Halk ile Öcalan arasındaki köprü yıkılmaz

Kadın Haberleri —

Medine Kaymaz ve İdil Uğurlu

Medine Kaymaz ve İdil Uğurlu

  • HDP MYK Üyesi İdil Uğurlu, ’Tecrit, halklarla Sayın Abdullah Öcalan arasındaki köprüyü koparmak için yapılıyor’ derken, Barış Annelerinden Medine Kaymaz ise; kadınlar ve gençlerin özgürlüğü için bedenini ateşe verdiği bir insan sıradan görülemeyeceğini belirterek, Öcalan’ın 45 milyon Kürt’ün iradesi olduğunu kaydetti.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 15 Şubat 1999 yılında uluslararası bir komplo ile esaret altına alınarak Türkiye’ye getirilmesi üzerinden 24 yıl geçti. Yaklaşık iki yıldır da kendisinden hiçbir şekilde haber alınamayan Öcalan’a uygulanan ağır tecrit ve izolasyona ilişkin Barış Annesi Medine Kaymaz ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi İdil Uğurlu konuştu.

45 milyon Kürt’ün iradesi

Barış Annesi Medine Kaymaz, Öcalan’ın barış için gösterdiği çabaya değinerek, uluslararası devletlerin barışa destek vermediğini söyledi. Kaymaz, “Türkiye’ye getirildiğinde de kimse ulaşamasın diye denizin ortasına götürdüler. İnsanın hapsedilebileceği bir yer değil, aslında bir işkencehane. Kimse gidip gelemiyor, 6 metre karelik bir yerde kalıyor. Normal gardiyanlar yok. Genç kadınların erkeklerin özgürlüğü için bedenini ateşe verdiği bir insanı sıradan görebilmek mümkün mü? 45 milyon Kürt onu iradesi, öncüsü olarak görüyor” dedi. 

5 yıl insan gibi görüş yapamadık

Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirilişinin ardından kendini ateşe veren oğlu Bayram Kaymaz’ın, 2009 yılında talebi sonucu Şeyhmuz Poyraz, Cumali Karsu, Hakkı Alkan, Hasbi Aydemir ile birlikte İmralı’ya götürüldüğünü şu anda da Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunduğunu belirten Medine Kaymaz, o dönemde İmralı’ya gidişlerine ilişkin şunları dile getirdi: “Görüş için İmralı Adası’na gitmek için hem çağırıyorlardı hem de sürekli hava şartları kötü diyorlardı. Sürekli oyunlarla 5 yıl orada insan gibi görüş yapamadık. 8 defa bizi arıyorlardı, elbiselerimiz ayakkabılarımız her şeyimiz çıkarılıyordu.” Abdullah Öcalan ile görüşmek için her hafta başvuruların yapıldığını ancak yaklaşık 2 yıldır haber alınmadığını söyleyen Barış Annesi Kaymaz, “Çünkü ondan korkuyorlar. Kapılar açılsa güzel bir süreç başlar ama barışı istemiyorlar” ifadesini kullandı. 

Öcalan’ın paradigması yeni bir çıkıştır

HPD MYK Üyesi İdil Uğurlu ise yaptığı değerlendirmede Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın paradigmasının yayılmasının önüne geçmek için kitaplarının yasaklandığını belirtti. Uğurlu şöyle dedi: “Tüm dünyada işçi direnişleri, hak arayışları var. İran’da devrim için direnen kadınlar var ve paradigma tüm kesimlere cevap oluyor. Bu nedenle de yasaklanıyor. Tarihin farklı zamanlarında insanların sorunlarına cevap olan kişiler o dönemin egemen güçleri tarafından sürgün edilmiş, hapsedilmiş veya katledilmiş. Sayın Abdullah Öcalan’ın ve düşüncelerinin tecrit edilme çabası da böyledir. Paradigması kapitalizmin çatladığı kriz aralıklarından yeni bir çıkışı ifade ediyor. Bu nedenle bu paradigma ve onu savunanlar baskı altına alınıyor.” 

Halk ile Öcalan arasındaki köprü yıkılmak isteniyor

Paradigmanın yön gösterici boyutuna ve tecridin nedenine ilişkin görüşlerini dile getiren Uğurlu devamla şunları belirtti: “Bugünleri önceden gören ve bir anlamda yöntem gösteren bir önemi var. Tecrit, halklarla Sayın Abdullah Öcalan arasındaki o köprüyü koparmak için yapılıyor. O bariyeri ortadan kaldırmak ve bizzat kendisinden duymak önemli. Bir şekilde manipüle de edilmek isteniyor. Tüm manipülasyonları devreden çıkarılması için tecridin kırılması önemli.”

Rojava’ya saldırı paradigmaya yapılan saldırıdır

Rojava’ya yönelik saldırılara da değinen İdil Uğurlu, “Rojava, Sayın Abdullah Öcalan’ın paradigmasının hayata geçirildiği, o inşacı gücün açığa çıktığı yer. Ama fiziki alanı açısından değil; paradigmaya sahip çıkan tüm dünyadan herkes oraya geliyor, bu anlamda çok değerli. Bu açıdan oraya saldırıyı o paradigmaya saldırı olduğunu tahmin etmek zor değil” diye belirtti.

Sorunu çözmek isteyen tarihe geçecek

Sorunların çözümü için Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün şart olduğunu kaydeden Uğurlu, “1921’de kuruluşta farklı bir Anayasa, 1924’deki değişim ve bu değişimin 1961 ve 1982 Anayasalarıyla devam ettirilmesi ve son 20 yıldır yaşadıklarımız ortada. Bazı kodların değiştirilmesi gerekiyor. Bir arada yaşamak, özgürlüğü barışı sağlamak sorunu görmekten, sorunu çözmeye cesaret etmekten geçiyor. Sorunu çözmek isteyen de tarihe geçecektir. Yüzyıldır devam eden sorunu çözen akıl olarak da devam edecektir” şeklinde konuştu. 

MELİKE AYDIN / JINNEWS

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.