Kürt işverenlerden net talepler

Meclis komisyon
- GÜNSİAD Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu, ana dil engellinin kaldırılması, yeni bir anayasa, anayasal vatandaşlık ve daha fazla yerinden yönetim ile Suriye'de Kürtlerin tehdit olarak görülmemesi taleplerini Komisyon'a iletti.
Kürt sorununun demokratik çözümü kapsamında kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, dün akademisyenleri dinledikten sonra önceki bugün de bazı vakıf ve dernekleri dinledi.
Komisyon'un 11. toplantısı bugün yapıldı. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'un açılış konuşmasıyla başlayan toplantıda, Mezopotamya Göç İzleme ve Araştırma Derneği, Mezopotamya İslami Araştırmalar Federasyonu, Kadim Aşiretler Federasyonu, Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu, Medrese Alimleri Vakfı (MEDAV), İslami Tebliğ Tedris İlim Hareketi Adamları Derneği (İTTİHAD), Doğu Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (DOGÜNSİFED) ve Doğu ve Güneydoğu İş Kadınları Derneği (DOGÜNKAD) aktarım yaptı.
İki Türkiye heba edildi
Komisyonun ilk oturumunda dinlenen Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Derneği (GÜNSİAD) Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu, bölgede toplumun tüm kesimlerinde çatışmanın ve şiddetin biteceğine olan inancın geliştiğini söyledi. Kürt sorununun çözümsüzlüğünün gelecek planlamasını, ekonomik kalkınma planlarını, demokratikleşme adımlarını engellediğini ve Avrupa Birliği ile olan ilişkileri bozduğunu belirten Bedirhanoğlu, "Bu mesele yüzünden yaklaşık 2 trilyona dolara mal olan, yani 2 Türkiye kadar bir miktarı heba etmişiz" dedi.
Yerinden yönetim
PKK'liler için yasal zeminin hazırlanması gerektiğini ifade eden Bedirhanoğlu, şunları söyledi: "Yapılması gerekenler nelerdir? Kürtler özellikle herkesi kapsayacak yeni bir anayasa vatandaşlığı istiyor. Kürt toplumu, dilin önündeki engellerin kaldırılıp eğitimde kullanılmasını istiyor ve bu gereklidir. Eğitimin yanında siyasal çalışmalar ile hayatın her alanında kullanılmasının önünü açan bir yasal düzenlemenin de yapılması ve varsa yasal engellerin ortadan kaldırılmasını istiyor. Daha fazla yerinden yönetim talep ediyor."
Suriye'de Kürtler tehdit değil
Türkiye'nin Federe Kürdistan'ın kurulmasından kaygı duyduğunu, bunu bir tehdit olarak gördüğünü, zamanla bu durumun değiştiğini hatırlatan Bedirhanoğlu, Türkiye ve Federe Kürdistan arasındaki ticaret hacminin zamanla 13 milyar doları bulduğunu belirtti. Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e bir ziyaretlerinde "Oradaki gelişmeleri bir tehdit olarak değil, bir fırsat olarak görmeliyiz" dediğini aktaran Bedirhanoğlu, "Dolayısıyla Suriye Kürtleri için de aynı düşünceleri ifade etmek istiyorum. Orayı bir tehdit olarak değil, bir fırsat olarak gören bir yaklaşım gösterilmelidir" diye konuştu. AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Irak ve Suriye Kürtlerinin sorunları bizim de sorunumuzdur" sözlerinin, sahada siyasete dönüşmesi gerektiğini ifade eden Bedirhanoğlu, "Irak ve Suriye Kürtlerinin sorunlarını kendi sorunu olarak gören bir yaklaşım Türkiye'yi güçlendirir" dedi.
Komisyon, dün de akademisyenleri dinlemişti.
Pozitif barışa geçilmeli
Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Havva Kök Arslan, zihniyet dönüşümüne ihtiyaç olduğunu; Türkiye’de şu anki negatif barış halinden pozitif barışa geçmek gerektiğini ifade etti. Arslan, “Yapısal şiddetin önlenmesi, çatışmayı yaratan kök nedenlerin dönüştürülmesi ve bundan sonra da sürdürülebilir kalıcı bir barışın uygulanması için çatışmaların durdurulması, barışı koruyan kurumların yerleştirilmesi, düşmanca tutumların dönüşmesi gerekiyor. Bugünden yarına olabilecek bir şey değil, en az 10 yıl sürecek” diye konuştu.
