‘Kadın işçinin sorunu tüm işçi sınıfının sorunu’
Kadın Haberleri —
- İşçilerin derinleşen ekonomik krize karşı iş bırakma eylemleri büyüyor. Hem evde hem işte emeği görünmeyen kadın işçinin sorunlarının tüm işçi sınıfının sorunu olduğunu belirten Nazan Gevher Çam Ay, “Geçinemiyoruz, barınamıyoruz karnımızı da doyuramıyoruz” diyor.
Kadıköy Belediyesi’nde çalışan işçiler geçtiğimiz hafta, derinleşen ekonomik kriz karşısında maaşlarının eridiğini söyleyerek iş bırakma eylemi yaptı. Belediye bünyesinde çalışan işçiler, aldıkları maaşların diğer kurumlardaki meslektaşları gibi yoksulluk sınırının altında olduğuna dikkat çekti.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'na (DİSK) bağlı Genel İş'in örgütlü olduğu Kadıköy Belediyesi'nde çalışan işçiler, ülkedeki pek çok insan gibi açlık sınırında yaşam mücadelesi verdiğini belirtti. İşçilerin talepleri ise maaşlarının insanca yaşam şartlarına uygun şekilde iyileştirilmesi. Genel-İş İstanbul Anadolu Yakası 1 No'lu Şube Başkanı Nazan Gevher Çam Ay, yürüttükleri mücadeleyi, yoksullaşmaya neden olan koşulları ve kadın işçiler olarak verdikleri mücadeleyi anlattı.
Yoksullaşma 2018’e dayanıyor
İş bırakma eylemlerini anlatırken öncelikle 2018’te iktidar tarafından hayata geçirilen uygulamaları hatırlatan Ay, “Aslında belediyede çalışan şirket işçilerinin bu kadar yoksullaşmasının altında yatan en önemli sebeplerden bir tanesi; güvenceli kadronun olmaması. Dolayısıyla toplu sözleşmelerle iyileştirilmeye çalışılan özlük ve maddi haklar var. İktidarın yanlış politikası nedeniyle belediye şirket işçilerinin ülke genelinde başlatmış olduğu bütün eylemlerin, yoksullaşmanın sebebi 2018 yılına dayanıyor. Tabi vergide adalet olmaması, belediye bütçelerinin az olması da AKP iktidarının yoksullara dayattığı bir sürecin sonucu. Bizim örgütlü olduğumuz CHP’li belediyeler de saydığım şartlar nedeniyle toplu sözleşmeler daha düşük ücretlerle imzalanmak durumunda kalıyor. Enflasyonun bu kadar arttığı bir ülkede bizim talep ettiğimiz insanca yaşayacak bir ücret.”
‘Geçinemiyoruz, barınamıyoruz’
Şu anda kadrolu çalışanların 15-17 bin bandında maaş aldığını ve bu maaşla geçinmenin mümkün olmadığının altını çizen Ay, 6 aylık zamlar olmasına rağmen yüksek enflasyon nedeniyle zamların bir anlamının kalmadığını kaydetti.
Belediye çalışan işçilerin de 14-15 bin bandında maaş aldığını, belediyenin sendika ile ortak bir süreç yürütmesi gerektiğini vurgulayan Ay, “Küsecek, kızacak, darılacak hiçbir şey yok. Biz geçinemiyoruz, barınamıyoruz da karnımızı da doyuramıyoruz. Bunu bir netleştirelim işverenle. Bizim meselemiz şımarıklık değil. Burada yapılacak en doğru nokta sendikayla birlikte protokolü imzalamak” dedi.
Sendika olarak Kadıköy Belediyesi ile görüşmelere 6 Temmuz’da başladıklarını ancak kendilerine herhangi bir teklif sunulmadığını söyleyen Ay, bunun üzerine çeşitli eylemler gerçekleştirdiklerini, bu hafta belediye ile masaya oturacaklarını dile getirdi.
