Irak seçimleri: Kürtleri bekleyen kriz

Dünya Haberleri —

Irak seçimleri

Irak seçimleri

  • Başûrê Kurdistan’da bir yılı aşkındır hükümeti kuramayan Kürt partileri, 11 Kasım’da yapılacak genel seçimlere bir kez daha birlik içinde değil, ayrı olarak katılacak. Hem Başûr hem de Irak’ta seçimlere inancı giderek azalan halkın sandığa gitme oranı her geçen gün azalıyor.

FEHİM IŞIK

Irak'ta 2003 yılında Saddam Hüseyin diktatörlüğünün yıkılmasından yaklaşık 2 yıl sonra yeni anayasayı oluşturacak Ulusal Meclis seçimi, 30 Ocak 2005'te yapıldı. Irak’ta siyasi yapının yanı sıra yeni anayasa ve federal statünün değişimini bu seçimle gelen 275 üyeli Ulusal Meclis gerçekleştirdi. Ulusal Meclis hemen ardından ilk iş olarak yeni cumhurbaşkanını seçti. YNK lideri Celal Talabani, Saddam diktatörlüğünün yıkılmasından sonra Irak Federal Cumhuriyetinin ilk Kürt cumhurbaşkanı oldu.

Ulusal Meclis anayasanın kabulü ve cumhurbaşkanı seçiminin ardından ilk parlamento seçiminin 15 Aralık 2005'te yapılması kararı aldı. Tüm Kürt partileri, ilk parlamento seçimlerine “Kürdistani İttifak” adıyla katıldı. KDP ve YNK öncülüğündeki Kürdistani İttifak, 53 vekil kazanarak azımsanmayacak bir başarıya imza attı. Aynı seçimde Şii partilerin oluşturduğu “Birleşik Irak İttifakı” da 128 vekil kazanarak ilk sırada yer aldı. Neredeyse tüm partilerin yer aldığı bir ulusal koalisyonla kurulan yeni hükümetin ardından 22 Nisan 2006'da parlamentoda yapılan seçimle Celal Talabani bir kez daha cumhurbaşkanı seçildi. Meclis Başkanı Sünni-Arap, Başbakan ise Şii-Arap oldu. Yönetimdeki bu etnik ve inançsal dağılım zaman zaman sorunlara neden olsa da bugüne kadar bozulmadı. Anayasa'da yazılı bir madde olmamasına rağmen geleneksel bir yaklaşım olarak Cumhurbaşkanı Kürt, Meclis Başkanı Sünni, Başbakan ise Şii Araplardan seçildi.

Başûrê Kurdistanlı partiler 7 Mart 2010’da yapılan seçime bir kez daha Kürdistani İttifak’la katıldı. Kürtler 325 üyeli parlamentoda 57 sandalye kazandı. Kürt temsilcilerinin Irak Parlamentosu'ndaki sayısı, parlamentonun üye sayısındaki artış nedeniyle önceki seçime oranla yükseldi. Ancak iki büyük partinin stratejik ortaklık adı altında bir çıkar işbirliğini öne çıkarması nedeniyle artan tepkilere bağlı olarak Kürdistani İttifak istenen başarıyı elde edemedi. Kürtler önceki seçimlerden farklı olarak bu kez Kerkük, Diyala, Xaneqîn ve Musul'un bazı Kürt kasabalarını kapsayan ve tartışmalı bölge olarak bilinen (nereye bağlanacağı anayasa referandumuna bırakılan) kentlerde önceki seçimlere nazaran daha iyi sonuçlar elde ettiler.

