Hesekê saldırısının perde arkası

Forum Haberleri —

DAIŞ’ê êrişî Hesekê kir

DAIŞ’ê êrişî Hesekê kir

  • Görünen o ki DAİŞ'in Hesekê'ye saldırıları ile Türkiye'nin yeni stratejisi deşifre oldu. Yeni strateji ise "uğraştır, güçsüz bırak ve saldır" temelinde hedeflenmiş durumda.

NAZIM DAŞTAN

DAİŞ çetelerinin 20 Ocak'ta Kuzey-Doğu Suriye'nin Hesekê Kantonu'na yönelik gerçekleştirdiği saldırılara karşı Demokratik Suriye Güçleri'nin (QSD) başlattığı operasyonlar 7'inci gününde devam ediyor.

Dışarıdan harekete geçirilen DAİŞ'li saldırgan hücrelerin temel hedeflerinden biri ise Hesekê'nin Xwêran Mahallesi'nde Sina Cezaevi'nde tutuklu bulunan 5 bin DAİŞ'liyi kaçırmaktı.

Söz konusu DAİŞ'liler 2019'da Dêra Zor'un Baxoz kentinde son kara operasyonları kapsamında QSD güçlerince esir alınınan kişiler.

Ancak hem iç güvenlik güçlerinin hem de QSD güçlerinin saldırıyı erken farkedip müdahale etmesi planlanan girişimin başarıya ulaşmasını engelledi.

Ardından harekete geçen QSD'nin operasyonları kapsamında şimdiye kadar yaklaşık 200 saldırgan çeteci öldürüldü, yine 800 yüzü aşkın DAİŞ'li de Sina Cezaevi'nde teslim oldu.

Doğu Xwêran Mahallesi'nde saldırgan hücrelere ve Sina Cezaevi içerisinde yürütülen temizlik operasyonları titizlikle yürütülüyor.

Sina Cezaevi'nin kontrolü tamamen QSD güçlerinde bulunurken, cezaevi içerisindeki bölümlerde çetelere yönelik operasyonlar da ara verilmeden sürdürülüyor.

Cezaevinde teslim olmak isteyen bazı DAİŞ'liler için daha fazla koridor açılması planlanırken, diğer tarafta Xwêran'da saldırgan çetecilere yönelik devam eden temizlik operasyonu ise DAİŞ'lilerin sivilleri canlı kalkan olarak kullanmasından dolayı ağır ilerliyor.

Bu kapsamda Hesekê'de tüm gün, diğer yerlerde ise kısmi olarak 1 haftalık sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Yine dünden bu yana sürdürülen operasyonlarda şimdiye kadar DAİŞ'in elinde bulunan 23 esir de kurtarıldı.

QSD'nin Xwêran ve Sina Cezaevi operasyonlarından sonra Hesekê başta olmak üzere Dêra Zor ve Reqa'yı da kapsayacak ve 10 bin savaşçının yer alacağı geniş kapsamlı bir operasyon yapması bekleniyor.

700

Akıllara gelen sorular

Yaşanan saldırılardan dolayı Kuzey-Doğu Suriye'nin genelinde yoğun güvenlik önlemleri alınırken, DAİŞ'in yeniden harekete geçirilmesi ise bir çok soruyu beraberinde getirdi.

2019'da her ne kadar coğrafik olarak DAİŞ'in elindeki alanlar alınmışsa da bu, DAİŞ'in bittiği anlama gelmiyor. Nitekim son saldırılarla birlikte karanlık yapının zaman zaman planlar dahilinde hareket geçirilebileceği gerçeği gözler önüne seriliyor.

Perde arkasında bakıldığında bu kadar güçten düşürülmüş ve 2019 yenilgisinin şokunu henüz atlatamayan DAİŞ'in bu kadar kısa sürede mobilize olması ve yeniden örgütlendirilmesi çok ciddi bir güç gerektiriyor.

DAİŞ şu an bunu organize edip, bu denli saldırı kapasitesine ulaşabilecek bir durumda değil. Patlayıcı yeleği giymiş yüzlerce çete, ellerinde bulundurdukları silahlar, yeni Suriye kimlikleri, dışarı ile nasıl bağlantıya geçecekleri ve edindikleri bomba yüklü araçlarla yapılan saldırılar birkaç DAİŞ'linin yapacağı bir plan olarak görülmüyor.

Tüm bu olup bitenlerin gösterdiği ise, QSD'nin elinde bulunan DAİŞ'lileri kaçırmaktan ziyade DAİŞ eliyle Kuzey-Doğu Suriye alanlarına saldırılar gerçekleştirmek olduğunu gösteriyor.

Kanıtlar Türkiye’yi gösteriyor

DAİŞ'in bugüne kadar Suriye'deki en büyük dostu ise Türkiye oldu. Bu hem ideolojik hem de pratik olarak herkesin hafızasında yer aldı.

Geçtiğimiz aylarda işgal saldırısı için zemin ve izin arayışına giren Türkiye, bunu bulamayınca yeni strateji ve yöntemlerle hareket edeceğini belirtmişti. Bu söz bizzat AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a aitti.

Görünen o ki DAİŞ'in Hesekê'ye saldırıları ile Türkiye'nin yeni stratejisi deşifre oldu. Yeni strateji ise "uğraştır, güçsüz bırak ve saldır" temelinde hedeflenmiş durumda.

