Suriye için yeni dönem
Dünya Haberleri —

Donald Trump ve Ahmed El Şara /foto:AFP
- HTŞ rejiminin lideri Ahmed El Şara ve ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray’da görüştü. Sezar Yasası 6 aylığına askıya alındı, HTŞ DAİŞ’e Karşı Uluslararası Koalisyon’a katıldı ve 10 Mart mutabakatının uygulanması konusuna anlaşmaya varıldı.
- Türk devletinin Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, toplantı sürerken görüşmeye çağrıldı. İsrail’in Gazze’de rol almasını reddettiği Türk devletine “telafi” olarak, Suriye’deki varlığını genişletmesi için izin verildi. Fidan, bir kez daha QSD’yi hedef gösterdi.
Aralık 2024’te Suriye’de yönetimi ele geçiren Heyet Tehrir El Şam (HTŞ) rejiminin lideri Ahmed El Şara (Colani), 10 Kasım’da ABD Başkanı Donald Trump’la Beyaz Saray’da bir araya geldi. Sezar Yasası yaptırımlarının kaldırılması, DAİŞ’e Karşı Uluslararası Koalisyon’a katılım, HTŞ’nin İbrahimi Anlaşmaları’nı kabul etmesi, Demokratik Suriye Güçleri’nin (QSD) Şam ordusuna entegrasyonu ve ticari anlaşmalar masadaki pazarlık konularındandı.
Övgüleri dizdi, yaptırımları kaldırdı
Şara, yaklaşık bir buçuk saat süren görüşmeye katılmak üzere gittiği Beyaz Saray’a ön kapıdan değil, yan kapıdan alındı. Görüşmenin hemen ardından ABD Hazine Bakanlığı, Suriye üzerindeki Sezar Yasası yaptırımlarını 180 gün süreyle kaldırıldığını açıkladı ve HTŞ’nin DAİŞ’e karşı kurulan ABD öncülüğündeki koalisyona katılacağını doğruladı. Ancak HTŞ’nin Enformasyon Bakanı Hamza el-Mustafa, Suriye'nin koalisyona katılımın askeri değil siyasi olduğunu vurguladı.
Basına kapalı olarak gerçekleşen görüşmenin ardından açıklama yapan Trump, Şara’yı “güçlü bir lider” olarak tanımladı. Ayrıca El Kaide’nin eski bir çete üyesi olan Şara’nın örgüt bağları için, “Hepimizin zor geçmişleri oldu. Çok zorlu bir yerden geliyor. Sert bir adam. Onu seviyorum. Suriye'deki yeni başkanla iyi anlaşıyorum ve Suriye'yi başarılı kılmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız, çünkü orası Orta Doğu'nun bir parçası” dedi.
Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, 4 Kasım’da yaptığı açıklamada görüşmeyi, Trump’ın “barış arayışında dünya çapında herkesle görüşme yönündeki diplomatik çabalarının bir parçası” olarak tanımlamıştı. Leavitt, Trump’ın Haziran ayında Ortadoğu gezisi sırasında Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırma kararını hatırlatarak, “Bu görüşme o adımın devamıdır, barış ve yeniden yapılanma sürecinin kurumsallaşması anlamına geliyor” dedi.
Beyaz Saray’daki görüşmenin hazırlıkları haftalardır sürüyordu. Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, daha önce Şara’nın Washington ziyaretinin “Kasım ayı ortasında” gerçekleşeceğini söylerken, HTŞ’nin Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani de 2 Kasım’da yaptığı açıklamada, “Şara’nın Beyaz Saray’a resmi bir ziyarette bulunacağını ve görüşmede yeniden inşa sürecinin ele alınacağını” duyurmuştu.
Şara’nın ziyareti, ABD’nin geçen hafta HTŞ liderini terör listesinden çıkarmasının hemen ardından geldi. ABD Hazine Bakanlığı, Şara ve İçişleri Bakanı Enes Hasan Hattab’ın “ilerleme gösteren demokratik geçiş sürecine katkılarının tanındığını” iddia ederek her iki ismi de “Özel Olarak Belirlenmiş Küresel Teröristler” listesinden çıkardı. ABD’nin Suriye’ye uyguladığı ekonomik yaptırımlar da kademeli biçimde kaldırıldı. Washington, Ekim ayında sunduğu karar tasarısıyla Şara yönetiminin “kimyasal silahların imhası, kayıp Amerikalıların bulunması ve DAİŞ’e karşı işbirliği” konularında ilerleme kaydettiğini belirtti.
Neler konuşuldu?
