Güçlü özne: Kürt Kadın Hareketi

Forum Haberleri —

.

.

  • Kürt Kadın Hareketi, Dünya Kadın Hareketlerinin eşitlik özgürlük mücadelelerine yol gösterici olmaya devam ediyor. Dünya kadınları, Jin Jiyan Azadî şiarıyla 8 Mart gününü dayanışma ve mücadele günü olarak selamlıyor.

ELİF AKGÜL ATEŞ

8 Mart 1857 tarihinde New York’taki dokuma işçisi kadınlar on iki saatlik iş gününü ve düşük ücretleri protesto için greve gidip, fabrika işgal ederek polisle çatıştılar. Çıkan yangında 129 kadın yaşamını yitirdi. 1910 yılında İkinci Enternasyonal Kadınlar Konferansında Clara Zetkin’in önerisiyle, 8 Mart Kadınların Uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü olarak ilan edildi.

Tutkulu bir barış savaşçısıydı Clara Zetkin, militarizme ve emperyalizme karşı direnişte mücadelenin ön saflarında yer aldı. Clara, dünya kadınlarının yaşadıkları sorunların ortak olduğunu, dolayısıyla kadının özgürlüğü için kadınların uluslararası birlik dayanışma ve mücadele içinde olmaları gerektiğine inanıyordu. Sosyalizmin ve barışın eninde sonunda tüm dünyada faşizme, emperyalizme ve savaşa karşı zafer kazanacağını söylüyordu.

Ancak kadının kurtuluşunu sadece sınıfsal özgürlüğe bağlayan Clara, ‘Kadının özgürlüğü, tüm insanoğlunun özgürlüğü gibi, yalnızca emeğin sermayenin boyunduruğundan kurtulmasıyla olacaktır’ sözüyle ‘Kadın Sorununa’ ilişkin bakış açısının özetliyordu.

Sosyalist önderlerin sadece sınıf perspektifli çözümlemeleri toplumsal cinsiyet eşitsizliğine çözüm getirmekten uzaktı. Clara’da Lenin ve Engels gibi patriyarkal sistemin köklü değişiminden ziyade, kadın emeğinin toplumsalaştırılmasıyla kadın kurtuluşunun gerçekleşebileceğine inanıyordu.

Bu çerçevede Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği sorunu, ‘Kadın Sorunu’ olarak dar bir çerçevede tanımlanıyordu. Bu tanımlama, erkek egemenlikli sistemin bir bütün olarak zihniyet ve kültürünü, kadınların tarihsel olarak yaşadıkları çok katmanlı sömürüyü köklü bir şekilde sorgulamaktan uzaktı. Yani Cinsiyetçi İdeolojinin tarihsel şekillenişi sorgulanmıyordu.  

Bu yaklaşımla sınıfsal yapıların aynı zamanda içlerinde cins ve ulus çelişkilerini de barındırdığı gerçekliği gözardı ediliyordu. Toplumu var eden temel çelişkilerin yadsınarak, tek bir bileşene endekslenmesinin doğurduğu dogmatik yaklaşım, cinsiyet ve ulus sorununun çözümünü büyük çıkmaza sürüklüyordu. Cins ve ulus çelişkisi sınıf çelişkisinin potasında eritiliyordu.

Oysa sadece bir sınıfın kurtuluşu toplumun kuruluşunu sağlayamazdı. İçinde, ezme ezilme ilişkileriyle iktidar öğelerini taşıyan bir toplumsal katman ne kadar özgürlükçü olabilirdi ki.

Nitekim Bolşevik Devrimi sonrası kadın emeğinin toplumsalaşması yönünde yasal anlamda önemli kazanımlar elde edilirken, toplumun hücrelerine işleyen cinsiyetçi zihniyet sorgulanmadığı için, kadın ancak görelli bir özgürlük kazanabilmiştir. Kadının devrimden kısa bir dönem sonra tekrar geleneksel erkek egemen sistemin burgacına sürüklenmesi, bu ideolojik çıkmazın acı bir göstergesi olacaktı.

Buna karşı Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan geniş bir perspektifle Reel Sosyalizm’in çıkmazlarını sorgulayarak ‘Kadın Sorunu’na geleneksel yaklaşımı yerle bir eden Kadın Kurtuluşu İdeolojisini geliştirdi.

