Hepimiz sorumluluk almalıyız

Gülcan Kaçmaz Sayyiğit

Gülcan Kaçmaz Sayyiğit

  • Rêber Apo'nun toplumda artan şiddete dikkat çekmesinin önemini vurgulayan Demokratik Birlik İnisiyatifi Eşsözcüsü Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, “Sayın Abdullah Öcalan'ın da ifade ettiği gibi, aslında her birimizin sorumluluğudur. Herkes, kendini hem bu işin öznesi hem de sorumlusu olarak görmeli. Bu durumla ancak örgütlü toplum ve ulusal birlik çalışmalarıyla baş edebiliriz" dedi.

AZİZ ORUÇ /İSTANBUL

Demokratik Birlik İnisiyatifi Eşsözcüsü Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, uzun yılların savaş atmosferi, özel savaş politikaları, ekonomik kriz ve yaygın bireysel silahlanmanın toplumsal şiddeti derinleştirdiğini belirtti. Kürt toplumunda hızla yayılan bu şiddet sarmalının yalnızca bireysel değil, politik ve toplumsal arka planları olduğunu vurgulayan Sayyiğit, “Bu durumla ancak örgütlü toplum ve ulusal birlik çalışmalarıyla baş edebiliriz” dedi. “Sadece Kürdistan'da değil, bütün Türkiye'de ekonomik krizin verdiği, yılların savaş yorgunluğunun ortaya çıkardığı bir psikolojik atmosfer var. İnsanların birbirine karşı tahammülsüzlüğü, bu son süreçte özellikle bu bahse konu durumlarla birlikte had safhaya ulaşmış durumda. Maalesef yüzümüzü Bakurê Kürdistan'a çevirdiğimizde bu toplumsal şiddet olayları daha fazla karşımıza çıkıyor” diye konuştu.

Çoklu kriz tetikliyor

Demokratik Birlik İnisiyatifi’nin toplumsal sorunların çözümüne yönelik kampanyalar yürüttüğünü hatırlatan Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, şöyle devam etti: “Ama bu, tek başına Demokratik Birlik İnisiyatifi’nin altından kalkacağı bir problem değil. Her gün birbirini tetikleyen ve çok hızlı bir şekilde yayılan, aslında cezasızlık politikalarının da getirdiği bir noktadan bahsetmek gerekiyor. Bireysel silahlanmanın çok yaygın olduğu bir dönemden geçiyoruz. En ufak bir tartışma yaralamayla, ağır yaralamayla ya da ölümle sonuçlanabiliyor. Bunun temel sebeplerinden biri Türkiye'deki çoklu kriz halinin insanlarda yarattığı psikolojik sorunlar ve bireysel silahlanmanın hat safhaya ulaşmasıdır."

Devletin özel savaşı

Uyuşturucu, fuhuş ve cinayet gibi toplumsal sorunlarda özel savaş politikalarının etkisine dikkat çeken Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, “Kürdistan’da yürütülen özel savaş politikaları dönemlere göre değişiklik arz ediyor. Öncesinde köy boşaltmaları, köy yakmaları, faili meçhuller vardı. Bugün ise uyuşturucu, fuhuş, bireysel silahlanma gibi politikalar devletin Kürtler için geliştirdiği politikalardır. Bunları öylesine olaylar olarak göremeyiz; zehri halkın içine yaymaya çalışan politikalardan söz etmek mümkün” dedi.

Kürtlere uymayan şeyler

Toplumsal sorunlarda özellikle son 5-6 ayda ciddi bir artış yaşandığını belirten Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, “Kürtlerin ahlakına, kültürüne ve yaşam biçimine uymayan birçok şey açığa çıktı. Bunun üzerinde ciddi durulması gerekiyor. Kadına yönelik şiddet, çocuğa yönelik şiddet ve insanların yaşamını idame ettikleri alanlara yönelik saldırılar son süreçte daha fazla açığa çıktı” dedi.