Bunu hem saldırı hazırlığının 6-7 ay boyunca Türkiye tarafından işgal edilen Serêkaniyê'de planlanmış olması hem de eş zamanlı olarak Derbesiyê, Til Temir ve Eyn İsa'da yaşanan saldırılar kanıtlıyor.

Hedef Hesekê’yi düşürmekti

Temel hedeflerden biri de 5 bin DAİŞ'li ile Hesekê'yi düşürüp, Til Temir üzerinden Serêkaniyê'ye hat açmaktı.

Bununla birlikte eğer DAİŞ'in Hesekê'deki ilk iki günlük saldırısı başarıya ulaşsaydı hemen akabinde Hol, Şedadê, Dêra Zor ve Reqa'da yüzlerce DAİŞ hücresi harekete geçerek, Irak Şam İslam Devlet'nin (DAİŞ) "Şam topraklarında" yeniden hüküm sürme hayalleri ile büyük katliamlar yapılacaktı. Ancak QSD'nin çabuk ve etkili hareket tarzı bu tür planların hepsini ters yüz etti.

700

Suriye rejiminin memnuniyeti

QSD'nin bu planları suya düşürmesi sadece DAİŞ ve Türkiye'yi rahatsız etmedi. DAİŞ'in saldırı gerçekleştirdiği Hesekê'deki Xwêran bölgesi aynı zamanda Suriye rejimine bağlı güçlerin de yakın olduğu bir yer.

Saldırının ilk gününden bu yana QSD'yi hedef alan Suriye rejiminin Hesekê valisi Gassan Halil, yaşananların bir "organizeden" ibaret olduğunu söyleyerek QSD’yi hedef aldı.

DAİŞ'in Hesekê'ye saldırılarına "memnun" bir pozisyonda duran Suriye rejiminin kentteki temel politikası ise QSD'nin

güçsüzleşmesi olarak duruyor.

Suriye rejiminin QSD'yi hedef tahtasına oturtup DAİŞ karşısında başarısız gösterme gayretleri, 2015'te DAİŞ'in Hesekê'ye saldırdığı dönemi akıllara getirdi. Hatırlanırsa, DAİŞ karşısında duramayan rejim güçleri o dönem YPG/YPJ güçlerine sığınmıştı.

Uluslararası sessizlik

Bölgede savaş uçağı ve helikopter hareketliliği dışında çok bir varlık göstermeyen Koalisyona ait güçlerin tavrı ve yine beraberinde saldırıların uluslararası basına nasıl yansıdığı da söz konusu güçlerin tavırları hakkında çeşitli ipuçları veriyor.

DAİŞ'lilerin tutulduğu Sina Cezaevi'nin mimarisi İngiltere'ye, istihbaratı ise QSD ile birlikte Fransa'ya ait olmasına rağmen bu güçler şimdiye kadar sessizliklerini bozmuş değil.

Fransa'ya bağlı Agence France-Press (AFP) ve İngiltere'ye bağlı British Broadcasting Corporation (BBC) gibi ajansların saldırıyı DAİŞ'in elinde 800 esir çocuğun bulunduğu şeklinde işlemesi her iki gücün biraz da yaşananlara yaklaşımını ortaya koyuyor.

Sorumluluk almaktan kaçan her iki güç de şimdiye kadar resmi bir açıklamada bulunmadı. Uluslararası anlanda yaşanan bu sessizlik dikkat çeken bir gelişme olurken, DAİŞ'in bu saldırıları kimi güçlerin işine de geliyor.

Özerk yönetimden tavizler koparmak isteyen ya da kendi çizgisine getirmek isteyen kimi güçler bu tür saldırılarla

Özerk yönetimi yıpratma hedefinde. Öte yandan bu şekilde Özerk yönetimin meşruluğu da tartışmaya açılarak, sıkıştırılmak isteniyor.

Çağrılar duymazdan geliniyor

Pimi çekilmiş bir bomba şeklinde Kuzey-Doğu Suriye halklarının eline bırakılan 54 ülkeden 11 bin DAİŞ'liye karşı kesin bir çözüm üretilmeden DAİŞ tehlikesi kısa vadede ortadan kalkacağa benzemiyor.

Hem bölge halkı hem de özerk yönetim bunun sorumluluğunun tek başına kendilerinde olmadığını belirterek, herkese çağrıda bulunuyor.

Fakat bugüne kadar bu sorunun köklü çözümü için herhangi bir mekanizma kurulmadı. Sadece cezaevlerinde duran DAİŞ'liler değil; bugün 70 bini aşkın DAİŞ'li ailenin yaşandığı Hol Kampı daha büyük bir tehlikenin çanlarını çalıyor.

Hol Kampı'nda neredeyse şeriat hukuku uygulanıyor. DAİŞ'in yaşam tarzının eksik olmadığı kampta bir nesil yetişiyor. Orada bu zihniyet ile on binlerce çocuk yetiştiriliyor. İlerleyen dönemlerde bunun daha büyük bir tehlikeye dönüşmesi durumu var. Bu sorun, cezaevleri ya da kamplar oluşturularak çözülecek bir sorundan öte herkesin elini taşın altına koyacağı uluslararası bir mekanizmanın kurulmasıyla ancak çözüme kavuşur.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.