Kadın Kurtuluş İdeolojisi, kadına kölelik statüsünü dayatan erkek egemen zihniyetin köklü sorgulanması, cinsiyetler arası eşitlik temelinde değişim dönüşümün yaratılması yönünde, yeni bir mücadele paradigmasını ortaya koyuyordu. Kadının kendi gerçekliğinin bilincine vararak, kendi özgücüyle oluşturacağı bir kopuşun yaşanması, kendi öz savunmasını, öz örgütlülüğünü sağlaması, kadın rönesansının gerçekleşmesiye mümkün olabileceğini savunuyordu.  Bu paradigma ekseninde özgün kadın partileşmesi, kadın ordulaşması hayata geçirilecekti.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, cinsler arası çelişkinin temel toplumsal çelişki olduğunu şöyle tanımlıyor; ‘Kadın toplumsal açıdan zıtların birliğidir. Bu bileşkenin öznesi kadındır. Bu çelişki çözülmeden toplumsal sorunlar da çözülemez. Toplumun özgürleşmesinin temel dinamiğini kadının özgürlüğü oluşturacaktır. Bin yıllardır kadını köleleştiren, kimliksizleştiren doğal ve değişmez olarak sunulan cinsiyetçi ideolojinin çözümlenmesi gerekmektedir. Böylece kadının kurtuluşu ekseninde güçlü, özgün bir mücadele çizgisi yaşama geçirilebilinir.”

Kürt Halk Önderi Öcalan’ın geliştirdiği Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü paradigma, Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğine karşı devrimsel bir hamledir. Eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik bir toplumsal yapılanmanın inşasında, kadın merkezli toplum modelini esas almaktadır. Kadın Özgürlükçü paradigmanın bilimsel alt yapısı, Jineoloji Kadın Bilimiyle örülmeye başlandı.

Jineoloji Kadın Bilimi, tarihsel süreçlerde erkek egemenlikli sistemin tüm sömürü mekanizmalarını bilimsel olarak irdeleyip sorgulamayı hedeflemekte. Köklü bir dönüşümün gerçekleşebilmesi için kadın rönesansının yaşanması gerekiyor çünkü. Yani kadının makus tarihi konusunda bilinçlenmesi, aydınlanması, sorgulaması ve  farkındalık yaratması, kadın özgürlük mücadelesinin olmazsa olmazıydı.

Bu anlamda patriarkal sistemin cinsler arasında yarattığı eşitsiz ilişkiler ağını sorgulayarak, bir bütün olarak tüm toplumsal sistemlerde ırk, sınıf, dini inanç farkı gözetilmeksizin kadınların erkekler tarafından ezildiğini, dolayısıyla kadının kimlik mücadelesini ön plana çıkarmaktadır.

Kürt Kadın Hareketi’nin Demokratik Ekolojik Cinsiyet Özgürlükçü Paradigma ekseninde yükselttiği mücadelede, farklı inanç ve kimliklerdeki kadınların yaşadıkları sömürü, baskı, zulüm ve ezilmişliğin ortak olduğunu ve bunun da ortak dayanışmacı bir mücadele ile aşılabilineciğini Rojava pratiğiyle kanıtlamıştır. Onlar için cins ve sınıf kimliği kadar, yok edilmeye çalışılan dilleri, kültürleri, ulusal kimlikleri yaşamlarının olmazsa olmazıydı. 

Cinsiyet Özgürlükçü Paradigma, kadın kurtuluşunun ancak yaşamın tüm alanlarına eşit ve etkin katılımıyla mümkün olabileceğini ön görmekte. Bugün Kürt Özgürlük Mücadelesinin örgütlü olduğu tüm Kürdistan parçalarında eşit temsiliyet ve eş başkanlık sistemi hayata geçirilirken, Rojava Kadın devrimi pratiğinde devrim niteliğinde bir çıkış gerçekleştiriyor.

Kürt Kadın Hareketi, Dünya Kadın Hareketlerinin eşitlik özgürlük mücadelelerine yol gösterici olmaya devam ediyor. Dünya kadınları, Jin Jiyan Azadî şiarıyla 8 Mart gününü dayanışma ve mücadele günü olarak selamlıyor.

 

 

 

 

             

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.