Gözlerin çevrildiği görüşmenin detaylarına ilişkin basına detay verilmezken; Beyaz Saray kaynaklarına göre beş ana başlık öne çıktı: Suriye’nin yeniden inşası, HTŞ’nin DAİŞ’e Karşı Koalisyona’a katılması, İsrail-Suriye güvenlik mutabakatı (ABD, İsrail-Suriye arasında bir “saldırmazlık anlaşması” için diplomatik temas yürütüyor. Reuters’a göre Washington, Şam’da ortak kullanıma açık bir hava üssü kurarak bu süreci güvence altına almak istiyor.
Trump yönetimi, bu görüşmeyi sadece iki ülke ilişkileri açısından değil, bölgesel güvenlik dengeleri açısından da stratejik bir dönüm noktası olarak görüyor. Şara’nın ABD liderliğindeki ittifaka katılmasıyla Washington, İran ve Rusya’nın etkisini sınırlamayı hedefliyor.
Koalisyon’a kattılar
Türk devletinin QSD’nin elini zayıflatmak, hatta tasfiye etmek için HTŞ’nin Uluslararası Koalisyon’a katılması planı görüşmede kabul edildi. BBC kaynakları söz konusu haberi doğrularken, katılımın hangi çerçevede yürütüleceği ve ortak operasyonların nasıl yapılacağı belirsiz. Yaklaşık bir yıldır yönetimde olan ve DAİŞ’in özellikle Kuzey ve Doğu Suriye bölgesine yönelik saldırılarına göz yuman, çetelere alan açan HTŞ, Şara-Trump görüşmesinden birkaç gün önce, Suriye genelinde DAİŞ’e karşı operasyon başlattığını, çok sayıda çeteyi yakaladığını duyurdu. Türk devleti, aynı zamanda Özerk Yönetim’in kontrolünde olan çetelerin tutulduğu cezaevi ve kampların kontrolünün de HTŞ’ye geçmesini istiyor.
İsrail’le doğrudan görüşmeyi reddetti
Görüşmenin ardından Fox News’a konuşan Şara ise, “El-Kaide komutanlığının geçmişte kaldığını ve Trump ile görüşmesinde bunun gündeme gelmediğini” belirtti. Beşar Esad'ın Rusya'da korunmasına ilişkin soruya, “Rusya, bir şekilde Suriye halkına karşı savaşa katılmıştır. Bu nedenle, Suriye ile yapılan müzakerelerin bir parçası olarak, Beşar Esad da dahil tüm arananlar Suriye'ye teslim edilmelidir. Ruslar farklı bir görüşte olabilir ancak adalet yerini bulmalıdır” yanıtını verdi. Öte yandan, 11 Eylül ikiz kuleler saldırılarına ilişkin şu sözleri kullandı: “O zamanlar sadece 19 yaşındaydım ve herhangi bir karar verme yetkim yoktu. Bu konuyla hiçbir ilgim yok.”
Şara, Suriye ile İsrail arasındaki ilişkilerin geleceğine ilişkin bir soruya yanıt verirken, Suriye'deki İbrahimi Anlaşmaları'na katılması gibi bir durumun söz konusu olmadığını ifade etti. "Suriye'nin İsrail ile sınırı var ve İsrail 1967'den beri Golan Tepeleri'ni işgal ediyor. İsrail ile şu anda doğrudan müzakereye girmeyeceğiz, belki Başkan Trump bu tür bir müzakereye yardımcı olabilir” dedi.
Fidan yine sahnede
Şara’nın ziyaretiyle eş zamanlı olarak ABD’ye giden Türk devletinin Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, ABD Başkanı Donald Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, Barrack ve birçok yetkiliyle görüştü. ABD’nin davetiyle Washington’a gittiğini belirten Fidan, Şara-Trump görüşmesinin bir kısmına çağrıldı. Ardından Rubio, HTŞ’nin Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, Witkoff, Barrack ve ABD Başkan Yardımcısı JD Vance'le ayrı bir görüşme yaptı. Özellikle Suriye konusunda Barrack ile ve Filistin, Rusya-Ukrayna ve İran konusunda da Witkoff ile çok detaylı bir görüşmeler yaptıklarını söyleyen Fidan, görüşmelerin neticeleriyle alakalı Erdoğan'ı da bilgilendirdiklerini ekledi. Fidan, Trump'ın Suriye meselesine yaklaşımının oldukça “yapıcı” olduğuna dikkati çekerek, bunun Türkiye tarafından “olumlu” bulunduğunu dile getirdi.
Gazze’ye karşılık Suriye mi?
İsrail'in i24NEWS kanalın, ABD’nin "İsrail'in Ankara'nın Gazze'ye müdahalesine karşı çıkmasının telafisi olarak Türkiye'nin Suriye'deki varlığını genişletmesine izin veren bir öneriyi değerlendirdiğini” duyurdu.