Kadının dahil olduğu örgütlenme
Ay, değerlendirmesinin devamında erkek egemenliğin yoğun olduğu sendikal alanda bir kadın olarak mücadele etmenin ne anlama geldiğini ise şu sözlerle anlattı:
“9. Olağan Kurulu’nu yapmış bir sendikanın bu şubedeki ilk kadın başkanıyım ve yönetimde birçok kadın arkadaş var. Yani biz gerçekten kadınlarla birlikte yönetiyoruz. 4 yıl önceki sendika içi seçimlerde, kadın arkadaşlarla birlikte Mor Liste’ye karar verdiğimizde hedefimiz ‘sendika yönetimini alalım, şunu yapalım bunu yapalım’ değildi. Amacımız kadının dahil olduğu bir taban örgütlenmesiydi. Bunu yapabilmek için kadın işçilerin sorunlarına dair bir politika üretmek gerekiyordu. Evet işin kamuoyu kısmı Mor Liste ama sonrasında yaptığımız toplu iş sözleşmesinde kazanılan haklar; kadın işçilere dokunan noktalar. Bir figür olarak her yere kadını koyabilirsiniz ama meselemiz o değil. Biz figür değiliz hem sendikal mücadelede hem de kadın mücadelesinde aktif olan kadınlarız. Kadın işçinin sorunları aslında tüm sınıfın sorunları.”
Kadın kazanımları
Yıllardır verdikleri uzun mücadeleler sonucu kadınlar olarak elde ettikleri kazanımları ise şöyle ifade etti: “Sahada kadınlarla birlikte yaptığımız çalışmalar, literatür taramaları, belediye şirketlerinde çalışan kadın işçilerle birlikte yaptığımız çalışmaları sonucunda belediye şirketlerinde çalışan kadınların sorunlarına dair toplu sözleşmeye madde koyduk. İşte bu bir mücadelenin sonucudur. İstanbul Sözleşmesi’nin tanınması, babalık izni, regl izni, mobbing ve taciz davalarına bakan kurumlarda kadın kotası uygulanması, 8 Mart izni, kreş hakkı... Bu kazanımlardan. Kreş hakkı tüm çalışanlar için tanındı sadece kadınlar için değil. Sadece kadınlar için istenmesi zaten cinsiyetçi bir durum, çocuk sadece kadının sorumluluğunda değil çünkü. Kaldı ki biz bu maddeleri eklerken sendika yönetiminde değildik. Bu mücadelenin sonucunda kadınlarla birlikte yönetime geldik.”
Ev iç emek görülmüyor
Kadınların artan ekonomik krizden en çok etkilenen kesim olduğuna dikkat çeken Ay, bunun çok yönlü bir yoksullaşma olduğunu ve bu yoksulluğa karşı yapılması gerekenlerden birinin “ev içi görünmez emeğin” vurgulanması olduğunu söyledi.
“Öncelikle devrimci işçi sendikalarının içinde olan tüm arkadaşlarımızın ev içi emeği tartışması gerekiyor” diyen Ay, şu örnekleri sıraladı: “Ben hem sendika başkanlığı yapıyorum hem de ev içinde başka bir emek veriyorum. Erkeğin böyle bir problemi yok ve ben onunla eşit değilim. Ve bunu görmeleri lazım. ‘Kadınlar mücadeleye dahil olmuyor, istemiyor’ diye bir şey yok yani. Belediyede çalışan bir çifti düşünürseniz genellikle erkek, sendikacılık yapıyor çünkü kadın eve gidip yemek yapmak, çocuğuna bakma zorun bırakılıyor. Erkeklerin bu mantıkla bakıyor olması sendikamız açısından da üzücü bir durum. Çünkü bunun önünü açacak olan zaten devrimci işçi sendikalarıdır. Ücretsiz ev içi emeğimizden söz etmesi gerekiyor sendikaların. Avrupa’daki tüm sendikalar, kadınların ev içi emeğini bir yere dahil etme üzerine yöntemler bulmaya çalışıyorlar. Türkiye’de de bunun bir çerçeveye oturtulması gerekiyor.”
PELİN ÖZKAPTAN - JINHA/İSTANBUL