Ne devlet ne kanser yıldırdı

Toplum/Yaşam Haberleri —

.

.

  • Mehmet Demir, Avrupa’da yaşayan Kürdistanlılar arasında bilinen ismi ile Bünyamin Heval, 1990’lı yıllarında başından beri Kürt Özgürlük Mücadelesinde aktif olarak yer alıyor.

ZAHİT EKİNCİ

HAMBURG

 

Mehmet Demir, Avrupa’da yaşayan Kürdistanlılar arasında bilinen ismi ile Bünyamin Heval, 1990’lı yıllarında başından beri Kürt Özgürlük Mücadelesinde aktif olarak yer alıyor. 56 yaşında olan Bünyamin Heval, mide kanseri olmasına rağmen, "Belki az bir ömrüm kalmış olabilir ama son nefesime kadar bu halkın bir çalışanı, bir hizmetkarı olmayı kendime esas aldım" diyor.

Sürekli karşılaşmamıza rağmen Bünyamin Heval’in hayat hikayesini tam olarak bilmiyordum. Bir iki sefer sorsam da “Özgürlük için bedel veren insanların hayatı neyse benimki de odur” diyerek geçiştirirdi. Halk onu ne kadar severse o da onları o kadar sever; mütevazidir, eski zamanlardan kalma bir derviş gibi var olanla yetinir, dünya malında gözü yoktur. Peki nereden gelir, nereye gider bu derviş?

Bünyamin Heval ile Köln’de yapılan KON-MED kongresinde karşılaşıyoruz. Oldukça zayıflamış. Midesinden rahatsız olduğunu belirtiyor. “Bu sefer beni kırmazsın” diyorum, “Tamam” diyor.

 

Kan davası  gölgesinde çocukluk

Amed’in Hani ilçesine bağlı Rısné(Süslü) köyünde üç çocuklu bir ailenin son ferdi olarak dünyaya gelen Bünyamin Heval, yetişme koşullarını şöyle anlatıyor: ”Benden büyük iki ablam var. Ailem daha çok tarımla uğraşıyordu, bağ ve bahçelerimiz vardı. Huzurumuz yoktu, en yakın akrabalarımızla kan davası vardı. O zaman çocuktum ama bunun sıkıntılarını ve ilişkilere yansımasını fark edebiliyordum. Kan davalısı diye çocuklar ile oynayamıyorduk. Maalesef bu kan davasında 10 tane insan boşu boşuna öldürüldü, ki bunların çoğu da bizim taraftandı. Kan davası sonucu ailem Hani’ye taşındı."

 

Lise yıllarında tanışma

Lise yılarındayken Kürt Özgürlük Mücadelesi ile tanıştığını ve ilişkilendiğini belirten Bünyamin Heval, "Lise bittikten sonra evlendim. Lise yılarında Şeyhmus Oluk (Sami) arkadaş ile tanıştım. Kürt özgürlük mücadelesini, amacını, gelişimini ondan öğrendim. Kendisi aynı zamanda gerilla komutanıydı. Bir çocuk babasıyken de 1990’da mücadeleye aktif olarak katılma kararı aldım” diyor.

 

5 yıl zindanda

İki senelik bir gerilla pratiğinden sonra 1992’de bir ihbar sonucu Hani ilçesinde yakalanan Bünyamin Heval, anlatmayı şöyle sürdürüyor: ”Ağır işkencelere tabi tutulduktan sonra Amed ve Elazığ cezaevlerinde 5 sene tutuklu kaldım. Çıktıktan sonra da devlet bana rahat vermedi. Sağlık sorunlarından dolayı İstanbul’a gittim ve burada bir buçuk sene legal alanda siyaset yaptıktan sonra 1998 yılının Ağustos ayında Yunanistan’a gittim.”

 

Önderlik için her gün alanlarda

Yunanistan’da bulunduğu zamanda siyasi faaliyetlerine devam eden Bünyamin Heval, "Önderliğimiz başlatılan uluslarası komplo süreci esir alınmıştı” diyor ve devam ediyor: “Bunun için her gün Yunan dostlarla beraber eylemlerdeydik. Öyle ki sabah erkenden çıkıp gece yarılarına doğru eve dönüyorduk. Önderliğin esareti öfke ve üzüntü yaratmış olsa da yeni dostlukların ve ilişkilerin de kapısını açıyordu bize. Yunanistan’da belki de siyasetçilerin dışında Önderliği sevmeyen yoktu.”

 

Her koşulda devam

Bünyamin Heval, Almanya’ya 2004 yılında gelerek siyasi sığınma talebinde bulunur ama devlet yürüttüğü siyasal çalışmalardan kaynaklı oturum hakkı sürecini uzatır; çünkü o halkla ilişkisini hiçbir zaman kesmemiş ve bu yüzden Alman devletinin “radarına takılmış” bir PKK’lidir. 8 sene sonra oturum aldığını söyleyen Bünyamin Heval, "Siyasal durumumdan kaynaklı 8 sene bekleten Alman devleti, sağlık sorunlarımdan dolayı bana pasaport verdi. Tabii verseler de, vermeseler de ben mücadeleme kaldığım yerden devam ediyordum. Hiçbir zaman pasaport alayım, işlerim rayına girsin, ondan sonra bir köşeye çekilirim gibi bir düşüncem olmadı."

 

Halka borcumu ödüyorum

"Belki fiziki olarak ciddi rahatsızlıklarım var, belki az bir ömrüm kalmış olabilir" diyor Bünyamin Heval. Son nefesine kadar bu halkın bir çalışanı, bir hizmetkarı olmayı kendine esas aldığını söyleyip ekliyor: “Sağlığım el verdiği sürece bu halkın hizmetinde olacağımdan kimsenin kuşkusu olmasın. Bu aynı zamanda diasporada yaşayan halkımıza da bir vasiyetim, bir çağrımdır. Nerede olursak olalım, dilimize, kültürümüze ve Önderliğin paradigmasına, felsefesine sahip çıkalım. Bizi ayakta tutacak olan odur. Bunun yanı sıra kurumlarımıza, derneklerimize, basınımıza sahip çıkalım. Biz ne kadar mücadele edersek edelim, ne kadar çalışırsak çalışalım, bu halka olan borcumuzu ödeyemeyiz. Halka borçlu olan, hakka da borçlu olur."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.