Hengameh: Hedef gündemi saptırmak

Forum Haberleri —

❏

  • Almanya’da polisle ilgili yazdığı hiciv yazısı nedeniyle tartışmaların odağı olan TAZ yazarı Hengameh Yaghoobifarah gazetemize konuştu.Yaghoobifarah, “Köşe yazım, şiddet tekelini, toplumun gerçek mağduru gibi göstermek için gündem saptırma olarak kullanıldı” dedi.

DİLAN KARACADAĞ

TAZ gazetesinde kaleme aldığı bir makalede polis teşkilatını eleştiren gazeteci-yazar Hengameh Yaghoobifarah, önce sosyal medya üzerinden saldırıya uğradı, daha sonra polis sendikası kendisinden şikayetçi oldu; yazıya sağcı, muhafazakar ve liberallerin yanı sıra sol kesimden de tepki geldi. Ülkenin İçişleri Bakanı Horst Seehofer de yazar hakkında suç duyurusunda bulunacağını bildirdi. Durum buraya varınca, aralarında daha önce benzer durumdan muzdarip olan, Erdoğan hakkında hiciv şiiri yazdığı için soruşturma başlatılan Alman komedyen Jan Böhmermann’ın yanı sıra çok sayıda yazar, gazeteci, oyuncu, akademisyen, avukat ve sanatçı internette açık bir mektuba imza atarak, Başbakan Angela Merkel’den ifade özgürlüğü ve gazetecilerin korunması için destek vermesini istedi.

Polis şiddeti yerine basın özgürlüğü

Mektupta Seehofer’in açıklamasının, “basın ve ifade özgürlüğüne büyük bir saldırı” olduğunun altı çizildi. “Polis şiddeti yerine basın özgürlüğü” başlığıyla yürütülen imza kampanyasına da şu ana kadar yaklaşık 23 bin kişi imza attı. İmzacılar arasında TAZ gazetesi eş yayın yönetmenlerinden Barbara Junge de var. Junge, gazete çalışanı Yaghoobifarah’ın yazdığı yazıyı önce bir yazı ile eleştirdi ve üzgün olduğunu belirtti, daha sonra Seehofer kendisinin eleştirisi ile hemfikir olunca, eleştiri yazısını geri çekmişti.

Tartışılması gereken ırkçı polis şiddeti

Mektupta Seehofer’in, bir köşe yazısı ile 20 Haziran’da Stuttgart’ta polise karşı ayaklanmalar arasında kurgusal bir bağlantı kurduğu ve bunun tehlikeli olduğu hatta “toplumu böleceği” ve Yaghoobifarah’ın yazdığı makaleler sonucunda “aşırı sağcıların tehditlerine ve saldırılarına açık hale getireceği” iddia edildi. Merkel’e hitap edilen mektupta “Siz de bizim gibi makalenin anayasada yer alan ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu biliyorsunuz” ifadeleri kullanıldı. Almanya’da asıl tartışılması gereken konunun ırkçı polis şiddeti olduğu, İçişleri Bakanı’nın bununla yüzleşmek için konuyu bir makale üzerinden gündemden çıkarmayı hedeflediğine dikkat çekildi.

Mektupta, “Bu suç duyurusu tehdidi, bu ülkedeki tüm vatandaşların eşit haklarını savunan herkese yönelik bir yıldırma taktiğidir. Buna izin veremeyiz” denildi. Federal hükümetten ifade özgürlüğünün korunmaya devam edeceği yönünde taahhüt istenirken, Seehofer’in ise Yaghoobifarah’tan özür dilemesi istenerek “Temel demokratik değerlere olan inancımızı korumanın tek yolu budur” ifadelerine yer verildi.

Polis teşkilatında reformu dile getirdi

Yazar Yaghoobifarah, tartışılan yazısında ABD’de George Floyd’un beyaz bir polis tarafından katledilmesinin ardından polis teşkilatı için reform tartışmalarını konu etmişti. Yazıda polis teşkilatının kaldırılması durumunda kapitalizm sistemi sürerken 250 bini aşkın Alman polisin nereye istihdam edeceğini belirterek “Ne de olsa bu meslekteki otoriter kişiliğe ve faşist zihniyete sahip olanların oranı oldukça yüksek” ifadelerini kullandı. Böylece polisin işe alacak yer bulmakta zorlanılacağı belirtilerek çeşitli sektörlerden seçenekler sıralanmış, sonuç olarak polislerin çalışabileceği en iyi yerin “çöp yığınağı” olacağı ve “kendi benzerleriyle birlikte olmaktan kendilerinin de muhtemelen memnuniyet duyacağını” belirtti. Hükümetten muhalefete kadar eleştirilen bu hiciv neden anlaşılmadı?

