'İyi ki Hozan Zozan olmuşum’
Dosya Haberleri —
- Koma Berxwedan ilan edildikten sonra çalışmalarını hızlandırdıklarını belirten Zozan, o dönemi şöyle anlatıyor: ''Koma Berwedan’ın kuruluşuyla birlikte üretme ve çalışma noktasında müthiş bir güç ortaya çıktı. Bütün çalışmalar kolektif bir şekilde yürütülüyordu. Sıcak bir ortam vardı. Sevgi ve saygı hat safhadaydı. Bütün arkadaşlar çok istekliydi. Her tarafa koşturuyorlardı."
- Zozan’a daha önce birlikte çalışma yürüttükleri Şehid Sefkan, Şehid Mizgîn, Şehid Çiya ve çocukluk arkadaşları Delil ve Mazlum Doğan’ı soruyorum. Sefkan: Çok iyi bir siyasetçi, müzisyen, şair, ressam ve folklorcuydu. Her yönüyle dopdolu bir arkadaştı. Mizgîn: Kürtçeye çok hakimdi. Besteler de yapıyordu. Genelde kendi bestelerini okurdu. Sesi de iyiydi. Müzikal anlamda kendi kendini eğitmişti.
- Çiya ile programlara birlikte hazırlanıyor, sahneye birlikte çıkıyorduk. 14-15 yaşında sahnelere çıktı. Müzikal anlamda yetenekli bir gençti. Siyasal anlamda da çok gelişen bir insandı. Mazlum ve Delil Doğan'ın evleri bizim evin karşısındaydı. Mazlum ismi gibi Mazlum bir insandı ama Delil, deyim yerindeyse asi bir asker gibiydi. Hiçbir zaman haksızlığı kabul etmezdi.
ERKAN GÜLBAHÇE
Kürt Özgürlük Mücadelesi 1980 darbesinden sonra cezaevi direnişiyle zulüm çarkını Kürtler arasında taban bulur. Kürtlerin sanatsal çalışmalarının örgütlendirilerek bir çatı altında toplanması için çalışma başlatılır. Kurdistan’ın yanı sıra Avrupa’da halk arasında kitle ve kültür çalışmaları yürütülmesi için gruplar görevlendirilir. Avrupa’daki kültür çalışmaları için Şehit Sefkan ve Şehit Mizgîn Lübnan’dan Avrupa’ya gönderilir. Sefkan ve Mizgîn, Avrupa’ya geldikten sonra Avrupa’daki yurtsever Kürt sanatçılarını bir araya getirerek 1983 Haziran’ında birçok dalda çalışma yürüten HUNERKOM’un kuruluşunu ilan eder. Müzikal anlamda çalışma yürütülmesi için aynı yıl Şehîd Sefkan, Şehîd Mizgîn, Şehîd Çiya, Seyitxan, Zozan, Serdar, Xemgîn Bîrhat, Muharem Aral, Güler, Amele ve Xalit’in katılımıyla Koma Berxwedan kurulur. Şefkan’ın isim önerisi Koma Berxwedan oybirliğiyle kabul edilir. Zozan’ın deyimi ile o dönem Avrupa’daki sanat çalışmalarının ve Koma Berxedan’ın öncüsü ve lideri Şehid Sefkan’dır.
O dönemin ruhu başkaydı
Koma Berxwedan ilan edildikten sonra çalışmalarını hızlandırdıklarını belirten Zozan, o dönemi şöyle anlatıyor: ''Koma Berxwedan’ın kuruluşuyla birlikte üretme ve çalışma noktasında müthiş bir güç ortaya çıktı. Bütün çalışmalar kolektif bir şekilde yürütülüyordu. Sıcak bir ortam vardı. Sevgi ve saygı hat safhadaydı. Bütün arkadaşlar çok istekliydi. Her tarafa koşturuyorlardı. Hafta sonları bir araya gelip çalışma yapıyorduk. Hafta sonunun gelmesini sabırsızlıkla bekliyorduk. Besteler ortaklaşa hazırlanıyor, başlatılan bestenin geri kalanı başka bir arkadaş tarafından tamamlanıyordu. Bazen bir beste yapılırken bütün arkadaşların ortak fikri alınıyordu. Bu benim bestem, şu senin besten gibi herhangi bir tartışma yürütülmüyordu. Ortaya çıkan stranlar grup üyeleri tarafından tek tek söylenirdi. Kimin sesine en çok yakışıyor veya yorumuna daha çok uyuyorsa o arkadaş okurdu.”
