Önderliksel zaman
Şemsettin ÖZER yazdı —
- Önderliksel zaman, yalnızca siyasal bir liderlik biçimi değil; toplumsal dönüşümü kuantum tarzı bir kavrayışla mümkün kılan çok boyutlu bir felsefi paradigmadır.
Ortadoğu’da bin yıllardır süregelen hiyerarşik zihniyetin tarihsel köklerini incelediğimizde ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin geliştirdiği “önderliksel zaman” kavramını bu durağanlığın aşılması için alternatif bir yaklaşım olarak ele aldığımızda, karşımıza evrenin oluşum–dönüşüm dilini kavramadan anlaşılamayacak derinlikte bir düşünsel çerçeve çıkar. Bu nedenle Önderliği yalnızca Ortadoğu ekseninde, salt bir liderlik tarzı olarak değerlendirmek eksik kalır; çünkü Önderlik, kendisini aşan ve bütün zamanları kendi zamanında yeniden kuran bir felsefi perspektifi içerir.
“Tarih günümüzde saklıdır; biz ise tarihin başlangıcındayız” sözü, yıllar önce söylense de bugün kendi zamanını yaratarak Kürtleri, Kürtlerin şahsında ise Ortadoğu halklarını politik özneye dönüştürdü. Bu anlamda Kürtler artık bir “minör” olmaktan çıkmış; derin ve coşkulu bir şekilde “majör olma hâlini” yaşıyor. Eğer Kürtler bugün demokrasinin, aydınlanmanın ve entelektüel bir devrimin ya da bir tür rönesansın lokomotifi olma şansını yaşıyorsa tam da Önderlik düşüncesinin evrenselleşmesinin zamanıdır.
Bu bağlamda Önderlik, Ortadoğu’nun bilgelik geleneğinde (tasavvuf felsefesinin 'külli irade' kavrayışını andırır biçimde) yeni bir özgürlük felsefesi olarak yaşam buluyor. Bu, yalnızca insanlık için bir umut yaratmakla kalmamakta; 5 bin yıllık ataerkil “baba–oğul” figürünü yerle bir ederek, dincilik ve milliyetçilik hamuruyla yoğrulmuş ulus-devlet ruhbanlığının “karşı gelinemez, eğilmez” addedilen zihniyetini de sarsmaktadır. Dolayısıyla Önderlik, Kant’ın “Özgürlük nedir?” sorusuna “Aklın kendi idrakine varmasıdır” yanıtını güncelliyor; tasavvuf ve kuantum felsefesiyle harmanlayarak insanlığa yeni bir ufkun adını koyuyor. Bu nedenle buna, "Önderlik zamanı" diyoruz.
İlkelerin ilkesi ve tarih selzamanın inşası
“Bütün ilkelerin ilkesi”nin kaynağı sorulduğunda, bunun insanın zaman ve mekâna atfettiği anlamda aranması gerekir. Tarih boyunca büyük filozoflar, önderler ve peygamberler, içinde bulundukları mekânı çözümleyerek “kendi zamanlarını” yarattı. Yanlış giden toplumsal yönelimleri durdurmak, resmî tarih mantığını sorgulamak ve hakikatin üzerindeki perdeyi kaldırmak, ancak güçlü bir entelektüel birikimle mümkündür. Buna "Önderlik entelektüel düşünce zaman" diyoruz. Bu nedenle “ilkelerin ilkesi”, genellikle değişmez kabul edilen klasik doğmaların Önderlik paradigmasıyla yerle bir edilmesini ifade eder. Önderliği anlamayanlardan çok, ona düşman olanlar Önderliğin politik yaratıcılığı karşısında her zaman ters köşe olmuştur.
Kuantum tarzı düşünme ve yeni siyasal ontoloji
Önderliğin sorunlara yaklaşımı, klasik siyasal düşünme biçimlerinden radikal biçimde ayrılarak “kuantum tarzı” bir zihinsel perspektif geliştiriyor. Bu yaklaşım, hem kendi tarihsel zamanını yaratmayı mümkün kılıyor hem de politik tahayyülümüzü kökten dönüştüren yeni bir epistemolojik çerçeve sunuyor. Newtonyen dünyanın katı, determinist ve doğrusal nedensellik üzerine kurulu siyaset anlayışının; ayrıca Ortadoğu’da iktidarı doğal bir “baba–oğul” ilişkisi biçiminde kuran ataerkil zihniyetin aksine kuantum düşüncesi, belirsizliği, ilişkiselliği, çoklu olasılıkları ve estetik düşünme kapasitesini merkeze alan bir ontoloji geliştiriyor. Bu, Önderliğin politik yaratıcılığının özünü oluşturuyor.
Kuantum yaklaşımına göre gerçeklik, mutlak ve değişmez özlerden değil; gözlemcinin konumuna, müdahalesine ve eylemine göre belirli hâllere çöken dinamik bir ilişkiler ağıdır. Toplum da bu nedenle sabit ve homojen bir iradeye sahipmiş gibi ele alınamaz. Toplumsal irade, ancak “siyasal ölçüm anlarında” (seçim, tartışma, eylem, direniş, müzakere gibi müdahalelerde) belirginleşen çoklu olasılık hâllerinden oluşuyor. Buna, "Önderliğin Sorunları münazara etme yöntemi" diyoruz.
Kuantum teorisindeki dolaşıklık (entanglement) ilkesi ise en uzak görünen birey ve toplulukların bile birbirine kopmaz biçimde bağlı olduğunu gösteriyor. Bu durum, hem atomcu liberal bireyciliğe hem de totaliter bütüncüllüğe güçlü bir itirazdır. Dolaşıklık, radikal bir dayanışma ve karşılıklı bağımlılık etiğinin ontolojik temelini oluşturuyor. Buna, "Önderlik Diyalektiği" diyoruz.
Diyalektik–kuantumcu bir praksis
Önderliğin olay ve olgulara yaklaşımı tam da bu "diyalektik–kuantumcu praksis" üzerinde yükseliyor. Kürt Özgürlük Hareketi içinde ortaya çıkan bu Önderlik tarzı, tarihte ilk kez yeni bir özgürlük felsefesinin kurucu zemini hâline geldi. Türk devleti, tarihsel pratiğinde Kürt önderlerini yok etmeyi bir yönetim tekniği olarak hem Türk hem de Kürt toplumuna benimsetmiş; bunu bir kader gibi Kürtlere kabul ettirmeye çalışmıştır. Ancak ilk kez bir Kürt önderini idam etmek yerine onu "bir taraf" ve "bir irade" olarak tanımak zorunda kaldı. Bu dönüşüm, Özgürlük Hareketi’nin başından beri kendi zamanını oluşturabilme kapasitesine sahip olmasının sonucudur. İşte buna, "Önderlik felsefesinin yeni yaşamın adı olması" diyoruz.
Bu nedenle Önderliksel zaman, yalnızca siyasal bir liderlik biçimi değil; toplumsal dönüşümü kuantum tarzı bir kavrayışla mümkün kılan çok boyutlu bir felsefi paradigma olarak değerlendirilmelidir.