Asıl neden kurumsal ırkçılık

Alman kanalı ZDF’de 26 Haziran’da Maybritt Illner programına katılan kabare sanatçısı İdil Baydar’ın bu konuyla ilgili açıklamaları ise çok konuşuldu. Baydar, bugüne kadar AfD siyasetçisinden, kabare sanatçısına kadar ırkçı, cinsiyetçi ve dışlayıcı benzer söylemler yapılırken değil içişleri bakanlığı, siyasi tabandan tepki gelmezken göçmen kökenli bir yazarın hiciv yazısının bu kadar tepki ve saldırı toplamasının asıl nedeninin kurumsal ırkçılık olduğunu belirtti. Hanau ve NSU cinayetlerinin polisin göçmen kökenlilerini korumadığının bir ispatı olduğuna dikkat çekti.

Gazetemize konuştu

Haftalardır ülkenin gündeminde olan bu duruma bugüne kadar Twitter hesabı dışında resmi bir açıklama yapmayan Yaghoobifarah, gazetemize verdiği demeçle, yoğun ve kirli bilgi bombardımanına karşı şu önerilerde bulundu: “Okullarda basının yarattığı algı konusu ele alınmalı; aynı şekilde yaşlı insanlara da bu eğitimler verilmeli. Hiciv gibi edebi tarzın anlaşılmaması kabul edilemez bir durum. Yorum ve hiciv arasındaki farkı insanlar görmeli, ayırt edebilmeli. Bunun için eğitimler öneriyorum.”

Irkçılığa maruz kalanlar artıyor

Almanya’da ırkçı yaklaşımlara maruz kalarak ayrımcılığa uğrayan ve bu yüzden federal hükümete bağlı Ayrımcılıkla Mücadele Dairesi’ne (ADS) başvuranların sayısı da giderek artıyor. Ayrımcılıkla Mücadele Dairesi yönetici vekili Bernhard Franke, Almanya’nın ırkçı ayrımcılıkla bitmeyen bir problemi olduğunun altını çizerek mağdurları hukuki mücadelelerinde gerektiği gibi desteklenmediğine dikkat çekti. “Uğranılan bir haksızlıkla yalnız bırakılmış olma duygusunun uzun vadede, toplumsal birlikteliği de tehlikeye atan çok feci etkileri oluyor” diyen Franke, Genel Eşit Muamele Yasası’nın reforme edilmesini, mağdurlara yönelik yardım çeşitliliğinin artırılmasını ve ayrımcılıkla daha kararlı bir şekilde mücadele edilmesini talep etti.

Şiddet tekeli mağdur gösterildi

Georg Floyd’un katledilmesinin ardından Almanya’da da sürdürülen Black Lives Matter eylemlerin artması ve ırkçı saldırılarla birlikte sağcı terör ağların ortaya çıkması üst üste gelince hükümet tarafından gündemin odağı farklı yere çekilmek istendi. Yaghoobifarah makalesinin tartışma konusu yapılmasının da bununla bağlantılı olduğunu vurguladı: “Berlin’in Ayrımcılığa Karşı Kanunu’nun reforme edilmesi talebi, ırkçılığa karşı Black Lives Matter hareketi ve ortaya çıkarılan sağcı terör ağları nedeniyle polisle ilgili eleştiriler bir tartışma yürütülüyor. Benim bunu konu alan köşe yazım da şiddet tekelini toplumun gerçek mağduru gibi göstermek için gündem saptırma olarak kullanıldı. Yani bir metodla bile isteye, ideolojik sebeplerden konu raydan çıkarıldı, gündemden düşürüldü ve tartışılan benim makalem oldu. Hiciv olan makale.”

Polis şiddetinin çok yoğun tartışılmasına rağmen odağı bir makaleye çevirerek gündemden düşürme çabası içine girildiğini vurgulayan Yaghoobifarah, “Yazdığım makale, dikkatleri toplumun gerçek kurbanı olanların üzerinden çekmek ve şiddet üzerinden bir tekel oluşturmak için bir oyalama olarak görüldü” dedi.

* imza kampanyasına şu link üzerinden ulaşılabilir: www.change.org/p/angela-merkel-cdu-pressefreiheit-pressefreiheit-statt-polizeigewalt-ef49cf50-7b4c-4ca2-83bf-cedf8c5901fc?signed=true

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.