Mikro devlete karşı demokratik aile
Kadın Haberleri —

Aile
- İktidarın ‘Aile Yılı’ politikalarıyla ‘mikro devlet’ yaratmaya çalıştığına dikkat çeken Sevcan Kadiroğlu, buna karşılık özgür bireylerin yetiştiği, kadının özne olduğu eşitlikçi bir toplumsal yapı için “demokratik aile” modelini savunduklarını belirtti.
Jineolojî İstanbul Atölyeleri üyesi Sevcan Kadiroğlu, iktidarın 2025’i “Aile Yılı” ilan etmesi ve sezaryen doğumları kısıtlayan politikalarını, kadınların iradesine ve bedensel özerkliğine yönelik bir tahakküm mekanizması olarak değerlendirdi. J Jinnewsê konuşan Kadiroğlu, bu politikalara karşı, kadının özne olduğu, özgür bireylerin yetiştiği “demokratik aile” modelini öneri olarak sundu. İktidarın aile politikalarının cinsiyetçiliği derinleştirdiğini ve kadın ile çocukları sömürdüğünü belirten Kadiroğlu, bu sistemin “kendi askerini ve işçisini yetiştirme” kaygısı taşıdığını vurguladı. Kadiroğlu, iktidarın aile politikalarının, milliyetçilik ve tekçilik üzerine kurulu “milli aile” modelini yeniden canlandırma çabası olduğunu ifade etti.
Ne kadın ne çocuk güvende
Hükümetin bu politikalarla kadın bedenine ve doğuma müdahale ettiğini, toplumsal gerçeklikten koptuğunu söyleyen Kadiroğlu, “Kadın katliamlarıyla uyanıyoruz, çocuklar güvende değil, aile içinde sistematik şiddet var. İktidarın politikaları, bu gerçekliği yok sayarak kadını ve çocuğu nesneleştiriyor. Aile, ona göre, “mikro devlet” gibi işleyerek sorgulamayan bireyler yetiştirmeyi hedefliyor ve dincilikle pekiştirilerek kadını köleleştiren bir alana dönüşüyor” dedi.
Politikalar masum değil
Milliyetçilik, tekçilik, tek vatan, tek bayrak bilinciyle inşa edilen toplumda milli aile kavramının tesadüfi olmadığını belirten Sevcan Kadiroğlu, bu duyguların kaybolduğu endişesiyle hareket eden iktidarın, milli aile modelini yeniden canlandırmaya çalıştığını ifade etti. Sevcan Kadiroğlu şöyle devam etti: “Bunlar masum görebileceğimiz politikalar değil. Bu politikaların çok da karşılık bulduğu söylenemez; çünkü sorgulayan, dönüştürmeye çalışan kadın mücadelesi var. Kadın veya erkek olarak dünyaya gelmenin bir sömürü aracı olmadığı, özgür eş yaşam temelinde demokratik aile inşası hedefliyoruz”
‘İlk nerede kaybettik?’
Jineolojî’nin perspektiflerini esas alarak değerlendirme yapan Kadiroğlu, demokratik aile modelinin tahakkümden arınmış, özgür eş yaşam temelinde inşa edilmesi gerektiğini ifade ederek, “Aileyi reddetmiyoruz, ama sömürü aracı olmaktan çıkarıp özgürlükçü bireylerin yetiştiği bir alan haline getirmek istiyoruz” dedi. Kadın öncülüğünde, ana soylu bir yaşamı hedeflediklerini belirten Kadiroğlu, Jineolojî’nin “İlk nerede kaybettik?” sorusuyla tarihe bakarak, devletli uygarlık öncesi kadınların misyonunu hatırlattığını, bunun demokratik ailenin ve toplumun için bir yol haritası sunduğunu söyledi.
Özgürlükçü alternatif: Jineoloji
Kadiroğlu, demokratik aile, özgür bireylerin yetiştiği bir alan olarak toplumun dönüşümünün ilk adımı. Özgür birey, özgür toplum; özgür toplum, özgür birey demektir. Ailede başlayan bu dönüşüm, demokratik toplumun temelini oluşturur” diyerek iktidarın aile politikalarının, kadın mücadelesinin yarattığı sorgulayıcı bilinci engellemeyi amaçladığını, ancak Kürt kadın hareketi ve Jineolojî’nin özgürlükçü bir alternatif sunduğunu vurguladı.
Mücadeleye devam
İktidar politikalarının ardında “asker ve ucuz iş gücü” kaygısı olduğuna dikkat çeken Kadiroğlu, Normal doğum teşvikinin, kadınların iradesini hiçe sayarak erkek eliyle dayatıldığını belirtti. “Devlet, erkeğin zihnine ‘normal doğum en doğrusudur’ fikrini yerleştirdi” diyen Kadiroğlu şöyle devam etti: “Devletin bize yapmaya çalıştığı şeyi, aile içinde erkek eliyle bize yaptırmaya çalışacak. Anne ve doktorun karar vereceği bir şeye, tepeden bir mekanizma hükmediyor. Bunu da yine erkek eliyle yapıyor. Diğer yandan çocuğun olmadığı bir yapıyı aile olarak tanımlamıyor. O zaman aileye kutsallık verdiği bu yapıdan beklentisi asker ve işçi. Bütün her şeyi nesneleştiren bu sisteme karşı, demokratik aile ve demokratik toplumun inşacısı olmamız gerekiyor. Bizler bunun mücadelesini vermeye devam edeceğiz.” İSTANBUL