‘Komşu Anne’ istihdam mı tuzak mı?

Kadın Haberleri —

Komşu anne

Komşu anne

  • “Komşu Anne” projesi, kadın istihdamı ve çocuk bakımı için çözüm olarak sunulsa da, kadınları aile içine hapsetmeyi ve devletin kreş sorumluluğunu kadınların omuzlarına yüklemeyi hedefliyor. Eğitim Sen üyesi Özlem Yavuz, projenin toplumsal cinsiyet eşitliğine zarar verdiğini ve çocuklar için ciddi riskler barındırdığını söylüyor.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, 2025’in başında “Aile Yılı” tanıtım programında “Komşu Anne” projesinin hayata geçirileceğini duyurdu. Ancak proje, yeni bir fikir değil. İlk olarak 2022’de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından “Eğitimli Çocuk Bakıcılarının Teşviki Yoluyla Kayıtlı Kadın İstihdamının Desteklenmesi Projesi (EDU-CARE)” kapsamında gündeme gelmişti. Kadınların tepki gösterdiği bu proje, iktidar tarafından “kadın istihdamı” ve “çocuk eğitimi” vaadiyle cazip gösterilmeye çalışılsa da, hem kadınlar hem de çocuklar için ciddi riskler barındırıyor.

“Komşu Anne” projesi, kadınların kendi evlerinde, yakın konumdaki ailelerin en fazla beş çocuğuna eğitimli, kayıtlı, sertifikalı veya diplomalı şekilde bakım hizmeti sunmasını öngörüyor. Proje, politika belgesinde kreşlere ve profesyonel çocuk bakıcılarına kıyasla daha az maliyetli bir model olarak tanıtılıyor. İlk etapta Ankara, İstanbul ve İzmir’de uygulanması planlanan proje, 3 bin 700 anne ve 3 bin 700 çocuk bakıcısının kayıtlı istihdamını desteklemeyi, ayrıca 6 bin kadına çocuk bakımı alanında eğitim teşviki vermeyi hedefliyor. Ancak bu vaatler, projenin kadınları düşük ücretli ve güvencesiz bir çalışma modeline yönlendirdiği eleştirilerini gölgede bırakamıyor. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Antalya Şube Kadın Sekreteri Özlem Yavuz, projenin ideolojik ve ekonomik amaçlarını, kadınları aile içine hapsetme hedefini ve çocukların güvenliğine yönelik tehditleri Jinnews’e değerlendirdi.

Devlet yükünü kadınlara devrediyor

Özlem Yavuz, “İktidar, ‘kadın istihdamı ve çocuk eğitimi’ diyerek projeyi cazip göstermeye çalışıyor, ancak bu, kadını yok sayarak aile üzerinden tanımlamaktır” şeklinde konuştu. Projenin çocuklar için de ciddi riskler taşıdığına dikkat çeken Yavuz, sosyal devlet anlayışında 3-6 yaş arası çocukların kamusal, nitelikli ve bilimsel kreşlerde eğitim alma hakkı olduğunu hatırlattı. Ancak devlet, bu sorumluluğu yerine getirmek yerine yükü kadınlara devrediyor. Özlem Yavuz, “Komşu Anne projesi, apartman dairelerinde, denetimsiz ortamlarda çocuk bakımını öngörüyor. Komşu annenin psikolojik durumu, evin güvenliği, aile üyelerinin çocuklar için risk oluşturup oluşturmadığı bilinmiyor. Çocuklar istismara, zorbalığa veya şiddete maruz kalabilir” diyerek projenin güvenlik açıklarını vurguladı.

Çocuklar için güvenli değil

Bu projenin iktidarın işine geldiğine işaret eden Özlem Yavuz şunları ekledi: “Kamuoyuna kadına değer veriyormuş gibi sunuyorlar ama gerçeğin böyle olmadığını biliyoruz. Bu tamamen muhafazakâr, gerici sistemin bir uzantısı. Gerici, faşist politikalarını aile üzerinden yeniden üretiyorlar. Çok da işlerine gelen bir proje.” Ayrıca, projede sunulan sertifikaların pedagojik formasyon yerine geçemeyeceğini ve çocukların güvensiz koşullarda bırakılacağını ekledi.

Parası olmayana güvencesiz eğitim

Projenin, kadınların ücretsiz kreş talebini görünmez kıldığını ve devletin sorumluluklarını kadınlara yüklediğini belirten Özlem Yavuz, “Devlet, var olan kreşleri kapatıyor ve bu yükü kadınların omuzlarına bırakıyor. Bu, kadınları aile içine hapsetme politikasıdır” şeklinde konuştu. Projenin, eğitimde eşitsizliği derinleştireceğine de dikkat çeken Özlem Yavuz, “Parası olan aileler çocuklarını iyi kreşlere gönderiyor, parası olmayanlar ise bu güvencesiz modele mahkum ediliyor” dedi.

Eğitim iktidara göre dizayn ediliyor

Projenin sessizce hayata geçirilmeye çalışıldığını ve kamuoyunun yeterince bilgilendirilmediğini vurgulayan Özlem Yavuz, Eğitim Bakanlığı’nın kız okulları açılması gibi uygulamalarla laik ve karma eğitime zarar verdiğini söyledi. “Komşu Anne” projesinin de bu politikaların bir parçası olduğunu ifade ederek, “Eğitim, piyasanın ve iktidarın ideolojisine göre dizayn ediliyor. Sekiz ilde ‘kız okulları’ açıldı. Bu laik, karma eğitime vurulan çok büyük bir darbe. Araştırmalara bakıldığı zaman kız çocuklarının eğitim dışına itildiğini görüyoruz. Komşu annelik de aile politikalarının merkezi” diye ifade etti.

Onların kalıplarına sığmayacağız

Projenin kamuoyuna “cazip” bir şekilde sunulmaya çalışıldığına dikkat çeken Özlem Yavuz, buna karşılık halkın bilgilendirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi: “Bu proje, eğitimde eşitsizliği de derinleştiren bir durum. Parası olan güzel kreşlere gönderiyor, parası olmayan yine kadın üzerinden bunu gidermeye çalışıyor. Biz kadınlar olarak o ailenin içerisinde öldürülüyoruz, şiddete, istismara uğruyoruz. Biz ailenin kutsal olmadığını çok iyi biliyoruz. Israrla bizi oraya hapsetmek istiyorlar ama biz onların kalıplarına sığmayacağız diyoruz. Kamusal, laik, bilimsel, nitelikli ve ana dilinde eğitimi ısrarla savunmak gerekiyor. Bunu herkesin yüksek sesle dillendirmesi gerekiyor.” ANTALYA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.