Lozan’a imzalandığı yerden bakmak

Forum Haberleri —

.

.

  • Efendilerinin isteklerini avazı çıktığınca bağıran Hasan Hayri, Şeyh Said İsyanında ayaklanmacılara yardım eylemlerine katkıda bulunduğu savıyla tutuklanıp İstiklal Mahkemesinde yargılandı ve yargılama sonunda idama mahkum edildi.

RONİ RIHA

Lozan Antlaşması 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre'nin Lozan şehrinde, emperyalistlerin onayıyla Osmanlı artığından kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin sözde Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Britanya İmparatorluğu, Fransız Cumhuriyeti, İtalya Krallığı, Japon İmparatorluğu, Yunanistan Krallığı, Romanya Krallığı, Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı temsilcileri tarafından, Leman Gölü kıyısındaki Beau-Rivage Palace'ta imzalanmıştı. Baron ve savaş Lordların kadeh kaldırdığı bu antlaşmaya da barış antlaşması ismini verilmişti.

Savaş baronların yan yana geldiği bu toplantıda karara bağlanması için üç önemli başlık tartışılıyordu. Herbiri halklara bir kefen olacaktı.

Birincisi Türkiye - Suriye sınırı, ki Fransızlarla imzalanan "Ankara Anlaşması" ile çizilen sınırlardır bunlar. 

İkincisi ise Türkiye-Irak sınırı. Musul üzerinde antlaşma sağlanamadığı için, bu konuda Birleşik Krallık ve Türkiye Hükûmeti kendi aralarında görüşüp hemfikir olduğu sınırlardır. Bu iki başlık da Kürdistan ile alakalıydı. Kürt’ün yüreğine ve yurduna yeni bir ok saplanacaktı.

Osmanlı Devletiyle Safevi Devleti arasında 17 Mayıs 1639'da doğu Kürdistan'ın Kasr - ı Şirin, Kirmanşah şehrinde "Kasr-i Şirin Antlaşması" ismiyle imzalanan ve ikiye bölünen Kürdistan haritası bu sefer uzak bir diyarda yine parçalanmak üzere masaya serilmişti.

Bu önemli toplantıya sınırları çizilen Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil edecek heyet Mustafa Kemal'in görüşleri çerçevesinde İsmet İnönü başkanlığında seçilmişti.

Osmanlı artığından inşa edilecek bu yeni cumhuriyetin azınlıkları gayrimüslimlerdi, Kürtler ise Türkler gibi kurucu unsurdu. Lozan'a gelen Türk heyeti Türkiye'de ırki ve lisani azınlıkların bulunmadığını ve Kürtlerin ise "asli unsur" olduğunu dile getiriyordu. Buna Kürtleri ikna eden Mustafa Kemal ve İsmet İnönü, “Lozan Antlaşması"nın taraflarını ikna etmek için de Dersim milletvekilli Hasan Hayri’yi ve Diyarbakır milletvekilli Mehmet Zülfü Tigrel gibi Kürtleri devreye koymuştu. Zülfü Tigrel aynı zamanda Lozan Barış Konferansı temsil Heyeti danışmanlığında yer almıştı. Hasan Hayri ise 1921'de Meclis'te şu konuşmasıyla arşivlere girmiştir: "Fransız ve İngilizler birtakım tezvirler yapıyorlar. Kürdistan'a bir şekil vermek istiyorlar. Bunlar sırf Kürtleri Türklerden ayırmak, ikisini de boğmak istiyorlar. Başka bir fikir değildir bu. Bugün Kürt Türk'ten ayrılsa pek fena olur. Başka Kürtleri bilmem, fakat Dersim'in vaziyeti böyledir."

İçerde bir çok Kürt milletvekili gibi Kürt ve Türk birliği için mücadele eden Hasan Hayri Lozan görüşmeleri esnasında Mustafa Kemal'in isteği üzerine bir kaç Kürt milletvekilleriyle birlikte Kürt milli kıyafetiyle meclise gelir ve Lozan Konferansı'na telgraflar çekerek Kürtlerin Türklerden ayrılmayacağını bildirmişti.

Peki Hasan Hayri'ye ne oldu? Kürtler ve Türkler et tırnaktır diye efendilerinin isteklerini avazı çıktığınca bağıran Hasan Hayri, Şeyh Said İsyanında ayaklanmacılara yardım eylemlerine katkıda bulunduğu savıyla tutuklanıp İstiklal Mahkemesinde yargılandı ve yargılama sonunda idama mahkum edildi. 

Hemen ertesi gün idam edildi. Şimdi ise Elazığ'da isimsiz bir mezarlıkta yatıyor.

Her ne kadar “yaşasın cumhuriyet” diye bağrışan işbirlikçiler olsa da Kürdistan’da bu ihaneti görüp isyan edenler vardı. Mustafa Kemal'in bu oyununu gören Xalit Begê Cibirî (Cibranlı Halit Bey) 1920'nin sonunda Erzurum'da, 24 arkadaşı ile birlikte Kürdistan İstiklal Komitesi'ni kurdu.

1923 Lozan Antlaşması imzalanmasından sonra kitlesel bir faaliyete başladı. 20 Aralık 1924'te Erzurum'da tutuklanıp Bitlis'e götürülen Xalit Begê Cibirî 1925 Bitlis'te idam edildi. Diğer Kürt öncüleri gibi mezar yeri belli olmasa da Kürt’ün yüreğinde ve Kürdistan'ın her köşesinde bir mezarı var.

Kürdistan üzerinde pazarlıkların döndüğü ve Kürtlerin içinde yer almadığı tarihi Rumine Sarayı’na nihayet 99 yıl sonra Kürtler Kürt kimliğiyle girdiler. 

Lozan Sözleşmesinin Yüzüncü Yıl Komitesi'nin çağrısı üzerine, Kürdistani parti, kuruluş, kurum ve temsilcileri  24.07.2022 tarihinde Lozan Antlaşması'nın 99. Yıldönümünde,  Rumine Sarayı’nda Lozan kentinde "Lozan Antlaşması'nın 99. Yıldönümünde Kürdistan Halkı" konulu bir konferans ile bir araya geldiler. Kürdistan Ulusal Kongresinin (KNK) öncülük ettiği konferansta 57 Kürt parti ve kurum/kuruluşunun yanısıra çok sayıda aydın, siyasetçi, sanatçı ve akademisyen katıldı. Yüz yıl önce varlığı kabul edilmeyen ve toprağı başkalarına peşkeş çekilen Kürtler bir asır sonra da olsa vurulduğu yerde ayağa kalkarak "Bijî Kürdistan" diye haykırdı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.