biz Kürtler de dil eğitimini bu yasaya dayandırıyoruz. Bu istisnai durumdan dolayı 1990’lı yıllardan bu yana Almanya’nın dört eyaletindeki okullarda Kürtçe seçmeli ders olarak veriliyordu. Ancak Kobanê'de yaşananlardan sonra Almanya’nın bütün eyaletlerinde okullarda seçmeli Kürtçe dil konusunda bir esneme var. Talep olması durumunda tüm eyaletlerde Kürtçe dil eğitimi seçmeli ders olarak alınabiliyor. Ancak Kürtçe dil eğitimi için Almanya tarafından bir prosedür uygulanıyor. Bu bağlamda ciddi engeller de var.

Engellere örnek verebilir misiniz?

Maalesef eğitim daireleri tarafından kabul gören kurumlarımız yok. Genel anlamda belirtiyorum. Federal ve eyaletler düzeyinde Almanya, sadece bir kurumu kabul ediyor. Bir dönem 25 şubeye kadar açıldı. Ancak ilgisizlikten dolayı teker teker kapanıyorlar. Siyasi yapımız, halkımız, aydınlarımız ve benzeri kurumlarımız tarafından yeterince ilgi ve yardım görmediği için kapandılar.

Almanya’daki okullarda kaç çocuk dil eğitimi görüyor?

Almanya’da 1,5 Kürt yaşıyor. Ne yazık ki sadece 3 bin 500’e yakın çocuk seçmeli olarak Alman okullarda Kürtçe dil eğitimi alıyor. Çocukların büyük bölümü, Nordrhein Westfalen, Nidersachsen Bremen, Berlin’den. Diğer bölgelerde çok az katılım var. Toplamda 30 öğretmen görev alıyor. Nüfus oranına baktığımızda 3 bin 500 çok çok az.

1.5 milyon ailenin yaşadığı bir ülkede sadece 3 bin 500 öğrenci çok az. Nedeni Alman devleti mi, Kürtlerin yaklaşımı mı, yeterince öğretmen ve materyalin olmaması mı? Sorun nerede?

Sorduklarınızın hepsi birer neden. Bütün sorunu bir maddeye yüklemek çok da hakkaniyetli olmaz. Alman devleti benim sorunum değil diyor. "Sen iste ben vereyim." İsteyince de çok ağır koşullar öne sürüyor. Sen bunları yerine getir ben de olanak sağlayayım diyor. Öne sürdükleri koşulları yerine getirmeyince çok da dert etmiyor. Alman yetkililerin isteği pilot bölgelerde okul bulacaksın. Bazı bölgelerde 15, bazı bölgelerde ise 18 öğrenci bulma şartı var. Bu öğrencilerin aileleri tarafından bizzat başvuru yapması gerekiyor. Eskiden başvuru formu elimizde vardı doldurup götürüyor Alman yetkililerden dil eğitimi talep ediyorduk. Şu anda öğretmenler böyle bir talepte bulunamaz. Bizzat ailelerin başvuru yapmaları gerekiyor. Bize gelince, siyasi yapımız, halkımız, aydınlarımız bu konuda çok ilgisiz. Okullarda seçmeli Kürtçe dil dersi alan çocukların yüzde 70’i Êzîdî ailelerin çocukları. Diğer halkımızın genelinde ilgi çok çok az. Acı ama aynı okulda seçmeli Türkçe ve Kürtçe dil kursları arasında Türkçeyi seçiyor. Aileleri bu istemden uzaklaştıran nedenler arasında, asimilasyon, gönüllü asimilasyon, psikolojik baskı, rehavet gibi bir sürü neden var.

“Türkçe bilmeyen anneler Kürtçe bilmeyen çocuklar yetiştirdiler” sözü bugün birçok Kürt annenin şahsında hayat bulmuştur. Gönüllü asimilasyon had safhaya ulaşmış. Ailelerin bu kadar duyarsız olmasının nedenlerinden biri de siyasi çevrelerce, "çok ciddi siyasi sorunlarımız, can yakıcı sorularınız var, şu anda Kürtçe önceliğiniz değil" şeklinde yaratılan siyasi havanın da etkisi büyük. Bu sorulardan dolayı bu konuya fazla önem verilmiyor ve geçiştiriliyor. Elbette öğretmen sorunu da var. Almanya’da 3 bin civarında Kürt öğretmen var. Eskiden gelenler Kürtçeyi çok iyi bilmiyor. Yeni gelenler de Almancayı bilmiyor. C1 sertifikaları yok. Gelenlerin çoğu Kürtçe veya Arapça üniversitelerini bitirmiş. Bizim de Kürdolojimiz yok. Bu sertifikayı verecek kurumlarımız yok. Kürt Enstitüsü ve Aileler Birliği olarak verdiğimiz sertifikalar C1 sertifikasının yerine kabul edilmiyor. Ancak verdiğimiz sertifikalar referans olarak kabul ediliyor. Neden şu ana kadar bir Kürdolojimiz yok. Bu da ayrı bir sorun.

Avrupa’da Kürtçe dil kurslarına rağbetin artması için ne yapmak gerekiyor, buna ilişkin herhangi bir çalışmanız var mı?

