Katledildiği gün doğum günüydü

Dosya Haberleri —

Veysel Özdemir

Veysel Özdemir

  • DAİŞ kuşatması altındaki Kobanê'deki çocuklar için topladıkları yardımları götürmek için Suruç'taki Amara Kültür Merkezi'nde bir araya gelen gençlere yönelik 20 Temmuz 2015 tarihinde gerçekleştirilen canlı bomba saldırısında 33 kişi yaşamını yitirdi. Katledilenlerden biri de o gün 22 yaşına girecek olan Amedli Veysel Özdemir idi.

MUSTAFA DOĞAN/AMED

DAİŞ'in Kobanê'yi kuşatması ve saldırısı döneminde Kobanê'deki çocuklar için topladıkları yardımı götürmek amacıyla Suruç'taki Amara Kültür Merkezi'nde SGDF öncülüğünde bir araya gelen gençlere yönelik 20 Temmuz 2015 tarihinde yapılan canlı bomba saldırısında 33 kişi yaşamını yitirdi. Yüzden fazla kişi yaralandı. Katledilenlerden biri de o gün 22. yaşına girecek olan Amed'li Veysel Özdemir idi. Özdemir'in birlikte büyüdüğü ikizi Hêvidar, o günden sonra içine kapanıp sessizliğe bürünürken, ailesi katliam öncesi ve sonrası yaşadıklarını gazetemize anlattı.

Kobanê'ye DAİŞ'in saldırması devam ederken, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) "Kobanê'yi inşa ediyoruz" şiarıyla, Kobanê'deki çocuklara oyuncak, mama, giyecek, kırtasiye malzemesi götüreceklerini belirterek Suruç'ta buluşma çağrısı yapmıştı. Bu çağrı üzerine çoğunluğu gençlerden oluşan gruplar, kendi imkânları ile topladıkları malzemeleri araçlara yükleyerek Suruç'a gelmişti. Amaç, burada basın açıklaması yaptıktan sonra Kobanê'ye geçerek, bu yardım malzemelerini çocuklara dağıtmak, daha sonra Kobanê kuşatması sırasında yıkılmış olan kentin yeniden inşa çalışmasına katılarak okul ve hastanelerin enkazlarını kaldırarak yardımcı olmaktı. Kobanê'ye geçiş izni Kaymakamlıktan alınmış, Kobanê Kantonu yönetimi de, gelecekler için bir bina tahsis etmişti.

Gaz ve tazyikli suyla saldırı

Değişik illerden gelen çoğu genç olan yaklaşık 300 kişi, 20 Temmuz 2015 tarihinde konakladıkları Suruç Belediyesine ait Amara Kültür Merkezi'nin bahçesinde Kobanê'ye geçmeden önce bir basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasının devam ettiği sırada, saat 11:50'de kameraların karşısında kalabalığın ortasında bir patlama meydana geldi. Patlama sonucunda 33 kişi hayatını kaybetti. Polis, Kültür Merkezi'nin etrafını TOMA'larla çevirerek, yardıma koşan yurttaşlara tazyikli su ve gaz bombası ile saldırdı. Yaralıların taşındığı ambulans ve araçlara biber gazı sıkıldı.

O gün 22 yaşına girecekti

Katliamda hayatını kaybeden gençlerden biri de, 20 Temmuz günü 22. yaşına basacak olan Veysel Özdemir idi. SGDF'nin "Kobanê'yi inşa ediyoruz" çağrısını sosyal medyadan duymuş ve birkaç arkadaşı ile birlikte kendi imkânları ile oyuncak, kırtasiye, mama, çocuk giysileri alarak hazırlık yapmıştı. Munzur Üniversitesi'ni kazanmıştı. Okullar açıldığında gidip okuyacaktı. Bayram olduğu için annesi ve kardeşleri köye yakınlarının yanına giderken, Veysel, 'Ben arkadaşlarımla Hazar Gölü'ne pikniğe gideceğim' diyerek onlara katılmadı. Ailesinden habersiz, arkadaşları ile birlikte satın aldıkları yardım malzemelerini araca yükleyerek Suruç'a doğru yola koyuldular.

