Kalbinde büyük bir Kurdistan var

Kadın Haberleri —

Muhterem Ekinci

Muhterem Ekinci

  • Türk devletinin zulmüne karşı 30 yılı aşkın bir süredir mücadele eden Muhterem Ekinci, “Devlet tek ülke, tek bayrak ve tek dil olsun diyor. Bu hak değil. Daha anne karnındayken Kürt’tük, dünyaya Kürt olarak geldik; Kürtçe ile büyüdük, Kürtçe de konuşacağız” dedi.

Muhterem Ekinci, devletin baskı, zulüm ve inkâr politikalarına karşı 30 yılı aşkın yürüttüğü mücadele için “Kurdistan büyüktür, zengindir” diyor. Êlih’in (Batman) Kercews (Gercüş) ilçesine bağlı Hizoyê köyünde dünyaya gelen Muhterem ananın, kimliğini korumak için yürüdüğü yol bir bilincin gelişmesi, büyümesi ve çocuklarına miras olarak kalmasının önümü açtı.

75 yaşındaki Muhterem ana, henüz 13 yaşındayken evlendirilir, ailesinin maddi koşulları nedeniyle ailesiyle Êlih merkeze yerleşir ve 11 çocuk dünyaya getirir. Küçük yaşta devletin Kürtlere saldırısını görür ancak nedenini bilmez. Ardından soru işaretlerine cevap bulup her şeyi kavramaya başlayınca yapılan haksızlıklara ve saldırılara dayanmaz.

Arayışı onu siyasetle tanıştırdı

Bunun üzerine kimlik ve varlık mücadelesine başlayınca böylelikle kendini siyasetin içinde bulur. Dili, kültürü, kimliği ve varlığı için mücadele verdiği alanda devletin ırkçı politikaları ve saldırılarının farkına varır. Bu da yürüdüğü yolda daha fazla mücadele etme kararlılığını güçlendirir.

Hem basın emekçisi hem tutsakların anası

İlk yıllarında Azadiya Welat gazetesi dağıtımcılığını yapan kızı Rûken’e dağıtımda destek olur ve bu sırada siyasi tutsakların ziyaretine de gider, onlara yardımcı olur. Bir süre sonra Kürt halkının özgürleşmesi ve saldırıların bitmesi için Barış Anneleri ile Ankara’nın yolunu tutan Muhterem ana, o günü Jinnews’e şöyle anlattı:

“Ankara’ya giderken güvenlik güçleri tarafından yolda darp edildik, engellemelere maruz kaldık. Ankara’ya varınca da güvenlik güçlerinin engellemeleri yüzünden kimseyle görüşme sağlayamadık. Öylece geri dönmek zorunda kaldık.”

Bizi inkâr edemezler

“Tek davamız hakkımız, dilimiz ve ülkemizdir” diyen Muhterem ana, devletin Kürt halkını inkâr ettiğine dikkat çekerek, hakları için geri adım atmayacağını söyledi.

“Bir gülü bile kopardığında kendini savunması için dikeni vardır. Çünkü kendini koruyor, savunuyor. Biz kimsenin hakkını yemiyoruz da istemiyoruz da ama devlet tek ülke, tek bayrak ve tek dil olsun diyor. Bu hak değil. Biz daha anne karnındayken Kürt’tük, dünyaya Kürt olarak geldik. Biz Kürtçe ile büyüdük, Kürtçe de konuşacağız.”

Önderlik aramızda olmalı

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecride de değinen Muhterem ana, tecrit sistemini asla kabul etmediklerini ve buna karşı siyasi tutsakların başlattığı açlık grevinin, annelerin Adalet Nöbeti’nin, yapılan yürüyüşlerin ve bütün kampanyaların arkasında olduğunun altını çizdi.

30 yılı aşkındır yürüttüğü mücadeleden bir an olsun pişman olmayan Muhterem ananın talepleri ise şöyle: “Dünyada yaşayan herkesin hakkı var da bir bizim mi yok? Kurdistan büyüktür, zengindir. Eğer Kurdistan özgür olursa kimse aç kalmaz. Biz Önderliğin aramıza gelmesini istiyoruz. Onu canlı görmek istiyoruz, dilimizi serbest konuşmak istiyoruz ve dilimizin resmi dil olmasını istiyoruz.”

O ateşi yakmalıydık

Kurdistan halkının Newroz’u PKK’nin verdiği tarihi müjdeyle kutladığı bu günlerde, Muhterem ana bir anısını paylaştı: “Eskiden engellemelerin, kısıtlamaların yoğun olduğu zamanlarda Newroz ateşi yakmak çok zor bir işti bizim için, aynı zamanda da çok önemliydi. Mahalle arkadaşlarımla iskambil oynayıp kim yenilirse Newroz ateşini o yakacak diyorduk. Daha sonra oyunda ben ile arkadaşım yenilmiştik ve ateşi yakmak bize düşmüştü. Arkadaşımla Newroz ateşini sloganlar eşliğinde Êlîh’in Bağlar Mahallesi’nde yaktık. Bunun üzerine polisler ateşin yakıldığı yere gelip ateşi söndürdü. Biz de o sırada kaçtık ama polisler birkaç arkadaşımızı yakalayıp darp etti. Tüm bunlara rağmen biz Newroz ateşini yakmaktan bir an olsun vazgeçmedik.” ÊLIH 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.