Hepimize iyi gelecek bir yol mümkün mü?

Forum Haberleri —

Mezopotamya

Mezopotamya

  • Eğer ki bu topraklarda başka bir yaşam kurulacaksa, bu yaşam ne sadece hayal gücüyle ne de sadece teknik akılla inşa edilebilir. Bu yaşam, hakikati arama cesaretiyle, açıklıkla, güvenle ve ortak akılla örgütlenecek. Belki o zaman, gerçekten hepimize iyi gelecek bir yol açılacak.

ŞÜKRİYE ERCAN

Zamansızlıkların iç içe geçtiği bir çağda yaşıyoruz.

Gerekenle mümkün olanın birbirine temas etmediği, ama imkânsızın hâlâ ısrarla gerekli olmaya devam ettiği bir eşiği zorluyoruz. Ve soruyoruz: Hepimize iyi gelecek bir yol mümkün mü?

Bu soru bir temenni değil.

Bu, artık tıkatılmış şanslarımızın, tükenmiş fırsatlarımızın içinden doğan bir zorunluluktur.

Bu coğrafyada başka bir hayatı istemenin bedelini ödeyen herkes için; barış, eşitlik, adalet ve özgürlük kavramlarının artık sadece mücadele başlıkları değil, yaşama biçimi haline gelmesi gerektiğini biliyoruz.

Çünkü biliyoruz ki, ne mücadele dediğimiz şey ne de bu hayatın kendisi bir “dibin” ya da “sonun” etrafında dönüyor.

İnatla sürdürülen ama çoğu kez adı konmayan gerilimler, açıklıkla konuşulamayan fikirler, örgütsel sınırlar içine sıkışmış dostluklar, birbirine temas etmeden paralel ilerleyen ortaklıklar…

Hepsi birikiyor. Ve bu birikim suskunlukla değil, açıklıkla çözülmeli.

Hepimize iyi gelecek bir yol, sadece hedeflerin ortaklaşmasından geçmiyor.

Usulün esasla buluştuğu, birlikte mücadele etmenin de ayrılmanın da edebine riayet eden bir siyasi kültürün kurulmasından geçiyor.

Çünkü başka türlü bir hayat kurmak istiyorsak, o hayatın ahlâkını ve yöntemini bugünden örgütlememiz gerekiyor.

Bu, barışın da yeni devrimci sözün de yapı taşıdır.

Barış, sadece silahların sustuğu an değil; farklı düşünenlerin ortak bir hayat kurabileceğine dair duyulan inançtır.

Barış, ortak bir fikriyatla yürünebilir bir zeminde, farklı olanların birbirini anlamaya çalıştığı o zor, ama onarıcı süreçtir.

Bu süreçleri mümkün kılmak ise cesaret ister.

Duyguların tahrip edildiği, ahlâkın yozlaştığı, fikirlerin rekabete kurban edildiği bu çağda; açıklıkla konuşmak, birbirine temas etmek ve ihtilafı örgütlü ortaklaşmalara çevirmek en büyük devrimdir.

Ve elbette farklı fikirlere sahip olan arkadaşlarımız olacak.

Geçmiş 40 yılın, 50 yılın muhasebesini yapanlar, farklı deneyimlerden gelenler, farklı hatalara temas etmiş olanlar…

Hepimiz bir şekilde başka bir hayatı istemenin yollarından geçtik.

Ve bugün, başka bir hayatın mümkün olduğuna inananlar olarak, istediğimizin ve mümkün gördüğümüzün bugün hayatımızdaki karşılığını görünür kılmak zorundayız.

Çünkü eğer bu coğrafyada –ve kendimizin de parçası olduğumuz bu tarihsel süreçte– yeni yollar icat edemezsek, devrimciliğin öncülüğünü de, geleceği kurma iddiasını da kaybederiz.

O zaman yalnızca başkalarının teorilerinin izinden yürür, başka coğrafyalarda konuşulanların soğuk kopyalarıyla oyalanırız.

Oysa bu toprakların kendine ait bir dili, bir acısı, bir bilgeliği, bir umudu var.

Ve bunu konuşmak, yeniden kurmak, inşa etmek bizim elimizde.

Mühendisler ve ameleler gibi ayrışan, sözle başlayıp sözle tükenen yapılar bize hiçbir şey vaat etmiyor.

Siyasetin ruhunu kaybettiği yerde, devrimciliğin ABC’si dahi pusulasız kalıyor.

O yüzden bugünkü en sade davranış bile, yarının ihtimalini tayin edebilir.

Eğer ki bu topraklarda başka bir yaşam kurulacaksa, bu yaşam ne sadece hayal gücüyle ne de sadece teknik akılla inşa edilebilir.

Bu yaşam, hakikati arama cesaretiyle, açıklıkla, güvenle ve ortak akılla örgütlenecek.

Ve belki o zaman, gerçekten hepimize iyi gelecek bir yol açılacak.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.