Oğlunun adı torunuyla yaşıyor

Nuri Çağlı ve torunu Osman Çağlı

Nuri Çağlı ve torunu Osman Çağlı

  • Cizîr’deki yasaklar sırasında oğlu ve eşi katledilen Hamşi Çağlı, torununa oğlu Osman’ın adını koydu. Çağlı, ömrünün sonuna kadar devletten davacı olacağını söyledi.

ZEYNEP DURGUT - MA/ŞIRNAK

Üç ay arayla oğlu Osman ve 70 yaşındaki eşi Nuri Çağlı'yı Türk devlet güçlerinin saldırısı sonucu yitiren Hamşi Çağlı, yasaklardan üç yıl sonra doğan torununa oğlu Osman'ın adını verdi. Katledenler hesap vermediği gibi mezarlara bile defalarca saldırdı.

Şirnex’in (Şırnak) Cizîr (Cizre) ilçesinde, polisin baskılarına karşı direnişin başlatıldığı mahalleler, 12 Ağustos 2015'te ablukaya alındıktan sonra 4 Eylül’de ilan edilen ve 9 gün süren sokağa çıkma yasakları sırasında aralarında henüz 35 günlük olan Muhammed Tahir Yaramış, 10 yaşındaki Cemile Çağırga ve 80 yaşındaki İbrahim Çiçek’in de olduğu 21 kişi katledildi. Yasakla beraber ilçedeki elektrik, telefon ve internet hatları kesildi, evlerin damlarında bulunan su depoları dahi, Türk devlet güçlerinin hedefi oldu. Çağırga’nın cenazesi, ailesi tarafından kokmasın diye bir hafta boyunca derin dondurucuda saklandı. İlk yasaklarda yaşamını yitirenlerden biri 18 yaşındaki Osman Çağlı olurken, 14 Aralık’ta ilan edilen ve 79 gün süren, 288 kişinin katledildiği ikinci yasaklarda ise Çağlı’nın 70 yaşındaki babası Nuri Çağlı katledildi. Başlatılan soruşturmalarda, “etkin soruşturma” yürütülmedi ve aradan geçen zamanda hiçbir sorumlunun ifadesi alınmadı. Osman Çağlı için yerel mahkemeye yapılan tüm başvurular sonuçsuz kalınca, 10 Nisan 2019’da Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruldu. Yargılama AYM’de devam ediyor. Nuri Çağlı’nın faillerinin yargılanması talebiyle açılan dosya ise Cizre Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yetkisizlik kararı verilerek, Şırnak’a gönderildi. Yargılama hala tamamlanmış değil. 

Baba-oğul yanyana defnedildi

Yasak ilan edildiğinde ailesiyle Cudi Mahallesi’nde kalan Osman Çağlı, 11 çocuklu ailenin en küçüğüydü. Lise son sınıf öğrencisi olan Çağlı, Türk keskin nişancılar tarafından evlerinin bulunduğu sokakta vurularak, ağır yaralandı. Mahalleye çağrılan ambulans “güvenlik” gerekçesiyle engellenip müdahale edilmeyince kan kaybından yaşamını yitirdi. 

Baba Nuri Çağlı ise ikinci kez ilan edilen ve 79 gün süren yasak sırasında evlerine isabet eden havan topu nedeniyle ağır yaralandı. Ambulansla hastaneye kaldırılarak, tedavi altına alınan Çağlı, bir aylık yaşam mücadelesinin sonunda hastanede yaşamını yitirdi. Baba ve oğul, Asri Mezarlığında yan yana toprağa verildi. Mezarlarına birçok kez saldırı yapılırken, özellikle Osman Çağlı’nın mezarı defalarca tahrip edildi. 

Yaşananlar ise özellikle yakınları katledilenlerin hafızasında hala ilk günkü gibi taze. Üç ay arayla oğlu ve eşini yitiren 70 yaşındaki Hamşi Çağlı, yasaklardan üç yıl sonra doğan torununa Osman adını verdi. 

Osman benim azizimdi

“Devlete hakkımı helal etmiyorum” diyen Çağlı, ömrünün sonuna kadar devletten davacı olacağını vurguladı. Çağlı, şunları söyledi: “Çok ağır bir savaş vardı. O süreçte evdeydik ancak nefes alamıyorduk. Bazen sırf nefes alabilmek için sokağa çıkıyorduk. Osman da evde rahat edemiyordu. İlçede ilk ilan edilen yasağın 6. gününde oğlum hedef gözetilerek vuruldu. Olay yerinde yaralandı. Daha sonra ambulans istedik, ancak ambulansa engel olundu ve hastaneye kaldıramadık. Kan kaybından yaşamını yitirdi. Osman benim en küçük oğlumdu. O benim azizimdi. Bunun içinde torunuma onun ismini verdim. Belki o da Osman’ın yolunda yürür. Oğlum katledildikten sonra da mezarına saldırdılar ve mezar taşını kırdılar. Bu yaşatılanları unutmam. Şimdi bile oğlumun fotoğrafını görmeye dayanamıyorum. Bundan dolayı fotoğraflarının duvara asılmasını istemiyorum ama onu unutmamak için de torunuma ismini koydum.”

Evinde katledilmek kadar büyük bir zulüm var mı?

Eşinin de aynı güçler tarafından aynı şekilde katledildiğini söyleyen Çağlı, şöyle devam etti: “İkinci yasakta da buradaydık. Eşim öğle namazını kılmak için hazırlanıyordu. Evin balkonuna havan topu attılar. Topun bir parçası bacağına isabet etti. O da aynı oğlum gibi orada ağır yaralandı. Hastaneye götürdük, bir aya yakın tedavi gördü. Durumu ağırdı ve daha fazla dayanamadı. Allah hakkımızı yerde bırakmasın. Bir insanın kendi evinde katledilmesinden daha büyük bir zulüm var mı? Dışarıya çıkıp su alamıyorduk. Hava soğuktu, dışarıya çıkıp kapının önünden kömür bile alamıyorduk. Oğlumun ve eşimin ölümüne sebep olanlardan kıyamet gününe kadar hesap soracağım. Yüreğim yanıyor, kahroluyorum. Adalet yok. Sadece Allah’ın adaletine inancım kaldı.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.