Kanada’dan merhaba!

“Je me souviens; Bu zulmü hatırla!“
Mayıs ayında gerçekleştirmemiz gereken Kuzey Amerika ülkelerinden Kanada gezimizi, bu günlerde gerçekleştiriyoruz. Kanada‘nın üç kentinde; Montréal (Qubeck eyaleti), Toronto (Ontario eyaleti), Edmonton‘da (Alberta eyaleti) yaşayan Kürt Alevi dostlarımızın daveti üzerine burada bulunuyoruz. Salon konferanslarının yanı sıra toplu aile ziyaretleriyle başta Alevilerin tarihsel geçmişleri ve güncel sorunları üzerinde görüş alış-verişinde bulunuyoruz. 1980’li yılların sonlarından itibaren köyleri yakılıp-yıkılan, baskı ve zulümlerle sürgüne zorlanan Kürt Aleviler, diasporaya dağıldılar. Avrupa ülkeleri dışında, ta okyanus ötesi ülkelere de sığındılar. Bu ülkelerden birisi de Kuzey Amerika kıtasının en kuzeyindeki Kanada’dır.
İç gölleriyle ünlü Kanada; Büyük Okyanus‘tan Kuzey Kutbunu kaplayan, Rusya ile arasında bulunan Arktik Okyanusu’na kadar olan bölgeye yayılmış 9.98 milyon kilometre karelik bir geniş coğrafyaya sahiptir. Yüzölçümü bakımından Lozan’da sınırları çizilen Türkiye‘nin 780.580 kilometrelik hacminden yaklaşık 12 kat büyüktür. Dünyanın en büyük 2. ülkesi olan Kanada, Amerika Birleşik Devletleri ile arasındaki ortak sınır, dünyanın en büyük kara sınırını teşkil etmektedir. Yeraltı ve yerüstü kaynaklarıyla Kanada, ekonomi bakımından adeta bakir bir alandır. Bir tahıl ambarı olarak anılan Kanada’da Petrol, doğalgaz, çinko, altın, elmas, kömür ve benzeri maden yatakları bulunurken, turizm alanında da büyük bir öneme sahiptir. Kanada’da yaşayan Kürtler, daha çok inşaat ve gastronomi alanında başarılı işlere imza atmaktadırlar. Kürt gençleri üniversite tahsilini yapmakta, farklı mesleki alanlarda eğitimlerini tamamlamaktadırlar. Buradaki Kürt toplum merkezlerinde sosyo-kültürel hummalı bir çalışmanın olduğu da hemen gözlenebilmektedir.
9 eyaletten oluşan Kanada’nın nüfusu, 2014 nüfus sayımında 35 milyon 540 bindir. Nüfusun yoğunu Güney’de, yani ABD sınırında yaşamaktadır. Başkenti Ottawa olan ülkenin, bugün 72 milletten insan rahatlıkla barış içinde yaşıyor. Ayrıca “Kanada yerlileri“ ya da “Kanada Aborijinleri“ olarak tanımlanan Amerika yerlileri için de Kızılderili (First Nations), İnuit ve Métis olmak üzere üç ana yerli gruptan söz edilebilir. Bununla birlikte, aslında yerli etnik ve inançsal grupların listesi daha da uzatılabilir.
Yerliler daha çok; 1870’de kurulan Northwest, 1898’de kurulan Yukon ve 1999’da kurulan Nunavut eyaletlerinde yaşarlar. Bu bölgeler özerktir. Kanada'da “Kızılderili/Indian“ ve “Eskimo“ adları; tıpkı iktidarlaşan Müslümanların Alevilere “Kızılbaş“ dedikleri gibi "aşağılayıcı/pejorativ“ tanımsal nitelikler taşımaktadır. Fakat burada Kızılderi ya da Eskimo adları resmi olarak kullanılmaz! Günümüzde Kızılderililer için “İlk Milletler“ (First Nations), Eskimolar için de “İnuit“ adı verilmektedir. Ne acıdır ki; özellikle bu kadim yerliler, sistem tarafından farklı yöntemlerle bitirilme politikalarıyla karşı karşıya getirilmişlerdir. Başta alkol bağımlılığı ve benzeri kötü alışkanlıklarla yüzyüze bırakılmışlardır. Öyleki doğan bebeklerin bile alkol bağımlısı oldukları, diyabet ve benzeri kronik hastalıkları göze çarpmaktadır.
Hatırlanmalıdır ki; dünyanın neresinde olursa olsun, toprakları ellerinden alınmış halklar, sömürgecileri tarafından oldukça gayri insani uygulamalarla karşı karşıya getirilmişlerdir. Gelişmiş ülkeler sıralamasında altıncı olan Kanada’da; yerlilerinin nüfusu yaklaşık 2 milyondur. 2015 yılından beri iktidarda olan Liberal partinin genç başkanı, eski başbakanın oğlu olup, 1971 doğumlu Justin Pierre James Trudeau’dur. ABD’nin Buffalo kentine sınır olan Montréal‘de (Qubeck eyaleti), resmi dil olarak Fransızca konuşulmaktadır. Diğer yerlerde ise İngizice.
Qubeck eyaletinde; geçmişte Fransızlarla İngilizlerin yerleşme savaşları yaşanmıştır. İngilizler, bu bölgeyi ilk keşfeden Fransızlara karşı 1759 yıllarında savaş açmışlardı. James Wolfe'un İngiliz ordusu, Montcalm'ın Fransız kuvvetlerini amansız bir savaşla yenmişti. Fransız esirlerine işkence ve insanlık dışı haksızlıklar yapmışlardı. Daha sonraları, İngiliz işgaline karşı gerilla savaşı başlatan Fransızlar, işgale direnseler de sonuçta yenilmişlerdi. Nitekim esir alınan yaralı bir gerilla “Je me souviens“ yani “hatırla!“, dahası yapılan “bu zulmü unutma!“ demiş! Şimdi Qubeck eyaletindeki bütün arabaların plakalarında Fransızca bu “hatırla“ tanımı yer alır. Bu öykü ve “bu zulmü unutma!“ parolası, burada yaşayan Kürtlere adeta kendi acılarını hatırlatarak, düşünsel zihinlerinde ironi bir etki yapmaktadır. Çünkü zulmün verdiği acı, hep aynıdır! Çok ilginçtir ama; Kanada’da evlerin kapıları pek de kilitlenmez! Özellikle Etmonton’da evlerin kapıları açıktır. Trafik sorunu olmayan Kanada’da; dışarıda, ev önlerinde park edilen arabaların kapıları da genellikle açıktır! Kriminal olayların düşük olduğu bu ülkenin ovalı toprakları, göçmenler için adeta yeni bir yurt olarak cazibesini korumaktadır. Fakat Kanada hayalleri, mülteci olarak gitmek isteyen birçok Kürt gencinin de hayatına, maalesef pahalıya mal olmuştur!
