Karayılan: Kürtler yasal olarak yer alsın

 Murat Karayılan

Murat Karayılan

  • Kadim Kürt halkının BM sisteminde ve Türkiye’de kaydı yok. Kürtlerin, Türkiye Cumhuriyeti’nde yasal olarak yer almasını istiyoruz. Bu şekilde biz de demokratik cumhuriyet için mücadele eden kişiler olabiliriz.
  • Amacımız bu olduğu için ‘ittifak’ diyoruz. ‘Eğer anlaşacaksak ittifak kuralım’ diyoruz. Anlaşırsak dost olacağız, demokratik cumhuriyet ekseninde aynı cephede yer alacağız. Bunun nesine karşıtlık yapıyorsun?
  • CHP yönetiminin de yaptığı son yanlışı görerek, bundan dönmesini, demokrasi ve barış yanlısı bir tutum sergilemesini, bu temelde tüm Türkiye’nin çıkarına olan çözümde rol oynamasını bekliyoruz.
  • Kürt tarafından bazı kesimlerin tek taraflı adımlar attığımıza dair dürüstçe ve ciddi eleştirilerine saygıyla yaklaşıyoruz. Kürt halkının isyan ve ayaklanmaları hep idamla sonuçlandı. Şimdi bir masa kuruldu ve buna anlam vermek lazım.

Süreç tıkanmasın, sürecin önü açılsın ve ilerlesin diye adımlar attıklarını ama artık sonuna ulaştıklarını belirten HPG Komutanlarından Murat Karayılan, "Yapacağımız başka bir şey yok. Bundan sonra bu sürecin ikinci aşamaya, yani yasal adımların atılmasına geçmesi gerekir. Bu bir mücadeledir. Karşılıklı bir şeyler alıp verelim şeklinde değildir; ancak herkesin kendi tarafından adım atması, sorumluluğunu yerine getirmesi gerekiyor. Biz kendi açımızdan gerekli şeyleri ve sorumluluğumuzu yerine getirerek adımlar attık. Artık devletin de gerçekten çözüm istiyorsa adım atması lazım. Evet, biz bazı alanlardan geri çekildik fakat acemi değiliz. Bizim de tecrübemiz ve bildiğimiz şeyler var. Elbette tedbirsiz hareket etmiyoruz. Bir mücadele yürütüyor ve barışçıl yöntemlerle sonuca ulaşmasını istiyoruz" dedi.

HPG Komutanlarından Murat Karayılan, Stêrk TV'nin sorularını yanıtladı. Uzun ve kapsamlı söyleşinin bazı bölümleri özetle şöyle:

Komisyon'un gitme kararı doğrudur

'Komisyon İmralı’ya gitsin mi gitmesin mi? tartışması şaşırtıcıydı. Komisyon bu sorunu çözmek istiyorsa muhatabı Önder Apo’dur. Onu görmeden, görüşlerini almadan nasıl çözecekler? Esasen tarihsel sosyolojiyi iyi bilmeyen ve okumayan biri, bölgedeki tehlikeleri de göz önüne almadan Sayın Devlet Bahçeli’nin çağrısına ve Önder Apo’nun ona verdiği cevaba anlam veremez. Mesele şudur; bölge açısından tehlike arz eden durumlar var. Bir dizayn süreci yaşanıyor. Bu önemli tarihsel süreçte Kürt ve Türk halkı birlikte hareket edecek mi, etmeyecek mi? Kürt halkının günümüzde Ortadoğu’da bir irade ve güç olduğu kimsenin göz ardı edemeyeceği bir gerçektir. Mevcut durumda devam eden ve daha da yoğunlaşacak gibi duran bu süreçte Kürtler ile Türkler birlikte olacak mı olmayacak mı?

Biz tarihin çok önemli kavşaklarında Kürt-Türk ittifakıyla gelişmelerin yaşandığını biliyoruz. 1071 Malazgirt ittifakında başarı sağlandı; Türkler o dönemde Anadolu’ya geçti. Nurettin Zengi ve Selahattin Eyyubi ittifakıyla da ilerleme yaşandı ve Kudüs özgürleştirildi. Hakeza 1919-1924 yıllarında gerçekleşen ittifakla da Kemal Atatürk öncülüğünde Türkiye’nin kuruluşu başarıldı. Yani tarihin her önemli dönemde bu iki halk arasındaki ittifak, kendisiyle birlikte başarıyı ve ilerlemeyi getirmiştir. İşte önümüzdeki önemli dönemde de böyle bir ittifak yapılacak mı yapılmayacak mı? Sorun, sadece Kuzey Kürtleri değil, genel olarak böyledir. İşte soruna bu şekilde yaklaşmak daha doğrudur. Sadece hukuki ve siyasi değil, tarihsel olarak da ele alınması ve soruna bu şekilde yaklaşılması gerekiyor. Bu anlamda sonunda Komisyon İmralı’ya, Önder Apo’nun yanına gitme kararını aldı. Bu, yerinde, gerekli ve doğru bir karardır.

