İktidar ve Millet İttifakı cenahında kirli pazarlıklar

Fehim IŞIK yazdı —

  • "Çöktürme Planı" çökünce, bu kez 'Verilene Razı Ol' planı devreye konuyor.
  • Meclis dışında bırakılan Kürt siyaseti de daha sonra yapılacak yerel seçimlerle Kürt yoğunluklu kent ve kasabalarda belediyelere hapsedilecek. 

Gazeteci Murat Yetkin geçtiğimiz gün özel tv kanallarından birinde '5'li çete' olarak adlandırılan Erdoğan'ın müteahhitlerine ilişkin bir bilgiyi paylaştı. Kolin, Cengiz, Limak, Kalyon ve Makyol şirketlerinin CHP ve İyi Parti'den randevu alabilmek için sıraya girdiklerini söyledi. Ardından, "Bundan Cumhurbaşkanı'nın haberi var mı?" diye sorulunca da "Bilmez mi?" yanıtını verdi.

Türkiye'nin içinde bulunduğu krizin ekonomik boyutuna ilişkin bir bilgi de şu: Bilindiği gibi Erdoğan bazı ülkelerle SWAP anlaşması yapıyor. SWAP denilen şey, devletler düzeyinde tefeciliktir aslında. Tutup TL'yi ilgili ülkenin hesabına yatırıyorlar. Karşılığında dolar alıp Türkiye'ye getiriyor, tekeri döndürmeye çalışıyorlar. Tabi bu dolarların faizini de sonradan takır takır ödüyorlar.

İddia o ki SWAP anlaşması üzerinden bazı devletlerden, özellikle İngitere'den para alınamayınca, bu ülkede bazı sermaye çevreleri devreye girmiş. Devletler yerine sermaye sahibi şahıslar Türkiye'ye para vermeye başlamışlar. Bu şahıslar da öyle yabancı sermaye sahibi falan değil. Basbayağı Türk iş insanları. Bu iş insanlarının 5'li çetenin, yani Kolin, Cengiz, Limak, Kalyon ve Makyol şirketlerinin sahipleri oldukları ileri sürülüyor.

Son bir kaç yıldır kullanılan bu yöntem, ekonomik krizin son dalgasında değişmeye başlamış. Artık bunlar da borç vermiyor. Tam aksine Türkiye'deki nakit varlıklarını kurtarmaya çabalıyorlar.

5'li çete ve benzeri sermaye sahipleri Türkiye'den kaçırdıkları milyarlarca doları önce faizle Türkiye'ye satarak Erdoğan iktidarına kısmi bir rahatlama sağlamışlardı. İş sarpa sarınca da hem borsa, hem de döviz piyasası ile oynayarak Türkiye'deki paralarını bir kez daha yurt dışına kaçırmaya başlamışlar. Bu paranın kaynağı da Merkez Bankası'nın krize müdahale için piyasaya sürdüğü milyar dolarlar.

Bu durum, hem gözü doymazlığın, hem de Erdoğan'ın ipinin çekildiğinin göstergesidir. Bu durum bir şeyi daha somutluyor. Öyle birilerinin iddia ettiği gibi Erdoğan bilinçli bir politika ile ekonomik kriz falan çıkarmış değil. Basbayağı ipinin çekildiğini görünce canhıraş bir biçimde her taşa baş vurmaya başlamış. Çırpındıkça da daha fazla dibe batmış. Bunu gören etrafındakiler de kendi canının, parasının derdine düşmüş.

Peki, bu 5'li çete niye CHP ve İyi Parti'nin kapısını çalar?

Bunun yanıtı da açık: Pazarlık yapmak için. Erdoğan'ın insanları nasıl sattığını da, Erdoğan sonrası iktidarın kim olacağını da en iyi bunlar bilir. Düzeni devam ettirmek, en azından kendi geleceklerini garantiye almak için ellerindeki kozu, daha da önemlisi paranın gücünü kullanırlar. Yaptıkları bu.

Başka bir bilgiyi daha paylaşalım, taşlar biraz daha yerine otursun.