'Polis, yardım aracını takip etti'

Anne Rabia Özdemir, Veysel'in şehadetinden sonra onunla birlikte Suruç'a giden arkadaşlarının kendilerini ziyaret ettiğini ve yola çıkarken sivil polis aracının kendilerini takip ettiğini kendilerine söylediğini ifade etti. Veysel'in Suruç'a gittiğinden haberi olmadığını belirten anne Rabia, "Köyümüz Piran'da. Bayram olduğu için 'burada kalacağımıza akrabalarımızı ziyarete gidelim' dedik. Veysel, 'ben arkadaşlarımla göle pikniğe gideceğim' dedi. Babası da izin verdi. Nasıl olsa genç bir delikanlı. Engelleyecek halimiz yok. Hatta babası kredi kartını verdi ona, 'ihtiyacın olursa kullanırsın' dedi. Ama istemedi. Bir ay önce bir konfeksiyon atölyesinin paketleme servisinde çalışmıştı. 'Param var' diyerek almadı. O bir aylık kazancı ile çocuklara oyuncak, şeker, mama almış. Bunu sonradan duyduk" dedi.

'Allah annelerine sabır versin dedim'

Patlamadan 20 dakika önce oğluyla görüştüğünü kaydeden anne Rabia, o anları ve ondan sonra yaşadıklarını şöyle anlattı: "Hiç unutmuyorum. Bana en son cümlesi 'anne kendine iyi bak' dedi. Ben de, 'biz köydeyiz, sen ve baban kendinize iyi bakın' dedim. Öğleden sonra idi. Köydeki ablamın evine gittik. Televizyon açıktı. Herkes televizyona bakıyordu. 'Ne oldu' dedim, 'bomba patlamış, gençleri öldürmüşler' dediler. Görüntülerde ölenlerin üzerini gazetelerle kapatmışlar, her tarafta kan vardı. O ara üzerine gazete örtülen ölen gençlerin annelerini düşündüm. 'Allah annelerine sabır versin' dedim. Üzüldüm, içim kanadı. Nereden bilecektim ki, benim Veysel'im de orada. Cansız bedeni orada gazetelerin birinin altındaydı belki. Veysel ile bu patlamayı yan yana getirmek aklımın ucundan geçmedi. Birkaç saat sonra Veysel'i aradım. Ancak telefonu kapalıydı. Kaç kez aradım hep kapalı. İçime bir korku düştü. 'Evde babamla beraberim' dediği için babasını aradım. Babası da, 'burada yok, göle gideceğini söylemişti' dedi. Telefonu kapalı ve hiçbir arkadaşına ulaşamıyoruz. Bizden önce arkadaşları eşimi arıyorlar ve Veysel'in hayatını kaybettiğini söylüyorlar. Biz akşama doğru Diyarbakır'a geldik. Akrabalar evde toplanmış. Ağlayanlar var. O zaman anladım bir şeyler var. Bize, 'Veysel yaralıdır şu an hastanede' dediler. 'Gidelim o zaman hastaneye' dedim. Beni götürmediler. Babası, ağabeyleri, dayıları gittiler ve cenazesini getirdiler. Hêvidar ile ikizdiler. Benim en küçük bebeklerim. Halen kapıya bakarım, 'Veysel gelecek' diye. Telefon açacak, 'anne eve geliyorum' diye hislere kapılırım."

'Paylaşmayı çok severdi'

Veysel'in hayallerinin olduğunu, paylaşmayı çok sevdiğini belirten anne Rabia, "Veysel yaşasa idi, şimdi çocukları vardı. Çocukları çok severdi. Paylaşmayı severdi. Çocuğum masumdu. Adalet istiyoruz. Kanı yerde kalmasın. O patlama nasıl oldu aydınlatılsın istiyoruz. Katliamdan sonra ölen ve yaralananların aileleri olarak Suruç Aileleri İnisiyatifi diye bir platform kuruldu. Tüm aileler telefonla, mesajla görüşüyoruz. Acılarımızı paylaşıyoruz ve adaletin yerini bulmasını istiyoruz. 8 yıl oldu. Masum gençlerin katledilmesini kim istedi, kim planladı ortaya çıkarılmasını istiyoruz" şeklinde konuştu.

