Hepsi kınadı, bana mısın demedi

  •  Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Türkiye'nin katliamı için yaptığı oturumda Irak'taki varlığının gayri meşruluğunu teyit etti, katliamcılığını kınadı. Türk tarafı ezberlerini tekrarlayıp durdu.

Irak'ın talebi üzerine Türk devletinin Perex'deki katliamını görüşmek üzere toplanan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) tüm yalanları yüzüne fırlatıldı, katliamcılığı teşhir edildi. Bütün üyeler teker teker söz alarak ne kadar korkakça ve alçakça bir saldırı olduğunu teslim etti, uluslararası hukuku hatırlattı. Buna rağmen Türk Temsilci, kibirli bir dil ve pişkince Irak'ı ciddiye almadıklarını gösterip PKK'yi karaladı.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Irak’ın talebi üzerine Türk devletinin Dihok’un Zaxo ilçesine Perex köyündeki piknik alanında gerçekleştirdiği katliamı görüşmek üzere bir oturum gerçekleştirdi. Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, BM Genel Merkezi'ndeki oturumda yaptığı konuşmada, 20 Temmuz  günü saat 13.50'de gerçekleşen saldırının ardından bölgeye gittiğini; 9 sivilin ölümü, 33 sivilin yaralanması ile sonuçlanan saldırının Türk ordusu (TSK) tarafından yapıldığının tespit edildiğini söyledi. 

Şimdiye kadar 296 nota

Irak'ın, Türk ordusunun masum sivillere karşı gerçekleştirdiği bu aleni saldırıyı, egemenliğine, güvenliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik askeri bir saldırı olarak ele aldığını vurgulayan Hüseyin,  süreklileşen askeri ihlallere son vermesi ve askeri güçlerini Irak topraklarından çekmesi için 2018'den bu yana Türkiye makamlarına 296 protesto notası verdiklerini aktardı.

Çekmesi için acil karar

Hüseyin, BMGK’den, Türk devletinin Irak topraklarının tamamında askeri güçlerini çekmesini zorunlu kılan acil bir karar yayınlaması talebinde bulundu. Bakan Hüseyin, "Bugün ve daha sonra kuşkusuz Türk tarafından, kendi iç meseleleri olan PKK ile bağlantılı temelsiz argümanları öne sürerek, ülkesinin askeri güçlerinin Irak toprakları içindeki varlığına ilişkin çeşitli gerekçeler duyacağız" dedi.

Türkiye ile anlaşma yok

Türkiye'nin, Irak ile Türk askeri varlığına izin veren bir anlaşma olduğunu iddia ettiğini, ayrıca Irak'ın egemenliğini ihlal eden eylemlerini haklı çıkarmak için Birleşmiş Milletler Şartı'nın 51. Maddesini (Meşru müdafaa hakkı) uyguladığını söylediğini hatırlatan Hüseyin, ikisine net yanıt verdi:

*  51. Madde, Türkiye'nin Irak toprakları içindeki askeri ihlallerini Güvenlik Konseyi'ne bildirmesini gerektirir ama bu maddenin gerekleri uygulanmıyor, aksine Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'ni ihlal ediyor.

* Bu vesileyle tüm uluslararası toplum nezdinde, Irak ile Türkiye arasında, PKK'ye karşı operasyonlar için Türk kuvvetlerinin Irak topraklarına girmesine izin veren bir güvenlik anlaşması olmadığını teyit ediyoruz.

Konsey'den dört talepte bulundu

Güvenlik Konseyi’nde durumun ciddiyetle değerlendirmesini, uluslararası barış ve güvenliği sağlama konusundaki sorumluluğunu üstlenmesini isteyen Fuad Hüseyin, Irak hükümetinin BM Güvenlik Koseyi’nden taleplerini şöyle sıraladı:

* Türkiye'nin tüm Irak topraklarından askeri güçlerini geri çekmesini zorunlu kılan bir kararın çıkarılması. Varlığı güvenlik durumunu istikrarsızlaştıracaktır.

* Bu saldırıları güçlü bir şekilde kınanmalı, Irak'ın ulusal güvenliğine, bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden, sivilleri hedef alan bu menfur eylemin faillerinden hesap sorulmasını sağlamak için bağımsız bir uluslararası ekip oluşturulmalı.

