Hamburg’da festival esti geçti

Kültür/Sanat Haberleri —

Hamburg Kürt Film Festivali (HKFF) ödül töreni

Hamburg Kürt Film Festivali (HKFF) ödül töreni

  • ‘Jin Jiyan Azadî’ sloganıyla 13’üncüsü düzenlenen Hamburg Kürt Film Festivali’nde ödüller sahiplerine verildi. 6 günlük programı ile izleyicilerden yoğun ilgi gören festivalde,“Dayanışma Ödülü” cezaevinde rehin tutulan sinemacı-kurgucu Erhan Örs’e verildi. 

MEHMET ZAHİT EKİNCİ/DENİZ BABİR

 

Hamburg Kürt Film Festivali (HKFF) ödül töreniyle sona erdi. 26-31 Ekim tarihleri arasında yapılan festivalde 28 film yarıştı. Jüri üyeliğini Veysi Altay, Ahu Öztürk ve Bilal Bulut’un yaptığı festivalde 5 ayrı dalda ödüller dağıtıldı. Yönetmenliğini Cengiz Akaygün’ün yaptığı Aysha, “Kısa Film” dalında; “Umut Vaat Eden Genç Yönetmen” dalında ise Navnîşan (The Address) filmiyle Aram Dildar ödüle layık görüldü. “Belgesel” dalında ödül Nehrin Öteki Yakası (The Other Side Of The River) filmi ile Antonia Kilian’a giderken; merakla beklenen “Jüri Özel Ödülü” ise Ana Dil (Mother Tongue) adlı film ile Rojhilatlı yönetmen Sarkêw Yasin Misgari’nin oldu.

Dayanışma ödülü: Örs’e

Festivalde bu yıl ilk kez “Dayanışma Ödülü” de verildi. Haziran 2022’den beri Silivri Cezaevi’nde tutulan ve yaptığı ödüllü filmler yargılama konusu yapılan sinemacı-kurgucu Erhan Örs ödülün sahibi oldu. Festival’in Tertip Komitesi’nde yer alan yönetmen Zana Kibar, “Film-kurgu alanında büyük çalışmalar yapmış olan Örs’e dayanışma ödülü verdik. Örs, 3 Haziran’da Göç İzleme Derneği yapılan operasyonlar kapsamında tutuklanmıştı. Bu sene böyle özel bir isme ödül vermiş olmanın da gururunu yaşıyoruz" dedi.

Aysha’nın yolu Oscar’a uzandı

Festivalde “Kısa Film” dalında ödüle layık görülen Aysha filminin yönetmeni Cengiz Akaygün gösterilen ilgiye teşekkür etti ve ekledi: “Buradan ödülle ayrılmak çok ayrıcalıklı bir şey. Bugüne kadar toplamda 5 kısa film yaptım. Yabancı basın dahil olmak üzere Aysha’ya yoğun bir ilgi var. Çok iyi tepkiler aldım. Daha önceki filmlerimde bunu yaşamamıştım. Aysha şu ana kadar 40’a yakın festivalde gösterildi ve 95. Akademi (Oscar) Ödülleri’nde kısa film dalında değerlendirmeye alındı” dedi. 

Rojava’yı sinemayla anlatıyoruz

Filmde, asi ve küçük bir kız çocuğu olan 10 yaşındaki Aysha ile 11 yaşındaki kız kardeşi, çarşaflı bir kadın tarafından kimliği ve korkularıyla yüzleşeceği bir sınava tabi tutuluyor. Akaygün, “Rojava’da doğan ışığın her tarafı aydınlattığını, Rojava’nın özgürlüğünün aynı zamanda Kurdistan’ın da özgürlüğünün müjdecisi olacağını düşünüyorum. Buradaki mücadelenin tüm dünyaya tanıtılması gerekiyor. Bizler de sinema sanatıyla bunu yapmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

100 film arasından seçildi

Tertip Komitesi’nde yer alan sinema sanatçısı Bilal Bulut ise sanat ve kültürün ulusların bir arada yaşaması için bir köprü görevini gördüğünü belirterek, "Bu seneki sloganımıza uygun bir içerik oluşturmaya çalıştık. 100’ün üzerinde filmin arasından 28 filmi seçmek için epey zorlandık. Her sene çocuklar için yaptığımız etkinlikler bu sene de devam etti. Avrupa’nın birçok ülkesinden yönetmen ve sanatçıyla bir araya gelerek hem tanışma hem ortak iş yapma konusunda görüş alışverişinde bulunduk. Zaten festivalin amaçlarından biri de buydu. Bu çeşitlilikte bir film seçkisini de sinemaseverlere ulaştırabildiğimiz için çok mutluyuz” dedi.