Bizim konsolosluk, elçiliklerimiz yok. Bu anlamda devletlerin muhatap alacakları kurumlarımız yok. Bundan dolayı halk olarak örgütlenmemiz, kaldığımız bölgelerde pilot okullarda çalışma yürüterek Alman yetkililere Kürtçe dil eğitimi talebimizi dayatmamız gerekiyor. Halkımıza çocuklarına bu eğitimi vermeleri için özendirmemiz, cazip kılacak bir havayı yaratmamız gerekiyor. Her yıl okul kayıt dönemleri var. Bu dönemlerde genel yapı ve ailelerle birlikte seferberlik ruhuyla kayıt işlemlerini yaptırmamız gerekiyor. Devletlerin kurumlarıyla resmi düzeyde görüşebilecek yapıları oluşturmak acil bir görev olarak önümüzde duruyor. Büyük şehirlerde dernek ve küçük yerlerde ise temsilcilik düzeyinde yapılar oluşturmak gerekiyor. Aksi halde Avrupa’daki kitlemizi kaybederiz.

Akademik kurumların görevi öğretmen, materyal ve akademik çalışmalar yürütmektir. Bahsettiğim genel çalışmaları ise siyasi çevrelerin üretmesi gerekiyor. Bu noktada Avrupa’da KCDK-E bu işe el atmalı. KNK ve diğer kurumlar da buna yardımcı olmalı. Kitle çalışması yürüterek çocukların okula gönderilmesi için aileleri örgütlemesi gerekir. Geniş bir program hazırlayıp çalışmaları bu çerçevede yürütmeli, yoksa sloganvari “haydi çocuklar okula, seferberlik ruhuyla şunu yapalım, bunu yapalım” ile olmaz. Kürt aileler birliği yaygınlaştırılarak federasyon ve konfederasyon şeklinde örgütlenmeye gidilmeli ve belli bir program dahilinde çalışılmalıdır. Yekmal bunun en iyi örneği. Bu mesele bir toplantı, bir demeç, bir panel ve bir konferansla halledilecek bir konu değildir. Kürt basınının da bu konuda rol alması gerekiyor.

Kürtçe eğitim için yeterince materyal var mı, yeni materyaller konusunda yeni çalışmanız olacak mı?

Eskiden materyal konusunda bazı eksiklikler vardı. Ancak şu anda büyük oranda bu eksiklikler giderildi. Avrupa genelini anadil konusunda ele aldığımızda İskandinavya’daki Kürtler o ülkedeki yaklaşımları sonucu bu sorunu yüzde 90’ı çözmüş. Belediyelerin yaklaşımı bu konuda çok önemli. İskandinav ülkelerinde bu sorunun 1990’lardan beri çözülmesinin en büyük nedeni belediyelerin yaklaşımlarıdır. Avrupa genelinde eksiklikler olsa da materyal konusunda ciddi bir sıkıntı yok.

Güney Kurdistan ve Kuzey-Doğu Suriye Özerk Bölgesi’nde Kürtçe konusunda herhangi bir sorun yok. Ancak Kuzey Kurdistan’da Kürtçe eğitim ve öğretimin verilmemesinden dolayı çok ciddi bir asimilasyon yaşanıyor. Bu asimilasyonu durdurmak için ne yapmak gerekiyor, gerek politik çevrelerde ve gerek Kürt kurumlarında asimilasyon politikasının durdurulması için yeterince çaba gösteriyor mu?

Bir dilin yaşayabilmesi için kuşaklar arası bağ gerekiyor. Kültür, düşünce ve dil açısından bağlı olmadı mı yavaş yavaş kopukluk oluyor. Bir dilin yaşayabilmesi için kayıtsız şartsız anadilde eğitimin olması şart. Anadilde eğitimin dışında yapılan bütün çalışmalar oyalamanın dışında bir işe yaramaz. Türkiye’de Kürtçe anadilde eğitimi olmazsa olmaz olarak görmek gerekiyor. Bunun dışında hiçbir plan ve proje sonuç alamaz. Seçmeli ders, kurs gibi şeyler bir işe yaramaz. Asıl hedef anadilde eğitim olmalı. Anadilde eğitim olmadığı sürece Kürtler Kuzeyde yavaş yavaş eriyip gidecekler.

Bana göre gerek ülkede ve gerekse diasporada politikacılar asimilasyona öncülük yapıyorlar. Asimile yapmak isteyenlerin işlerini kolaylaştırıyorlar. Düşmana niye bizi asimile ediyorsun diye soruyoruz. Oysa biz kendimiz buna öncülük yapıyoruz. Anadilimizi geliştirmek istiyorsak kendimizden başlatmalıyız. Asimilasyona öncülük etmemeliyiz. Ben bu pozisyondayken düşmana ne diyebilirim!

Avrupa’ya bakın binlerce Kürtçe kitap yazılmış. Ancak okunmuyor. Nedeni anadilde eğitimin olmamasıdır. Avrupa’da anadilde eğitim olmayabilir. Ancak anadil eğitimi şarttır. Türkçe, Farsça, Arapça nasıl anadilde eğitim görülüyorsa aynı şekilde Kürtçe de anadilde eğitim görülmesi şarttır. Düşman bunu bildiği için en büyük hedefi anadilde eğitim verilmemesi. Şu an bütün katliamından sonra ikinci hedefi de dil katliamıdır. Bunun için çok sinsi bir politika yürütüyor. Kendimi de içine alarak Kürt aydınları ve siyasi çevresi dil konusunda çok gamsız. Sloganvari yaklaşıyor. Kendimizi dar isteklerden kurtarmamız lazım. Modern ve demokratik bir ulus inşa etmek istiyorsak dil konusunda çok ısrarcı olmalıyız. Dili kurtarmasak kültürü oluşturamayız, kültürü oluşturamazsak ulusal düzeyde bir halk olamayız. Ulusal bilinci yaratamayız. Ulusal bilinç olmasa halk diye bir şey olmaz. Bizim için bu dönemde en önemli şey dilimiz ve kültürümüz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.