* Savunmasız Iraklılar arasında kayıplara yol açan Irak topraklarını ve hava sahasını Türkiye'nin defalarca ihlal etmesi nedeniyle Irak ile Türkiye arasındaki duruma ilişkin maddenin Güvenlik Konseyi'nin gündemine alınmasını talep ediyoruz.

* Silahsız sivillere verilen zararlar ve son bombardımanda turizm faaliyetlerinde yaşanan ziyan için Türk hükümeti tazminat ödemeye mecbur edilmeli.

Irak'ın, PKK'nin Irak topraklarından çıkması için Birleşmiş Milletler ve diğer ilgili ülkelerle birlikte çalışmaya hazır olduğunu da aktaran Hüseyin, şunları ekledi: "Irak halkı, Birleşmiş Milletler'e ve Konsey'e uluslararası barış ve güvenliğin garantörü olarak bakıyor. Konsey'in gerekli çözümleri bulma ve bu krizin gelecekteki yansımalarını önleme konusunda belirleyici ve etkili bir rol oynamasını bekliyoruz.”

Öncü Keçeli

Kibirli ve pişkin savunma

Türkiye'nin BM Daimi Temsilciliği Maslahatgüzarı Öncü Keçeli ise saldırıdan hemen sonra Irak ve Federe Kürdistan makamlarıyla temas halinde; gerçekleri ortaya çıkarmak için tüm adımları atmaya hazır olduklarını söyleyerek, “Türkiye Irak'ın egemenliğine, toprak bütünlüğüne, istikrarına ve refahına verdiği güçlü desteği her zaman sürdürmüştür. Aksi yöndeki her türlü iddia asılsız ve kötü niyetlidir” diyebildi. Keçeli, PKK'nin varlığını yalan yanlış bilgilerle aktararak, MİT sorumlusu Osman Köse'nin Temmuz 2019'da öldürülmesini, "Türkiye’nin Erbil Başkonsolosluğu’nda çalışan Osman Köse’nin suikast sonucu hayatını kaybetti. Failler taleplere rağmen iade edilmedi” şeklinde gündeme getirdi. 

Irak'ın egemenliği ve toprak bütünlüğünün Türkiye tarafından değil, PKK tarafından ihlal edildiğini ileri süren Türk temsilci, “Bu toplantıyı gerçekleştirdiğimiz sırada, Musul’daki diplomatik temsilciliğimize dört adet roket atıldığı öğrendik. Bu Irak’ın kendi egemenliğini sağlayamadığını gösteriyor. Bu vesile ile Irak makamlarını bir kez daha gerginliği tırmandıran her türlü açıklamadan uzak tutmaya davet ediyoruz. Biz terör gruplarına karşı birlikte mücadele edilmesi gerektiğine inanıyoruz” dedi.

BM'nin Irak temsilcisi de konuştu

KDP ve Türk ortaklığına angaje olan BM Irak Özel Temsilcisi Jeanine Hennis-Plasschaert de video konferans yoluyla katılarak olanlar hakkında sunum yaptı. Plasschaert'in sunumundan bazı bölümler özetle şöyle:

“5 top mermisi tanınmış bir turizm merkezi olan Perex’i vurdu. Yılın bu zamanında beklendiği gibi, bu tatil yeri çocuklar da dahil ziyaretçilerle doluydu. İlk bomba Perex’e bakan ıssız bir tepeye düştü. Ancak bir sonraki mermiler tatil köyünün merkezine isabet etti ve biri 1 yaşında bir bebek, 3’ü çocuk 9 sivili öldürdü ve 33 kişiyi yaraladı. Yaralılardan 11'i ameliyata alındı ve 3'ünün durumu halen ağır.

Saldırı sonrası açıklamalar

Saldırının hemen ardından Başbakan Mustafa el-Kazımi bir komisyon kurduğunu, aynı gün bu komisyon yıkıma tanık olmak, kanıt toplamak, tanıklar ve yerel yetkililerle iletişime geçmek için saldırının gerçekleştiği yeri ziyaret etti. Irak hükümeti, toplanan delilleri değerlendirerek, bu trajik olayı en açık şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bağladı. 