Kurdistan’ın 4 parçasından filmler

Tertip Komitesi’nden Küratör Berivan Irmak da festivale gösterilen ilgiden duyduğu memnuniyeti dile getirirken, Kurdistan’ın 4 parçasından film göstermeye çalıştıklarını söyledi. Irmak, "Festivalimizi Jîna Amînî ve Nagihan Akarsel’e adadık ve sloganımız ‘Jin Jiyan Azadî’ oldu. Rojavalı yönetmen Mano Xelîl’in Cîran (Komşu) filmiyle açılışını yaptığımız festivalin kapanış filmi de Alman yönetmen Florian Hoffmann’ın Sessiz Posta (Stille Post) filmi oldu" dedi.

Festivaller sinemacıları buluşturuyor

Festivalin dikkat çeken filmlerinden Sessiz Posta (Stille Post) filminin oyuncusu Aziz Çapkurt ise, "Festival Kurdistan’ın dört parçasından birçok filmi bir araya getirdi. Kurdistan’ın diğer parçalarında sinemacılık yapan arkadaşlarımızla bir araya gelmek sinemacılar için çok önemli. Bu festivaller aynı zamanda Avrupa diasporasında yaşayan halkımızın bu filmlerle buluşması, yine yönetmen ve oyuncularla bir araya gelip tanışması için de büyük bir şans oldu" diye konuştu.

Yakaladığımız şey gerçekçilik

Mano Xelîl’in Cîran (Nachbarn) filmindeki performansıyla beğeni toplayan oyuncu Derya Uygurlar ise izleyiciyle bir kez daha buluşmaktan duyduğu mutluluğu dile getirerek, "Cîran filmi Kürtler ve Yahudilerin komşuluk ilişkilerine odaklanıyor. Filmin bütün sahneleri Duhok’ta çekildi ve ben de filmde Yahudi bir kadını canlandırıyorum. Urfa-Siverekliyim ama filmi izleyen herkes benim gerçekten Yahudi olduğumu düşünmüş. Açıkçası yaptığımız işte bu derece bir gerçekçiliği yakaladığımız ve bunu izleyiciye yansıtabildiğimiz için çok mutlu oldum" diye belirtti.

Savaşı anlatmak görevimiz

Festivalin ilgi çeken belgesellerinden biri de Barikatın Ardında (Hinter Den Barrikaden) oldu. Belgeselin yönetmenlerinden Koreli Etno-Fotoğrafçı U-Young Kwon, Kurdistan’da bir savaş yaşandığını ve bu savaşı dünyaya anlatmanın sanatçıların görevi olduğunu söyledi. Kwon, "Sur’da çatışmalar sürerken 2016’da ekip olarak Amed’e gittik. Olayları yerinden aktarmak istedik. Görüntülerin hepsi bize ait orijinal çekimlerdir" dedi.

HKFF’nin yeri ayrı

Rojava’ya Köprü (A Bridge To Rojava) filminin yönetmeni Ekrem Heydo, "Bu benim 3. filmim. Komşu iki şehrin hikayesini anlatıyor. HKFF’de gösterilmesinin bende değeri büyük. Dört parça Kurdistan ve Avrupa’dan yönetmenlerin bu festival aracılığıyla bir araya gelip tanışması ve birbirine katkı sunması çok önemli" dedi.

Yoğun katılım

Gazetemiz yazarlarından Dengê Kilitan filminin yönetmeni İlham Bakır da festivaldeydi. Diasporada bu tür festivalleri yapmanın önemine vurgu yapan Bakır, “Bu festivalde gözlemlediğim en güzel şey seyirci katılımının yüksek oluşu ve Kürt seyircilerin yanı sıra yabancıların da festivale katılmış olması. Kürtlerin acılarını, trajedilerini ve sevinçlerini yalnızca Kürtlere değil başka ulustan insanlara da ulaştırmak gerekiyor. Bunu da ancak böyle festivallerle yapabiliriz" diye konuştu. 

Bizi güçlü kılan izleyici

Düzenlenen festivallerin Kürt sinemasının tanıtımı açısından oldukça önemli olduğunu belirten belgeselci Veysi Altay, "Benim için en önemli şey, sinema seyircisinin bu tür festivalleri desteklemesi ve sahip çıkması. Sinemaseverlerin gelip bu filmleri izlemesi, görüş ve eleştirilerini belirtmesi gerekiyor. Bu görüş ve öneriler yolumuzu aydınlatacak ve bizi daha güçlü kılacaktır" diye konuştu.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.