Kadın kırımından kurtuluşun formülü

Nagihan AKARSEL yazdı —

  • Sistematik bir kırım tarihine sahip olan erkek egemen tarih günümüzde cinsiyetçilikle kendini yeniden üretiyor.

Cinsiyetçilik en temel ideolojisi çünkü. Ve bütün tarihsel eşiklerde hamle yapmak istediği dönemlerde en çok başvurduğu ideolojik argümanı. Fiziksel ve biyolojik şiddetin ötesinde geniş bir sömürü biçimiyle çağımızda da tezahür ediyor. Bunun için her tür yöntemi kullanıyor ve bunu da büyük bir ustalıkla yerine getiriyor. 21. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşanan kadın kırımı ve bununla bağlantılı toplum ve yaşam kırımı, bu gerçeğin bir yansıması. Dolayısıyla buna karşı gerçekleştirilecek mücadele de 21. yüzyılın karakterini belirleyecek bir anlama sahip.

Kadın kırımının bir toplum ve yaşam kırımı olduğu tespiti, karşısında mücadele etmenin anahtarını da içinde barındırıyor. Kadın kırımının kabul edilmesi tarih, toplum ve devlet arasındaki ilişkinin çözümlenmesidir aynı zamanda. Ancak pozitivist tarih anlayışı, bu gerçeği tersyüz etmek ve kadın özgürlüğünü sadece cins özgürlüğü ekseninde tutmak için her tür politikayı yapar, yapıyor. Oysa ki kadın kırımı ataerkil sistemin kadına ve topluma yönelik kırım politikasının bir sonucudur ve tekil hikayelerden çoğul aidiyetlere kadar farklı biçimlerde sürüyor. Ve parçalı anlatımlara yer bırakmayacak kadar bütünlüklü bir yönelimi içeriyor.

Misal; kadın düşmanı politikalar ırkçılık, sömürgecilik, cinsiyetçilik, dincilik, bilimcilik temelinde bir bütün olarak kapitalist modernite temelinde ittifaklar kuruyor. Dünyanın her yerinde kadınlara karşı ilan edilmemiş bir savaş yürütülüyor. Stratejik yaklaşıyor. Örneğin ataerkil sistemin ilk fetih alanı kadın bedeni ve kadın dünyası. Kadın bedeninin ele geçirilmesi, işgal edilmesi kadının kültür ve ülke ile olan bütünlüğünün kırılması anlamına geliyor. Bosna’da Sırpların, Almanya’da Hitler faşizminin, Şengal’de DAİŞ barbarlığının, Kürdistan’da TC faşizminin tecavüzü bir savaş aracı ve taktiği olarak kullanması tesadüf değil yani.

Sıcak savaşlarla sınırlı kalmayan bir kırım politikasıdır aynı zamanda. Tuzluğu eline uzatmadığı, kendisini tahrik ettiği, eteği kısa olduğu gerekçesiyle katlettiği kadından recm ettiği kadına kadar geliştirilen cinsiyetçi saldırıların hepsi aynı zihniyetin ürünü. En yakınları tarafından katledilen kadın ile devletlerin savaş politikalarının hedefinde olan kadınlar aynı zihniyetin mağduru.

Kadın kırımı, (femicide) bir cinsiyetçi politika olarak yaşamın her alanında sürüyor. Buna karşı kadınlar kendi varlıklarının bilincine varmanın ve kimliklerinin taşıdığı anlamın gücüyle arayışlarını sürdürüyor, mücadele ediyor. Uluslararası sözleşmeler başta olmak üzere kadınların kazanılmış olan haklarını kaybetmeme mücadelesi vermesi elbette önemli. Ancak devletlerin hukuku temelinde uygulama alanı olan bu sözleşmelerin uygulanmadığı, uygulanmayacağı da bir gerçek. Yaşamını tehdit eden ve bunu stratejik bir politika olarak uygulayan bir gücün seni koruması da mümkün değil. Ki son yirmi yılda bunun sayısız örneğini yaşadık yaşıyoruz.

Kadın özgürlüğü yeni bir yaşamın, alternatif bir sistemin kodlarını içinde taşıyor. Ve devletli sistem bunun farkında olduğu için kadın mücadelesini boğmak ve boğamadığı yerde kendi sınırları içinde tutmak için herşeyi yapıyor. Ancak kadın özgürlüğü devletlerin insafına bırakılmayacak kadar ciddi bir konu. Bunun farkındalığı ile günümüzde kadına karşı uygulanan politikaların bilincinde olmak ve mücadele yöntemlerini belirlemek önemli. Özellikle bu yüzyılda özgürlükçü bir ideolojiye ve özsavunmaya sahip olan toplumsal devrim alanlarında yeşeren hakikati anlamak, korumak ve uygulama gücünü her alanda göstermek kadınlar, dolayısıyla toplum olarak temel kurtuluş formülümüz. Rêber Abdullah Öcalan’ın, ‘Jin jiyan azadî sihirli formülünü anlamak’ olarak tanımladığı hakikati ve bu eksende katedilen yolu daha fazla gündemleştirme gerçeği ile karşı karşıyayız.

Kadınların hayatlarının her hücresinin işgal edildiği ve tahakküm altında tutulduğu günümüzde Kürdistan Kadın Özgürlük Mücadelesinden süzülen ve Rojava Kadın Devrimi ile yaşam alanı kazanan özgürlük deneyimini dünya kadınlarına anlatma sorumluluğu bu nedenle hayati bir konu.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.