Kürt kanıyla boyanmış bir kabus
Kadın Haberleri —

Enfal
- Enfal Soykırımı’nın hayatta kalan tanığı Zeyneb Ali, Baas rejiminin Nugre Selman zindanlarında yaşadığı acıları ve bir çocuğunun nasıl şehit düştüğünü anlattı.
Baas rejiminin 1988’de Kürt halkına karşı başlattığı Enfal Katliamı, on binlerce insanın hayatını sonlandırdı. Germiyan’ın Kanî Maranê köyünden Zeyneb Ali, bu soykırımın en acı tanıklarından biri. Nugre Selman askeri üssünün karanlık koğuşlarında bir kızını kaybeden, annesini son kez gören ve dört buçuk ay boyunca korkuyla yaşayan Zeyneb, Rojnews’e konuşarak o günlerin kabusunu yeniden hatırlattı.
‘Annemi son kez gördüm’
Zeyneb Ali, Kanî Maranê köyünden Milê Sûrê sınırına giderken Baas güçleri tarafından gözaltına alındı. Kelar’ın Qoretû beldesinde üç gece, ardından Topzawa askeri üssünde üç gece tutuldu. Topzawa’da erkekler ve kadınlar ayrıldı; Zeyneb, “Erkekleri son kez orada gördük. Bir daha haber alamadık,” diyerek o anın ağırlığını paylaştı. Zeyneb şöyle devam etti: “Kadınları da birbirinden ayırdılar, Yaşı büyük olanların isimlerini alıp Nugre Selman askeri cezaevine götürdüler. Ben bir koğuştaydım annem ise bir başkasında. Annem gelip çocuklarının elini tuttuğunda bir asker kızarak onu başka bir salona götürdü, bu annemi son görüşüm oldu.”
Masum insanların kabusu
Nugre Selman askeri cezaevi, Zeyneb’in tabiriyle “Kürt kanıyla boyanmış” bir kabustu. Dört buçuk ay boyunca açlık, yorgunluk ve köpek seslerinin yankılandığı karanlık koğuşlarda tutulan Zeyneb, burada bir kızını, eşinin kız kardeşlerinden birini ve köyünden iki erkek çocuğu kaybetti. “Herkes özgürlüğe kavuşacağımızı sanıyordu, ama o araçlar ölüme götürüyordu,” diyerek katliamın soğuk yüzünü anlattı. Dûbisê’de üç ay aradığı annesini bulamayan Zeyneb’in umutları, Nugre Selman’ın beton duvarları arasında tükendi. Dört buçuk aylık korku ve belirsizlikten sonra Zeyneb Ali, son grupla birlikte geri döner.
“Hükümet bize saygı duymuyor”
Zeyneb Ali, Kürdistan Bölgesi hükümetinin yaklaşımlarına da değindi. Enfal mağdurlarına bağlanan maaşın yetersiz olduğunu, iki ayda bir ödendiğini ve dönemin askerleriyle korucuların çocuklarının daha iyi koşullara sahip olduğunu vurgulayan Zeyneb Ali, “Hükümet, Enfal Katliamı mağdurlarına saygı duymuyor” dedi.
Şehitler sayesinde
Zeyneb, toplu mezarların açılmasını, cenazelerin Kürdistan’a getirilmesini ve DNA testleriyle ailelerin huzur bulmasını talep ederek, şunları söyledi: “Kürdistan Bölgesi hükümetine biraz kendine yönelmesi çağrısında bulunuyorum. Hükümet, Enfal’de dökülen kanların ve şehitlerin sayesinde kurulabildi. Bu yüzden cenazelerin Kürdistan Bölgesi’ne getirilmesi ve her aile için DNA testi yapılmasını talep ediyorum.”
Kemikler Bağdat’ta tutuluyor
Şimdiye kadar bazı toplu mezarlar açıldı. Ancak Irak’ın orta ve güney kesimlerinde açılmayı bekleyen onlarca toplu mezar var. Şimdiye kadar açılan mezarlardaki kemikler Bağdat’ta tutuluyor ve ailelerinin en azından bir nebze olsun huzur bulması için Kürdistan Bölgesi’ne geri gönderilmiyorlar.
Enfal’in çöldeki zindanı: Nugre Selman
Irak’ın Basra’ya 200 kilometre mesafedeki Samawa çölünde yer alan Nugre Selman Hapishanesi, Baas rejiminin siyasi muhaliflere ve özellikle Kürtlere yönelik zulmünün sembolüdür. 1960’larda inşa edilen bu izole cezaevi, 1988’deki Enfal Katliamı sırasında binlerce masumun işkence, açlık ve ölüme mahkum edildiği bir merkez haline geldi.
Nugre Selman, Enfal Soykırımı’nda Kürt kadın, çocuk ve yaşlıların tutulduğu bir toplama kampı olarak kullanıldı. Çöldeki konumu, mahkumların dış dünyayla bağını keserken, karanlık koğuşlar, yetersiz beslenme ve sistematik işkence rejimin vahşetini yansıttı. Birçok mahkum burada öldürüldü veya toplu mezarlara götürüldü, hapishane “Kürt kanıyla boyanmış” bir simge oldu. 2003’te Baas rejiminin çöküşüyle terk edilen Nugre Selman, bugün harabe halinde. Ancak çevresindeki toplu mezarların çoğu hâlâ açılmadı, cenazeler Bağdat’ta tutuluyor. Hapishane, Kürt halkının soykırım acısını ve adalet arayışını temsil etmeye devam ediyor. KERKÛK