Ciddi bir ahlaki çöküş

Son dönemlerde yaşanan olaylara dikkat çeken Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, “Erzurum’da bir köyde hayvanların besin alanlarının yakılması, Batman’da çocuğa yönelim, Mardin’de bir ailenin katledilmesi, Van’da bir babanın çocuklarıyla birlikte araçta taranması… Bunlar -en azından Kürtler açısından ifade edelim- Kürtlerin birbirine yaklaşımı değildi. Bu durum, ciddi bir ahlaki çöküşü beraberinde getiriyor” diye konuştu.

Wan ve Amed merkezli

Demokratik Birlik İnisiyatifi olarak "Milli Dayanışma ve Kardeşlik Komisyonu"nu inşa ettiklerini belirten Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, “Bir Amed merkezi, biri de Wan merkezidir. Wan merkezi tüm Serhed'i, Amed merkezi ise Amed bölgesini kapsayacak şekilde her ilde temsilcilerin olacağı bir çalışma yürütmek için kolları sıvadık. Bunları yapıyorum ama yalnızca Demokratik Birlik İnisiyatifi’nin yapacağı bir şey değil. Tüm demokratik kitle örgütlerinin, kadınların, gençlerin, barış annelerinin, kanaat önderlerinin kendini bu işin öznesi olarak görmesi ve sorumluluk hissetmesi gerekir” şeklinde konuştu.

İç barış ve ulusal birlik

Rêber Apo'nun toplumda artan şiddet olaylarına dair değerlendirmelerinin önemine işaret eden Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, şunları söyledi: “Sayın Abdullah Öcalan'ın da ifade ettiği gibi, aslında her birimizin sorumluluğudur. Herkesin kendini hem bu işin öznesi hem de sorumlusu olarak görmesi gerekiyor. Sayın Öcalan, demokratik barış süreciyle birlikte bu çalışmaların gelişeceğini belirtiyor. Bizlerin de bu konuda zemin oluşturması gerekiyor. Yaygınlaşan şiddet olaylarına karşı önleyici programlar ortaya koymalıyız. Bunun temel koşulu da Kürtlerin önce kendi arasında ulusal birliği ve iç barışını sağlayabilmesidir. 

Önleyici çalışmalar

Biz bugün eğer ulusal birlik çalışmaları yürütüyorsak önce küçük yerlerden başlayıp aileler, aşiretler ya da dar gruplar arasındaki bu birliği sağlamamız gerekiyor ve bunun üzerine asıl ulusal birlik çalışmalarını inşa etmemiz lazım. Bu birliği sağlamanın temel yollarından biri de toplumsal sorunları barış zemininde tartışmak ve sonuçlandırmaktır. Hem şiddet gerçekleştikten sonraki barış çalışmalarını yürütmek hem de önleyici çalışmalar ortaya koyarak bu sorunların yaşanmaması için programlar geliştirmek gerekiyor.”

Örgütlü mücadele şart

“Bunu aşmanın temel yollarından biri örgütlenmek ve örgütlülüğü artırmaktır” diyen Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, “Herkesin kendini sorumlu görmesi, eğitim çalışmaları düzenlenmesi, örgütlenme çalışmalarının yapılması gerekir. Örgütlü mücadeleyle bu sorunlarla daha rahat baş edebilme imkânı ortaya çıkacaktır” şeklinde konuştu.

Çaresiz değiliz

Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, şunları ekledi: “Eğer bugün barış ve demokratik toplum sürecinden bahsediyorsak, öncelikle bu ahlaki çürümenin önüne geçmek için çalışmalar yürütmeliyiz. Yaşananlar ciddi şekilde kaygı verici ama çaresiz değiliz. Örgütlenir, birlikte mücadele eder, her yere ve her eve ulaşabilir ve diyaloğu geliştirebilirsek bunu başaracağımıza inanıyorum.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.