Irak krizi, yalnızca Irak’ın krizi değildir 

Forum Haberleri —

.

.

  • Esasta Irak’ta yaşanan iktidarcı, devletçi, sermayeci uygarlığın krizi ve kaosudur. Çözüm, demokratik uygarlığa dayalı  demokratik özerk yapıların  inşasıdır.

SAİD ZEKİ
Irak’taki kriz ve kaos büyüyüp derinleşerek, askeri boyutta da iç savaşa doğru yol alıyor. Irak’taki krizin siyasal bir kriz olduğu siyasi güçlerin çözüm üretmemeleri, uzlaşmamalarından kaynaklandığı yönünde görüş ve düşünce ileri sürenler de var. ABD ve İran’ın, Irak üzerinde yürüttükleri hakimiyet mücadelesinden kaynaklandığını söyleyenler de var. Irak’ın içinde birçok dış gücün eli var, Irak kendi içinde siyasi, dinsel, mezhepsel, etnik ve diğer yapılarıyla oldukça parçalı bir durumda ve hiçbir siyasi güç hakimiyet sağlayamıyor, otorite olamıyor, kriz bundan dolayıdır diyenler de var. Yine Irak’taki krizin tanımına ilişkin de siyasi kriz, ekonomik kriz, siyasi-idari olarak yönetememe biçiminde tanımlar da yapılmaktadır. Irak’taki krizin hem tanımına hem de nedenlerine ilişkin yukarda belirtiklerimiz ekseninde çeşitli görüş ve düşünceleri dinlendiriyorlar. Irak’taki krizin tanımına ve nedenlerine yönelik söylenenler kuşkusuz tümden yanlış değil fakat krizin özünü açığa çıkarmada ve derinliğini kavramada oldukça yetersiz ve yüzeysel görüşler olarak kalmaktadırlar. Bize göre kriz daha derinde ve sistemin kökünde yaşanmaktadır. Sonuç olarak, sorun doğru tespit edilmediği için çözüm perspektifi de açığa çıkmıyor. 

Irak’taki iç ve dış güçler, Irak’taki sorunların çözümü için mücadele ettiklerini ileri sürmektedirler, yıllardır sözde çözüm için çalışıyorlar, bırakalım çözüm yolunda arpa boyu yol kat etmeyi kaos ve krizin daha da derinleşmesinde rol sahibi oluyorlar. Bu güçlerin çözüm diye tuttukları yolun kendisi esasta krizin ve kaosun nedenidir. Irak’taki kriz iktidar, devlet ve sermaye krizidir, iktidar ve devlette yaşanan kriz ve kaos sistemin tüm dallarını ve budaklarını sarmıştır. Bu kriz ve kaos iktidar ve devletin krizi ve kaosu olduğundan devletçi uygarlığı ve sisteminin tümünü alev gibi sarmıştır. Biraz doğru bakmasını bilenler dünyanın her tarafında özünde Irak’ta yaşanan krize benzer kriz ve sorunların çeşitli boyut ve düzeylerde yaşandığını göreceklerdir. 

Dünya genelinde yaşanan iktidar ve devlet krizi Irak’taki gibi yalın, açık, derin ve artık sürdürülemez düzeyde dışa vurmamıştır. Bugün Irak denilen coğrafya bilindiği gibi tarihte iktidar, devlet ve sermayenin ilk doğduğu yerdir. İktidar, devlet ve sermaye bu mekanda inşa edildi, kurulduktan itibaren yürüyüşe geçerek tarihsel süreç içinde genişleyerek, mekansal olarak gezegenimizin tüm alanlarını kapladı. Genişliğine ve derinliğine gideceği yerlere kadar gitti, artık gidebileceği bir yer kalmadı. Bu anlamda günümüzde yaşanan çürüme ve çöküştür. 

İktidar, devlet ve sermayenin ontolojik yapısında temel bazı özellikler vardır. Birincisi; iktidar, devlet ve sermaye ne kadar yayılır, büyür, gelişip güçlenirse bunu bağlı olarak toplumsal sorunlar da o kadar büyür, derinleşip kapsamı genişler. İkincisi; iktidar, devlet ve sermaye sürekli savaşlar içerisinde hareket eder, yani iktidarın hegemonik yürüyüşündedir. Bu savaş hali ve hegemonik hareket iktidarın doğası gereği asla duramaz. Ve bu hegemonya olma savaşını toplum içerisinde topluma karşı da yürütür. Üçüncüsü; iktidar, devlet ve sermaye topluma saldırarak, toplumu dağıtarak kendine köleler, serfler, işçiler yaratarak toplumun manevi ve maddi değerlerini gasp eder. Daha da sayılabilecek temel özelikler mevcut, biz şu an saydıklarımızla yetinelim. 

Irak’ta günümüzde olup bitenlere baktığımızda, Sümerlerle başlayan devlet ve sermayenin yürüyüşünün ne tür toplumsal sorunlara yol açtığını ve içinden çıkılamaz hale getirdiğini rahatlıkla görebiliriz. Burjuvazinin liberal ideolojik bakış açısı dışına çıkarak, 5000 yıllık devletçi uygarlık tarihine bakanlar belirtiklerimizin çok yalın gerçekler olduklarını rahatlıkla görecekler. Irak’taki kriz ve kaos salt Irak’ın değil, esasta iktidarcı, devletçi, sermayeci uygarlığın krizi ve kaosudur. Söz konusu siyasi güçlerin hiçbirinin en ufak bir çözüm üretmemelerinin nedeni de iktidar, devlet ve sermaye eksenli olmalarındandır. 

Mevcut sistem, toplumsal ve ekolojik sorunların kaynağıdır, nedenidir, doğuranıdır. Sorunların nedeni ve doğuranı olan sistemden çözüm beklemek ve aramak yanılgıdır, kendini kandırmadır. Tarihsel ve toplumsal mücadelelere bakıldığında, büyük kaybedişlerin ve çözüm üretmemenin temel nedeni, iktidar ve devlet eksenli çözüm aramaktır. Bunun yakın dönem pratikleri de reel sosyalizm ve ulusal kurtuluş hareketleridir. Çözüm, demokratik uygarlığa dayalı  demokratik özerk yapıların  inşasıdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.