Öcalan'ın liderlik örneği
Komisyon üyelerinin soruları üzerine konuşan Arslan’ın sözleri tartışma yarattı. Türkiye’deki sorunun kökeninin diğer örneklere benzemediğini, çözümünün de biricik olması gerektiğini kaydeden Arslan, “Tarih yapan liderler” diyerek Fatih Sultan Mehmet ile Mustafa Kemal Atatürk’ü örnek gösterdi. Arslan “Evet çok yanlış yaptık ama bütün bunları aşmak zorundayız. Ben MHP kökenli birisi olarak söyleyeyim; Abdullah Öcalan’ın yaptığı çok önemli bir liderlik örneğidir” dedi.
Kararlı bir siyasi irade
Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Sevtap Yokuş Veznedaroğlu ise sürecin toplumsallaşmasına dair dünyadaki farklı örnekleri anlattı. Özgün yöntemler geliştirilmesine ve kararlı bir siyasi iradenin olması gerektiğine dikkat çeken Veznedaroğlu, “Siyasi hesapların ve aktüel siyasetin ötesinde bir bakış açısı geliştirilmeli” diye konuştu. Veznedaroğlu, kırmızı çizgilerin oluşturulmaması ve kazan-kazan çözüm önerileri belirlenmesi gerektiğini söyledi. Veznedaroğlu, “Anayasa değişiklikleri yapılırken zorlanacağız” diyerek, ana dilde eğitim için 42. maddede, vatandaşlık tanımı için 66. maddede ve yerel demokrasinin önünü açmak için 127. maddede değişiklikler olabileceğine değindi.
Sosyal doku iyileştirilmeli
Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik, çözümün inşasının doğası gereği uzun vadeli süreçler olduğunu ve siyaset dışındaki aktörlerin de sürece dahil edilmesi gerektiğini vurguladı. Çelik, “Çatışmanın bozduğu sosyal dokunun iyileştirilmesi gerekiyor. Burada önemli olan, sadece örgüt üyelerinin değil, bu süreçte silahlandırılmış, köy korucuları gibi güçlerin de silahsızlandırılmasıdır. Yeniden entegrasyon aşamasında kritik unsurlardan biri bu kişilerin toplumda yer bulması olacak” diye konuştu.
Tarafların karşılıklı olarak güven artırıcı adımlar atması gerektiğine değinen Çelik, “Sürecin topluma iyi anlatılması, sağlıklı toplumun hayata geçişi için çok önemli. Komisyon'un çıkaracağı yasanın adı bile çok önemli. Ekonomik ve toplumsal katılım başarısız olursa istikrar getirmiyor” diye devam etti.
Toplumsal katılımla meşruiyet
Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Çerağ Esra Çuhadar, sabırlı olunması ve istikrarlı bir iradenin tüm aktörlerce ortaya konması gerektiğini dile getirdi. Çuhadar, şunları söyledi: “Toplumsal katılım barış süreçlerine daha fazla meşruiyet kazandırıyor. Komisyon süreci tasarlayıp bir sonraki adımların ne olacağına karar verip bunlar için bir yol haritası belirlemek konusunda uzlaşmaya varmalıdır. Çatışmanın kök nedenlerine odaklanmak ve bunları çözmek, kurulacak diğer yapılar açısından bir hedef olmalıdır. Başka güven arttırıcı kararlar için de adım atılabilir.”
Gözlemlerini paylaştılar
Üsküp Büyükelçisi Fatih Ulusoy, 2019-2021 yılları arasında Güney Filipinler’deki barış süreci çerçevesinde Bağımsız Silahsızlandırma Organı’nda görev aldığını ve buradaki deneyimlerini anlattı. İnsan Hak ve Hürriyetleri ve İnsani Yardım Vakfı (İHH) Mütevelli Heyeti Başkan Vekili Hüseyin Oruç da Filipinler ve Moro’daki süreçlere dair gözlemlerini aktardı.
Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun ise “Çözüm, uzun vadede bu talepleri karşılayacak yasal ve anayasal değişiklikler hakkında asgari bir mutabakatın oluşmasıyla bulunacaktır. Sürecin nihai hedeflerini doğru belirlemeli, iç politikadaki çekişmelerin sürece olumsuz etki etmemesi için çaba göstermeli, dilin kullanılma ve koordinasyonuna azami dikkat edilmeli, Suriye’de şartlara uygun yeni bir politika belirlenmeli, zamanı kullanma noktasında hassas olmalıyız” diye konuştu. Türkiye’nin Suriye Demokratik Güçleri ile ortaklaşabileceğini kaydeden Coşkun, “Irak Kürtleri gibi Suriye Kürtleri de Türkiye için bir tehdit değil, fırsattır” dedi. ANKARA
* * *
Hizbulkontra provokasyonu
Hizbulkontra elemanı Enver Kılıçarslan'ın başkanlığını yaptığı İslami Tebliğ Tedris İlim Hareketi Adamları Derneği (İTTİHAD) Başkanı Mehmet Bekir Şimşek, hakaretler içeren provokatif konuşmasına MHP bile tepki gösterdi. DEM Parti'liler toplantıyı bir süre terk etti.
Mehmet Bekir Şimşek, “Bin yıllık kardeşliğin harcı İslam’dı” diyerek, bazı devlet güçlerinin yanı sıra PKK'nin de Kürtlere büyük zararlar verdiğini iddia etti. PKK’nin bütün Kürt halkının gerçek temsilcisiymiş gibi gösterilmesinin yanlış olduğunu savunan Şimşek, “PKK Kürt halkının inancına savaş açmıştır. Onlarca imam bölgede katledilmiştir. Hepsi katledilirken halka ajan, hain hatta asker olduklarını söylediler. Her ne hikmetse bölgede PKK eliyle katledilen bir gayrimüslim çıkmadı" şeklinde yalan ve hakaretlerini sürdürdü. Şimşek konuşmasının devamında devletin, polisin, askerin ve PKK’nin yaptığını iddia ettiği katliam ve işkencelere şeklinde yalanlarını sürdürünce komisyonda tansiyon yükseldi.
İlk tepki MHP'li Yıldız'dan
Şimşek’e ilk tepkiyi MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız verdi. Yıldız, “Bakın sizi buraya davet ettik de askere polise devlete hakaret edin diye çağırmadık” dedi.
Oluç: Siz kandan besleniyorsunuz
DEM Parti Milletvekili Saruhan Oluç, “Bu dille barış yapılabilir mi? şimdiye kadar tahammül ettik, siz kandan besleniyorsunuz utanın, kan dökücüler. Allah belanızı versin” diye seslendi.
Domuz bağcılar asıl beladır
DEM Parti'li Cengiz Çiçek de “Domuz bağlarıyla insanları katlettiniz. Kürtlerin başına bela olan sizsiniz” dedi. DEM Parti'li komisyon üyeleri komisyonu terk etti.
Kurtulmuş: Dile dikkat edilmeli
Tansiyonun yükselmesinin ardından Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş söz aldı ve “Herkesin kullandığı dile dikkat etmesi şarttır” diyerek acılar üzerine konuşmanın çözüme fayda sağlamayacağını ifade etti.
DEM Parti'liler geri döndü
Tartışmanın ardından Medrese Alimleri Vakfı (MEDAV) Başkanı Tayyip Elçi’nin konuşmasına geçildi. Bu konuşmaya geçildiğinde DEM Parti milletvekilleri komisyon salonuna geri döndü.
HDK Eşsözcüsü ve Anayasa Komisyonu Üyesi Meral Danış Beştaş, “Burası çözüm masası, burası barış masası geçmiş acıları depreştirme cinayet pornografisi üzerinden hakaret etme yeri değil” ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş, komisyonun önümüzdeki hafta çarşamba günü bu konuda çalışan düşünce kuruluşlarını dinleyeceğini kaydetti.









