Kesinti değil kapsamlı önlem al
Dünya Haberleri —

Almanya çocuk ve yoksulluk /foto:AFP
- Almanya’da çocukların yüzde 14’i yoksulken, milyonlarca çocuk, temel yaşam ihtiyaçlardan mahrum bir şekilde büyümek zorunda bırakılıyor.
Almanya’da 18 yaş altı çocukların yüzde 14’ü, yani her yedinci çocuk, yoksul. Yaklaşık 1,3 milyon çocuk, yeterli ısınan bir ev, yeni kıyafet veya düzenli bir öğün gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor. UNICEF’in 2025 raporuna göre, her sekizinci çocuk Bürgergeld (vatandaşlık geliri) ile geçinirken, her on birinci çocuğun ailesi temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanıyor.
Alman Gençlik Enstitüsü (DJI) raporunda, çocukların yaşam koşulları altı temel alanda incelendi: Maddi durum, eğitim, sağlık, sosyal katılım, aile ve çevresel faktörler. Tüm alanlarda olumsuz bir trend gözlemleniyor. Eğitimde başarısızlık sosyal kökene bağlı olarak artıyor; yoksul ailelerden gelen çocukların yüzde 39’u okuma güçlüğü çekerken, daha varlıklı ailelerde bu oran yalnızca yüzde 8. Ayrıca çocuk bakımına erişim eşitsiz, bu da ebeveynlerin çalışma hayatını zorlaştırıyor. Almanya’daki çocukların yüzde 11’i, ebeveynlerin neredeyse hiç çalışmadığı hanelerde yaşıyor.
Sağlık açısından da tablo endişe verici. COVID-19 pandemisi sonrası gençlerde düzenli sağlık sorunları artmış durumda; 2022 verilerine göre gençlerin yüzde 40’ı sağlık problemleri yaşıyor, bu oran 2018’de yüzde 26’ydı. Özellikle kırsal ve yoksul bölgelerde çocuk doktoru hizmetleri yetersiz.
UNICEF yetkilileri, Almanya’nın geleceğini güvence altına almak isteyenlerin çocuklara yatırım yapması gerektiğini vurguluyor: “Bütçe durumu zor olsa da, çocuk yoksulluğu konusunda harekete geçmek bir zorunluluktur. Kesintiler yerine federal hükümetin kapsamlı bir önlem paketi hazırlaması gerekiyor.”
Almanya’nın ekonomik durumunu ele alan ekonomi uzmanları da yıllık raporlarını sundu. Veronika Grimm, ülkedeki büyük servet eşitsizliğini, güçlü sosyal güvenlik sistemlerine işaret ederek halkın gözünde hafifletmeye çalıştı.
UNICEF raporu, Almanya’da çocuk yoksulluğunun artık sadece bir bireysel sorun değil, toplumsal bir kriz haline geldiğini ortaya koyuyor. Eğer önlem alınmazsa, bu çocuklar ileride yoksulluktan etkilenmiş yetişkinlere dönüşecek ve toplumsal eşitsizlik derinleşmeye devam edecek. HANNOVER












