Kürtler ve meselenin serencamı
Forum Haberleri —

Kürtler/foto:AFP
- Kürt meselesi çok aktörlü, çok faktörlü ve çok çetrefilli multipolar karakteristiği ile 21. yüzyılda da özellikle 1984'ten bu yana Türkiye'nin politik konuda bir numaralı sorunu olarak gündemdeki yerini korumaya devam ediyor.
DİYAR YAKIN
Tarih boyunca yaşadıkları baskılara rağmen ulusal bilinçlerini koruyan ve direniş ruhunu canlı tutan bir halktır. Binlerce yıllık tarihi boyunca çeşitli imparatorluklar ve devletlerin egemenliği altında yaşamış olsalar da, Kürt halkı kendi kimliğini ve kültürünü korumak için mücadele etmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Kürtler sık sık idari baskılara ve asimilasyon politikalarına maruz kalmış ancak bu dönemde bile Kürt aydınları ve liderleri ulusal bilinçlerini canlı tutmuş ve Kürt halkının haklarını savunmuşlardır.
20. yüzyılın başlarında modern devletleşme süreçleriyle birlikte, Kürtlerin yaşadığı baskılar artmış ve bazı dönemlerde inkar ve asimilasyon politikaları şiddetle uygulanmıştır. Özellikle Türkiye, Irak, İran ve Suriye gibi ülkeler bu durumun uygulayıcısı olmuştur.
Günümüzde de Kürtler, hala birçok yerde baskılara karşı mücadele etmektedir. Ancak, bu baskılara rağmen Kürtlerin ulusal bilinci güçlü bir şekilde korunmuş ve durum Kürt edebiyatı, sanatı ve kültürünün gelişmesinde önemli olmuştur. Ayrıca bu ruh bir direnişi doğurmuş doğan bu direniş ruhu ulusal bilinci besleyen önemli unsurlardan olmuştur.
Kürtlerin yaşadığı baskılara karşı ulusal bilinçlerini korumaları, sadece kendi halkları için değil, aynı zamanda bölgesel barış ve adalet için de önemlidir. Uluslararası toplumun da bu konuda duyarlı olması ve Kürtlerin haklarına saygı göstermesi gerekmektedir.
Nitekim yaşadığı toprakların mukimi olan kadim bir geçmişe sahiptirler. Kürtler, yaşadıkları coğrafyaya, dışarıdan gelmedikleri gibi dışarıdan gelen güçler tarafından tedip ve tenkile uğramış; kültürleri yağmalanmış, kimlikleri inkâr edilmiş, bedenleri dağlanmış, öz yönetim yapılanmaları illegal edilerek, statüsüz bırakılmış bir halktır.
Kırk milyonluk nüfusuyla dünyanın en büyük devlet dışı politik aktörlerinden biri olan Kürt ulusu, yüz yıldır Ortadoğu coğrafyasının jeopolitik ve siyasal matrisinde belirleyici bir momentte hak ve özgürlükler mücadelesi yürütmektedir.
Bu mücadelenin dayandığı temel çelişki, mekânsal bir düzen içerisinde “inkar-isyan-tanınma” döngüsünün yarattığı çatışma ikliminin, sürekli yüksek gerilim üreten karakterinde aranmalıdır. Neden ve sonuçlarıyla Kürt meselesi, Kürtlerin "sorun" olarak görüldüğü dogmatik bir düşünceden kaynağını almaktadır.
Kürt meselesinin soy kütüğü, Cumhuriyet tarihi öncesinde 1880 yılındaki Şeyh Ubeydullah İsyanı’ndan, Cumhuriyet tarihine kadar uzanan, oradan Kürtlerin kurucu bir millet olarak otonom haklara sahip olacağı 1921 Anayasası'na birincil form olarak bağlanır. İşin rengi 1924 Anayasası ile radikal bir dönüşüme uğrar. 1924 tarihi Kürt meselinde ikincil bir formla aktüel olana bağlanır. 1924 ve akabinden, günümüze kadar gerçekleşen "inkar-isyan" döngüsünün içerisinden Kürt meselesinin serencamı izlenebilir.
Mezkûr "inkar-isyan" döngüsü içerisinde, yirmi dokuz defa kendini tekrar eden isyanların tarihselliği, sosyo-politik, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel bir düzende, Kürt sorununun üst belirleyen bir sorun olarak, dolaylı ve doğrudan yapısal şiddet unsurlarının üst üste binmesiyle günümüze kadar ulaşmıştır.
Kürt meselesi, şimdiki zamanda hem Ortadoğu’nun hem de Türkiye’nin en önemli sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel, psikolojik, ahlaki ve vicdani problemidir.
En az yüz yıllık bir geçmişe sahip olan Kürt meselesi, Türkiye'nin yapısal unsurlarının, küresel devrelerin ve konjonktürel akımların etki alanı içerisinde uluslararası bir hüviyet kazandı. Çok aktörlü, çok faktörlü ve çok çetrefilli multipolar karakteristiği ile 21. yüzyılda da özellikle 1984'ten bu yana Türkiye'nin politik konuda bir numaralı sorunu olarak gündemdeki yerini korumaya devam ediyor.