O günden bugüne mücadele sürüyor

Kadın Haberleri —

Latife Akyüz

Latife Akyüz

  • Latife Akyüz, 32 yıl önce Nisêbin’de gerçekleşen kanlı Newroz’u anlattı: “O Newroz’da öyle bir katliam yaptılar ki dünya şaştı. Köprüde insanlar katledildi, kimisi suya atladı ve yara almayan kalmadı. Cenazelerimizi defalarca bizden alıp yere attılar, onlar peşimize düşüyordu, biz de ölülerimizin. Zulmü hatırladıkça nefesim kesiliyor, öfkeden titriyorum.”
  • Barış Annesi olan ve şu an da tecride karşı Adalet Nöbeti tutan Akyüz, o günden bu yana mücadelesini sürdürüyor. Akyüz, “Ne onlar bizi bitirir ne biz biteriz. Kürtler, Kürt gençleri canlarında tek damla kan kalıncaya kadar ayakta olacaklar. 107 gündür grevde olan çocuklarımız için buradayım, gitmiyorum. Artık yeter, çözüm istiyoruz” dedi.

İlk Newroz ateşi, Mazlum Doğan’ın 21 Mart 1982’de Amed zindanında 3 kibrit çöpüyle bedenini ateşe vermesiyle politik kimlik kazandı, bugün ise milyonlar bu ateşin etrafında halaya duruyor. O tarihi anla birlikte direniş ateşi ilk kez kitlesel olarak 1991 yılında Nisêbîn, Cizîr, İstanbul, Adana, Bismil, Kerboran, Pirsus (Suruç), Pasûr (Kulp) ve Hêne’de (Hani) yasaklara rağmen yakıldı. Fakat, devlet güçleri Nisêbîn’deki direnişi kanlı bir katliama dönüştürerek 31 kişiyi katletti.

1982’de yakılan ateşin bir daha asla sönmeyeceği sinyali çoktan verilmişti ve bir yıl sonra halk yine o meydanlara kesk û sor û zer renkleriyle alanlara akmışken yine devlet tarihine bir “Kanlı Newroz” daha eklemişti.

Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, 1992 Newroz kutlamaları başlamadan önce, Newroz’u herkesin özgürce kutlayabileceğini açıklamış, Cizîr ve Nisêbîn’de kutlama için yapılan valilik başvuruları OHAL gerekçesiyle reddedilmişti. 20 Mart akşamı Cizîr, Nisêbîn ve Amed başta olmak üzere birçok yerde kutlamalar yapılmış fakat Şirnex ve Cizîr’de kutlamalara katılan binlerce insana saldırılar gerçekleşmiş ve aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 94 kişi katledilmişti. Nisêbîn halkı Newrozu sakin kutlamış olmasına rağmen katliam haberini duyar duymaz harekete geçip sokağa dökülmüştü.

 

 

İki kanlı Newroz’u gördüm

22 Mart'ta sokağa dökülen binlerce Nisêbinli Çağ Çağ Deresi üzerindeki “Şehitler Köprüsü”nde bir araya gelip oturma eylemi başlattı. Köprünün her iki tarafını panzerle kapatıp oturma eylemi gerçekleştirenleri katletmek için güçler çoktan hastanenin tepesinde konumlanmıştı. Polis, halkın üzerine panzerleri sürüp ateş açtı. Saldırıda 16 kişi yaşamını yitirirken kimisi dereye atladı ve 106 kişi yara aldı. Kanlı Newroz’un tanıklarından Barış Annesi ve şimdi de tecride karşı Adalet Nöbeti’nde olan Latife Akyüz, yaşadıklarını 32 yıl sonra Jinnews’e anlattı.

O köprüde katlettiler

Newroz kutlamalarından sonra, ilk sabaha asker ve polis baskınlarıyla uyandıklarını söyleyen Akyüz, o günlere şu sözlerle gitti:

“Hepimiz baskınlardan dolayı başka yerlere gittik. Ertesi gün, ‘dün Newrozu kutlayamadınız bugün yine çıkıp Newrozu kutlayın’ diye bir bilgi dolaştı. Biz pek güvenemedik tabi, bu işte bir iş var bize bir şeyler yapacaklar diye düşündük ama bazıları olur, bazıları olmaz dedi. Nisêbîn’de de bir katliam yapacaklar diye hissettik. Velhasıl protesto etmek için yine Şehitler Köprüsü’ne gitti insanlarımız. Tabi köprüye büyük bir baskın yaptılar. Baskında kimi suya atladı, kimi şehit oldu, kiminin eli ayağı, kafası kırıldı. Yara almayan kalmadı.”

 

 

Onlar bizim peşimize düşüyordu, biz de ölülerimizin

“O günü asla unutmadım. Bu yaklaşım, bu katliamlar o günden bugüne sürüyor da sürüyor” diyen Akyüz, tanıklığını anlatmaya devam etti: “

Nisêbîn’de o Newroz’da öyle bir katliam yaptılar ki dünya şaştı, dondu kaldı. Kimimiz Kışla Mahallesi’ndeki caminin oraya koştu sığındı. Baktık ki orada bir şehit cenazesi, kimin cenazesi diye tanımaya çalıştık, bizim mahalleden birinindi. Cenazemizi götürmek için kaldırdık ama bizden aldılar ve yere attılar. Biz yine gittik. Almak için peşine düştük. Onlarda bizim peşimize düşüyordu biz de ölülerimizi kaldırmak için üzerlerine gidiyorduk. O cenazemizi iki üç kez biz onlardan aldık onlar bizden aldı, biz aldık onlar aldı. Bırakmadılar.

İhanet…

Köprüden kaçanlar ve çocuklarımızla bir eve sığındık. Fakat evdeki kadın ekmek yapacağım diye ısrarla diretti. Kapıyı açsaydı biliyor ki polisler bizi alacak, bizi orada görecek; ‘ekmeği yapma, bak kapının önündeler kapıyı açma tüm gençlerimizi alırlar’ dedik. Ne yapıp ettiysek ekmeği yapacak sobası olmasına rağmen durmadı, ‘ekmeğini yapalım’ dedik yok dedi. Meğerse bize yardımcı olma niyetinde değil kapıdakilere tarafmış. İki saat boyunca bu tartışmayı yürüttük yanımda da iki oğlum vardı. Ne yapıp ettiysek kadın tandırda ekmeği yapacağım deyip o kapıyı açtı ve o evin bahçesinde olan onlarca gencimizi alıp tutukladılar.

Hatırladıkça öfkeden titriyorum

Biz kadınları da alıp sorguya çektiler ‘Niye buraya geldiniz, ne yapacaksınız?’ diye sordular, aynı size anlattıklarımı söyledim. Newroz kutlamaları için bizi çağırdınız ama bize zulüm ettiniz; talan, katliam, öldürmek için bizi çağırdıklarını nereden bilecektik, biz de bu eve sığındık, kadın bilerek kapıyı açıp bizi ve gençleri tutuklattırdı. O gençlere gözaltına alırken gözümüzün önünde yapmadıkları eziyet kalmadı; kafalarına bastılar, ellerini kırmaya çalıştılar onları engellemek için önlerine atladık, engel olmaya çalıştık, gözümüzün önünde hangi hakla bu zulmü bu sıkıntıyı bize yaşatabilirdiniz. O gününün zulmünü hatırladıkça nefesim kesiliyor, öfkeden titriyorum.”