Kobanê Davası: Mahkeme heyeti çekilsin

.

.

  • Kobanê Davası’nda yaşanan usulsüzlükleri sıralayan avukat Cemile Turhallı Balsak, mahkeme heyetinin tarafsız yaklaşmadığını belirterek, çekilmesini istedi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) önceki dönem Eşbaşkanları, MYK üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 28’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası’nın 2. duruşmasının 3. oturumu, dün yapıldı. Duruşmaya HDP milletvekillerinin yanı sıra avukatlar katıldı. Birçok avukat da bulundukları kentlerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Duruşmayı, Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu’ndan uzmanlar ile AB üyesi ülkelerin diplomatik temsilciliklerinden isimler de takip etti. HDP eski Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ve DBP eski Eşbaşkanı Sebahat Tuncel, mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı.

HDP eski Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ, Amed Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eşbaşkanı Emine Ayna, HDP Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi Ali Ürküt, HDP Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Nazmi Gür, yerine kayyum atanan Kars Belediye Eşbaşkanı Ayhan Bilgen, HDP eski milletvekili Gülser Yıldırım, HDP eski Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri Zeynep Ölbeci, Cihan Erdal, Can Memiş, Meryem Adıbelli tutuklu bulundukları cezaevlerinden, tutuksuz yargılanan İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder İstanbul’dan ve eski HDP Milletvekili Altan Tan Diyarbakır’dan SEGBİS’ile duruşmaya bağlandı. Tutuksuz yargılanan Gülfer Akkaya ise sağlık sorunlarından dolayı duruşmaya katılmadı.

Kürt siyasetçi Ayla Akat Ata, HDP eski Sözcüsü Günay Kubilay, eski milletvekili Emine Beyza Üstün, İbrahim Binici, HDP yeni dönem MYK üyesi Alp Altınörs, HDP eski saymanı Zeki Çelik, HDP eski MYK üyeleri Pervin Oduncu, Ayşe Yağcı, Bircan Yorulmaz, Berfin Özgül Köse, Bülent Parmaksız, İsmail Şengül, Dilek Yağlı ile Sibel Akdeniz, duruşma salonunda hazır bulundu. 

Duruşma, avukatların reddi hakim taleplerinin gerekçelerini açıklamasıyla başladı. Avukat Cemile Turhallı Balsak, “26 Nisan’da duruşma başladı, kendimizin müdafi olarak hakimin reddine ilişkin taleplerimiz vardı ama müvekkilim Sebahat Tuncel’e verdiğiniz süre sonrasından kendisi de burada ayrıntılı beyanlarda bulundu. Bunların kayıtları SEGBİS ile yapıldı, müvekkilim Alp Altınörs’ün de dün belirttiği hususların karara bağlanmasını istiyoruz. Biz bir an önce Alp Altınörs’ün ve Sebahat Tuncel’in reddi hakim talebine ilişkin yapmış oldukları açıklamalar nedeniyle çekilmenizi istiyoruz. Çekilmeyecekseniz, dosyanın üst mahkemeye gönderilmesini talep ediyoruz” dedi.
Balsak, mahkemenin ara karar vermesi gerektiğini belirterek, “Biz genellikle şehir dışından geliyoruz, bazıları SEGBİS ile bağlanıyor. Ciddi bir duruşma yoğunluğumuz da var. Bu nedenle bunun bir takvim aralığına bağlanması gerekiyor. Bu hafta kesintisiz bir yargılama yaptınız. Müvekkillerimiz aileleriyle görüşemedi, telefon haklarını kullanamadılar” diye konuştu. 


 
Mahkeme ikna edemedi
 
Adil bir karar verme yönünde taleplerinin olmadığını söyleyen Balsak, şöyle devam etti: “Fakat sizin adil yargılanma hakkı için dürüst yargılamanın bütün koşullarını oluşturmanız gerekiyor. Tarafsız bir yargılamanın yapılması, adil yargılama açısından olmazsa olmaz bir koşul. Mahkemeniz bu davaya tarafsız yaklaşmıyor. Hukuk üstünlüğünün ön şartı, adil yargılanma hakkı bunun ön şartı da bağımsız bir yargılamanın gerektiği. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde etraflıca bir şekilde bunu kabul ettiğiniz ve hukukun üstünlüğü taşıdığını ısrarla söylediğimiz bir olgu. Tarafsız olduğunuzu düşünüyor olabilirsiniz. Ama bunun için bizleri ve kamuoyunu objektif bir yargılama yapıp yapmadığınızla ilgili ikna etmeniz lazım. Biz bu konuda ikna değiliz.” 
Hakimler Savcılar Kurulu’nun (HSK) seçimlerinin anayasa değişikliği ile birlikte yargının seçmediğini belirten Balsak, “Burada siyasi otoritenin, siyasi iktidarın belirlediği bir kurulun üyelerinden bahsediyoruz. Üyelerin tamamı iktidar tarafından belirleniyor. Bu da siyasetin müdahalesini göstermiyor mu? Sizin meslekten atanma çıkarma gibi kararlar alacak bir kuruma karşı sizin bağımsız bir karar almanız ne kadar gerçekçi? Türkiye Cumhuriyeti rejimi artık genelgeler devleti haline geldi. Biz kanunu artık tartışmıyoruz” dedi.
 