Emektar Halil
Zozan, o dönem kimsenin maddiyatla ilgilenmediğini, kimsenin maddi beklenti içerisinde olmadığını ifade ediyor. O dönemin ruhunun fedakarlık olduğunun altını çiziyor. Uzak bir yere gidilecekse önceden hazırlıkların yapıldığını, yiyecek ve içeceklerin beraber götürüldüğünü, özellikle paranın harcanmaması noktasında dikkatli olduklarını vurguluyor. Eylem ve etkinliklere bir minibüsle topluca gittiklerini, o dönem hem teknisyenlik hem de şoförlük yapan emektar Halil arkadaşı anmadan geçemeyeceğini sözlerine ekliyor. Gerek kültürel çalışmalarda ve gerekse gecelere giderken çoğunlukla yol parası dahi almadıklarını yani bütün çalışmaları kendi özverileri ve kendi çabalarıyla finanse ettiklerinin söylüyor.
Koma Berxwedan’ın büyüsü
Koma Berxwedan’ın cezaevi direnişlerinin damga vurduğu bir süreçte kurulduğunu belirten Zozan, “O döneme kadar Kürtlerin duygularına hitap edecek, politik olarak kendilerine seslenecek yani kısaca duygularını okşayacak çok az müzik üretilmişti. Bu temelde müzik üreten bir grup olarak halk tarafından çok kısa bir süreçte sahiplenildik. Koma Berxwedan kurulduğu ilk günden beri Kürtlerin acılarını, öfkelerini, kahramanlıklarını, ihanetlerini, Kurdistan’ın doğa güzelliklerini, şehitlerini, kutsal değerlerini ve bir bütün Kürtlerin yaşamını esas alan bir müzik hedefiyle yola çıktı. Bu kadar prensip ve Kürtlerin değerlerini esas alan bir grubun kısa zamanda halk tarafından beğenileceğini ve kabul göreceğini öngörüyorduk. Bütün çalışmalarımızı bu prensipler üzerinde yürüttük. Koma Berxwedan’ın o dönemi bugün hala örnek gösteriliyor. Birçok dinleyici o dönemki müziğin ne kadar etkili olduğunu, kendi duygularına ne kadar hitap ettiğini bugün hala dile getiriyor.”
Hozan ismine layık olmalı
Koma Berxwedan’ın 1980’lerde amatör ruhla çok değerli eserler ortaya çıkardığını belirten Zozan, günümüzde imkan ve olanak olmasına rağmen o dönemki ruh olmadığı için müzikal anlamda istenilen yaratıcılığın olmadığının altını çiziyor. Zozan, zaman zaman bazı sanatçılar tarafında önemli eserler yapılsa da Kürt müziğinde bir kısır döngünün yaşandığını düşünüyor. Günümüzde isimlerinin önüne Hozan ekleyerek müziği ticarete döken, hiçbir yaratıcılığı olmayan, müziği yozlaştıran, düğünlerde ve halay gecelerinde rant peşinde koşan çalgıcı sayısının azımsanmayacak derecede çoğaldığını da sözlerine ekliyor. ''Kimsenin müzik yapmasına karşı değilim ama Hozan ismini alan birisinin müzik yaparken Kürtlerin değerlerini ve kutsallarını göz önünde bulundurması, dönemin ruhuna uygun müzik yapması gerekiyor” diyor.
Çok büyük bedeller ödendi
Zozan’a, Koma Berxwedan’ın eserlerinden etkilenen birçok insanın mücadeleye katıldığını ve şehit düşenler olduğunu hatırlatıyor ve düşüncelerini soruyorum: “Kesinlikle hangi gerekçelerle olursa olsun hiç kimsenin ölmesini istemem. Bu konuyu zaman zaman ben de düşünüyorum. Ancak ortada çok haksız bir durum var ve bu haksızlığa karşı insanlar bu yolu seçiyor. Bu bir tercih değil, bilakis mecbur bırakılıyor. Herkes bir amaç için gitti. Çok büyük bedeller ödendi. Çok büyük acılar yaşandı. Bu ağır bedeli düşündükçe çok üzülüyorum. Umudum bu ağır bedeller sonrası halkımızın hak ettiği özgürlüğü ve yaşamayı yakalamaları. Elbette bu acılarımızı hafifletecektir. Ben eğer müziğimle halkımın yüreğinde yer edindiysem, sesimle halkının acılarına, öfkelerine, üzüntülerine ve sevinçlerine tercüman olduysam ne mutlu bana diyorum. Benim için ancak bir gurur vesilesi olur.”