‘O günleri unutmam imkansız’

Kadın Haberleri —

Êzîdîler

Êzîdîler

  • DAİŞ’in esaretinden kurtulan Hedîl Nayîf: “O günleri unutmam imkansız. Şengal'e döndükten sonra hepimiz yaralarımızı sarmaya çalıştık. Hâlâ kendimi özgür ve huzurlu hissetmiyorum. Biliyorum ki bir gün tüm kayıplarımız geri dönerse, ancak o zaman kendimi daha iyi hissedeceğim."

Êzîdî soykırımının üzerinden 11 yıl geçti. Fermanın yıl dönümü yaklaşırken Êzîdî toplumu her yerde kayıplarını anıyor. DAIŞ tarafından esir alınan ve 4 buçuk yıl DAIŞ’in elinde kalan Êzîdî genç kadın Hedîl Nayîf de yaşadıklarını Nujinha’ya anlattı.  

Peşmergeye güvendik, kaçtılar

Şengal fermanı gerçekleştiğinde 19 yaşında ve bir çocuk annesi olan Hedîl Nayîf, DAİŞ tarafından esir alındığı gün Girzerik’te annesinin evindedir. Hedîl Nayîf o gün ve sonrasında yaşadıklarını şu şekilde anlattı: “DAİŞ’in halka saldırdığını duyuyorduk ama peşmergenin bizi koruyacağını düşünüyorduk. Bu yüzden DAİŞ  Girzerik'e saldırana kadar kaçmadık. Peşmerge çoktan kaçmıştı ve Girzerik halkı tüm gücüyle DAİŞ ile savaşıyordu. Diğer yandan halk Girzerik'i terk edip dağlara yöneliyordu. Binlerce kişi bizim gibi çaresiz ve umutsuz bir şekilde yola çıkmıştı. DAİŞ Şengal’e girdi ve bir saat bile geçmeden bizi yakaladı, arabalara bindirip Şengal’e geri getirdi.

Müslümanlığa zorladılar

Burada bize, ‘Müslüman olursanız size bir şey yapmayız’ dediler. O gece bizi Beac'e, erkekleri de Tilafer ve Musul'a götürdüler. Burada genç kadınları ve daha da küçük kızları diğer kadınlardan ayırdılar. Kız kardeşim, ben ve erkek kardeşimin eşi bu şekilde ailenin geri kalanından ayrıldık ve 3 gün sonra Tilafer'e götürüldük. 4 gün sonra, burada çatışmalar şiddetlendi, bizi Baduş Hapishanesi'ne götürdüler. Burada bizi tekrar İslam'a dönmeye zorladılar ve İslam'a dönenlerin ailelerine götürüleceğini söylediler.

Çocukları savaşa götürdüler

7 ila 13 yaşlarındaki erkek çocuklar annelerinden ayrılıp götürüldüler. Sayıları 300 civarında olan bu çocukların, onlarla birlikte savaşmak üzere Koço köyüne götürüldüğünü duyduk. Kardeşim de buraya götürüldü. Kendi standartlarına göre güzel olan kızları da götürdüler. Yaşı ilerlemiş kadınları güneye gönderdiler. Beğenmedikleri kadınları ise Suriye'ye gönderdiler. Burada, biri hâlâ DAİŞ’in elinde olan iki kız kardeşimi ayırdılar. Irak'ta 9 ay kaldık. 9 ay sonra Raqa’ya, 25 gün sonra da Deyrizor'a götürüldük.

Kızıma işkence ettiler

4 yıllık esaret boyunca 7 kez satıldım ve her türlü şiddete maruz kaldım. Bizi sürekli İslam'a zorladılar. Oruç tutmamızı ve namaz kılmamızı zorunlu kıldılar. Dedikleri her şeyi yapmamıza rağmen, yine de aşağılanmadan ve dayaktan kurtulamadık. Kızım çok küçüktü ve Arapça anlamadığı için ona işkence ettiler. Bir keresinde kızımı o kadar çok dövdüler ki, 3 ay boyunca dayaktan kalkamadı. Kızımı almayı bana karşı bir tehdit olarak kullandılar. 