Komisyon yüzeysel yaklaşmamalı

Aynı şekilde, Sayın Devlet Bahçeli’nin de belirttiği gibi esas muhatapla tartışılmazsa bu süreçte gelişme yaşanmaz. Bu, açık bir gerçektir. Bu açıdan gitmeleri iyidir ve sürecin ilerlemesinde bir rol oynayacaktır. Komisyon'un yüzeysel değil köklü yaklaşmasını umuyoruz. Komisyon sorunun köklü çözümü noktasında rol oynamalıdır. Şüphesiz Komisyon'un kendi başına karar almadığını biliyoruz fakat öneriler yapıyor; tespit ve gözlemlerde bulunuyor. Dolayısıyla rol oynayabilir. Esas rolü oynayacak olan Türkiye Meclisi olmakla birlikte hiç kuşku yok ki bu konuda Komisyon'un rolü de vardır. Yoksa tek başına silah bırakacak gerillalara dönük yasa çıkarmak asla yeterli olamaz.

Demokratik bir birlik kurmaya varız

Her şeyden önce bu süreci sağlıklı bir şekilde yürütmek için Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün gerçekleşmesi gerekir. Bu çerçevede, 'umut hakkı' çok önemlidir. Aynı şekilde Kürt halkı da artık Türkiye Cumhuriyeti yasalarında yerini almalıdır. Kürt halkının varlığı yasal olmalı, bu kapsamda demokratik entegrasyon yasaları geliştirilmeli. Bu şekilde her iki halk tüm koşullar altında ittifak gerçekleştirerek birleşebilir. Biz bunu gerçekleştirmek istiyoruz. Önder Apo bunun için uğraşıyor ve bizler Önderliğimizin arkasındayız. Biz halklar arasında birlik oluşturmaya, Kürt-Türk-Arap ve bir bütün bölge halklarının ittifakını sağlamaya, demokratik bir birlik kurmaya varız. Biz bunu taktiksel ele almıyoruz. Fakat Türk devleti tarafı da bunu istiyorsa olumlu yaklaşmalıdır. Artık gerçekleri görmeliler. Kürt halkı bir gerçektir ve bir güçtür; bunu görmeli ve buna göre Türkiye’nin geleceğini teminat altına almalılar. Türkiye’nin geleceğini korumak isteyen herkesin sorumlu davranması gerekir. Bu açıdan Komisyon'un gitmesi olumlu bir adımdır ve çözüm zeminini güçlendirecektir.

CHP'nin son imajına ters oldu

Bana göre CHP, Komisyon'da oylamaya katılmayarak ve İmralı'ya gidecek heyete üye vermeyerek yanlış yaptı. CHP son yıllarda Kürt dostu, çözüm, demokrasi ve barış yanlısı bir görüntü sergiledi. Komisyon'daki yaklaşımı ise bu imajına ters düşüyor. Evet, “Komisyon'da varlık göstereceğiz, Kürt sorununda çözüm taraftarıyız” vb. söylemleri var fakat bu süreçte çözüm için İmralı’ya gitmek çok önemli bir konudur. Kendilerini Kürtler dahil tüm Türkiye'nin partisi yapma iddialarına ters bir yaklaşımdır.