'Gideceğini söyleseydi izin verirdim'

Veysel'in Suruç'a gittiğinden haberi olmadığını ifade eden baba Adem Özdemir ise haberi olsaydı buna 'hayır' demeyeceğini söyledi. "Bana, çocuklara oyuncak, mama, kırtasiye malzemesi götürüyorum deseydi izin verirdim. Yok demezdim. Çünkü oğlumu tanıyorum, çok yardımsever biriydi. 'Baba öğretmen olacağım, halkıma yararlı bir insan olmak, çocuklara bir şeyler vermek istiyorum' derdi. Herkesin yardımına koşardı. Arkadaşlarının yardımına koşardı, bir taziye olsa, birinin yardıma ihtiyacı olsa ihmal etmez, muhakkak gider yardım ederdi. Hayır, işleri de olsa gönüllü yapardı" dedi. Baba Adem, oğlunun vücudundan çıkan 3 bilyenin hala kendisinde olduğunu ve bunları ölene kadar saklayacağını sözlerine ekledi.

  • Anne Rabia Özdemir, "Köyümüz Piran'da. Bayram olduğu için 'burada kalacağımıza akrabalarımızı ziyarete gidelim' dedik. Veysel, 'ben arkadaşlarımla göle pikniğe gideceğim' dedi. Babası da izin verdi. Bir ay önce bir konfeksiyon atölyesinin paketleme servisinde çalışmıştı. O bir aylık kazancı ile çocuklara oyuncak, şeker, mama almış. Bunu sonradan duyduk" dedi.
  • Veysel'in Suruç'a gittiğinden haberi olmadığını ifade eden baba Adem Özdemir, haberi olsaydı buna 'hayır' demeyeceğini söyledi. Veysel'in katledildiği gün doğum günü olduğunu kaydeden ablası Gülistan Bayram, "Doğum günü kutlamalarını, pasta kesilmesini sevmezdi. Biz yine de doğum gününü kutlardık. 20 Temmuz onun doğum günüydü. Şehadet günü de oldu" dedi.

 

İkizi Hêvidar içine kapandı

4 kız, 3 erkek evladının bulunduğunu, en küçüklerinin ikiz olan Veysel ile Hêvidar olduğunu, Hêvidar'ın Veysel'in ölümünü duyduktan sonra içine kapandığını ifade eden baba Adem, "Ailemizin en küçükleri idi ikisi. Birlikte büyüdüler. Çünkü bebeklikten, çocukluklarından, gençliklerine kadar birlikte büyümüşler ikisi. Veysel'in şehadetinden sonra Hêvidar içine kapandı. Uzun süre kimseyle konuşmadı. Hala da o sessizliğini sürdürüyor. Bazen dalıp dalıp susuyor öylesine. Bir şey de yapamıyoruz. Çünkü birlikte büyüdüğü kardeşini, arkadaşını kaybetmiş. Hêvidar üniversite okuyor. Ancak aradan 8 yıl geçmesine rağmen, o sessizliği sürüyor" dedi.

Baba Adem, Veysel'in ölümünün ardından en büyük oğlu olan Sedat'ın İş-Kur'un her yıl mevsimlik işinde geçici çalıştığını ancak daha sonra işten atıldığını ve Valiliğe kadar başvurmasına rağmen, 4 çocuk sahibi oğlunun işine geri dönmediğini, kendilerine bir cevap da verilmediğini sözlerine ekledi.

Doğum gününde katledildi

Veysel'in katledildiği günün doğum günü olduğunu kaydeden ablası Gülistan Bayram ise, "Doğum günü kutlamalarını, pasta kesilmesini sevmezdi. Biz yine de doğum gününü kutlardık. 20 Temmuz onun doğum günüydü. Şehadet günü de oldu" dedi.

Veysel'in Suruç'a gitmeden önce arkadaşları ile mesajlaştığını ve arkadaşlarının bu mesajları kendilerine ilettiğini belirten Gülistan, "Kendi aralarında mesajlaşıyorlar. Soruyorlar birbirlerine, 'gidersek orada nerede yatacağız'. Veysel'de 'taşta, toprakta da olsa yatarız. Bu oyuncakları, mamaları onlara teslim edip döneceğiz' diyor. Kardeşim, Amara Kültür Merkezi'nin bahçesinde imiş o zaman. Canlı bombanın içlerine girdiği basın açıklamasını yapan grubun içinde değil, hemen arkalarında bahçenin içinde imiş. Sağ ve yaralı kurtulan arkadaşları anlattılar. Patlamadan kısa bir süre önce telefonunun şarjı bitmiş, gidip oradaki bir iş yerinden kısa süreliğine telefonunu şarj etmiş. Bir dakika geç gelse oraya ölmeyecekti" şeklinde konuştu.

