Mehmet Zahir EKİNCİ: Fazilet Abla'nın gündüz düşleri

Haberleri —

Fazilet, elli yaşını geçmesine rağmen emekli anne ve babasına bakmak için evlenmemişti. O, çocukluğumuzun, hatta gençlik yıllarımızın şefkat ve merhamet timsaliydi sanki. Mahallede yardımına koşmadığı kimse yoktu. Her evin kızı, herkesin ablasıydı. Mahalleli kadınlar çarşıya, taziyeye ya da komşuluğa giderken çocuklarını büyük bir güvenle kendisine teslim eder, o da onlara seve seve bakardı. 

Fazilet, sadece insanların değil börtü böceğin, havada uçan kuşun da ablasıydı. Evin balkonuna su bırakırdı, kuşlar içsin diye. Bir lokma ekmeğini herkesle paylaşırdı. Anne babası hayata veda ettikten sonra da hiç evlenmedi. O, bütün ömrünü ve sevgisini insanlara verdi. Tombul yanakları, ve her zaman gülümseyen gözleriyle bütün mahallenin sevgilisiydi adeta. Annesinden ve babasından kendisine kalan maaşın çoğunu mahalledeki yoksul çocuklar için harcayacak kadar eli açıktı. 


O kış eve kapandı, sonra...

Kara kışın tüm heybetiyle hüküm sürdüğü bir mevsimde Fazilet, günlerce dışarı çıkmadı evinden. Konu komşuya kapısını açmadığı gibi gelenleri kapıdan kovuyordu. Sabahlar a kadar açık olan lambanın önünde dans edip kendi kendine kahkaha attığını söyleyenler vardı. Bazen dağlarda aç kalmış kurtlar gibi ulur, bazen de canhıraş ağladığı duyulurdu. 

Sevginin, merhametin ve paylaşımın timsali Fazilet, bir anda korkunun ve endişenin timsali olmuştu. Kimse kapısından geçemez olmuştu korkudan. Gelene gidene taşlar fırlatıyor, küfür ediyordu. Mahallenin dedikoducu kadınlarından bazıları içine cin girdiğini, bazıları da uzak bir dağ köyünde yaşayan akrabalarının emekli parasına konmak için kendisine eşek beyni yedirdiğini söylüyordu. Tombul ve şişman yanaklı Fazilet Abla, zamanla adeta bir deri bir kemiğe dönmüştü. 

Zamanın çoğunu evinde geçiren Fazilet'in, bizim gündüz gitmeye cesaret edemediğimiz köy mezarlığına gece yarısı gidip anne babasının mezarına sarılarak ağladığını söylerlerdi. 


'Deli Fazilet'

Sonra bir gün, Elazığ Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nden gelen bir ekip tarafından elleri kolları bağlanan Fazilet Abla'ya bembeyaz bir elbise giydirdiler. Beyaz elbise içinde idam sehpasına giden bir mahkum kadar şaşkın ve korkuyla etrafına baka baka arabaya bindirdiler onu. 

Fazilet'in gidişinden sonra bile uzun zaman kimse o sokaktan geçmez oldu. Sanki Fazilet her an evin bir köşesinden çıkıp kendilerine taş fırlatacaktı. Bir süre böyle devam etti.

Gel zaman git zaman, o hengame içinde kimse Fazilet'i hatırlamaz oldu. Hatta bazıları, sanki kendilerine onca iyiliği Fazilet yapmamış gibi, arkasından küfür bile ettiler. Mahallenin şefkat timsali Fazilet Abla, bir anda "Faza Din" (Deli Fazilet) olmuştu. 

O sıralarda Elazığ'a bir iş için giden bir kasabalımızın anlattıkları ise inanılır gibi değildi. Akıl ve ruh hastalarının kaldığı koğuşta kışın gürül gürül yanan sobayı kucaklamıştı Fazilet Abla. Tabii kucaklamasıyla her tarafının yanması bir olmuştu. Koma halinde hastaneye kaldırılmış, mucize eseri yaşama tutunmuş, kısmen iyileştikten sonra da hastaneden kaçmıştı. Tüm aramalara rağmen Fazilet Abla, sır olup gitmişti. 


Geceleri çıkıp geçmişini arardı

Günler sonra Fazilet Abla'nın yaşamış olduğu viran evin içinde gece yarısı yaşlı ve yüzü yanmış bir kadının dolaştığını söylediklerinde kimse inanmadı. Kasabalının gözünde o çoktan unutulmuş delinin biriydi. Ama hastaneden kaçan Fazilet'in gidecek başka bir yeri yoktu. Tek çare, doğup büyüdüğü ve o sırada viraneye dönen evine dönmekti. Gündüzleri gelip evin en kuytu yerinde saklanıyor, geceleriyse çıkıp sanki geçmişine ait bir şeyler arıyordu.


Son sığınak

Sonra bir cuma günü daha gördü kasabalılar onu. Mezar ziyaretine gitmişlerdi. Fazilet, anne babasının mezarı başında derin bir uykuya dalmıştı. Artık yaşamıyordu. Oradaydı; çünkü anne babasından başka sığınacağı kimsesi yoktu.

Çocukluğumuzun ve delikanlılığımızın merhamet timsali, sonrasında kasabanın "Deli Fazilet"i Fazilet Abla, o andan sonra hiç yalnız kalmayacaktı. Annesi ve babası, sanki çok önceden sözleşmişler gibi, sessizce bağırlarına bastılar onu.

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.