İki kere kaçma fırsatı 

Bu 4 buçuk yılda, kaçmak için sadece iki fırsatımız oldu. İlki, arkadaşım ve ben Koço Köyü'ndeyken, ikimiz de bir çeteye satıldık ve kaçıp kendimizi kurtarmaya karar verdik. Yanımızda bir Arap kadın vardı ve bize, ‘eğer kaçarsanız size yardım edeceğim’ dedi. Kaçacağımız gün, evdeki iki DAİŞ’li kadının ellerini ve ayaklarını bağladık, iletişim cihazlarını aldık ve evden ayrıldık. Ayrılmadan önce arkadaşım bana çocuklarla ne yapacağımızı sordu. Arkadaşımın DAİŞ çetelerinden çocukları vardı. O çocukları yanımıza almamaya karar verdik. Arap kadının evine gittiğimizde, orada bir de Êzîdî kadın vardı. Bir tanıdığımıza haber gönderdik. 

Elindeki sopa kırılmıştı

Evden çıkamadan çetelerin arabası önümüzde durdu. Ellerimizi ve gözlerimizi bağlayıp arabaya bindirdiler. Bu şekilde DAİŞ mahkemesine çıkarıldık. Mahkemede bize 'Neden kaçtınız?' diye sordular. Ben de 'Kızlarınız ve eşleriniz hapiste olsaydı ve onlara böyle bir şey olsaydı, onlar da kaçardı' dedim. Eve vardığımızda elindeki sopa kırılmıştı. Bizi bir odaya götürdü, ellerimizi ve ayaklarımızı zincirlerle bağladı ve dövmeye başladı. Akşamdan sabah 4:00'a kadar zincirlerle, kablolarla ve sopalarla dövdü. 

Rüya gördüğümü sandım

Bizi kaçıran çete, Deyrezor'da özgürlük savaşçıları tarafından yakalandı. O sırada İdlib'de tutuluyorduk. Sorgulama sırasında çete, evinde Êzîdî kadınların olduğunu itiraf etti. Telefonla aradılar Tabqa'ya gelmem söylendi. Hiçbir şey bilmeden kızımla yola çıktık ve Minbiç'e vardık. Orada arkadaşlar bizi karşıladı. Arkadaşları görünce kurtulduğumuza inanamadım. Rüya gördüğümü sandım. Askeri üniformalı genç bir arkadaş bana 'Bizi tanıyor musun?' diye sordu. PKKli arkadaşları zaten tanıyorduk, ben de 'Evet, siz arkadaşlarsınız. Onlar PKK’li dedim. Arkadaş gülerek şöyle dedi: 'Hayır, biz YPG'liyiz.’ Şoktaydım. Birkaç gün sonra Kobanê'ye geçtik. 16 gün sonra eşim yanımıza geldi. Oradan Qamişlo'ya geçtik. Qamişlo hapishanesinde DAİŞ’li kadınlar tutuluyordu. Onlara baktığımda Fransız kökenli bir kadını tanıdım. Bu kadın arkadaşımı öldürmeye çalışmıştı.

Yeniden doğmuş gibi

Hedîl Nayîf, Şengal’e dönüşü hakkında ise şunları söyledi:  "Şengal’e döndükten sonra yeniden doğmuş gibi hissettim. Henüz 20 yaşında bile olmayan ve iki çocuk babası olan erkek kardeşim hâlâ kayıp, başına ne geldiğini bilmiyoruz. Kız kardeşim, eşi ve 14 yaşındaki oğlu hâlâ DAİŞ’in elinde. Bir kız kardeşim 4 yaşındaydı. Onun kızım olduğunu söyledim, onu benden almadılar. Ona o kadar çok işkence ettiler ki hâlâ konuşamıyor. 16 yaşındaki kız kardeşim hava saldırıları sonucu hayatını kaybetti. Ailemden hâlâ 4 kişi kayıp ve onlara ne olduğunu bilmiyorum.

Kendimi özgür hissetmiyorum

O günleri unutmam imkansız. DAİŞ’in elindeyken defalarca intihar etmeyi düşündüm ama kızım için yapmadım. Şengal'e döndükten sonra hepimiz yaralarımızı sarmaya çalıştık. Çevremdekiler tekrar kendime gelmeme yardımcı oldu. Evliliğime devam ettim ve birkaç çocuğum daha oldu. Ama gerçek şu ki artık hayattan tat almıyorum. Annemin evine gittiğimde kardeşlerimi göremiyorum ve daha da büyük bir acı hissediyorum. Hâlâ kendimi özgür ve huzurlu hissetmiyorum. Biliyorum ki bir gün tüm kayıplarımız geri dönerse, ancak o zaman kendimi daha iyi hissedeceğim." ŞENGAL

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.