Öncelikli hedef PKK’dir

Forum Haberleri —

Gerilla

Gerilla

  • Halkımızın kanına elini bulandırmış, toplumu zulüm cenderesine almış, ülkeyi cehenneme çevirmiş bir diktatörün seçimle gideceğini kimse beklemesin. İktidardan alaşağı edilecekse Kürt özgürlük hareketinin fedaice direnişi, halkımızın ve dostların etkin mücadelesi belirleyici olacaktır.

ŞÜKRÜ GEDİK 
Faşist Türk devleti, Kürtlere karşı yürüttüğü soykırım imha savaşında yeni aşamaya gelmiş, dayanmıştır. Stratejik amaçlarına ulaşmanın ilk etabı, PKK’nin eylem kapasitesini sınırlamak, hareket alanını daraltmak ve gücü yeterse nihayetinde tasfiye etmektir. Görülen odur ki, PKK’nin tasfiyesi için uluslararası boyutları da olan geniş kapsamlı bir konsept oluşturulmuştur. Devlet aygıtı savaş koordinesi haline getirilmiş, bakanlıklar, bürokrasi, MİT, ordu, emniyet güçleri ve ilgili birimler eşgüdümlü çalışmaktadır. Oluşturulan imha konsepti gereği eş zamanlı işgal operasyonu devreye konulmuştur. Irak merkezi hükümetini, KDP’yi de terkisine alarak saldırılar başlatmıştır. 
Ukrayna savaşından dolayı uluslararası konjonktür Türk işgal saldırılarına uygun zemin sunmuştur. Çelişki ve çatışmalardan beslenen Türkiye, ABD ve Rusya arasındaki sorunlardan ve ortaya çıkan dengelerden yararlanmaya çalışarak saldırılarına hız vermiştir.  
 
Depreşen yeni Osmanlılık boyutu
Türk devletinin Güney Kürdistan’a başlattığı işgal savaşı, kendi içinde birçok boyutu barındırmaktadır. Öncelikli hedefi; PKK’yi tasfiye etme amacıyla güney Kürdistan’ı işgal etmektir. Ardından da bölge halklarını boyunduruk altında tutmaya sıra gelecektir.
Güney işgal operasyonu, daha önceki operasyonlardan farklı olarak düşünülen bir operasyondur. Girdiği stratejik yerlerden çıkmayarak, alan hakimiyetini sağlamaktır. Bu girişimin kalıcı olması halinde ki kalıcıdır, ülke coğrafyasını büyüterek bölgesel bir güç olmaktır. Daha sonra da çokça dillendirdikleri Misak-ı Milli emellerine ulaşmaktır. Müteakip defalar yapılan açıklamalar bu işgali önceden teyit etmiştir.
 Birçok amaç için örülen sınır duvarları da işgal ve tasfiyenin bir parçasıdır. Kürt özgürlük mücadelesine fiziki engeller oluşturmak, toplumsal parçalanmışlığı derinleştirmektir. Örülen duvarlar, içerdeki mevzileri sağlam tutmak, sınır dışına da sürekli saldırı ve işgal operasyonları düzenleyerek, ön siperler oluşturmaktır. Rojava ve Güney Kürdistan, ana mevziiyi koruyan siper alanlar olarak ele alınıyor, sınır boyunca işgal ettikleri alanları Türkiye’ye katmanın alt yapısı hazırlanıyor. 
 
Bölgesel hegemonya gücü olma savaşı 
İşgal operasyonuyla hedeflenen coğrafi büyüme, Misak-ı Milli, yeni Osmanlılık hayali, bölgesel dengeleri de etkileyen Küresel bir boyut taşımaktadır. Türkiye’nin bölgesel güç olması NATO’nun genişlemesi anlamına gelecektir. Bölge, NATO’nun genişleme formatına uygun olarak Kapitalist sistemin, küresel sermayenin hizmetine açılacaktır. Rusya ve İran’a karşı NATO’nun bariyer görevini görecektir. Büyük Ortadoğu Projesi ile bu işe soyunan Türkiye, saldırgan dış politikasıyla, soykırım ve işgal operasyonlarıyla kendisine yer açmaktadır.  
PKK ile mücadele gerekçesiyle Irak ve Suriye içlerine müdahale etmektedir. Siyasi, askeri, iktisadi, İdari, kültürel açıdan bu coğrafyayı etki alanı haline getirmektedir. AKP-MHP faşist iktidarı, Barzani hanedanlığı, ENKS çeteleri, DAİŞ vb. İslami çete guruplarıyla kurduğu kirli ilişkilerle, Kürt kazanımlarına saldırarak, Irak’ta ve Suriye’de nüfuz alanlarını genişletmeye odaklanmıştır. 
 
İşgal savaşıyla iç siyaseti dizayn etme
Medya savunma alanlarına saldırının bir başka amacı da iç siyaseti dizayn etmektir. 20 yıllık iktidar saltanatının sonuna gelen diktatör Erdoğan, yeniden seçilmek için, Kürtlere savaş açarak seçmenini konsolide etmeye çalışıyor. Sınır içinde ve sınır dışında Kürtlerin imhası hedeflenmiştir. Türkiye’yi talana, ranta açan AKP-MHP iktidarı, yolsuzluk ve yoksulluğun temel kaynağı haline gelmiştir. Ekonomiyi savaş politikalarının hizmetine koşturarak Türkiye’yi yaşanmaz hale getirmiştir. 
Diktatör Erdoğan, içinde bulunduğu açmazdan çıkmak için Kürtlere saldırarak milliyetçiliği şahlandırma, ırkçılığı körükleme, kutuplaşmayı derinleştirme, çatışmaları yoğunlaştırma ve ortalığı kan revan içinde bırakarak iktidara tutunmaya çalışacaktır. Kürtler, seçimlerin belirleyicisi, iktidarın kaderini tayin eden siyasi bir güçtür. Ya yanına çekerek ya da ezerek seçimi kazanmanın yollarını arıyorlar. Bu nedenle işgal operasyonu iç siyasetin malzemesi haline getirilerek kan üzerinden seçime gitmeyi amaçlıyorlar. İşgal savaşı diktatör Erdoğan için bir can simidi olup olmayacağı, medya savunma alanlarındaki direniş ve halkımızın eylemsel mücadelesi belirleyecektir. 
 
Riskler kadar zafer de olanak dahilindedir
Medya savunma alanlarına yönelik başlatılan işgal savaşının iç ve dış boyutları dikkate alındığında, Kürt halkı başta olmak üzere, bölge halkları açısından ne kadar kritik önemde oluğu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. İşgal savaşının boşa çıkarılması halinde bir diktatörlüğün de sonu olacaktır. Halkımızın kanına elini bulandırmış, toplumu zulüm cenderesine almış, ülkeyi cehenneme çevirmiş bir diktatörün seçimle gideceğini kimse beklemesin. İktidardan alaşağı edilecekse Kürt özgürlük hareketinin fedaice direnişi, halkımızın ve dostların etkin mücadelesi belirleyici olacaktır. 
Faşizmin olduğu her yer direniş alanıdır, meşru müdafaa için saldırı hedefidir. İşgal savaşının boşa çıkarılması halinde bölgesel çapta da etkileri olacaktır. Başarı ve zafer olanaklar dahilindedir. Sıkı örgütlemiş, mobilize olmuş toplumsal dinamikler bulundukları her yerde faşist iktidarı hedeflemesi durumunda, medya savunma alanlarında saldırıya geçen işgalci ve ihanetçilere kesin bir yenilgi tattırılacaktır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.