Şu gerçeklerin doğru bilinmesi gerekir: Önder Apo, sıradan bir kişi ya da yalnızca sıradan bir parti başkanı değildir. Önder Apo, Kürdistan’daki önderlik boşluğunu doldurdu. Geliştirdiği fikirler, teoriler, dışarıda ve zindanda sergilediği pratik ve oluşturduğu paradigma ile toplumda ulusal ve demokratik bir bilinç geliştirdi. Kürt halkını yok olmanın eşiğinden alarak bir varlık haline getirdi. Böyle bir önderdir ve bu, Kürt halkı için çok anlam ifade etmektedir. Dolayısıyla Önder Apo’yu görmeyen biri, Kürt halkı hakkında doğru tutum sahibi olamaz. Önder Apo ile görüşmemek, Kürt halkı ile görüşmemektir. Bu açıdan Türkiye’deki kimi kesimlerin Önder Apo’ya yaklaşımları yanlıştır. Kürt halkının yüzyıllardır bir önder aradığını ve şimdi Önder Apo’yu bulduğunu görmüyorlar. Bu hakikati görmediklerinden dolayı “nasıl oluyor da 27 yıldır zindanda olmasına rağmen herkes talimatlarını dinliyor, etki ediyor ve bu durumu koruyor” vb. şeyler söylüyorlar. Önder Apo, bu halkın önderi olarak bu çizgiyi ve halkı yeni bir aşamaya getirdi. Bazen demokratik siyaset yürüten bazı kişilerin Önder Apo’nun yerine geçebileceği yönünde söylemler gelişiyor. Öyle değil. Hepimiz Önder Apo’nun çizgisinin takipçileriyiz. Kürdistan’da bu ilmi teori ve pratiği geliştiren Önder Apo’dur. Bu yüzden bugün herkes Kürdistan’da siyasetçi olabilir, ancak bu çizgi çerçevesinde rol oynayabilir. Bunun böyle ele alınması gerekir. Kısacası bu konuda herkesin Kürt Halk Önderliğine doğru yaklaşmasını umuyoruz. Aynı zamanda CHP yönetiminin de yaptığı bu yanlışı görerek bundan dönmesini, gerçekten demokrasi ve barış yanlısı bir tutum sergilemesini, bu temelde tüm Türkiye’nin çıkarına olan çözümde rol oynamasını bekliyoruz.

Güçsüz değiliz, çözüm istiyoruz

Bu süreçte daha iyi görüldü ki; içeride ve dışarıda, Türkiye’de Kürt sorununun barışçıl yöntemlerle çözülmesini istemeyen taraflar bulunuyor. Hatta provoke etmeye ve engellemeye çalışanlar da çok. Bir çok güç, çevre ve kişi, mevcut savaştan faydalanıyor, rant sağlıyor. Türkiye siyaseti içerisinde hem 'sol' hem de sağ yelpazede yer alanlar söz konusudur. Bazıları profesör, doçent, gazeteci, vb. ünvanlarla basına çıkıp bu yönlü söylemlerle kamuoyunu yanıltmaya çalışıyor. Bunlar, genel olarak, 'Zaten PKK’yi zayıflattık, yenme noktasına getirdik hatta bitirdik, o zaman neden diyalog kuralım ve onlarla oturalım' diyor. Diğer yandan yine aynı kişiler, 'PKK, İsrail, Amerika, vb. güçlerle ilişkilenmiş; 100 bin kişilik orduları var; kamyonlarla silah geliyor; PKK büyük bir tehlikedir' diyor. Peki bunlardan hangisi doğrudur?

Aynı kişiler, “elimizde İHA ve SİHA’lar var, bunlarla herkesi ezebiliriz” diyor. Evet, İHA ve SİHA’lar savaşımızda dengenin değişmesinde rol oynadı, ancak bugün biz de ona karşı gereken silahı elde ettik ve düşürebiliyoruz. Bu nedenle bu araçlar eskisi gibi rol oynayamaz ve bizi zorlayamaz. Hareket ve halk olarak bir gücüz ve iradeyiz. Kürt sorununu diyalog ve siyasetle çözmek istiyoruz. Bunun için silahlı mücadele stratejisini sonlandırarak PKK’yi feshettik. Bunu güçsüz olduğumuzdan değil, çözüm istediğimiz için yaptık. Kürt toplumu ve Özgürlük Hareketi zayıf değil. PKK kendini feshetti ama Apocu çizginin o kadar takipçisi, özgürlük mücadelesi yürütenler var. Gerçek budur.

Hem ‘demokrasi taraftarıyım’ deyip hem de inkar ve imha siyasetini savunmak olmaz. Bu nedenle Türkiye’de ilerleme sağlanmasını, ekonominin düzelmesini, demokrasinin gerçekleşmesini isteyen herkesin, öncelikle siyasi çözüme doğru yaklaşması gerekir. Önder Apo’nun başlattığı Barış ve Demokratik Toplum Süreci desteklenerek, Türkiye’nin çıkarları savunulabilir. Kürtlerle savaşarak Türkiye’nin çıkarları savunulamaz.

