OPCW daha ne bekliyor?

• Türk devletinin, Medya Savunma Alanları’na yönelik işgal saldırılarında kimyasal silah kullanmasına ilişkin Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’ne (OPCW) mektup yazan 44 Arap aydını “inceleme yapılması” çağrısı yaptı.
• Aralarında aydın, yazar ve milletvekillerinin de olduğu 65 kadın da, Türkiye’nin kimyasal silah kullanarak savaş suçu işlediğini belirterek, OPCW’ye harekete geçmeleri yönünde bir mektup kaleme aldı. 

 

Türk devletinin Kürdistan topraklarında kimyasal gaz kullanmasına karşı sessiz kalan ve bütün tepkilere rağmen henüz bir açıklama yapmayan OPCW’ye yönelik çağrılar artıyor.

Arap aydınları, OPCW’ya gönderdiği mektupta, son aylarda bölgeden gelen dosya ve görüntülerde Türk ordusunun Kürt halkına karşı dünyanın her yerinde yasak olan kimyasal silah kullandığına dikkat çekti.

Mektupta, “Saddam Hüseyin’in işlediği suçların aynısını Türk devletinin Kürt halkına karşı kimyasal silah kullanarak işliyor. OPCW, Türk devletinin yasak kimyasal silahların kullandığı bölgeye bir komisyon göndermelidir” denilerek, OPCW’ya acil çağrıda bulunuldu.

Bir çağrı da kadınlardan

Aralarında dünyaca ünlü aydın, yazar, gazeteci, aktivist ve milletvekili olmak üzere 65 kadın, Türkiye’nin 23 Nisan’dan bu yana sürdürdüğü işgal saldırıları boyunca kimyasal silah kullanmasının araştırılmasını isteyerek, OPCW’ye açık bir mektup kaleme aldı.

Kürdistan Kadın İlişkileri Merkezi’nin (REPAK) girişimi sonucu, aralarında Silvia Federici, Nancy Fraser ve Sylvia Marcos gibi dünyaca ünlü kadınların imzacı olduğu mektupta, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’ne “harekete geç” çağrısı yapıldı. 

Savaş suçu işleniyor

 Kadınların kaleme aldığı mektupta şu ifadeler yer aldı: 

 “Sayın Genel Direktörü Fernando Arias, bugün farklı ülkelerden kadınlar olarak oldukça kaygı verici bir konuyla ilgili size başvuruyoruz. Türk ordusunun bir kez daha uluslararası alanda yasaklı silahlar kullandığı yönde iddialar söz konusu. Türk devleti, 23 Nisan 2021’den bu yana Kuzey Irak’ta Kürt gerilla güçlerine ve sivil halka yönelik bir askeri operasyon sürdürüyor. Komşu devlet topraklarına yapılan bu askeri operasyon uluslararası hukuk ihlali olduğu kadar görünüşe bakılırsa aynı zamanda bir savaş suçu teşkil ediyor, zira uluslararası düzeyde yasaklı silahlar kullanılıyor. 

Türkiye’nin kimyasal silahlar kullandığı iddiası yeni değil. 2010, 2013 ve 2019 yıllarında da söz konusu iddialar, görsel belgeler ve uzman raporlarına dayanarak uluslararası basında yankılandı. Türkiye 17 Ekim 2019’da Suriye’nin kuzeyindeki Kürt şehri Serêkaniyê’ye yönelik hava saldırısında beyaz fosfor kullandı. Bunun sonucu olarak aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu onlarca kişi ağır yaralandı. Maalesef o zaman da uluslararası kuruluşlar ve devletler topluluğu Türkiye’nin suçları karşısında sessiz kaldı. 

Ne yazık ki Kürtler söz konusu olduğunda ne ulusal ne de uluslararası hukuk işlemiyor. Türkiye Kimyasal Silahlar Sözleşmesini imzaladığı halde yıllardır dünya kamuoyunun ve uluslararası örgütlerin gözleri önünde kendisinden hesap sorulmaksızın vahşet uyguluyor. 

İşlenen bu suç karşısında tavırsız kalarak suç ortağı olmak istemiyoruz. Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün başkanı olarak sizden beklentimiz sorumluluğunuzu yerine getirmeniz. Bunun için mevcut ağır iddiaları soruşturmanız, aydınlığa kavuşturmanız ve Türkiye’den işlediği suçlardan ötürü hesap sormanızdır.”

Kimyasal, İtalya Parlamentosu’na taşındı

Türk devletinin kullandığı kimyasal gazlar İtalya Parlamentosu’nun gündemine taşındı. İtalyan parlamenter Erasmo Palazzotto, konu hakkında parlamentoya bir soru önergesi verdi. Palazzotto, Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı’na yönelttiği sorularda Türk devletinin taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri ciddi ve sistematik bir şekilde ihlal ettiğini belirtti.

90’lı yıllardaki yargısız infaz, işkence, köy yakılması, zorla göçertme gibi savaş suçlarına dikkat çeken Palazzotto, 2018 yılında Efrîn’in işgali, Ekim 2019’da Girê Spî ve Serêkaniyê işgalini de hatırlatarak, Rojava’da beyaz fosfor gibi kimyasal silahlar kullanıldığını hatırlattı. İtalyan parlamenter, “Tüm bu olaylar doğrulanmış olmasına ve bol miktarda kanıt olmasına rağmen, Türk hükümeti ve askeri liderleri suçlarından dolayı uluslararası kurumlar ve devletler tarafından hiçbir zaman mahkum edilmedi” dedi.

HABER MERKEZİ