Tahliye beklemek gerçekçi değil
 
Tutukluluğa ilişkin tarafsız yaklaşamayacak bir mahkemeden tahliye beklemenin gerçekçi olmayacağını ifade eden Balsak, şunları ekledi: “Ama her defasında AİHM Büyük Daire kararını size hatırlatacağım. O kararı her gün yanınızda, dolabınızın başköşesinde bekletmenizin bir anlamı yok. O karar uygulamanız için var. Bu karar davamızı da doğrudan ilgilendiriyor. Burada yargılanan 28 tutuklunun hepsini ilgilendiriyor. Ve siz bu ihlali 28 tutuklu arkadaşımız için de sürdürüyorsunuz. Yargı tarihi boyunca bu yönde 18 karar var ama şimdi siz bunu uygulamayarak 28 tane daha ekliyorsunuz. Bu mahkemeden olsa olsa tek talebimiz olur, karar verecek merci olun. Eğer karar vermeyecekseniz çekilin. Ama bugüne kadar verdiğiniz kararlarla kararı veren merci değil, kararı verdiren merciinin hükümlerini uygulayan merci olduğunuzu gösterdiniz.” 

Avukatlar olmadan tanık ifadeleri

Daha sonra tutuklu yargılanan HDP MYK Üyesi Berfin Özgül Köse ve eski milletvekili Emine Beyza Üstün’ün avukatı Nuray Özdoğan, savunma yaptı. Özdoğan, avukatların olmadığı bir duruşmada tanık ifadelerinin alındığını belirtti. Özdoğan, davayla ilgili esasa geçmeden önce tanık ifadelerinin alındığı bilgisini paylaşarak, “Esasa ilişkin işlemlere geçmeden, nasıl olur da tanık ifadeleri alırsınız. Daha esasa ilişkin savunmaya geçmediğimize rağmen UYAP’a tanık ifadeleri düşüyor. Bizim o tanıkları burada görmemiz lazım. Tanıklar dinlenirken nerede, hangi adliyede ifadelerin alındığını bilmek istiyorum. O tanık ifadeleri alındığında, benim orada olup olmayacağıma kendim karar vermek istiyorum. Esasa ilişkin tanık ifadeleri alınıyor” dedi.

Silahlar altında savunma

Figen Yüksekdağ’ın avukatı Ruken Gülağacı ise ilk duruşmada SEGBİS kaydının sağlıklı tutulmaması, müvekkillerinin sesinin kısılması gibi yaşanan usulsüzleri anlatarak, bu usulsüzlüklerin adil yargılama hakkının ihlali olduğunu belirtti. Gülağacı, “Tensip, kovuşturma sürecine yön veren bir ara karardır. Ama siz tensipte ‘Beni AİHM kararı bağlamaz’ dediniz ve burada tavrınızı gösterdiniz. ‘AYM’nin 90’ıncı maddesini tanımıyorum AİHM kararını tanımıyorum’ dediniz. Adil bir yargılama olmayacağını bize daha duruşma başlamadan, Ocak ayında göstermiş oldunuz. Bu yargılama, hukuki bir dava olmasının yanında, bir organizasyon olmasından dolayı problemlidir. Bir Ceza İnfaz Kurumunda yargılama görüyoruz” dedi.
Gülağacı, şunları söyledi: “Silahlar altında yargılama yapmaya zorlamamalısınız. CMK, ‘Fazla sanıklı dosyalarda şehir içinde bir duruşma salonu hazırlanabilir’ diyor ama Ceza İnfaz Kurumu demiyor. Usule uygun, yasaya uygun davranıyorsanız bunu bize göstermek zorundasınız. Siz görmüyor olabilirsiniz ama biz burada silahlar altında savunma yapıyoruz, aramalardan geçiyoruz. Çevik kuvvet ile müştekiler bizim yanımızda silahlarla oturuyorlar. Bakın burada müvekkillerimizle görüşemiyoruz aramızda jandarma var.”
Duraşma, avukatların savunmalarıyla devam etti.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.