Diplomatik İlişkiler Editörü Amichai Stein, Türk devletinin Suriye'de daha fazla varlık göstermeyi hedeflediğini ve yakın zamanda olası konuşlanmak için HTŞ üslerini incelediğini söyledi. Gazze’de ortak operasyon katılması İsrail tarafından reddedilen Türk devletine karşılık olarak Suriye’de pozisyon verileceğini ekledi.
QSD’yi hedef gösterdi
Fidan, görüşmelerin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada yine Kürtleri ve QSD’yi hedef aldı. Dürzilerin kontrolündeki Süveyda vilayeti ile QSD’nin kontrolündeki Özerk Yönetim bölgelerinde “sorunların dikkatle yönetilmemesi halinde ülkenin parçalanma ihtimaliyle karşı karşıya kalabileceği" iddiasına bulundu. “Bunu Amerikalıların anlıyor olması tabii önemli ve anladıklarını da görüyorum. Yani ülkenin bir ve bütün olması ama herkesin aynı zamanda can güvenliği, mal güvenliğinin olması ve çeşitli etnik, dini grupların bu noktada herhangi bir baskı altında olmaması fevkalade önemli. Bu altın oranı bulmak için tabii büyük bir gayret var. Aynı zamanda kimseye de tehdit olmamaları gerekiyor. Bu yönde de ciddi konuşmalar oldu, görüş alışverişlerinde bulunduk” diye kaydetti.
Görüşmede QSD’nin 10 Mart mutabakatı kapsamında Şam ordusuna entegre edilmesi de ele alındı. HTŞ’nin Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, “10 Mart mutabakatının uygulanmasının sürdürülmesine yönelik net mekanizmaların oluşturulması konusunda uzlaşıya varıldığını”, bu çerçevede, "Kurumların (SDG ile Şam yönetimi) entegrasyonu ve ulusal güvenliğin güçlendirilmesi süreci kapsamında, Suriye Demokratik Güçleri'nin Suriye Arap Ordusu'na entegre edilmesi yönünde adım atılacak" ifadeleri yer aldı.
‘Suriye için fırsat’
Özerk Yönetim’den de görüşmeye dair ilk yorum geldi. NBC News’in haberine göre, Özerk Yönetim Dış İlişkiler Dairesi Eş Başkanı İlham Ahmed, Şara-Trump görüşmesinin "yeni Suriye devletinin konumunu yeniden tanımlamak için bir fırsat" olduğunu söyledi.
Beyaz Saray’daki görüşmeyi dünya basını da yakından takip etti. NBC News, Trump’ın QSD’nin DAİŞ’e karşı mücadelesine atıfta bulunarak, “Bu aynı zamanda Trump için, dünya adına terörle mücadele eden Kürt halkının ve koalisyon ortaklarının haklarına değinme fırsatı olduğunu söyledi” yorumunu yaptı. Bunun yanı sıra ABD’nin Suriye'nin Washington büyükelçiliğini yeniden açılmasına izin vereceğini ekledi.
Fox News, “Toplantı bölgesel barış için fırsat; ancak azınlık katliamları (Kürtler dahil) konusunda Trump'a baskı var” sözleriyle ele aldığı haberinde, ABD’nin “Kürt sorununu federalizm olmadan çözmek istediğini” yazdı. CBS News ise Suriye’nin yeniden inşasının maliyetinin 600-900 milyar dolar olarak tahmin edildiğini ve uluslararası yardımın şartı olduğunu belirtti.
Görüşme, ilk kez “Suriye Devlet Başkanı” sıfatıyla Suriye’deki bir iktidar temsilcisinin Beyaz Saray’da bir ABD Başkanıyla bir araya gelmesi açısından da sembolik bir öneme sahip.
Ancak Türk tarafının açıklamalarından farklı olarak ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Fidan görüşmesinde farklı konuların da gündeme geldiğine dikkat çekti. ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan resmi açıklama şöyle: “Dışişleri Bakanı Marco Rubio bugün Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile bir araya gelerek Gazze’deki ateşkes ve bölgede istikrarı sağlamak için atılacak sonraki adımları görüştü. Bakan ve Dışişleri Bakanı, kalıcı bir barışın sağlanması için yapılan çabalara verdikleri desteği yenilediler. Bakan Rubio ayrıca, Ukrayna’da devam eden savaşı sona erdirmek için Başkan Trump’ın tüm NATO müttefiklerine Rus enerjisini alımını durdurma çağrısını vurguladı.” HABER MERKEZİ