Davanın peşini bırakmayacağız

Katliamın sonrasında Suruç'a gittiklerini ve oradaki yurttaşların, canlı bomba olan kişinin birileri tarafından Suruç'a getirildiğini, berbere gidip tıraş olduktan sonra olay yerine geldiği yönünde kendilerine belgi verdiklerini kaydeden abla Gülistan, "Çok rahat bir şekilde geliyor Kültür Merkezi'ne. Tek bir kişinin yaptığı bir katliam olduğuna kesinlikle inanmıyoruz. Yaşadığımız müddetçe bu davanın peşini bırakmayacağız. Masumları katlettiler. Ne yapmıştı bu gençler. Oyuncak, mama, şeker alıp Kobanê'li çocuklara götüreceklerdi. Bu katliamı planlayanların birileri tarafından korunduğuna eminim" diyerek, bu davanın peşini bırakmayacaklarını sözlerine ekledi.

****

Saldırı sırasında siyah camlı plakasız jeep

20 Temmuz 2017 yılında Alman yayın organı Deutsche Welle'den Burcu Karakaş'a konuşan saldırıdan vücuduna isabet eden 27 bilye ile yaralı kurtulan Koray Türkay, Amara Kültür Merkezi'nde yapılan basın açıklaması sırasında pankartı tutanların üç sıra arkasında olduğunu belirterek şunları anlatmıştı: "Fotoğraf çekmek için grupta ayrıldığımda geri döndüğümde yerime başkasının geçmiş olduğunu gördüm. O sırada büyük bir patlama oldu. Kendimi kaybettim. Kendime geldiğimde 'ikinci bomba var' diye bağıranları duydum. Yavaş yavaş kendime gelmeye başlayınca ayağa kalmak istedim. Ancak hem ayağımı hem de sağ kolumu hissetmediğimi fark ettim. Vücuduma baktığımda her yerden kan akıyordu. Sekerek merkezin kapısına gittim ama kimseyi göremedim. Sonra beni görenler oldu, gelip aldılar. Kapıda bir jeep vardı, içinde şoför vardı ama araç bizi görünce kaçtı. Plakasız, siyah camlı bir araçtı."

***

'10 yaralımız şehit oldu'

4 Temmuz 2023 günü Urfa'da görülen duruşma sonrasında açıklama yapan Suruç Aileler İnisiyatifi'nden Yalçın Demir, maruz kaldıkları hak ihlallerini anlattı. Katliam günü güvenlik önlemi alınmadığını belirten Demir, şunları söyledi: "Yoldaşlarımızın vücutları gözlerimizin önünde yandı. Katliam olduğunda ben açıklamanın videosunu çekmek için tam kitlenin karşısındaydım. Patlama sonrası polis bize müdahale etti ve o müdahalede 10 yaralımızı şehit verdik. Emniyet Müdürü, Muğla Milas’a tayin edilerek ödüllendirildi. Abdullah Ömer Aslan, 'Benzin istasyonu arıyordum. Suruç'a ara yollardan geldim' diyor. Acaba canlı bombayı bu ara yollardan kendisi mi getirdi? Aslan'ın dinlenmesini talep ediyoruz. İlhami Bali ile Deniz Büyükçelebi kırmızı bülten ile aranıyor, devlet yerlerini biliyor. Ahmet Davutoğlu kendisini ihbar ediyor ama dinlenmiyor. Neden dinlenmiyor, bu kişi ifade vermeli. Dinlenmeden içimiz rahatlamaz. Sekizinci yıldönümü yaklaşıyor ve biz yine yoldaşlarımızı anacağız. Mezarlıkları ziyaret edeceğiz, biz suçlu değiliz, bize kimse müdahale etmesin."

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.