 

 

 

Kürtler, Irak'ın federal statüsünün kabul edilmesinin ardından 30 Nisan 2014’te yapılan seçimlere ilk kez bir ittifak oluşturmadan katıldılar. KDP ve YNK yine stratejik ortaklığın bir yansıması olarak 2014 genel seçimlerine tek listeyle katıldı. Noşirvan Mustafa liderliğinde kurulan Goran Hareketi ile Yekgirtu İslami (Kürdistan İslami Birlik) ise ayrı listelerle seçime katıldı. Seçimlere bağımsız olarak katılan Kürt siyasetçiler de vardı. Goran Hareketi’nin 9 vekille Parlamento’ya girmeyi başarması seçimlerin sürprizi oldu. Yekgirtu İslami'nin oluşturduğu blok 3 vekil, KDP-YNK bloğu ise ancak 42 vekil çıkarabildi. Kürtler 328 üyeli Irak Parlamentosu’nda bu kez 54 vekille temsil edilebildi. Bölünmüşlük, toplam vekil sayısında düşüşe yol açtığı gibi merkezi Irak hükümetinin kurulmasındaki Kürt etkisini de olumsuz etkiledi.

DAİŞ saldırılarının başladığı bu dönem, aynı zamanda Irak'ta siyasi ve ekonomik krizin de giderek derinleştiği bir dönemin başlangıcı oldu. Saldırılar ayrıca Kürt siyasetini de olumsuz etkiledi. Bu dönem devreye giren bir diğer olgu ise Türk devletinin bölgeye dönük yaygınlaştırılmış işgal siyaseti oldu. 2014 yılının sonuna doğru Milli Güvenlik Kurulu'nda (MGK) Çöktürme Planı'nı kabul eden Türk devleti, 2015 yılının ortalarından itibaren ise işgal saldırılarını artırdı. Bu saldırılarla birlikte Başûrê Kurdistan'da özellikle KDP yönetimindeki bazı bölgeler fiilen Türk devletinin kontrolüne girdi.

Türk devletinin işgal saldırılarını geliştirme hazırlığını yürüttüğü dönemde, DAİŞ de harekete geçti; 10 Haziran 2014'te Irak'ın en büyük kentlerinden biri olan Musul'u işgal etti. Hiçbir direnişle karşılaşmayan DAİŞ, bir anda Musul'a çöktü. On binlerce Irak askeri kentten kaçarken kentteki tüm silah ve cephaneler ile bankalarda bulunan 400 milyon doları aşkın para DAİŞ'in eline geçti. DAİŞ, bir yandan yönünü Telafer ve Şengal'e verirken bir yandan da Kerkük'e ilerlemeye başladı. Ağırlıkla Türkmenlerin yaşadığı Telafer ile Êzîdî Kürtlerin kutsal şehri Şengal’i işgal etti. Ancak Kerkük halkı, işgale izin vermedi; direnişe peşmergeler de katıldı. Böylece statüsü referandum ile belirlenecek olan Kerkük ve civarındaki Diyala, Xaneqîn gibi tartışmalı statüde yer alan kent ve kasabalar fiilen Başûrê KUrdistan yönetiminin kontrolüne girdi. YNK'li Necmettin Kerim Kerkük’ün valisi oldu. Ne yazık ki bu fiili durum çok uzun sürmedi. KDP’nin girişimiyle 2018’de yapılması kararlaştırılan genel seçimlerden hemen önce Başûrê Kurdistan’da bağımsızlık referandumu kararı alındı. Bağımsızlık referandumu ABD başta olmak üzere birçok devletin karşı çıktığı bir girişimdi. Irak, İran ve Türk devleti ise referandumu doğrudan bir tehdit gerekçesi yaptı.

KDP'nin referandumu, birçok Kürt partisi tarafından fiiliyatta desteklendi ama işin arka planı hiçbir zaman öyle olmadı. KDP dâhil birçok partiden yetkililer arka planda Türk devleti, Irak merkezi hükümeti veya İran ile ilişkiler geliştirip referandumun kabul edilmesi durumunda bile sonuçların etkili olmaması için çalıştı. Halk referandumda yüzde 92 gibi ezici bir çoğunlukla evet dedi ancak bu referandum Kürtler arası iç uyumsuzluk nedeniyle uygulanmadığı gibi Kerkük ve diğer tartışmalı bölgelerin kontrolünün kaybedilmesini de beraberinde getirdi.