Türk Dışişleri Bakanlığı reddeden, PKK'yi gösteren ve ‘gerçeği ortaya çıkarmak için gereken adımları atmaya hazır’ olduğunu belirten bir basın açıklaması yaptı. Ertesi gün Türkiye'nin Bağdat Büyükelçiliği sosyal medya üzerinden, ‘PKK terör örgütü tarafından şehit olan Iraklı kardeşlerimize başsağlığı diliyoruz’ dedi. PKK de saldırıdan Türkiye'yi sorumlu tutan bir açıklama yaptı."

Irak Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısı ve kararları, 21 Temmuz'da siyasi yelpazede yer alan Iraklı liderlerin üst düzey toplantısı, 23 Temmuz'da Kazımi-Mesrur Barzani görüşmesi, Irak Parlamentosu toplantısı hakkında bilgi veren BM Temsilcisi, “Tanınmış bir turizm bölgesine yapılan korkunç saldırı, sivillerin hayatına, sivilleri korumaya yönelik uluslararası insan hakları hukukuna, uluslararası kabul görmüş standartlara karşı şok edici bir saygısızlık olduğunu gösteriyor. Her bir çatışmanın tüm tarafları, her zaman sivillere zarar vermekten kaçınmak için mümkün olan tüm önlemleri almak zorunda. Bu saldırıda buna uyulmadığı açıktır” dedi.

Temsilcinin uzlaşma arayışı

Irak Başbakanı ile önceki gün yaptığı görüşmede, bağımsız veya ortak olsun, şeffaf ve titiz bir soruşturmanın önemini bir kez daha vurguladığını aktaran BM Irak Temsilcisi, "Türkiye'nin de tam olarak ne olduğunu belirlemek için konuyu Irak ile birlikte ele almaya hazır olduğunu anlıyorum" dedi.

Teker teker kınadılar

BM Güvenlik Konseyi oturumuna katılan üye ülkelerin temsilcileri, birer birer söz alarak katliamı kınadı ve Irak’a desteklerini yineledi.

*  ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield: Washington, Dıhuk'a yapılan saldırıyı kınıyor. Sivillerin öldürülmesi kabul edilemez. Irak ve topraklarının egemenliğine saygı gösterilmesi çağrısında bulunuyoruz.

* Meksika’nın BM Daimi Temsilcisi Juan Gómez Robledo Verduzco, saldırıyı kınayarak, “Sivillere yönelik her türlü saldırı, uluslararası hukukun ihlalidir” dedi.

*  İrlanda Temsilcisi Brıan Patrıck Flynn de saldırıyı kınayarak, sivillere yönelik saldırıların uluslararası hukukta aykırı olduğunun altını çizdi. Flynn, tüm üye devletleri bu süreçte Irak hükümeti ve diğer tüm ilgili makamlarla iş birliği yapmaya çağırdı.

*  Fransa Temsilcisi Nathalıe Broadhurst Estival de, Iraklıların barış içinde yaşama özleminin her zamankinden daha çok meşru olduğunu söyleyerek, saldırıyı kınadı.

*  Britanya Temsilcisi Alice Jacobs, saldırının Irak'ın istikrarı üzerindeki etkisinden duyduğu endişeyi dile getirdi; tüm tarafları Irak'ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duymaya da çağırdı.

*  Arnavutluk Temsilcisi Ferit Hoxha, faillerden hesap sorulması gerektiğini belirtti.

*  Gabon Temsilcisi Edwıge Koumby Mıssambo, saldırıyı kınayarak şunun altını çizdi: “Bu korkakça ve aşağılıkça eylem uluslararası hukukun açık bir ihlalidir.” 

*  Kenya Temsilcisi Michael Kapkiai Kiboino, saldırıyı kınadı.

*  Çin Temsilcisi Geng Shuang da kınayarak, “Irak, çeşitli etnik kökenleri ve dinleri ile stratejik öneme sahip bir konumdadır ve jeopolitik rekabetler için bir arena değil, bölgesel iş birliği için bir güçlendirici olmalıdır. Ne yazık ki, yabancı güçler Irak hükümetinin rızası olmadan ülkenin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü büyük ölçüde ihlal ederek, bölgesel istikrarı tehdit ederek defalarca operasyonlar gerçekleştirdi” dedi.