Merak edilen şu: Madem Erdoğan zorda, başını gördüğü her taşa vuruyor, etrafı boşalıyor! Peki, durum bu iken niye bir seçim kararı alınamaz? CHP ve İyi Parti zorlarsa, elbet bir seçim kararı alınabilir. Ama bunu yapmıyorlar. Çünkü 'hesap kesim işi' henüz tamamlanmamış. Onu bekliyorlar. Pazarlıkları tamamlayıp hesapları kestikleri anda seçim de devreye girer.

İki ayı aşkın zaman önce, henüz Kılıçdaroğlu Kürt sorununun çözüm merciinin Meclis olduğunu söylememişken, 'konuya hakim' CHP'ye yakın biriyle uzun bir sohbetim olmuştu.

Kılıçdaroğlu'nun, Kürt sorununun çözümü de dahil bazı şaşırtıcı söylemlerde bulunacağını söylemiş ardından Erdoğan'la bir pazarlık sürecinin başlatıldığını anlatmıştı. Bunu yapanlar CHP ve İyi Parti'nin de içinde olduğu Türk devlet aklının bir kesimi.

Anlatılana göre söz konusu akıl, geçiş süreci için de bir hesap kitap yapıyor. Eğer Erdoğan ile pazarlığı başarsalar, sancısız bir geçiş üzerinde anlaşsalar, özellikle iki partinin, MHP ve HDP'nin Meclis'e girişinin engellenmesine dönük de bir hesapları var. Yani CHP ve İyi Parti'nin içinde olduğu Türk devlet aklı, geçiş dönemi planlarını daha rahat yaşama geçirebilmek için 'aşırı uç' olarak gördükleri iki partinin Meclis'te olmasını istemiyor. Ayrıca Kürt sorununa ilişkin de bazı planları var. "Çöktürme Planı" çökünce, bu kez 'Verilene Razı Ol' planı devreye konuyor. Bir diğer anlatımla daha çok birey eksenli haklar üzerinden bazı adımlar atılarak red, inkar ve asimilasyon politikasında kısmi değişikliklere gidilecek, Meclis dışında bırakılan Kürt siyaseti de daha sonra yapılacak yerel seçimlerle Kürt yoğunluklu kent ve kasabalarda belediyelere hapsedilecek. Bu adımları atarken de  Avrupa Birliği'nin kıstaslarını gözetecekler. Hakiki bir çözümün ortaya konmadığı bu süreç sekteye uğrasın istemiyorlar.

Şimdi bazen biz de soruyoruz ya! CHP niye sokağın gücünü kullanmaz.

Ê belli! Niye kullansın? Sonuçta halkın gücüne, özgürlük, eşitlik ve demokrasiye inanarak değil, bir ara dönem sonrasında devleti mevcut statüko üzerinden, kısmi restorasyonlarla yeniden dizayn etmek üzere iktidara geliyor. Kürtler açısından ise en basit anlatımla, Kürtler hazır bu kadar darbe yemişken, bunca yorulmuşken onları Ankara'da güç olmaktan çıkarıp yerel yönetimlere hapsedeyim, düşüncesi var.

Bana anlatılan tablonun ya da yazının başında sözünü ettiğim 5'li çete ile ekonomik krize ilişkin gelişmelerin ne kadar hakikat, ne kadar spekülasyon olduğunu bilemem. Teyit edebilecek durumda değilim. Anlatanların yalancısıyım. Tek diyeceğim, CHP'ye yakın 'konuya hakim' kişi ile yaptığım konuşmadan sonra Kılıçdaroğlu'nun Meclis'i adres göstermesi oldu. Ani bir çıkış yaptı, ardından helalleşmeden falan söz etti, ardı sıra da anketlerde oyu patır patır arttı. Bir tek belli olmayan, karanlıkta kalan konu, Erdoğan'la pazarlık konusu. Kanım o ki Erdoğan ile pazarlıklar istenildiği gibi gitmeyince, ekonomik kriz devreye girdi.

Neyse yani! Durum bu. Statükocu muhalefetin doğru dürüst bir gelecek için adım atma niyeti yok. Daha iktidara gelmenin kokusu hissedilirken bunca kirli pazarlık ve hesap yapılıyorsa, iktidara gelince ne olur, siz düşünün!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.