Kerkük, 25 Eylül 2017'de yapılan referandumun hemen ardından, 16 Ekim 2017'de Irak ordusu ile İran destekli Haşdi Şabi güçleri tarafından bir kez daha işgal edildi. Başûrê Kurdistan yönetimi bu işgal saldırıları neticesinde topraklarının neredeyse yüzde 40'ını kaybetti. Bu dönemin en önemli olgularından biri ise Başûrlu partilerin tamamen ayrışması oldu. Aralarında zorunluluktan doğan zımni birlik bile son buldu. Federe Kürdistan Bölgesi parlamentosu işlevsizleşti. Hükümet fiilen KDP ve YNK arasında Süleymaniye ve Hewlêr hükümetleri olarak ikiye bölündü.

Kürtlerin elini ciddi anlamda zayıflatan bu gelişmelerin ardından 12 Mayıs 2018'de bir kez daha Irak genel seçimleri yapıldı. 329 vekilin belirleneceği genel seçimlere Kürtler alabildiğine dağınık bir biçimde katıldı. Kürt partilerinin tamamının ayrı listeler halinde katıldığı seçim neticesinde KDP 25, YNK 18, Goran Hareketi 5, İslami kimlikli Kürt partileri ise 3 vekil kazandı. Kürtlerin Irak parlamentosundaki vekil sayısı düştüğü gibi Irak merkezi hükümetine karşı neredeyse hiçbir konuda ortak hareket edemediler. Bu durum, bölge üzerinde emelleri olan Türk devleti ile İran'ın Irak'ta daha fazla belirleyici olmasını beraberinde getirdi. Seçimlerin ardından ülkedeki siyasi ve ekonomik kriz de derinleşti.

Irak'taki ekonomik ve siyasi kriz nedeniyle merkezi hükümetin ömrü de çok uzun olmadı. Nihayetinde 3 yıl sonra yani 10 Ekim 2021'de, erken genel seçim yapıldı. Kürtler bir kez daha seçimlere dağınık bir şekilde katıldı. Dağınıklığa rağmen sandalye sayısını artıran KDP oldu; 6 vekil artırarak parlamentoda 31 sandalyeyle temsil edilmeye hak kazandı. YNK'nin bir sandalyesi eksildi ve 17 vekil ile parlamentoya girdi. En büyük kaydeden ise seçimlerden bir süre önce lideri Noşirvan Mustafa'yı kaybeden Goran Hareketi oldu; hiç vekil kazanamadı. Öte yandan, Şahşuwar Abdulwahid liderliğindeki neo-liberal kimlikli Yeni Nesil Hareketi sürpriz bir çıkış yaparak 7 vekil kazanırken, İslami partiler 3 sandalyesini korudu.

Irak Federal Cumhuriyeti 11 Kasım 2025'te bir kez daha sandığa gidiyor. Kürtlerde tablo değişmiş değil; yine her parti seçimlere bir kez daha kendi özgün listeleriyle katılıyor. Daha da önemlisi Kürtler arasındaki ayrışma ve uyumsuzluk nedeniyle 20 Ekim 2024'te Kürdistan Bölge Parlamentosu seçimleri yapılmış olmasına rağmen hala bir bölge hükümeti kurulabilmiş değil. Hem Irak hem de Kürdistan Bölgesel Yönetimi açısından dikkat çekici bir diğer gelişme ise halkın seçimlere inancının giderek yok olması nedeniyle katılım oranlarının her seçimde istikrarlı bir biçimde düşmesi. Öyle ki önceki seçimlerde katılım oranı bazı bölgelerde yüzde 18'lere kadar bile düştü; genel katılım oranları ise ortalama yüzde 40 ile 50 arasında değişim gösterdi. Irak merkezi seçimlerini yakından takip edenler, 11 Kasım'da yapılacak seçimlere dönük katılım tahminlerini ifade ederken de çok daha düşük olacağının altını çiziyorlar. Başka bir deyişle kriz çözmesi beklenen seçimlerin daha büyük bir krizi de beraberinde getirebileceği ifade ediliyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.