*  Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Temsilcisi Mohamed İssa Abushahab, kınadığı saldırıyı, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ve uluslararası hukukun açık bir ihlali olarak nitelendirdi.

*  Brezilya Temsilcisi Ronaldo Costa Filho, saldırıyı kınayarak, “Egemen bir Irak olmadan istikrarlı bir Ortadoğu olamaz. Dihuk'ta gördüğümüz sahne kabul edilemez ve kesinlikle kınanmalıdır” dedi.

* Rusya Federasyonu Temsilcisi Dmitry A. Polyanskiy de gelişmeleri endişeyle izlediğini belirterek, Irak'taki saldırının kapsamlı bir şekilde soruşturulacağına inandığını söyledi.

* Norveç Temsilcisi Mona Juul, sivillere yönelik kasıtlı saldırıların uluslararası hukuka aykırı ve kabul edilemez olduğunu vurguladı.

* Gana Temsilcisi Carolyn Abena Anima Oppong-Ntiri de doğrudan sivilleri hedef alan saldırının hiçbir koşulda kabul edilemez olduğunu söyledi. Oppong-Ntiri, tüm tarafları, sivil nüfusun ve altyapının korunmasını sağlama konusundaki uluslararası yükümlülüklerine bağlı kalmaya devam etmeye çağırdı.   NEW YORK

 

Madem PKK kalmadı niye güç yığıyor?

Irak Dışişleri Bakanı Dr. Fuad Hüseyin

Irak Dışişleri Bakanı Dr. Fuad Hüseyin, Türk devletinin ‘PKK en zayıf dönemini yaşıyor’ dediğini hatırlatarak, "Madem PKK’nin sayısı bu kadar azalmış ve PKK kalmamışsa neden güçlerini arttırmaktalar, neden askeri üslerinin sayısı en az 100’e ulaşmıştır?" diye sordu.

Irak Dışişleri Bakanı, BM Güvenlik Konseyi’nin oturumundan sonra Rûdaw'ın sorularını yanıtladı. Rûdaw muhabirinin, Türk tezlerini destekleyen "Türkiye PKK’den dolayı endişelerini dile getiriyor. Irak hükümeti PKK’yi Kürdistan Bölgesi topraklarından çıkarabilir mi?" şeklindeki sorusuna Bakan Fuad Hüseyin, şöyle yanıt verdi: "Soru esasta şu; Türkiye hangi hakka dayanarak Irak topraklarına giriyor? Türkiye 1991’den itibaren Irak topraklarına girmiştir. Kendileri ‘PKK en zayıf dönemini yaşıyor’ demekte. PKK en küçük bir eylem yapsa vuruyorlar, onlacasını öldürüyorlar. Madem PKK’nin sayısı bu kadar azalmış ve PKK kalmamışsa neden güçlerini arttırmaktalar? Neden daha fazla içeriye doğru ilerlemekteler? Neden askeri üslerinin sayısı en az 100’e ulaşmıştır?"

PKK'yi bitiremezler

Rûdaw muhabirinin "Türkiye’nin farklı bir amacı olduğunu mu söylüyorsunuz?" şeklindeki sorusuna ise Hüseyin, herkesin bu soruyu sorduğunu belirterek, şöyle yanıtladı: "1991’de sınırdan girdi birkaç küçük nokta kurdu. Her geçen gün sayısını arttırıyor ve Irak’ın derinliklerine kadar güçleri ilerledi. Başika, Türkiye sınırından 105 km mesafede ama Musul’a 2 km uzaklıkta. Peki, amaçları nedir? Bunun yanı sıra, 1984’ten beri PKK’ye karşı savaşıyorlar. 1984’den itibaren (PKK) güçlerinin yarısından fazlası Türkiye sınırları içerisindeydi. Ancak savaşla bitiremediler. Şimdi de bu böyledir. Bu sorun öldürmekle ve savaşla çözülemez. 

Önce Türk ordusu çıkmalı

Yine de Irakla ilişkili yanlarının çözülmesi için biz, ABD, Avrupa ve diğer ülkeler ile birlikte Türkiye’yle masaya oturup PKK sorunun nasıl çözüleceği ve Irak’tan nasıl çıkarılacağı konularını görüşmeye hazırız, ancak öncelikle Türkiye ordusunun çekilmesi ve topraklarımızdan çıkması gerekir."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.