Dürüst ve ciddi eleştirilere saygılıyız

Kürt tarafından bazı kesimlerin 'karşılıksız adımlar atılıyor', en son Kuzey’den ve yine Zap’tan çekilmeyi de böyle eleştirmesi, yani tek taraflı adımlar attığımıza dair dürüstçe ve ciddi bir biçimde gelen eleştirilere saygıyla yaklaşıyoruz. Bu bir halk mücadelesidir; herkes görüş belirtebilir ve eleştirilerini dile getirebilir. Biz tüm eleştirilere saygı duyuyoruz ve birçoğunu göz önünde de bulunduruyoruz. Biz komünal olan ve komünalizmi esas alan bir hareketiz. Toplumcu kolektivizmi savunuyoruz. Bu nedenle şüphesiz her düşünceyi göz önünde bulunduruyor ve onlardan faydalanıyoruz.

Bazı art niyetli, bir iş yapmadığı halde sürekli düşmanlık yapan kişiler var. Durum ne olursa olsun ister bilinçli ister bilinçsiz olsun, böylesi kesim ve kişilerin pozisyonu bir kontra/karşıt duruştur. Böylesi kesimleri tabii ki dışında tutuyorum. Ancak halkımız, aydınlar ve siyasetçiler tarafından yapılan eleştirileri elbette hoşgörüyle karşılıyoruz. Bu sıradan bir mesele değil, Kürt halkının 100 yıllık meselesidir. Bu noktada adım atmak ve ilerleme sağlamak istiyoruz. Bu kolay bir şey değil. Önder Apo’nun belirttiği gibi Kürt halkının isyan ve ayaklanmaları hep idamla sonuçlandı. Şimdi bir masa kuruldu ve buna anlam vermek gerekiyor. Önder Apo da bu şekilde koydu.

Yapacağımız başka bir şey yok

Bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Doğrudur, şimdiye kadar biz tek taraflı adımlar attık. Türk devleti, İmralı koşullarında biraz normalleşme yarattı ama zaten bunun böyle olması gerekiyordu. Yine bir Komisyon oluşturuldu ve çift taraflı bir ateşkes var yürürlükte. Bunlar olumlu gelişmelerdir. Şimdiye kadar göz önünde yasal adımlar atılmadı. Mesela Komisyon'un son kararı olumludur ve belki bir sonuç alabilir fakat bugüne kadar Önder Apo’nun perspektifleri temelinde attığımız adımların hepsi tek taraflıdır. Hatta tüm halkımızın bilmesi için şunu da belirtebilirim: 26 Ekim’de Kandil’de arkadaşlar bir basın toplantısı düzenleyerek Kuzey Kürdistan’da provokasyon tehlikesi olan yerlerden çekildiğimizi belirtti. Tabii bu her yerden bir çekilme değil, provokasyon ihtimalinin olduğu, riskli olan alanlardan bir çekilmeydi. Aynı şekilde Zap’tan, Bahar Tepesi gibi yerlerden de bir plan çerçevesinde geri çekildiğimiz duyuruldu. Bunlar, çok iyi ilerleyen bir süreç var diye attığımız adımlar değildir. Bunlar, ‘süreç tıkanmasın, sürecin önü açılsın ve ilerlesin’ diye attığımız adımlardır. Önder Apo’nun gerekli ve uygun gördüğü ve bizim gerçekleştirdiğimiz bu önemli adımların amacı, siyasi çözüm, yani barış ve demokratik siyaset sürecinin geliştirilmesidir. Şunu da belirtelim ki; artık sonuna ulaştık. Yapacağımız başka bir şey yok. Bundan sonra bu sürecin ikinci aşamaya yani yasal adımların atılmasına geçmesi gerekir. Bu adımlar atılmazsa süreç de tıkanmaya doğru gider.

Elbette tedbirsiz hareket etmiyoruz

Bu bir mücadeledir. Nitekim Önder Apo bu süreci bir mücadele dönemi olarak ele aldı. Karşılıklı bir şeyler alıp verelim şeklinde değildir; ancak herkesin kendi tarafından adım atması, sorumluluğunu yerine getirmesi gerekiyor. Biz kendi açımızdan gerekli şeyleri ve sorumluluğumuzu yerine getirerek adımlar attık. Artık devletin de gerçekten çözüm istiyorsa adım atması lazım. Bu husus bu çerçevede ele alınmalı. Evet, biz bu alanlardan geri çekildik fakat acemi değiliz. Bizim de tecrübemiz ve bildiğimiz şeyler var. Elbette tedbirsiz hareket etmiyoruz. Bir mücadele yürütüyor ve barışçıl yöntemlerle sonuca ulaşmasını istiyoruz.

BM’de bir tane Kürt temsilci yok

Önder Apo, “Kürtlere bir yer yaratmak istiyorum” diyor. Kürtler, Türkiye ve dünyada yasal olarak bulunmuyor. Herhangi bir kayıtta Kürtler yoktur. Evet, Irak’ta yasal olarak Kürt varlığı kabul edilmiş ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi oluşturulmuş durumda. Hakeza Suriye’de 10 Mart’ta Ahmed Şara ve Mazlum Ebdî arasında imzalanan anlaşmada Kürt varlığı kabul ediliyor, Kürt haklarının tanınması gerektiği belirtiliyor. Evet bunlar var ama mesela bugün dünyada ne kadar halk, toplumsal kültür var ise Birleşmiş Milletler’de temsilcileri vardır. 100 küsur civarında devletin ve devletsiz milletlerin de platformları var. Peki orada Kürtlerin var mı? Yok. Birleşmiş Milletler’de (BM) bir tane Kürt temsilci yok. Kürtler, Ortadoğu’da en kadim halk olmasına rağmen Kürt halkının BM sisteminde ve Türkiye’de kaydı ve yeri yoktur.

Eskiler bilir; ‘70-‘80’li yıllarda Kürtlerin çoğu askere gitmemek için ve zaten şehirlere çok gitmediklerinden dolayı doğal şekilde kimliksiz yaşıyor, devlet nüfusuna kaydolmuyordu. Onlara ‘Kelpe Nüfus’ deniliyordu. Yani hiçbir yerde kaydı olmayan kişiler anlamına geliyor. Bugün Kürtler dünyada kelpe nüfustur; yani nüfus dışıdır, kayıtlı değildir. Biz şimdi Kürtlerin, Türkiye Cumhuriyeti’nde yasal olarak yer almasını istiyoruz. Ancak bu şekilde cumhuriyet demokratik bir cumhuriyet olabilir; biz de demokratik cumhuriyet için mücadele eden kişiler olabiliriz. Amacımız bu olduğu için ‘ittifak’ diyoruz. Yoksa sadece çözüm olsun diye bunları yapmıyoruz. ‘Eğer anlaşacaksak ittifak kuralım’ diyoruz. Bu nedenle öyle karşıtlık yapılacak bir şey yok ama halen kimileri ortaya iddialar atıyor; 'PKK şunu yapmış, QSD-PKK bunu yapmış' diyor. Tamam da, anlaşırsak dost olacağız, demokratik cumhuriyet ekseninde aynı cephede yer alacağız. Bunun nesine karşıtlık yapıyorsun.

Bu süreç, bütün Kürtler içindir

Bir de diğer parçalar da dahil herkes bilmeli ki; Önder Apo’nun yürüttüğü bu çalışma sadece Kuzey’deki Kürtler için değil, bütün Kürtler içindir. Neden? Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti Kürtleri yasal olarak kabul ederse Türkiye sınırları dışındaki Kürtlerle de dostluk yapabilir ve iş birliği sağlayabilir. Bu olmadan dostluk olmaz, ancak taktiksel ilişkilenmeler yapılır. Şimdi böyledir, çünkü korkuyorlar. Türk devleti, Kürtlerden korkmamalı. Şimdiye kadar korktuğundan dolayı Güney’le ve diğer parçalarla ilişkileri taktikseldir. Tabii bu tarz ilişkilerin yarın öbür gün ortadan kalkması da olasıdır. İşte biz Türk devletinin artık bu hakikati görmesi, Kürtlerin yasal mecrada yer alması ve böylece anlaşmamız gerektiğini belirtiyoruz. Bu temelde tüm Kürtlerle dostluk yapabilirler ve bu yeni bir süreci beraberinde geliştirebilir. Biz Kürt-Türk-Arap halkları arasında ilişkilenme noktasında yeni bir dönem başlatmak istiyoruz. Bu bölgedeki Fars, Asuri-Suryani halklar için de geçerli. Biz demokratik ulus perspektifini savunuyoruz. Bunun bilinmesi gerekir.

Önder Apo, bugüne kadar böyle kritik süreçlerde cesurca bazı adımlar attı ve attığı her zar du-şeş geldi. Bu dönemde de Önder Apo’nun atacağı zarın du-şeş olacağına, yani Kürt halkının ve Hareketimizin kazanacağına, başaracağımıza inancımız tamdır. HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.